iSRAiL KAMUOYU GAZZE YENiLGiSiNiN $OKUYLA SARSILIYOR


“Recep Aykan” [email protected]

Fri Jan 23, 2009 3:38 pm (PST)

İsrail Kamuoyu Gazze Yenilgisinin Şokuyla Sarsılıyor

Siyonist işgal güçlerinin Filistin İslami Direnişi karşısında aldığı yanilginin şok dalgaları giderek artıyor.

23/01/2009

Siyonist
işgal güçlerinin İslami direniş karşısındaki yenilgisi dolayısıyla
İsrail basınında her geçen gün hüsran analizleri yayınlanıyor.

Bu anizlerden biri olarak, Haaretz gazetesinde yayınlanan “No Reason for Celebration” başlıklı yazıyı İsmail Duman’ın çevirisiyel sunuyoruz.

“Kutlama Yapmak İçin Hiç Bir Neden Yok”

Dün, yüz binlerce
aşırı Amerikalı, Washington D.C.’deki The Mall alanında toplanmak için
yakıcı soğuğa ve ekonomik krize meydan okudu. İşlerinden izin alan
milyonlarca Amerikalı da, evde veya caddelerde kutlamak ve tarihin
yazılmasını tecrübe etmek için onlara katıldılar. Onlar, büyük bir ümit
ve kendilerinin yüce iyimser karakterleri ile motive edildiler.

Görünüşte,
İsrail de bu hafta aynı şekilde neşe ve ümit için bir nedene sahipti:
İsrailli liderlerin kendini beğenmiş bir üslup ile deklare ettikleri ve
güya İsraillileri roketlerin kâbusundan kurtaran ‘askeri zafer’. Fakat,
İsrail de bir neşe ortamı yok. Hatta Netivot ve Be’er Sheva’daki
insanlar sokaklara çıkamadılar, şovmenler Ashdod’da zafer gösterileri
yapmadı ve İsrail Savunma Güçleri, Aşkelon’da zafer geçit töreni
sahneye koyamadılar. İsrailliler-tüm İsrailliler- kalplerinin
derinliklerinde bu kutlama için herhangi bir neden hissetmiyorlar.

Seçim
arifesinde politikacıların sergilemiş oldukları küstahlıkları boş ver.
Fakat, ordu da ‘hedefler elde edildi’ tarzında ispatlanmamış
açıklamalar yaptığında, İsrail Savunma Güçleri(yani bu, hepimiz demek)
problemli demektir. Hangi hedefler, lütfen söyler misiniz? Gilad
Shalit, evine döndü mü? Roketlerin birçoğu yıkıldı mı? Hamas’ın harekât
belkemiği kırıldı mı? Hamas liderleri komisyon dışında bırakıldı mı?
Roketlerin Gazze Şeridi’ne kaçak yollarla girmesi veya orada üretilmesi
engellenebildi mi? Bunlar, bizim savaşa giderken sahip olduğumuz
hedefler değil mi?

İsrail, Dökme Kurşun Operasyonu’ndaki gibi,
her gün, böyle geniş çaplı ve nispeten uluslar arası atmosfer için
uygun bir operasyona kalkışmıyor. Savaşa katılan birliklerle, biz bu
hedefleri bir hamlede ve birkaç günde elde edebilirdik ve elde
etmeliydik. Fakat sonuçlar şunu gösteriyor ki, her ne kadar örgüt
açısından ciddi gelişmeler(eğitim, lojistik, koordinasyon, kontrol)
olsa da, İsrail Savunma Güçleri’nin operasyon anlayışı açısından, bu
hala, ikinci Lübnan Savaşı’nın başarısızlık konsepti çamurunun
içerisinde derin bir pislik…

Tıpkı Lübnan’daki gibi harika bir
hava saldırısı ile başlayan operasyon, acil kara operasyonu ile
desteklenmedi. Bu nedenle, ana askeri prensip olan ‘yararlanılan
başarılar’ boşa harcandı. Lübnan’da olduğu gibi, bu gereksiz bekleme
günleri, düşmanın bu şoktan kurtulmasına, kendi güçlerini yeniden
konuşlandırmasına ve kurtarmasına, roket atarların oranını arttırmasına
izin verdi. İsrail Savunma Güçleri’nin kara kuvvetleri nihayet
kullanıldığında, diplomatik süre tükenmesine rağmen, onlar, yavaş ve
emin adımlarla düzensiz savaşlara girdiler.

Hatta bu yolla bile,
birçok hedefe ulaşılabilirdi; fakat, ordu içeri girdiğinde, onun
işlemsel ve psikolojik ağırlığından dolayı, bulunması zor olan Hamas
güçlerini takip edemeyen ve yakalayamayan püskürtücü bir güç gibi
hareket etti(Günde 100 metre veya daha az ilerleyen askerlerle düşmanı
denge dışı bırakmak imkânsızdır).

Kısacası, Lübnan’daki gibi,
İsrail Savunma Güçleri, büyük kaynakları, ileri teknoloji avantajları
ve çok büyük ve işlemsel esnekliğe sahip olmayan birlikleri ile, sayı,
malzeme ve savaşma kabiliyeti açısından son derece zayıf olan düşmana
karşı bir operasyon düzenledi. Aldatmacalar, hileler ve psikolojik
savaş tedbirli bir şekilde kullanıldı ve İsrail Savunma Güçleri’nin
birçok komando birliğine rağmen, herhangi bir özel operasyonda
bulunulmadı.

Bu millet, bir kez daha kılıcın çok çabuk olarak
kınına sokulduğunu hissetti. Bu insanlar bundan endişe duyuyorlar ve
bunun açıklamasını oy sandığında yapacaklar. Fakat, İsrail Savunma
Güçleri’ne ne olacak? Onu kim silkeleyecek ve çok geç olmadan,
sıradanlık çamuruna daha fazla saplanmadan bu ordunun üst düzey
komutanlarını bu durumdan kim kurtaracak?

İSRA HABER

“23 Gün Savaşı”nda İsrail’in Gazze Yenilgisine 23 Delil

İran’ın ingilizce yayın yapınhn TV kanalı Press TV’nin editörü Sami
Habib, siyonist rejimin Gazze’de uğradığı yenilginin….

23/01/2009

İran’ın
ingilizce yayın yapınhn TV kanalı Press TV’nin editörü Sami Habib,
siyonist rejimin Gazze’de uğradığı yenilginin delillerini ortaya koydu.
Sami Habib’in “İsrail’in 23 Gün Savaşında Mağlup Olduğuna 23 Delil” başlıklı analizini Kemal Saral’ın çevrisile ile sunuyoruz:
“İsrail’in 23 Gün Savaşında Mağlup Olduğuna 23 Delil”
Tel Aviv, 2006 yazındaki Lübnan
Hizbullahı karşısında aldığı yenilgiden ders çıkararak savaşın
başlangıcında, operasyonunun spesifik amaçlarını ilan etmekten kaçındı;
böylelikle çatışmaların ardından zafer ilan etmesi daha da kolay
olacaktı.
İsrail ordusu başlangıçta Hamas’ı
birkaç gün içersinde ezip geçeceğini hesap etmişti. Siyonist rejim,
Hamas’ın yenilgisini İran’a vurulacak bir darbe olarak hesaplayan bazı
Arap devletlerine güvenerek ve Beyaz Saray’daki geçiş döneminden de
istifade edip, bombardımanını, Hamas liderlerinin tümünü bir defada
öldürebilmek için tam ayar bir kara saldırısına çevirdi.
Fakat bu plan, kurucularının ellerinde
patladı; her şey birbirine karışarak kontrolden çıktı ve İsrail ordusu
kendisini bataklığa saplanmış buldu birden. Sonra da, politik iflasın
eşiğinde olan Kadima partisinin liderleri, genel seçimlerin hemen
arifesinde kendilerini kurtarabilmek ve kirli çamaşırlarını
gizleyebilmek için acel acele planlarını (ateşkes) uygulamaya
koyuldular.
Girdikleri çıkmazdan kurtulabilmek
için tek taraflı ateşkes imzalarlarken askeri başarısızlıklarını insani
eylem maskesi altında gizlemek istiyorlardı.
Tüm bunlara rağmen İsrail ordusu ve
politik yetkililer çok ilginç bir şekilde hala Hamas karşısında zafer
kazandıklarını iddia etmeye devam ediyorlar. Fiili durum tam aksini
ispat ediyor; siyonist rejimin 33 gün savaşında yüzleştiği yenilgiden
de daha küçük düşürücü bir durum söz konusu.
İsrail, hiç şüphesiz kaybeden taraftı, çünkü:
1- Askeri
açıdan bakarsak Orta Doğu’nun “en güçlü ordusu” sadece silahlı bir
grupla karşılaştı ve Gazze şeridinin şehir kısmında zorlukla
ilerleyebildi. Çok şiddetli bir direnişle karşılaştılar ve askeri bir
zaferin bedelinin çok yüksek olduğunu anlamakta da gecikmediler.
2- Operasyonun
başlangıcında İsrail, amacının Hamas ve diğer Filistinli grupların
fırlattıkları füzelere engel olmak olduğunu ilan etmişti. Filistinliler
ise, İsrail hedeflerini savaşın son saatlerine dek vurmaya devam
ettiler.
3- Hamas,
füzelerinin menzilini artırarak Gazze’nin 60 km ötesini vurabilmeyi
başardı. Aslında İsrail operasyonu Hamas’ın askeri gücünü artırmasını
sağlamış oldu.
4- Sivil
insanları katletmek suretiyle İsrail, kendi güvenliğini tehlikeye
atacak bir şekilde saatli bomba üreten bir fabrika kurmuş oldu. Her
savaşta, ailesinden kayıplar veren sivil nüfus daha da radikalleşir.
Gazze’deki sivil kıyımının ardından şiddetsiz çözümü benimseyen
Filistinlilerin bile askeri taktiklere yönelmiş olmaları kuvvetle
muhtemel. Bu insanların çoğunun kaybedecek bir şeyleri olmadığını da
aklınızda tutun.
5- İsrail acele
olarak savaşa doğrudan katılmamış 3. bir tarafla (ABD) Gazze’ye silah
sokulmasını önlemeye dönük olarak anlaşma imzaladı. Bu, kamuoyunu
savaşın sonucunda bazı kazanımlar elde ettiklerini ikna etmeye dönük
olarak yapılan bir propaganda savaşı taktiğinden başka bir şey değil.
Shin Bet’in Hamas’ın birkaç ay içersinde tekrar silahlanacağına dönük
öngörüsü de bunu doğrular mahiyette.
6- Hamas
cephaneliğini yenileme yemini etti; bu İsrailli yetkililerin Hamas’ın
kendileri karşısında askeri olarak duramayacağı iddialarına vurulan bir
darbeydi.
7- Said Siyam’ın dışında hiçbir üst
düzey Hamas lideri öldürülemedi. Aslında İsrail saldırısının binlerce
kaybı arasından sadece 95 Hamas mensubunun şehid olduğu tahmin
ediliyor. Bu kişiler de bazı Arap ülkelerinin ihaneti sonucu ilk günde
tuzağa düşürülerek katledilmişlerdi.
8- İsrail’in
küçük bir topluluk tarafından yenilmesi 1967 yılında pek çok Arap
ülkesinin ordusu karşısında galip gelen bu “yenilmez ordunun” imajını
bozmuş oldu. Cephaneliğinizde ne olursa olsun eğer düşmanınızın
zihninde yenilmişseniz artık kaybetmiş sayılırsınız. İsrail yok oluş
sarmalına girmiş görünüyor.
9- Siyasi
perspektiften bakarsak eğer İsrail’in durumu askeri alanda olduğundan
daha iyi vaziyette değil. İlk kez iki İsrailli büyükelçi dışarı atıldı
ki bu Tel Aviv için büyük bir küçük düşmeydi.
10- Kadın ve
