NECDET BULUZ
Amerika’nın en etkili gazetelerinden New York Times’te geçenlerde Suriye ve Türkiye konusunda ilginç bir haber ve habere dayalı yorum yayınlandı. Yorumda özetle “Esad’a karşı aşırı İslamcı muhaliflere silah yardımı yapan Türkiye, Suriye’de sular durulduktan sonra, muhaliflere verdiği silahların kendisine dönebileceğinin hesabını iyi yapmalıdır” deniliyor. Özellikle El Kaide gibi çok tehlikeli gruplara Türkiye’nin de söz geçiremeyeceğinin altı çiziliyor.
Bu haber ve yorumun üzerinden çok zaman geçmeden, aynı gazete bu kez bir başka haberi gündeme taşıdı. Gazete, Türkiye’nin Suriye’de 2,5 yıldır devam eden çatışmalarla ilgili tavrının değişmeye başladığını yazdı. Gazeteye göre, bu değişikliğin nedeni Suriye muhalefetini radikal İslamcıların eline geçmesi sonucu sınırda ortaya çıkan güvenlik endişesi ve uluslar arası kamuoyundaki tavır değişikliği olarak gösteriliyor.
İŞLER TERSİNE DÖNÜNCE
Suriye’de baştan bu yana yanlış bir politika uygulayan, hatta en iyi müttefikimiz Amerika ile bile ters düşen Türkiye’nin şimdi tavır değişikliğine gitmeye başlaması, bir noktada “Yanlışın neresinden dönülürse kardır “anlayışı olarak değerlendirilebilir. New York Times’ta Tim Arango imzalı yorum, buna açıklık getiriyor, bunu sizlerle paylaşalım:
“Erdoğan Türkiye’nin Suriye sınırını açık tuttu, savaşçılara ülkesinin güneyinde güvenli bir sığınak sağladı ve silahlar, para ve diğer kaynaklar savaş alanına aktı. Hatta Erdoğan Esad güçlerine ateş bile açtı. Ancak şimdi Türkiye kendisini ilk zamanlar muhalifleri destekleyen ABD gibi ülkelerle aynı noktada buldu; radikal İslamcıların Suriye muhalefetinin saflarını kontrol altına aldığı endişesi içinde”
Daha açık bir ifade ile Suriye’de işlerin tersine döndüğünü söylersek yanılmamış oluruz. Bunu, Amerika ve Batı çoktandır görüyordu, bizimkiler geç de olsa yeni görmeye başladı. Durumu gittikçe daha istikrarlı ve hatta güvenli bir hal alan Esad ülkenin hemen her noktasına giderek daha da hakim olmaya başladı. Bütün sıkıntı şu anda Türkiye-Suriye sınırında yaşanıyor ve bu sıkıntı en fazla bizi etkiliyor, vuruyor. Sınırın bir bölümüne güvenlik anlamında duvar örülmesinin nedeni de budur.
ESAD GÜVEN KAZANIYOR
Uluslar arası kamuoyunda oluşan tabloya bakalım:
“Esad, giderek güçleniyor ve muhaliflerden çok, derme çatma ve toplama aşırı İslamcı terörist gruplarla çatışıyor. Bu gruplar, ülkede yaptıkları infazlarla gelecekte Esad’ı aratacak niteliklere sahip olduklarını gösterdiler. Suriye’de yönetim, bu gruplarına eline geçmektense, Esad ile Suriye’nin yönetilmesi daha sağlıklı olarak görülmelidir. Esad’ın kimyasallardan arınması da olumlu bir gelişmedir.”
Daha düne kadar hedef hailene gelen Esad, bugün adeta güven tazeleyen bir lider durumuna gelmiştir.
İşte, uluslar arası kamuoyunda şimdi bu görüş hakim ve bu görüş doğrultusunda da Türkiye oldukça zorda kalmış görünüyor. Aynı şekilde başta Amerika olmak üzere, Batı ve diğer bazı ülkeler, aşırı İslami terörist gruplara karşı ortak mücadele kararı aldılar. Bu konuda Türkiye de bu mücadele yer alıyor. Türkiye’nin sınırda muhaliflere ait noktalara atış yapması Suriye politikalarından dönüşe geçmiş olduğunu da gösteriyor. Bir noktada, zora düşen Türkiye, bu şekilde bu zordan kurtulmanın çabası içine girmiş görüntüsü de veriyor.
TÜRKİYE’NİN DURUMU
Esad’ı ve Suriye’yi ağızlarından düşürmeyen Başbakan Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun ağzını şimdi bıçak açmıyor. Suriye’de hesapları tamamen tersine döndü. “Birkaç ay içinde gidecektir” dedikleri Esad gitmediği gibi, daha da güç kazanmaya başladı. Suriye konusunda ne söyledilerse hep tersi çıktı. Böyle bir dış politika anlayışı olabilir mi? Kaldı ki, sınırda güvenlik kalmadı, 500 bine yaklaşan Suriyeli sığınmacı da başımızda kaldı, hiç kimse ilgilenmiyor. Yetmedi, Rusya başta olmak üzere, tüm komşu ülkelerle de kavgalı ve sorunlu hala geldik. İşte uygulanan yanlışlar Türkiye’yi ne acıdır ki bu duruma getirdi.
Suriye’de yürütülen yanlışlar, Mısır konusunda da sürdürülüyor. Bu konuyu da anımsatalım. Mısır’la yatıp Mısır’la kalkılıyordu, baktılar ki, burada da batağa girilecek, Mısır konusunu da soğutmaya başladılar. Bütün bunlara rağmen halen ortaya çıkıp “Çok başarılı bir dış politika yürütüyoruz ve bölgesel bir güç haline geldik” denilebilir mi? Denilse bile dış güçler buna izin verir mi? Zaten tüm bu gelişmelerden önce bunlar söylendi ve dış güçler de buna izin vermedi. Bugün düştüğümüz durumun fotoğrafı da işte budur.
e.mail: [email protected]