NECDET BULUZ
2020 Olimpiyat seçimlerini Tokyo’nun açık ara ile kazanmasının yankıları sürüyor. Hiç kuşkusuz Türkiye’nin İstanbul’da yapılması için gösterdiği çabanın sonuç vermemesi ve yıllardır hasret kaldığımız olimpiyatları yine elimizden kaçırmamız bizi üzmüştür. Olimpiyatları alamdık diye sevinmemiz ve kara bir politikaya çevirmememiz de beklenemez. Ancak, bunun nedenlerini de görmezden gelemeyiz. 2020 Olimpiyatlarının bizim için önü kesilmiştir. Bunun nedenlerine sağlıklı biçimde bakmamız gerekiyor.
AKP Hükümeti, dünyadan giderek kopuyor ve yalnızlaşıyor. Özellikle Başbakan Erdoğan, 2020 Olimpiyatlarını kazanmakla, bu yalnızlığa bir nokta koymayı düşünüyordu. Konuya bu açıdan baktığımızda özellikle Avrupa’nın Türkiye’nin önündeki en büyük engeli oluşturduğunu görürüz. 2020 Olimpiyatlarını Tokyo’ya kaptırmamızın gerginliğinde en büyük etkenin bu olabileceğini düşünüyoruz. Bu, tam bir hayal kırıklığı olomuştur.
ORTADA BİRÇOK NEDEN VAR
Amerikalı ve Avrupalı medya sektörü, oylamadan sonra, oy kullananlarla özel görüşmeler yaptılar. Hemen hepsinin görüşlerini alıp, karma yazılar ve yorumlar yapmaya başladılar. Bunların çoğu yayınlandı. Ortaya ortak noktalar da böylece çıkmaya başladı. Bu ortak noktaları iyi analiz ettiğimizde Olimpiyatların önünün nasıl kesildiğini daha net görmeye başladık.
Ortada birçok neden var. Ancak, öncelikle iki önemli konu ortaya çıkıyor. Gezi olaylarındaki sert müdahale ve Suriye politikalarının İstanbul’u yaktığı Amerikalı ve Avrupalı gazetecilerin ortak görüşleri olarak değerlendiriliyor. Gazetecilerin bu değerlendirmeleri, oy kullanan delegelerin görüşlerini yansıtması açısından önemsenmelidir.
Olayın üzerinden zaman geçtikçe konu daha da açıklığı kavuşacaktır. Oy kullanan delegeler neden İstanbul’u elediklerini zaman içinde yapacakları açıklamalarla kamuoyunu bilgilendireceklerdir. Bugünlerde ortaya çıkan açıklamalar Gezi olaylarındaki sert müdahalelerin ve Suriye politikalarının bunda çok önemli bir rol oynadığını zaten ortaya koyuyor.
GEZİ OLAYLARI VE SURİYE POLİTİKASI
Sadece Gezi olayları ve Suriye politikaları mı? Hayır, Türkiye’nin üzerinde bir de doping skandalları lekesi bulunuyor, bunu da göz ardı edemeyiz. Zaten, oy kullanan delegeler, bütün bu ince noktaları göz önüne alarak değerlendirme yapıyorlar.
The New York Times’in konu ile ilgili yorumuna bir göz atalım:
“ 2020 Olimpiyatları için IOC güvenli seçenek olarak görünen Tokyo’yu tercih etti. Bazı delegeler Türkiye’deki siyasi ortamın istikrarsızlığı, Başbakan Erdoğan’ın kimilerine göre otokratik yönetim anlayışı ve laiklerle İslamcılar arasındaki bölünme düşünüldüğünde siyaset durumunun 7 yıl sonra alabileceği hal konusunda şanslarını denemek istemediler.”
Yoruma gerek var mı?
Newsweek’teki yorumu da sizlerle paylaşalım:
“ Türkiye’nin en büyük kentinin (diğer adaylara göre) sadece oyunları finanse etmek için 19 milyar dolar harcaması gerekiyordu. Aynı zamanda “Birlikte köprüler kuralım” logosunun ima ettiği gibi ülke sıcak bir istikrarsızlık bölgesinin yanında. Ayrıca Taksim Meydanı’ndaki protescuların şiddetli biçimde bastırılmasının ardından kentin güvenliği de sorgulandı.”
KENDİMİZİ SORGULAMALIYIZ
Bir de The Washington Post’a bakalım:
“ İstanbul’un adaylığı ile oyunların ilk defa olarak Müslümanların çoğunlukta olduğu bir ülkede düzenlenebileceği umut edildi. Ancak, İstanbul’un adaylığı Türkiye ile ortak sınırı olan Suriye’deki mevcut kargaşadan olumsuz etkilendi.”
Biz dış basında daha çok gazete, dergi ve sitede konu ile ilgili yazı ve yorumlara da baktık. Hemen hepsinin ortak noktalarda birleştiğini gördük. İç ve dış konularda yaptığımız yanlışların faturası kesilmiş önümüze konmuştur. Bu nedenleri iyi analiz etmek, öz eleştiriyi kendimize yapmamız gerekiyor. Ortaya konulan açıklamalar, bu açıklamalar yapılan yorumlar Olimpiyatların bizim açımızdan önünün nasıl kesildiğini çok açık biçimde ortaya koyuyor. Hiç kimseyi suçlamayalım, yaptığımız yanlışların farkına varalım, bunlardan ders çıkaralım.
e.mail: necdetes@mynet.com