TRANSATLANTİK BAĞ

Ukrayna’da, Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetleri bağımsızlık ilan etti, çatışmalara ve barış müzakerelere tarafı olduklarını bildirdiler.
Müzakerelerde eşit haklar, adil seçimler, Rusya’ya ve  Rusya-Belarus,Kazakistan’ın kurduğu  Gümrük Birliğine entegre olmayı talep ettiler.
Taleplerin yerine getirilmesi halinde barışı destekleyeceklerini, ortak ekonomik ve kültürel alanı korumak için çaba harcayacaklarını ilan ettiler.
Ukrayna, Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetleriyle doğrudan müzakereleri reddetti…
*
Sonra, Ukrayna Devlet Başkanı P.Poroşenko, Rusya Devlet Başkanı V.Putin ile bir telefon görüşmesinde bulundu.
Görüşmenin ardından Ukrayna Devlet Başkanlığı ülkedeki çatışmaların devam ettiği Donetsk bölgesinde kalıcı ateşkes ilan edildiğini açıkladı.
ABD ve AB’nin Ukrayna üzerinden Rusya’nın, hegemonya ve güç siyasetine dayalı eski dünya güvenlik anlayışı yerine karşılıklı güvene, yarara, eşitliğe ve eşgüdüme dayalı  sürdürülebilir yeni bir güvenlik anlayışı iddiası arasında gelişen mücadele yeni bir boyuta daha evrildi.

*
Şimdi,ABD ve AB’nin Soğuk Savaş zihniyetiyle Avrasya’da aleyhine değişen ve transatlantik bağı zayıflatan bu mekanizmaya meydan okumak üzere Rusya’ya yeniden hangi ekonomik,siyasi ve askeri yaptırım paketlerinin açılacağı merak ediliyor.

*
Yeni Türkiye; Karadeniz,Hazar ve Ortadoğu’da ABD ve AB’nin aleyhine değişen mekanizmada  İslam faktörünü daha da geliştirmeye hareketlenmiştir.
Bu amaçla ilgili ülkelerle üretim ve milli gelir artışını teşvik eden ekspansiyonist politikalar ile yayılmacılığı sürdürmenin,
Ya da, İslâm ülkelerinin sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte Başbakanlığa bağlı Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansıyla,İslâmcı bir medeniyeti kurma iddiasında Türk dış politikasına yeni nufuz alanları açmak görevinde ya da beşinci kol faaliyetlerindedir…

*
Ukrayna’nın egemenliği ve toprak bütünlüğünün desteklenmesinde ABD ve AB ile aynı hedefte birleşen NATO’da ise,
Rusya ile ortak deniz misyonunu askıya alınmış,alt düzey sivil ve askeri toplantılar durdurulmuş, işbirliğinin tümü gözden geçirilmektedir ki;
Şimdi  karargahtan, NATO dışı ortaklık statüsünün reddi ve Ukrayna’nın  doğrudan doğruya NATO’ya üyeliği öngörüsü desteklendiğine ilişkin bir dolu rivayet yayılıyor.
Böyle olunca, tüm dikkatler de 4-5 Eylül’de İngiltere/Galler’de ” İttifak’ın geleceği bakımından Transatlantik bağın önemine vurgu yapan bir bildiri çerçevesinde” düzenlenecek NATO Devlet ve Hükümet Başkanları’nın Zirvesine dönmüş bulunuyor…

*
NATO Zirvesi’nin, ABD dış politikasının barış,fırsat ve demokrasi üçlemesindeki hür iradesi ile Rusya’nın güvenlik ihtiyaçları arasında yeniden gerilim oluştuğu bir sırada,
Soğuk Savaş yılları sürecinde ABD’nin izlediği,önce Sovyetler Birliği’nin Doğu Avrupa’dan Batıya doğru genişlemesi önlemek ve Komünist devletlerin saldırısını engellemek için tahdit, sonra caydırma politikasının çağa göre yeniden şekillenmesinde bir fırsat olacağı düşünülüyor.

*
Bir kere, ABD ve Rusya arasında gayri resmi diplomasi ile birbirleri hakkında sahip oldukları olumsuz mitleri iyileştirmek için yapılan ve bir dizi görüşmeler sonucu sağlanan NATO’nun gelecek 10 yıllık stratejisinin omurgasını oluşturan Füze Savunma Sisteminin oluşturulmasıyla ilgili müzakereler;
Rusya’nın, ABD ve NATO ile yeterli deneyim geliştirdiğini ve belirli bölgede hava savunma sistemi oluşturmak üzere ancak tarafların kendi sistemlerini koruması ve veri değişimine dayalı hukuki bir işbirliğinin kurulması kaydıyla ortaklaşabileceği tezi,
NATO’nun Rusya ile birbirinin düşmanı değil stratejik ortaklığı kurmaya çalışan partnerler olduğu,o yüzden füze savunma sisteminin Rusya’ya karşı kurulmamasına ilişkin hukuki garantilerin verilmesinin anlamsızlığı yanıtıyla sona ermiş, füze savunma sistemlerinde  “tek tetik” olmanın umudu kalmamıştır…

*
Bu noktadan Ruslar’a göre NATO, doğuya doğru genişlememe sözünde durmamış ve Rusya’yı Füze Savunma sistemleriyle kuşatmaya devam etmekte, genişlemesini şimdi Ukrayna’da sürdürmek istemektedir.
NATO ise böyle bir söz verilmediğini ve genişlemenin nedeninin Orta Avrupa devletlerinin ittifaka katılma arzusu olduğu iddiasındadır.

*
ABD 2008’de Kongrenin, Ukrayna’nın NATO üyelik eylem planı statüsünü tartıştığını,ancak  Ukraynalıların NATO’ya desteğinin düşük seviyede olması nedeniyle ittifaka davet edilmediğini,ancak kendilerine açık kapı politikası uygulandığını,
Ancak Ukrayna’da hâlâ  toplumsal mutabakatın oluşmadığı, o yüzden NATO üyeliğinin gündeme gelmeyeceğini bildiriyor.
Üstelik, Cumhurbaşkanı Poreşenko’nun Ukrayna’da yaşanan sorunları daha da içinden çıkılmaz hale getirmek istemeyeceğine işaret ediliyor.

*
1995′ de, NATO’nun genişleme stratejisi çerçevesinde toprak anlaşmazlıklarının bir ülkenin üyeliğe davet edilip edilmeyeceğini belirleyecek bir faktör olması öngörüsü,
Ya da bir ülkenin üye olduktan hemen sonra diğer ülkelere 5. madde dayatması olan “bir ülkeye yapılmış saldırının tüm ülkelere yapılmış sayılacağı sözü”nün de kabul edilmediği hatırlatılıyor.
*
Bu durumda Ukrayna’nın NATO üyeliğinin gerçekleşmesi için,
Birincisi, Ukraynalıların NATO’ya verdiği desteğin yüksek seviyeye çıkması,
İkincisi, ittifak oy birliği ilkesiyle  hareket ettiği için  tüm NATO üyelerinin Ukrayna’ya güvenlik garantisi vermeye ve bunu askeri güç kullanma kararlılığı ile desteklemesi gerekiyor.
Bu iki koşulun yerine gelmesi ise kısa vadede mümkün görünmüyor.

*
Rusya’nın da eski Varşova Paktı üyeleri ve Baltık devletlerinin, kimin tehditlerine karşı güvenliklerini pekiştirmek için NATO’ya katıldıklarını düşünmesi gerekiyor

*
Köprünün altından daha ne kadar su akacağı bilinmiyor.

4.9.2014


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir