NECDET BULUZ
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Abdullah Gül’ün partiye yeniden dönüşü ile ilgili bakınız neler diyor:
“Abdullah Gül, partimizin kurucusudur. Yeniden partiye dönme kararı vermiş olması yadırganmamalıdır. Cumhurbaşkanımız Erdoğan ile Abdullah Gül’ü birbirine karşı gösteren ve çatışmalarını bekleyen odaklar yanıldıklarını anlayacaklardır. Gül’ün AK Parti’ye dönmesini bütün partili arkadaşlarımız memnuniyetle karşılamaktadırlar.”
Açıklamalarda bunlar söyleniyor ama görünen ve gelişen olaylar hiç de Hüseyin Çelik’in söylediği gibi değil. Çünkü Erdoğan ile Gül’ün arasının göründüğü gibi iyi olmadığı açık biçimde görülüyor.
Her ne kadar Erdoğan Gül için bir şey söylemiyor ama kurmaylarına söylettiğini sanıyoruz. Ankara Milletvekili ve Baş Danışmanı Yalçın Akdoğan’ın Gül ve ekibini hedef alan “Kimseye diyet borcumuz yoktur” sözleri sanıyoruz çok şey ifade etmektedir. Akdoğan, Erdoğan’ın onayı olmadan Gül gibi birine bu sözleri söyleyebilir mi?
AK Parti’de açıkça görünen şu:
Erdoğan 3 dönem kuralını işleterek eskileri budayacak. Bu eskiler içinde Gül taraftarlarının ağır bastığını söyleyebiliriz. Görebildiğimiz kadarı ile de partiyi gençlerden oluşacak ekip götürecek. Bu ekip içinde Gül’e yer olmadığını da görüyoruz. Özetle, Gül ve ekibi tasfiye edilecek.
Gül’ün birçok alanda çok güçlü bağlantıları var. Özellikle dış politikada Erdoğan’ı gölgede bırakabilecek kapasiteye de sahip bulunuyor. Herkesle, her çevreyle iyi geçiniyor. Üslubu yumuşak ve kırıcı olmaktan da uzak duruyor. Erdoğan ile kıyaslanacak olursa artıları ağır basıyor.
Bugüne kadar Erdoğan’ın gölgesinde kalan Gül, eğer beklenen çıkışı yapabilirse Erdoğan’ın önüne geçebilir ve Erdoğan’ın rahat hareket etmesinin önünde engel olur. Bu bilindiği için, şu anda Gül ve ekibi Erdoğan için önemli bir tehlike olarak görülüyor. Durumu bu açıdan değerlendirdiğimizde Erdoğan’ın önünün açılması, AK Parti’de istediği isimlerin ön plana çıkması ancak Gül ve ekibin tasfiyesi ile mümkün olabilecek. Bugünkü kavganın ana nedenin buradan kaynaklandığını söyleyebiliriz.
Şu noktaya da dikkatleriniz çekelim:
28 Ağustos tarihinde Gül’ün görevi sona erecek. “Partime döneceğim” derken Genel Başkanlı ve Başbakanlık beklentisi içinde olduğunu vurgulamaya çalıştı. Ancak, Erdoğan’ın “Kardeşim” dediği Gül’ün önünü kestiğini görüyoruz. Çünkü 27 Ağustos’ta AK Parti kongresi yapılacak. Gül’ün de bu kongreye katılmasının böylece önüne engel konulmuş oluyor.
Bu noktada karşımıza iki olasılık çıkıyor:
Bunlardan biri Gül’ün sabırla bekleyip, kendisine ihtiyaç duyulacağı anı beklemesi olabilir. Gül,belki de bundan sonra olabilecekleri tahmin ederek beklemeyi daha uygun görecektir.
İkincisi de yeni bir oluşumla sahneye çıkabileceğidir. Zaten böyle bir oluşum için hazırlıkların yapıldığı, kadroların hazırlandığı, bazı yerlerden de önemli desteklerin geldiği söyleniyor.
Bunların hangisinin gerçekleşeceğini zaman içinde görebileceğiz. Bizim görüşümüz, eğer kesin olarak tasfiye edileceğini anladığı an, Gül’ün yeni bir oluşumla sahneye çıkması beklenebilir. Bu konuda taraftarları da teşvik edenleri de olacaktır.
AK Parti’nin kurucularından Abdullatif Şener, Erdoğan’ı da Gül’ü de çok yakından tanıyor. Parti içinde bundan sonra yaşanabilecekleri ve Gül’ün durumunu şu şekilde açıklıyor:
“Birileri Abdullah Gül’ün kongre günü salona gidip aday olacağını bekliyor. Böyle bir şey asla olmaz. Gül, şu anda aktif bir şeye girmez, risk de almaz. Kısa sürede bir şey yapmasını da beklemiyorum. 27 Ağustos’ta yapılacak kongrede Erdoğan’ın belirleyeceği aydın Genel Başkan olarak seçilmesi ve Başbakanlık görevini de aynı kişiye verilmesi bekleniyor. Erdoğan’ın belirleyeceği isme karşı, parti içinden birilerinin çıkıp “Ben de varım” diyebileceğini sanmıyorum. Belki 10 yıl önce Cemil Çiçek, Melih Gökçek böyle bir hareketin içinde olabilirlerdi. Mehmet Ali Şahin’den de böyle bir çıkış beklenmez. Recep Tayyip Erdoğan kongrenin başında olmasaydı biraz gürültü çıkabilirdi. İşte onu engellemek ve böyle bir şey yaşanmaması için Erdoğan kongrede olacaktır. Kongre mücadelesinde “Erdoğan bizi çizer” kaygısı yaşanabileceği için hiç kimse rahat hareket edemez ve onun isteklerine karşı gelemez.”
Bütün bu gelişmelere baktığımızda Gül ve ekibinin tasfiye edileceği, güçsüz bırakılacağı görülüyor. Sanıyoruz, 28 Ağustos’ta yapılacak kongre sonrası Gül’ün ve ekibinin durumu ve ne yapabilecekleri daha net biçimde ortaya çıkmış olacaktır. Ancak, görünen o ki, AK Parti yönetimi yine eskiden olduğu gibi Erdoğan’ın istediği isimlerden oluşacak gibi görünüyor.
Bütün bunlara rağmen, AK Parti’de suların durulmayacağı da görülüyor. Parti eskisi kadar rahat olamayacak. Sarsıntı ve istifaların olabileceği de gündeme gelebilir. Belki de hiç beklenilmeyen sınıktılar da olacak ve konu Erdoğan’ı da aşabilecek noktalara varacaktır. Bekleyip, göreceğiz.
e.mail: necdetbuluz@gmail.com
necdetes@mynet.com
Bir yanıt yazın