Batı bizi silahsız bırakıyorsa, savunma endişesi büyür

Osmanlı sanayi devrimini ıskalayınca, ilk sonuçlarını askeri yenilgiler olarak almıştı.

Yenilgiler toprak kaybı ile sonuçlanıyor, askeri erkân buna çare arıyordu.

Batı iyi silah yaptığına göre, bunu batılılardan öğrenmek gerekirdi.

Batıya öğrenci göndermek, batıdan askeri uzman taşımak şirazeden çıktı.

En sonunda, Batıdan Genel Kurmay Başkanı ithal eder olduk.

Otto Liman von Sanders’i ithal ettik.

Adı danışma kurulu başkanıydı ama fiilen Osmanlının genelkurmay başkanlığını yaptı.

Kurtuluş Savaşı gerçekleştirilirken, ordunun ihtiyacı Rusya’dan tedarik edilmişti.

Mustafa Kemal silahsız ordunun ne demek olduğunu bildiği için, Kırıkkale’yi askeri silah ve teçhizat üretim merkezi yapmıştı.

Mustafa Kemal vefat edip, yeniden Batıya (NATO) teslimiyet başlayınca, Kırıkkale gereksiz hale getirilmiş, silah üreten fabrikalar, gaz ocağı üretimine dönüştürülmüştü.

Kırıkkale’nin çalışan işçi sayısı 22 bin iken şimdilerde, bin iki yüz işçiye kadar inmiştir.

Aradan yıllar geçti.

NATO’nun Türkiye’de yaptığı darbeler yaşandı. Hükümetler geldi, hükümetler geçti. Batının Türkiye’yi silahsız bırakma stratejisi değişmedi.

Batı ve Amerika bu kez ülkeyi sadece silahsız bırakmıyor, kendisine askeri üsler de ediniyordu.

İncirlik, İzmir, Kürecik, vs.

Suriye’de gelişen olaylar ve orta doğuda ortaya çıkan cehennem ortamı, inanıyorum ki, ordu komuta kademelerinde savunma ihtiyacını en üst seviyeye taşımıştır.

Silah deyince, ilk akla gelen savunma silahıdır.

Bir ülkenin füze ve uçaksavar savunma sistemleri yoksa, ya da Batılılara (Kürecik’te   Patriyotlar) bırakılmışsa, bir Türk subayı nasıl uyku uyuyabilir.

Otuz yaşındaki jetlerle nasıl uçabilir?

Yani ordunun bağımsız silah ihtiyacı, memurun maaş ihtiyacı kadar elzemdir.

Batı, (NATO) yeni teknoloji vermiyor. Yeni silah vermiyor. Başka ülkelerden(Çin, Rusya’dan) teknoloji alacağım dendiğinde, NATO silahları ile uyumlu değil alamazsın diyor.

Uyum bahanesi de, birilerini kandırmak için çıkarıldığı açık.

Gördünüz mü gene geldik bağımsız iktidar ihtiyacına…

Yani Osmanlının bıraktığı yere geri geldik.

Abdullah Gül, savunma sistemleri ihalesini alan ve teknoloji verecek olan ihale için “süreç tamamlanmadı” diyor.

Yani önüme gelince ben imzalamam diyor.

ABD’den bağımsız hareket etmek isteyen, Ordunun komuta kademesini Silivri’ye gönder.

Ordunun silah ihtiyacını karşılama, peki, bu işin adı ne olacak?

Özet; NATO diyor ki; sen benim “ asker depom” olacaksın. Sana ne lazımsa, ben(Batı) karar veririm.

Batı ile 150 yıllık savaşımız ve mücadelemiz budur.

Batıya bağımlı siyasi yöneticilerimizle ne silah sanayimiz olur ne da sanayimiz.

Osmanlı sanayi devrimini ıskalayınca, ilk sonuçlarını askeri yenilgiler olarak almıştı. - sign 1254874 640