İÇİNDEKİLER:
LUDWİGSHAFEN’DE ÖLEN 9 TÜRK İÇİN TÖREN
UYUMSUZ AVRUPALI MI?
-ALMANYA
-KÖLN’DE ”DİL ŞÖLENİ” DÜZENLENDİ
-AKBANK’TAN, ALMANYA’DAKİ BİREYSEL YATIRIMCILARA YATIRIM FONU
YAP ÇOCUĞU AL VİZEYİ
-ALMANYA
-AZ VASIFLI GÖÇMENLERİN İSTİHDAM İMKANLARINI ARTIRMAK
AMACIYLA İNTERNET SAYFASI HAZIRLANDI
-ALMANYA
-FRIEDRICH-NAUMANN VAKFI DAHA ÇOK SAYIDA
TÜRK ÖĞRENCİYE BURS VERMEK İSTİYOR
-ALMANYA
-TAM VAKFI GÖÇMENLERE YÖNELİK
İSTİHDAM VE EKONOMİ MERKEZİ KURACAK
YABANCI ÖĞRENCİLERİN SESİ OLDULAR
***
LUDWİGSHAFEN’DE ÖLEN 9 TÜRK İÇİN TÖREN
29 Ocak 2009 / Mustafa BORAK / LUDWIGSHAFEN
Ludwigshafen kentinde geçtiğimiz yıl 3 Şubat’ta meydana gelen yangında ölen 5’i çocuk 9 Türk için anma töreni düzenlenecek. Ludwigshafen Belediyesi yangının birinci yıl dönümü nedeniyle geniş katılımlı bir tören hazırlığı içinde.
ALMANYA’nın Ludwigshafen kentinde geçtiğimiz yıl 3 Şubat’ta meydana gelen yangında ölen 5’i çocuk 9 Türk için anma töreni düzenlenecek. Ludwigshafen Belediyesi yangının birinci yıl dönümü nedeniyle geniş katılımlı bir tören hazırlığı içinde. 3 Şubat Salı günü yapılacak tören, 9 Türk’e mezar olan binanın önünde yapılacak saygı duruşuyla başlayacak. Korkunç yangında hayatını kaybedenler için yanan binaya çiçek bırakılacak. Törene Belediye Başkanı Dr. Eva Lohse, Büyükelçi Ali Ahmet Acet, Uyum ve Göçmenlerden sorumlu Devlet Bakanı Maria Böhmer’in yanı sıra yangında annesi, eşi ve 2 çocuğunu kaybeden Kamil Kaplan da katılacak. Bu arada anma töreninden sonra kentteki yabancıların durumu ile ilgili yerel bir uyum zirvesi yapılacağı açıklandı. Zirveyi Uyum ve Göçten sorumlu Devlet Bakanı Maria Böhmer yönetecek.
***
UYUMSUZ AVRUPALI MI?
29 Ocak 2009, Perşembe
Berlin Toplum ve Gelişme Enstitüsü tarafından “Yararlanılmayan potansiyel-Almanya’da uyumun konumu” başlığı altında yapılan araştırma, Almanya’da en büyük göçmen grubu oluşturan Türk kökenlilerin “uyum sağlamak istemedikleri” şeklinde yansıtıldı. Belli ki araştırmayı yapan kurum, kendini “daha iyi satmak” için Türklerin “uyumsuzluğunu” ön plana çıkarmak istedi.
Tabii kafalardaki önyargılarla da tam örtüştüğü için Alman medyası da bunun üstüne hemen atladı. Nitekim Almanya’da yayınlanan haftalık “Der Spiegel” dergisi bu araştırmayla ilgili haberini “Hep yabancı” başlığı altında ve kaybedenlerin Türkler olduğu içeriğiyle verdi. Spiegel’in internet sayfasında ise haber “Türkler açık arayla en kötü uyum sağlayanlar” başlığı altında verildi.
