Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Guardian gazetesine verdiği mülakatta Suriye konusuna vurgu yaptı.
“Kimsenin,Akdeniz kıyılarında Afganistan’daki gibi bir durumun varlığına müsamaha göstereceğini düşünmüyorum.Bu nedenle uluslararası toplumun Suriye konusunda çok katı bir pozisyonu olmalı”dedi.
*
Orta Doğu barışı için ABD-Rusya’nın mutabakatı genişlemiş, G8 ülkeleri, BM Güvenlik Konseyi, NATO-Rusya Savunma Bakanları Konseyi uluslararası hukukun üstünlüğünde yeni bir küresel statünün oluşması -karşılığında, İsrail-Filistin arasında barışın desteklenmesi esas alınmıştır.
BM Güvenlik Konseyi, Suriye’ye komşu ülkeleri kimyasal silahları devlete ait olmayan oluşumların eline geçmemesi konusunda özel bir sorumluluğa yüklemiş,
Suriye’de kimyasal silahların imha edilmesi, Cenevre II Barış Konferansının toplanması, yeni Suriye’nin kurulmasına ilişkin bağlayıcı kararın alınması, Suriye’de savaşı radikal boyuta taşıyan terörist unsurların yok edilmesi, İran’ın nükleer programının diplomasi ile engellenmesine çalışılmaktadır.
*
Ne ki,Suriye’de yaşananlar sadece rejim ve muhalefet arasındaki bir savaş olmaktan çıkmış, bölgesel ve uluslararası karakter kazanmış, irili-ufaklı bu güçler arasında vekâleten yürütülen bir hesaplaşma savaşına dönüşmüştür.
Ülkede yıkım ve trajedilerin devam etmesi rejim ve muhalefet ile destekleyenlerin siyasi ve askeri anlamda tıkanmasını ve başarısızlığı gösteriyor-ki,her iki taraf da Suriye halkının barış,demokrasi ve özgürlük özlem ve taleplerine yanıt veremiyor.
*
İsrail ve Filistin arasında yeni bir barış planının görüşmelerinde oluşan sorunlarda ve Suriye trajedisinde işlenen hukuk ihlallerinden Esad rejimi kadar muhalif tarafların, teröristlerin -varsa, bunları destekleyen ülkelerin paylarını üstlenmeleriyle yeni Suriye’nin kurulmasına ilişkin bağlayıcı kararın alınmasına ilişkin süreçte,
İşte ABD -hem, muhalifleri tek heyet şeklinde birleştirmekte zorlanıyor -hem, muhalifleri destekleyen Suudi Arabistan,Türkiye gibi ülkelerin “Bu rejim kimyasal silah kullandı. Katil silahını bıraktığı zaman, suçsuz olmaz. Rejim, bu suçun cezasını çekmeli “düşüncesinden geliştirdikleri ve “Konferansın Esad’sız toplanması halinde bütün vebalin Esad’a yüklenmesi ” sonucunu verecek tutumlarına engel olamıyor.
Bu durum henüz toplanıp-toplanmayacağı belirlenemeyen Cenevre II Konferansına ilişkin karamsarlık veriyor.
*
Bu;Suriye muhalifleri ve destekleyicisi ülkelerin, Suriye rejiminin anayasal, tartışma getirmeyen ve alternatifi olmayan sorumluluğu ile vatan savunmasında olduğu bir sırada siyasi çözümü isteyen iradesi karşısında diyalog gücüne sahip ve diyalog isteyen siyasi bir ortak olmak becerisini gösteremedikleri anlamına geliyor.
*
Halbuki siyasal diyalog kurulmaması,
Birincisi:Suriye muhaliflerine silah,eğitim,barınak temin eden bölgesel ve küresel devletlerin bu desteklerine son vermeleri ve eş zamanlı olarak terör eylemlerine son verilmesinin,
İkincisi: Cenevre II Konferansı sonucunda Suriye’nin ulusal egemenlik, bağımsızlık ve toprak bütünlüğüne tutunacak, Suriye’nin içişlerine her türlü müdahalenin yanında her türlü terör ve şiddeti reddedecek ulusal bir misakın hazırlanmasının -bu suretle , anayasa ve yargı sistemi, siyasi ve ekonomik gelecek, siyasi partiler, seçimler ve yerel yönetimlerin belirlenmesinin,
Üçüncüsü: Suriye toplumunun tüm bileşenlerinin temsil olacağı genişletilmiş bir hükümetin kurulmasının,
Dördüncüsü:anayasanın halkın oylamasına sunulmasıyla,genişletilmiş hükümetin yeni anayasa doğrultusunda diyalog konferansında kabul edilen yasaları üstlenmesinin engellenmesine ve Suriye’nin siyasi geleceğin beklemede kalmasına neden oluyor.
