SÜMERLER – NUH TUFANI (ÇİVİ YAZILI TABLETLERDE ANLATILANLAR)

 

 

Hepimiz Gılgamış destanını biliriz. Ya öğrenciyken okulda duymuşuzdur, ya da kitap olarak alıp okumuşuzdur. British Museum’dan George Smith; Babillilerin Gılgamış Destanı tabletini bulup, çevirip yayınladığında Nuh Tufanı’nın Tevrat’tan daha eski olduğu ortaya çıkmıştı. Fakat destan incelendiğinde, bunun aslında Babillere de ait olmadığı anlaşılmaktaydı. Ama kökeni neydi?. İşin sırrı 1914 yılında Arno Poebel’in Philadelphia Üniversite Müzesi’nin Nippur koleksiyonunda bir tablet bulmasıyla aydınlandı. Bu tablet Sümerlere aitti ve kırıklarının çok olmasından dolayı başlangıç kısımları tam okunamıyordu.(Bkz. Üstte bulunan resim). Tüm koleksiyonlara ve müzelere bakılmasına rağmen metni tamamlayabilecek bir eşi daha bulunamadı. Bugüne kadar yapılan arkeolojik kazılarda da rastlanamadı.
Bu tablet sadece tufan öyküsüyle değil çok kırıklı olmasından dolayı doğru düzgün okunamayan üst kısımlarındaki insanlığın yaradılışı, krallığın kökeni, tufandan önce var olan kentler, kozmoloji açısından çok önemlidir.
Tabletin günümüze ulaşan üçte birlik kısmından önce gelen 37 dize okunamadığından mitin nasıl başladığını bilemiyoruz. Okunabilen kısımda ise bir tanrının insanlığı yok olmaktan nasıl kurtaracağını açıklar. İnsanlık tarihi açısından önemli olan bu mitin okunabilen kısımlarının tamamını aktarıyorum. Bu metin şöyledir:

İnsanların, onların yok oluşunda ben …..’ceğim,
Yaratıklarımın ……’sını Nintu’ya geri göndereceğim,
İnsanları yerlerine geri göndereceğim,
Kentlerde, tanrısal yasalara göre yerlerini kuracaklar,
Gölgelerine dinginlik getireceğim,
Evlerimize, kutsal yerlerdeki tuğlalarını koyacaklar,
Karar verme yerlerimizi kutsanmış alanlarda kuracaklar.

O ateş-söndüren kutsal suya yön verdi,
Ayinler ve yüce tanrısal yasalar koydu,
Yeryüzünde o …. oraya …. Yerleştirdi.

An, Enlil, Enki ve Ninhursag
Karakafalı halkı biçimlendirdikten sonra,
Yeryüzünde bol bitki yeşerdi,
Ovanın dört ayaklıları (yaratıklar), hayvanlar, sanatkarca var edildi.

Bu kısımdan sonra 37 dizelik kırık vardır ve okunamamaktadır.

Krallığın …..’si gökten indirildikten sonra,
Yüce taç ve krallık tahtı gökten indirildikten sonra,
O ayinleri ve yüce tanrısal yasaları uyguladı ……..
………. kutsanmış yerde beş kent kurdu,
Onlara ad verdi, ibadet merkezlerini aralarında bölüştürdü.

Bu kentlerden birincisini, Eridu’yu, Nudimmud’a, öndere verdi,
İkincisini, Badtibira’yı, ………’ya verdi,
Üçüncüsünü, Larak’ı, Endurbilhursag’a verdi,
Dördüncüsünü, Sippar’ı, yiğit Utu’ya verdi,
Beşincisini, Şuruppak’ı, Sud’a verdi.

Kentlerin adını verip, ibadet merkezlerini aralarında bölüştürdüğü,

Yine yaklaşık 37 dizelik eksiklik var.

Tufan ……
………………….
Öyle karar alındı ……..
O zaman Nintu …….. gibi gözyaşı döktü,
Kutsal İnanna halkı için bir ağıt tutturdu,
Enki kendi kendine karar aldı,
An, Enlil, Enki ve Ninhursag ………
Göğün ve yerin insanları An ile Enlil’in adını söylediler.

O zaman kral Ziusudra, …….’nın paşisu’su,
Dev bir …….. inşa etti,
Alçakgönüllülükle, itaatle, saygıyla, o …….,
Her gün uğraşarak, durmadan ……….
Her türlü düşü görerek …….
Göğün ve yerin adlarını anarak ……
……… tanrılar bir duyar ………
Ziusudra, duvarın yanında durarak, dinledi.

Solumda, duvarın yanında dur …..
Duvarın yanında sana bir söz diyeceğim, sözümü dinle,
Öğütlerime kulak ver:
Bizim ….’mızla bir tufan ibadet merkezlerini silip süpürecek,
İnsanoğlunun tohumunu kurutmak için …..,
Karar böyle, tanrılar meclisinin sözü,
An ve Enlil tarafından verilen emirle …..
Krallığı, kanunu (sona erdirecek)

Bundan sonra da 40 dizelik bir kısım kırık olduğundan okunamamaktadır.

Olağanüstü kuvvetli fırtınaların hepsi, bir olup saldırdılar,
Aynı anda tufan ibadet merkezlerini kapladı.

Yedi gün, yedi gece boyunca,
Tufan ülkeyi kasıp kavurdu,
Fırtınalar koca gemiyi azametli dalgalara çarpıp dururken,
Işığını yere göğe saçan Utu çıktı.
Ziusudra koca geminin bir penceresini açtı,
Kahraman Utu ışınlarını koca geminin içine saldı.

Kral Ziusudra,
Utu’nun önünde yerlere kapandı,
Bir öküz kesti kral, bir koyun kesti.

Burada yine 39 dize kadarı kırıktır.

An ile Enlil’in ….’larıyla çıkardıkları “göğün soluğu, yerin soluğu” her yere yayıldı,
Topraktan çıkan bitkiler boy attı.

Kral Ziusudra,
An ile Enlil’in önünde yerlere kapandı,
An ile Enlil Ziusudra’yı bağırlarına bastılar,
Ona tanrılarınki gibi bir hayat verdiler:
Tanrılarınki gibi ebedi soluğu onun için yere indirdiler.

Böylece kral Ziusudra’yı,
Bitkilerin adının ve insanoğlunun tohumunun koruyucusunu,
Geçiş ülkesine, Dilmun ülkesine, güneşin doğduğu yere yerleştirdiler

Tabletin yaklaşık 39 dizelik son bölümü de çok hasarlıdır, bu sebepten dolayı Ziusudra’nın daha sonra başına neler gelmiş bilmiyoruz.
Tabletten tüm okunabilenler bu dizeler. Bu dizeler bile umarım sizlere bir fikir verebilmiştir. Nuh Tufanı ile ilgili konuya bir sonraki yazımda devam edeceğim. Esenlikle kalın.
Saygılarımla,
Kadir YILDIRIMSAL

Bu kısımdan sonra 37 dizelik kırık vardır ve okunamamaktadır. - tablet