çocukların da dahil olduğu rastgele öldürmeler uluslararası kınamaları
o derece arttırdı ki sürekli olarak İsrail aleyhindeki BM Güvenlik
Konseyi kararlarını veto eden ABD bile nötr kalarak ateşkesin ilan
edilmesine seyirci kalmak zorunda kaldı.
11- İsrail’in
baskı uygulamak yoluyla Hamas’ın Gazze halkındaki popülaritesini
azaltmaya dönük stratejisi de açık bir şekilde geri tepti. İslami
hareket savaş öncesinden daha popüler, zira Arap halkları nezdinde
İsrail’e darbe vuran her kim olursa olsun kahraman telakki edilir.
12- Gazze
savaşının ardından Mahmut Abbas’ın politik hayatı da sona ermiş oldu.
Hamas hükümetinin devrilmesinden sonra Gazze’ye dönmeye hazırlanan
Abbas, artık politika simsarlarına geleceğin arenasında yer bulabilmek
için yalvarmalıdır. Abbas eğer seçimleri kaybederse İsrail barış
görüşmeleri için önemli bir partnerini kaybetmiş olacak.
13- Kadima’nın
gelecek seçimlerde zafer kazanma şansı tamamen ortadan kalktı. Başka
bir deyişle barışa inancı olmayan aşırı sağcı fanatikler (Likud gibi)
iktidara gelecek. İsrail kendini var olan çatışmanın politik çözümü
için hiçbir imkanın kalmayacağı günlere hazırlamalı.
14- Gazze
savaşının İsrailliler için başka bir beklenmedik sonucu daha oldu:
Dünyanın dört bir yanındaki bütün Müslümanları ve İsrail karşıtı
partileri birleştirdi. Dünya şimdiye dek bu kitlesellikte İsrail
karşıtı gösterilere tanık olmamıştı hiç.
15- Hamas
diğerleri için iyi bir örnek oldu. Artık hiç kimse, İsrail’i askeri
direnişi benimsemiş küçüklü büyüklü teşkilatlarla var olma mücadelesine
girmiş görürse bir gün şaşırmayacak.
16- İsrailliler
liderlerinin kendilerini koruyamadıklarını anladılar, işgal edilmiş
topraklar içersinde güvenli bir belde yok onlar için. Bu durum,
İsrail’in en büyük kabusunun gerçekleştiğini gösteriyor: Tersine göçte
yaşanan büyük yükseliş ve bunun demografik dengeye olan etkisi. Bu
gidişat Yahudilerin Filistin’de azınlık durumuna düşmeleriyle
neticelenerek İsrail rejiminin temelini sarsabilir.
17- Savaştan sonra tüm dünya Hamas’ın görmezden gelinemeyecek etkin bir aktör olduğunu kabul etti.
18- İsmail
Haniye bu savaşı Kurani Furkan kelimesi ile tarif etti. (Yanlışla
doğruyu ayırt eden manasında) Savaşın sonucunda İsrail yanlısı bir
tavır sergileyen ülkelerin duruşu daha da zayıfladı ve İran ile
Suriye’nin oluşturduğu direniş hattının önemi arttı. Dolayısıyla güç
dengesi İsrail çıkarlarının aleyhine değişmiş oldu.
19- Kadima
liderleri kendilerini aptal durumuna düşürerek rejime önderlik etmenin
gerektirdiği niteliklere sahip olmadıklarını gösterdiler. Eski başbakan
Şaron tarafından rejimi çıkmazdan korumak için kurulan Kadima partisi
Gazze’ye saldırarak intihar etmiş oldu.
20- Savaş
İsrail’e yakın olan İslam dünyası liderlerinin politik duruşunu da
zayıflattı. Artık halklarıyla yüzleşmek zorundalar. Bu süreç, siyasi
protestoların çok nadir görüldüğü bazı ülkelerde tanık olduğumuz geniş
itirazlara bakılırsa eğer, başlamış durumda.
21- Batılı
gazetecilerin de tanıklık ettiği gibi kesintisiz bombardımana rağmen
Gazze halkı moralini koruyabilmeyi başardı. Sınırlardan güvenli
bölgelere kaçmaya çalışan insanlar görmedik. İsrail kasabalarında ise
her gün pek çok kişi şok tedavisi görüyordu. Başka bir deyişle İsrail
psikolojik savaşı da kaybetti.
22- Dünyadaki Yahudi karşıtlığı daha da alevlendi.
23- İsrail’in
Gazze’de savaş suçu işlediğine inanan ve siyonist rejimi uluslararası
mahkemelere şikayet edecek olan pek çok kişi var ve ilerde de var
olacak. Eğer Hamas yok edilseydi İsrailliler bu ağır bedeli
ödediklerine değdiğini söyleyebilirlerdi. Peki bu olmadan bu şiddette
bir uluslararası kınama dalgası uyandıran eylemlerini nasıl haklı
gösterecekler?
Gazze savaşı, hiç şüphesiz statükoyu
İsrail aleyhine değiştirmiştir. Tarih kendisini tekrar etmişe benziyor.
Durum tıpkı 33 gün savaşının ardındaki gibi. Tek bir şey hariç: Rejimin
yenilgi için göstereceği bir bahanesi; savaşı yöneten tecrübesiz bir
savunma bakanı yok.
Gazze savaşı İsrail rejimine son
darbeyi vurdu, bunun sonucunda rejimin mevcudiyetini ciddi bir tehdit
altında bırakacak olan iç kavgalar başlayacak.
Bir kez hata yapanlar tecrübesiz
olarak değerlendirilebilir ama hatalarını tekrar edenler aptallardır.
Yeni bir Winograd raporu mu beklemeli miyiz acaba?
İSRA HABER


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir