Cumhurbaşkanı adayı Tayyip Erdoğan, Çarşamba günü Muğla’daydı. Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy işçileri iki hafta öncesinden görüşme talebinde bulunmuşlardı. Hem de yazılı olarak. Maden-İş Şube Başkanı Süleyman Girgin ve TES-İş Şube Başkanı Fatih Erçelik’in imzalı mühürlü başvurusuna verilen cevap, ne insanlığa ne de edep ve erkâna sığar. İşçilerin görüşme talebine hükümet biber gazıyla karşılık verdi. Muğla Emniyetiyle değil, dışardan özel olarak getirilen polisler marifetiyle.
Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy işçilerinin çok tecrübeli, akıllı ve kararlı bir önderliği var. Her iki sendikamızın başkanları haklı zeminde olmaya özen gösteriyorlar. İyi niyetliler. Amaçları yuh çekmek, dövüşmek ve nam kazanmak değil. Yapıcılar. Emeği, üretimi ve ülke çıkarlarını gözetiyorlar. Başarıyı hedefleyen bir çizgide maden ve enerji işçilerini birleştirdiler. Emek ve vatan davasındaki bütünlüğü gören sendikacıların varlığı bu ülkeyi seven herkes için şanstır, özellikle bölge halkı için. Dün (Cuma günü) saat 14.00’te Maden-İş Şube Başkanı Süleyman Girgin’in işçiye yaptığı konuşmasını Ulusal Kanal’da dinleyen her vicdanlı insan, Yatağan özelleştirmesinin vatana karşı cinayet olduğunu saptamıştır.
YATAĞAN SOMA OLMASIN
Maden ve Enerji işçilerimizin mücadelesi, bütün bir milletin, ama özellikle bölge halkımızın geleceği içindir. Bunu acı tecrübeler yaşadıktan sonra anlamanın bir yararı yok. Bugünden görmek bir yurttaşlık sorumluluğudur. Yalnız görmek değil elbette, işçinin yanında olmak herkesin borcudur.
Ülkenin enerji sistemini milletin elinden alıp yabancılara ve gözü dönmüş özel çıkarcılığa veriyorlar. Bunun sonuçları çok ağır. “Vatan elden gidiyor” uyarıları bu durumlarda geçerlidir. Özellikle kilit sektörlerde Cumhuriyetin kamu ekonomisinden vazgeçemeyiz. Cumhuriyet de elden gider!
Kamu sektörü baca gazı arıtma sistemiyle doğayı koruyor. Yatağan’da özelleştirmenin sonuçlarını ormanlarımızı, kıyılarımızı, sularımızı kaybettikten sonra mı anlayacağız?
Yalnız işçimiz değil bölge halkımız da bilmeli: Ciğerlerimiz, solunum yollarımız, sağlığımız da özel sektörün çıkarcılığına teslim ediliyor.
İşçi, “Yatağan Soma olmasın” diyor. Soma için ağladık, bir de Yatağan için dövmeyelim dizlerimizi. Özelleştirme, iş kazalarını buyur etmek anlamına geliyor, yeterince ders var arkamızda.
ERGÜN ATALAY’IN SON UYARISI
Yatağan, Kemerköy ve Yeniköy’deki özelleştirme bir satış olayı değildir. Yatağan, değerinin çok altında özel çıkara hibe ediliyor. Bu gerçeği Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, “Allah aşkına bunu yapmayın” diye en son Kop-İş Kongresi’nde hükümet yetkilileri önünde bağıra bağıra ilan etti.
Yatağan, bugün Türk-İş’in namusudur.
Emeğe sadakat, vatan sevgisi, görev bilinci bugünler içindir.
Önümüzde derin bir ekonomik bunalım var. “227 Milyar Dolar” borcun kapıya dayandığını Ali Babacan ilan ediyor. Hükümet alarm çanları çalmaya başladı.
Türk-İş, büyük sorumlulukların ve görevlerin eşiğindedir. İşçinin ve milletin güveni, önümüzdeki süreçte Türk-İş’in en büyük kuvvet kaynağıdır.
Yatağan’da sendikacılık namusunu korumak ve sağlam durmak, önümüzdeki çetin günler için başlangıç olacaktır. Türk-İş yönetiminden bu kararlılığı bekliyoruz.
NOT: Değerli okuyucular, güncel gelişmelerle ilgili görüşlerimizi Twitter hesabımdan izleyebilir ve uyarılarınızı gönderebilirsiniz.
Bir yanıt yazın