*
Üstelik, benzer bir gelişme -bakınız, ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin, Ortadoğu’da barışın merkezine konulan yeni barış planı ile ilgili sorunların çözümü için İsrail ve Filistin liderleri ile görüşmesinde yaşanıyor.
Kerry, Filistinlilerin İsrail’in Yahudi yerleşim yerlerinin inşasına devam ettiği sürece,barış görüşmelerini sürdürmeyeceklerini bildirmeleri üzerine,”Filistinliler ve İsraillilerin arasındaki sorunları çözmezsek, kaos olur. Şiddet ideolojisi uygulayan Filistin ile karşı-karşıya kalmak,sürekli olarak büyüyen bir tecrit,uluslararası arenada bağımsızlığının sorgulanması, İsrail ‘üçüncü intifada’ ister mi?” diyor!
*
O sıralarda Adana polisi takibe aldığı bir TIR’da bir terör örgütü ya da bir devlete götürülmesi muhtemel Türkiye imalatı 1200 roket atar,füze,bomba ve silah ele geçiriyor-ki,
Cenevre II’yi; Geçiş yönetimi kurulduğunda Esad ve arkadaşları yönetimde olmamalı: Süreç birkaç ay içinde tamamlanmalı: Rusların farklı muhalefet grupları da katılsın talebine karşı muhalefet ve rejim birer heyetle temsil edilmeli ve muhalefetin temsilini Suriye halkı adına Suriye Ulusal Konseyi yapmalı: Seçim ancak geçiş yönetimi tarafından ve uluslararası gözlemciler tarafından yapılmalıdır önşartıyla destekleyen,
Aksi taktirde”Bosna Halkı, insanlık suçu işleyenlerle aynı masada oturmayı kabul etmişti. Fakat geçen yıl yapılan görüşmelerde şöyle bir şey ortaya çıktı: Ellerine kan bulaşmış insanlarla aynı masaya oturmak istemediler ve onları görüşmeden uzaklaştırdılar” formülüyle Cenevre II’nin kırılacağını ileri süren,
İslamcılıktan demokrasi çıkarma şampiyonu Başbakan Erdoğan, İsveç Başbakanı F.Reinfeldt ile yaptığı görüşmenin ardından basın toplantısı yapmaktadır;
*
Rusya’nın “Suriye’deki muhaliflere Esad’lı bir geçiş hükümetini kabul edeceksiniz” dediğini savunuyor!
“Cenevre II’ yi destekliyoruz. Ön kabulleri bırakın, gelin masaya oturun” çağrısında bulunuyor.
Türkiye’nin Suriye’de El Nursa gibi örgütleri desteklediği iddialarını ise “Öyle bir grup mu var? Bu konudaki ellerindeki belgeleri nedir? Bunların hepsi iftiradır” diye yanıtlıyor…
Yanıtı,”Onların gözleri vardır,onunla görmezler.Onların kulakları vardır,onunla işitmezler” diyen A’râf Suresi 179’u hatırlatıyor.
*
Bu defa, Cenevre II Barış Konferansıyla siyasal diyalog umudu,9 Kasım’da İstanbul’da düzenlenecek ve Esad karşıtlarını müzakere masasına oturtmaya ikna için ABD Suriye Büyükelçisi Robert Ford’un katılacağı ,Suriye Muhalefeti Ulusal Koalisyonunun toplantısına kalıyor.
*
Endişelenmeyiniz, bir Tayyip için Akdeniz kıyılarının Afganistanlaşmasına göz yumulamaz…
Kusura bakma Başbakan, sensiz de Cenevre II Barış Konferansı yapılır…
9.11.2013