Almanya’da yaşayan Türk kökenlilerin yüzde 30’unun herhangi bir eğitim kurumu diploması olmadığına, sadece yüzde 14’ünün liseyi bitirdiğine ve kadınların çoğunun evkadını olduğuna yer verildi. Haftalık “Welt am Sonntag” gazetesi “Uyum iflas etti” başlığı altında verdiği haberinde, 15 milyon göçmen kökenli insanın Almanya’da paralel toplumlarda yaşadığını ve bundan da en fazla Türklerin etkilendiğini yazdı. Başkentte yayınlanan gazetelerden “Berliner Zeitung” araştırmayı “En kötü uyum sağlayan Türkler” başlığı altında yayınladı.
“Berliner Morgenpost” gazetesi “Almanya’da Türkler-Birinci neslin ağır mirası”, “B.Z.” Gazetesi de “3. nesilde yabancı” başlığıyla verdi haberi. Tabii bu haberlerde de Almanya’ya en az uyum sağlayanların Türk kökenliler olduğunun altı çizildi. Söz konusu araştırmaya biraz dikkatli bakıldığında, İspanyollar hariç, “Güney Avrupalı” olarak sınıflandırılan İtalyan, Portekiz ve Yunan kökenlilerin çeşitli alanlardaki konumlarının Türk kökenlilerden hiç de farklı olmadığı görülmektedir.
Uyum sağlamanın bir ölçüsü olarak Alman vatandaşlığına geçenlerin oranı ele alındığında, Almanya’da yaşayan “Güney Avrupalıların” sadece yüzde 18’i Alman vatandaşı statüsüne sahiptir. Bu oran Türk kökenliler arasında yüzde 32’ye ulaşmaktadır. Kaldı ki, Avrupa Birliği’ne (AB) üye olan bu ülkelerden gelen göçmenler çifte vatandaşlık hakkına sahip olduğu halde Türk kökenliler bu haktan mahrum bırakılmaktadır. İtalyanların yüzde 16’sının, Yunanlıların yüzde 19’unun, Portekizlilerin yüzde 30’a yakınının da herhangi bir eğitim kurumundan diploması yoktur. Hatta İtalyan çocuk ve gençlerin eğitim seviyesi Türk kökenlilerden daha bile düşüktür.
Almanla evlilikler de uyumun bir ölçüsü olarak alınmaktadır. Araştırmada Türk kökenlilerin sadece yüzde 5’inin Alman eş seçtiği yer almaktadır. Bu oran Yunanistan kökenli göçmenlerde yüzde 12’dir. Yani aynı kültürden olmalarına rağmen Almanya’da yaşayan Yunanlı kız ve genç erkeklerin de ağırlıklı olarak kendi uluslarından biriyle evlenmeyi tercih ettikleri görülmektedir.
Tüm bu sonuçlara bakarak acaba “Uyumsuz Avrupalı” demek doğru olur mu? Tabii olmaz… Olmamalı da… Tıpkı Almanya’da yaşayan Türk kökenli insanların hepsini aynı kaba koyup, “Türkler uyum sağlamak istemiyor” denemeyeceği gibi. Çünkü tüm sorunlara ve eksikliklere rağmen bu ülkeye uyum sağlamış, başarılı yüzbinlerce Türk kökenli insan vardır. Bu gerçek de gözardı edilmemelidir…
***
-ALMANYA
-KÖLN’DE ”DİL ŞÖLENİ” DÜZENLENDİ
KÖLN (A.A) – 29.01.2009 – Almanya’nın Köln kentinde ”Dil Şöleni” düzenlendi.
Çok Dillilik ve Uyum Merkezi tarafından Belediye Sarayında düzenlenen şölende, çok dilliliğin önemine ilişkin sunumlar ve tartışmalar yapıldı.
Yapılan konuşmalarda, daha gelişmiş bir toplum için çok dilliliğin getirdiği fırsatlar anlatıldı ve bunun sağlanması için veliler, eğitimciler ve toplumun üzerlerine düşen görevleri yerine getirmeleri istendi.
Aralarında Türklerin de bulunduğu bir grup öğrenci, Türkçe ve Almanca hazırlanan kitaplardan pasajlar okudu ve tiyatro gösterileri yaptı.
Köln’de Türkçe eğitim veren okullar da kendileri tanıtan stantlar açtı.
Büyükşehir Belediye Başkanı Fritz Schramma, burada yaptığı konuşmada, geçen yıl kurdukları “Çok Dillilik ve Uyum Merkezi” ile iyi Almanca konuşan kişilerin başka bir dil daha konuşmalarına olanak vermek istediklerini belirtti.
Köln’deki 12 okulda Koala projesi çerçevesinde öğrencilerin Türkçe dersi de gördüğüne işaret eden Schramma, Köln’de iki dilde eğitim veren 3 okulun bulunduğunu, bunlardan birinde Türkçe ve Almanca eğitim verildiğini kaydetti.
Şölen, Türk kökenli kabare sanatçısı Fatih Çevikkollu’nun sunduğu kısa bir sahne gösterisiyle sona erdi.
Schramma, Çevikkollu’ya Köln’ü simgeleyen bir takı hediye etti.
(KAR-HA-REM-MCT)
***
-AKBANK’TAN, ALMANYA’DAKİ BİREYSEL YATIRIMCILARA YATIRIM FONU
İSTANBUL (A.A) – 29.01.2009 – Akbank’ın avro cinsi Akbank Türkiye yatırım fonları, Citibank Privatekunden AG & Co aracılığıyla Almanya’daki bireysel yatırımcılara sunulmaya başlanıyor.
Akbank’tan yapılan yazılı açıklamada, Citibank Privatekunden AG & Co ile 12 Aralık 2008 tarihinde bir dağıtım anlaşması imzalandığı belirtilerek, Akbank’ın, anlaşma dahilinde Almanya’daki yatırımcılara sunulabilecek, Akbank Turkish SICAV Equities ve Akbank Turkish SICAV Fixed Income adı altında iki fonu bulunduğu kaydedildi.
Verilen bilgiye göre Akbank, bu girişimle Türkiye’ye yatırım yapmak isteyen yabancı yatırımcılara yüksek getiri sağlamayı ve gelişen pazarlar arasında Türkiye’nin önemini algılayan bütün yatırımcıların beklentilerini karşılamayı hedefliyor.
Ak Portföy tarafından yönetilmekte olan Akbank fonları için, Avrupa’da ve Avrupa dışındaki ülkelerde satılmasını sağlayacak olan UCITS pasaportu da alındı. Fonlar, bu pasaport sayesinde Almanya’nın yanı sıra Hollanda’daki bireysel yatırımcılara satış için de kayıt altına alındı.
Akbank, önümüzdeki dönemde fonları diğer Avrupa ülkelerinde de bireysel yatırımcılara sunmayı planlıyor.
(AYL-FAN-YIL)
***
YAP ÇOCUĞU AL VİZEYİ
29 Ocak 2009 / Mehmet UZUN/HANNOVER
Almanya’ya gelmek için şart koşulan Dil Testi’nden muaf olmak isteyen eşler, Alman Göç Yasası’nın 28 veya 29. maddesinden yararlanabilecekler. Avukat Ahmet Yıldırım “Bir aile bireyi çocuğu ile Almanya’da yaşıyorsa, anne veya baba teste tabi tutulmadan da Almanya’ya gelebilir” dedi.
ALMANYA’daki Göç Yasası, Türkiye’den evlenmek isteyen çok sayıda Türk’e sıkıntı yaratıyor. Türkiye’de bulunan eş, Almanya’ya geliş vizesi almak için önce Almanca dil testini başarıyla bitirmesi gerekiyor. Ancak bunu başaramayan çok sayıda gelin veya damat çaresizce testi teklarlamayı bekliyor.
Hannoverli avukat Ahmet Yıldırım, aile birleşiminin dil şartı olmadan da gerçekleşebileceğine dikkat çekerken “Bir aile bireyi çocuğu ile Almanya’da yaşıyorsa, anne veya baba teste tabi tutulmadan da Almanya’ya gelebilir. Almanya’ya gelen eş burada dil kursuna gider” dedi.
Teste gerek kalmıyor
Göç Yasası’nın 28 ve 29. maddesi sayesinde Türkiye’de “Dil Testi’nden” muaf kalınabileceğine dikkat çeken avukat Yıldırım “Almanya’da süresiz oturumu bulunan örneğin bir bayan, eşinden çocuk sahibi olursa, eşinin dil testine girmesine gerek kalmadan yanına aldırabilir. Bu imkan yıllardır var ancak Türkler pek bilmiyor” dedi. Yıldırım, Alman vatandaşı olmayanların 28. maddeden, Alman vatandaşı olanların ise 29. maddeden faydalanabileceğini bildirdi.
Nişanlıları da kapsıyor
Avukat Yıldırım, kanunun nişanlı çiftler için de geçerli olduğunu belirtip şu bilgiyi verdi “Örneğin Almanya’da yaşayan bir bayan Türkiye’ye gitti ve bir erkekle nişanlandı. Ancak bayan evli olmadığı halde Almanya’ya gelip çocuk sahibi oldu. Bu durumda çocuk sahibi baba çocuğun kendisinden olduğunu ispat ederse dil testi olmadan Almanya’ya gelebilir.”
Alman olmayanlar için 29. madde
Alman vatandaşı veya süresiz oturumu olmayanların da eşlerini çocuk aracılığıyla yanlarına getirebileceğini anlatan Yıldırım, “Süresiz oturumu bulunan bir bayan çocuk sahibi olduktan sonra eşini sorunsuz Almanya’ya getirebilir. Ancak süresiz oturumu bulunmayan veya Alman vatandaşlığı olmayan Türkler Göç Yasası’nın 29. maddesine göre de çocuk vasıtasıyla eşlerini yanlarına alabilirler” diye bilgi verdi.
– Göç Yasası’nın 28. maddesi (28/1, No 3) küçük yaşta bir Alman çocuğua bakım sorumluluğunu yerine getirecek ebeveyne oturum izni verilmesini öngörüyor. – Göç Yasası’nın 29. maddesi, Almanya’daki eşte geçerli oturum, gelir ve evin yeterli derecede büyük olması halinde yurtdışındaki eşe oturum izni verilmesini öngörüyor. Avukat Yıldırım, her iki maddenin de aile birleşimine imkan tanıdığını, söz konusu çocuğun aile birleşimi olunca dil testi muafiyetinin ortadan kalktığını belirtiyor.
***
-ALMANYA
-AZ VASIFLI GÖÇMENLERİN İSTİHDAM İMKANLARINI ARTIRMAK
AMACIYLA İNTERNET SAYFASI HAZIRLANDI
BERLİN (A.A) – 29.01.2009 – Almanya’da yaşayan az vasıflı göçmenlerin kendilerini geliştirmeleri ve böylece bu kesimin istihdam imkanlarının artırılması amacıyla internette ücretsiz girebilecekleri bir bilgi ve eğitim sayfası hazırlandı.
Eschborn kentinde bulunan ve kısa adı RKW olan ekonomi derneği tarafından hazırlanan internet sayfasında göçmenlerin, “Epitome” adlı programda yer alan eğitici bilgilerle kendilerini her alanda geliştirebileceği bildirildi.
“Epitome” programı kapsamında, Almanya’da yaşam ve çalışma hayatı için gerekli bilgilere kavuşabilecek göçmenlerin, burada kendilerini esnek şekilde geliştirerek, istihdam piyasasındaki imkanlarını artırabileceği kaydedildi.
“www.rkw.de” internet adresinden girilebilen eğitim programının “Leonardo da Vinci” adlı AB programı tarafından teşvik edilen “Epitome” adlı proje kapsamında geliştirildiği belirtildi.
Projeye RKW’nin yanı sıra Alman Sendikalar Birliği Eğitim Merkezi ve Çek Cumhuriyeti, Polonya, Letonya, Fransa ve İngiltere’den 8 ortağın daha katıldığı, eğitim programının da 6 ülkeden ortaklarla hazırlandığı ifade edildi.
(EA-HA-REM-SRP)
***
-ALMANYA
-FRIEDRICH-NAUMANN VAKFI DAHA ÇOK SAYIDA
TÜRK ÖĞRENCİYE BURS VERMEK İSTİYOR
BERLİN (A.A) – 29.01.2009 – Almanya’da Hür Demokrat Parti’ye (FDP) yakınlığıyla bilinen Friedrich-Naumann Vakfı, daha çok sayıda Türk öğrenciye burs vermek istediğini açıkladı.
Vakfın yetenekli öğrencilerin teşvikinden sorumlu müdürü Petra Weckel, vakıftan burs alan Türk öğrencilerin sayısının çok az olduğunu belirterek, ”Bunu değiştirmek, daha fazla Türk öğrenciye burs vermek istiyoruz” dedi.
Friedrich-Neumann Vakfının 35 yıldan bu yana yaklaşık 6 bin öğrenciye burs verdiğini, ancak bunun fazla bilinmediğini belirten Weckel, hem yabancı ülkelerden gelen, hem de Almanya’da eğitimini tamamlamış olan öğrencilerin vakfın çeşitli burs programlarından yararlanabileceklerini ifade etti.
Not ortalamasının çok fazla bir önem taşımadığını belirten Weckel, yazılı başvuruda bulunanların arasından seçilecek kişilerin sözlü mülakata çağrıldıklarını ve bunda başarılı olanlara burs verildiğini söyledi.
Diğer bir burs programı olan ”deneme bursu”nun ise Almanya’da lise eğitimini tamamlamış olanlara verildiğini ifade eden Weckel, bu programdan üniversiteye yeni başlayanların yararlanabileceklerini kaydetti.
Bursiyerler arasında kurulan ağ ile farklı kültürleri daha iyi tanıma fırsatı sağladıklarını da belirten Weckel, ”Türk kökenlilerin başvurmalarını özellikle istiyorum” dedi.
Bu arada, Friedrich-Naumann Vakfı bursiyerlerinden Dilşen Bulut, Türkiye’de eğitimini tamamladıktan sonra doktora eğitimini Almanya’da sürdürmeye karar verdiğini, burada vakıflarla tanışma fırsatı bulduğunu ve siyasi çizgisine yakın bulduğu Friedrich-Neumann Vakfına başvurduğunu anlattı.
Türk öğrencilerin burs için başvuruda bulunmalarını isteyen Bulut, ”Türk öğrenciler arasında benim başvurum kabul göremez diye bir düşünce var. Böyle bir ön yargı var. Ancak kesinlikle şansları var. Başvursunlar” şeklinde konuştu.
Liberal Türk-Alman Birliği Genel Sekreteri Kerstin Laabs da, bursiyerlerin kendi aralarında kurdukları bir ağın bulunduğunu ve farklı alanlarda iş adamlarıyla tanışma fırsatının sunulduğunu, bunun gelecekte iş bulmak için önemli bir avantaj sağladığını belirtti.
(ERB-HA-MCT)
***
-ALMANYA
-TAM VAKFI GÖÇMENLERE YÖNELİK
İSTİHDAM VE EKONOMİ MERKEZİ KURACAK
BERLİN (A.A) – 29.01.2009 – Merkezi Almanya’nın Essen kentinde bulunan Türkiye Araştırmalar Merkezi (TAM) Vakfı, Dortmund kentinin Nordstadt kasabasında yaşayan göçmenlere yönelik bir “İstihdam ve Ekonomi Merkezi” (AWZ) kuracak.
Vakfın açıklamasında, AB sosyal fonları ve Almanya Ulaştırma Bakanlığı tarafından desteklenen ”Sosyal Kent: Eğitim ve Yakın Çevre İstihdamı” programı kapsamında, Nordstadt’ta yaşayan göçmenler tarafından kurulmuş işletmelerin güçlendirilmesi ve bu işletmelerde yeni mesleki eğitim yerlerinin açılmasının hedeflendiği belirtildi.
Bunun dışında işsiz göçmenlerin yeni iş yeri kurmaya teşvik edilmesi ve uzun süre işsiz kalanlara Alman Çalışma Ajansının (BA) desteğiyle istihdam sağlanmasının amaçlandığı ifade edilen açıklamada, söz konusu merkezin 2009 yılının mart ayından itibaren kendi bürosunda hizmet sunmaya başlayacağı kaydedildi.
Sosyal Kentler Programı kapsamında Almanya Ulaştırma Bakanlığına sunulan 150 proje arasından seçilen projenin, TAM Vakfı Ekonomi Araştırmaları ve Uygulamalı Projeler Bölüm Başkanı Yunus Ulusoy tarafından yürütüldüğü belirten açıklamada, projede TAM Vakfı çalışanları Caver Aver, İfaket Bayam ve Turan Küçük’ün de yer aldığı ifade edildi.
Ulusoy, TAM Vakfının 24 yıldan bu yana faaliyetlerini sürdürdüğünü ve bu süre içinde eyalet, bölge ve kent düzeyinde pek çok uygulamalı projeyle göçmen girişimciliğin geliştirilmesi yönünde çalışmalar yaptığını belirtti.
Göçmenlerin ekonomik yaşama aktif olarak katılımı yönünde TAM Vakfının sahip olduğu birikimi Nordstadt’a aktaracaklarını ifade eden Ulusoy, projenin 2012 yılı sonuna kadar süreceğini kaydetti.
(ERB-HA-MCT)
***
YABANCI ÖĞRENCİLERİN SESİ OLDULAR
29 Ocak 2009 / NURCAN YERLİKAYA / HANNOVER
Hannover Leibniz Üniversitesinde okuyan Şenol Yıldırım ile Ceyhun Sezen yabancı öğrenciler sözcülüğüne seçildiler. 3000 dolayında yabancı öğrencinin sözcüsü olan Türk gençler, “Yabancı öğrencilerin sözcüsü olmak bizler için bir onur” dediler.
ALMANYA’nın Hannover Leibniz Üniversitesinde yabancı öğrenciler sözcüsü seçimi yapıldı. Yabancılar öğrenciler sözcülüğüne adaylığını koyan Şenol Yıldırım ile Ceyhun Sezen yapılan seçim sonunda 3000 dolayında yabancı öğrencinin sözcülüğüne seçildiler. Yıldırım ile Sezen’nın yanı sıra yabancı öğrenciler sözcülüğünü Arap kökenli Zied Heni’de seçildi. Yalnızca yabancı öğrencilerin oy kullandığı seçim bir gün sürdü. Seçimi kazan öğrenciler bir yıl görev yapacaklar.
İkinci kez seçildi
Hannover Leibniz Üniversitesi ekonomi bilimleri bölümü öğrencisi 28 yaşındaki Şenol Yıldırım, ikinci kez yabancı öğrenciler sözcülüğüne seçildiğini söyledi. Üniversitede son yılı olduğunu, tekrar seçilmenin kendisini mutlu ettiğini belirten Yıldırım, “Bir kaç ay sonra mezun olacağım. Buna rağmen beni tekrar sözcü seçen tüm öğrencilere teşekkür ediyorum. Elektroteknik bölümünde okuyan arkadaşım Ceyhun Sezen ile Arap arkadaşım Heni bu görevi çok iyi yapacaklar. Biz yabancı öğrencilerin sesi, kulağı ve duyguları olacağız. Öğrencilerin sorunlarını gidermek için çok çalışacağız. Üniversitede okuyan yabancı öğrencilerle Alman öğrenciler arasında köprü vazifesi göreceğiz. Provokatif eylemlerin üniversitemizde yeri yok. Eğitimin yanı sıra bizlerle birlikte okuyan değişik kökenli insanları tanımaya çalışmalıyız” diye konuştu.
Bir yanıt yazın