Pazartesi Günü için kaleme aldığım “mektup” yazısı dilerim “şeffaflık bayrağını en yukarıda dalgalandırdıkları iddiasında olanlar” için iyi bir deneyim olmuştur.
Önce “haberim ve bilgim yok” diyen bir iktidar partisi temsilcisi ve ardından “bir mektup var ama sadece teknik” diye açıklama yapan Başbakan nedense “madem bu kadar masum” olduğundan emin oldukları mektubu kamuoyu ile paylaşmadılar?
KKTC kamuoyu benim yazmış olduğum ve ardından sosyal medya aracılığıyla bir kaç detayını daha açıkladığım mektubun içeriğini maalesef tam olarak öğrenemedi.
Benim için sorun yok.
Ben zaten KKTC’nin Ekonomik Programı uygulamasının alternatifinin olmadığından eminim.
Hükümeti oluşturan partiler seçim kampanyası boyunca “Ekonomik Program böyle kalamaz” propagandası yaptılar. Buna rağmen Ekonomik Programa sadık kalmaları en başta beni sevindirmekte.
Demekki iktidar sorumluluğu söz konusu olduğunda “iki kere iki her zaman dört ediyormuş”.
Sorun “şeffaflık” konusuydu ve hala öyle.
Tüm bu manevralar ve “şeffaf olmama çabalarının” asıl nedeni CTP-BG Kurultayı diyenler var. Haklı oldukları inancındayım.
Talihsiz bir durum.
Bu ülke son yıllarda ne çektiyse kurultaylardan çekti.
“Benim artık Başbakan olma zamanım geldi” diyen ve “bu Başbakan yarın Cumhurbaşkanı olmak istiyormuş, asla olmamalı” paniğine kapılan ile ittifak yapınca KKTC kamuyou sabah, akşam “kurultay” kelimesi duymaktan bıktı haklı olarak.
KKTC tarihine sanırım “Kurultay Savaşları” diye geçecek olan süreç boyunca ülkede tam bir Genel Seçim havası estirilircesine delege toplantıları yapıldı. Nutuklar atıldı. Prensipler çiğnendi. Sözler tutulmadı. Bazıları sadece bir çamur savaşı yaşamadılar hatta mahkemelik oldular. Sahte imzalar atan yakalandı. Bol, bol tutulamayacak vaatler bol keseden sunuldu.
Devlet işleri aksadı.
Vatandaş “Kurultay Savaşları’nın” ana “kurbanı” oldu.
Yasalar çıkamadı.
Erken Seçim yaşanmak zorunda kalındı.
“Başbakan olacağım diyen tüm bu gürültü patırtının sonunda bakanlık ile yetindi” ve mutlu görünüyor.
CTP-BG “her şey pahasına karşı olduğu” UBP’nin “hanedan fraksiyonu” ile hiç bir rahatsızlık hissetmeksizin hükümet ortağı oluverdi. CTP-BG de mutlu görünmekte. Ne de olsa iktidarda olmak muhalefette olmak ile kıyaslanmayacak bir konum. Varsın “hanedan destekli” olsun!
Yalnız şimdi bir sorun var. “Mektup” olayında ortaya çıkan bir gerçek: tüm manevralar CTP-BG Kurultayı’nda “bir kazaya uğramamak” için mi bu şekilde organize edilmekte?
Öncelik sanırım “Ekonomik Program’da” falan değil. Öncelik resmen Kurultay planlarının tutması!
Hadi hayırlısı diyelim.
Ancak hemen hatırlatalım: devlet işleri kurultay kavgalarına heba olduğunda bu işin acısını hep vatandaş çekmekte. KKTC son yıllarda kurultaylardan çok çekti. İnşallah CTP-BG Kurultayı bize “gelen gideni aratır” dedirtmez. Her ne kadar “mektup olayında” “çorbamız içilmez hale” geldiyse de!