ROJOLİEMUSSEN
Hüseyin MÜMTAZ
Başlık anlaşılmadı, çok karışık geldi değil mi?
Zaten konunun kendisi karışık..
Suriye’den bahsediyoruz.
Roj Tv, Rojova, Angelina Jolie ve Rasmussen; hepsi birden konuya müdahil olunca işte böyle “ortaya karışık” bir şey çıkıyor meydana.
Suriyeli mülteciler neredeyse daha gelmeden, Hatay’da onlar için hazırlanan “çadırkent”i şereflendiren Aj/Angelina Jolie Suriye konusunda dünya devletlerinin görüş ayrılığı içinde olmasından rahatsızlık duyduğunu belirterek daha fazla şey yapılması gerektiği konusunda hiçbir şüphesi olmadığını kaydetmiş ve, “Durum kötüleşmeye devam ederse, sığınmacıların sayısı artacak ve bu durum bazı komşu ülkeleri çökme noktasına getirebilir” demiş.
Konuyla ilgili olarak her kafadan bir ses çıkıyor, ağzı olan konuşuyor.
Bilmemne Konseyi üyesi Duran Kalkan Suriye’ye müdahale konusundaki açıklamasında Türkiye’ye mesajlar göndermiş.
Kalkan, Suriye’ye dönük askeri bir dış müdahalenin Suriye ile sınırlı kalmayacak bir savaşa yol açacağını iddia ederek “Bu tıpkı 1. Dünya Savaşı gibi Ortadoğu’da gerçekleşen yeni bir askeri dünya savaşı haline gelir. Bir bölgesel savaş, Ortadoğu savaşı olur, bunu herkes görmeli” demiş. Kalkan, Suriye’ye dönük bir dış askeri müdahalenin, 1989-90’dan beri var olduğu söylenen 3. dünya savaşını en kanlı, en çatışmalı bir gerçeklik haline getireceğini öne sürerek ideolojik-siyasi boyutlu savaşın, askeri boyutlu bir savaşa dönüşeceğini bu savaşın kesinlikle Suriye sınırları içinde kalmayacağını, Irak’a yayılacağını, Bütün “Kürdistan’ı” içine alacağını savunmuş. Duran Kalkan, “Türkiye işin içine girer. İran zaten içinde, Araplar zaten içinde; dolayısıyla bir bölgesel savaş olur. Ortadoğu savaşı olur, herkes bunu açık görmeli” demiş.
Ben yine de Bozdağ’ın ferasetine hayranım.. Bir insanın böyle her konuda bilgisi olabilir mi, her konuda, her fırsattan istifade ile kelâm edebilir mi? Gıpta ile izliyorum..
Şimdi de NATO/Suriye konusuna müdahil olmuş.
Demiş ki;
“Türkiye’ye yönelik bir saldırı NATO’ya yapılmış olur”.
Peki ama Ankara’nın başından beri izlediği Suriye politikası; NATO’nun yetkili organlarında konuşulup tartışılmış ve karara bağlanmış bir NATO politikası mı idi ki Suriye’nin tavrına “karşı cevabı” NATO versin?
Konuyu daha açalım; herhangi bir NATO üyesinin, NATO’yla ilgili olmayan bölgesel/kişisel sübjektif sorunları yüzünden başı derde girse bu; kayıtsız/şartsız bir NATO tavrı olarak mı algılanmaktadır?
“Netekim”; Roj TV ve Müslümanlığa hakaret karikatürleri yüzünden adaylığına fena halde karşı çıktığımız Danimarkalı NATO Gen.Sek. Rasmussen bile Brüksel’de düzenlediği basın toplantısında demiş ki;
“Müdahale konusunda henüz hiçbir ülkede kesin karar verilmedi….Türkiye’nin saldırıya uğradığı bir durumda müttefikler mutlaka istişare edecek ve konuya müdahale edecektir”.
“Bireysel olarak ülkeler kararlarını kendileri vermeli ve AB bakanları saldırıyı en güçlü şekilde kınamalıdır. Ama askeri adımların atılması demokrasilerde kolay değildir”.
“Uzun vadeli bir saldırının çözüm olduğunu düşünmüyorum. Uzun dönemli çözüm için politik müzakere gerekli” diyen Rasmussen operasyonun kısa, ölçülü ve hedefli olması gerektiğini de ayrıca ifade etmiş..
Bozdağ kesin konuşurken Rasmussen a)Müttefikler istişare edecek ve konuya müdahale (nasıl ve ne boyutta) edecektir; b)Ülkeler kararlarını bireysel olarak vermeli; c)Askeri adımların atılması demokrasilerde kolay değil; d)Operasyon kısa, ölçülü ve hedefli olmalı..
Siz Rasmussen’in bu Suriye “düşüncelerinin”, “yetmez ama evet”çi Bozdağ’la aynı olduğu fikrinde misiniz?
Bakın Deutsche Welle’ye göre, “NATO müttefikimiz” Almanya’da bu aralar meğer neler oluyormuş.
“Sol Parti’nin Federal Meclis grup başkanı Gregor Gysi, Türkiye’deki Alman Patriotlarının derhal geri çekilmesi talebini yineledi. Alman Patriotlarının Suriye sınırında bulunmaya devam etmesi durumunda, askerî bir çatışma halinde Alman ordusunun çatışmanın içine çekilmesi tehlikesi doğacağını belirten Gysi, ‘O zaman savaşın tarafı oluruz, hem de bizim gibi tarihi olan bir ülke!’ diye konuştu. Gysi, askerî müdahalenin bir daha kontrol altına alınamayacak bir tırmanışa neden olabileceği uyarısında bulundu.
Sol Parti’ye ana muhalefetteki Sosyal Demokrat Parti’den de (SPD) destek geldi. SPD meclis grubu savunma politikaları sözcüsü Rainer Arnold, Türkiye’nin Suriye’ye yönelik bir askerî operasyona katılması durumunda Alman Patriot ve askerlerinin geri çekilmesi ya da meclisten yeni bir yetki alınması gerektiğini belirtti. Arnold, Leipziger Volkszeitung’un Perşembe günkü baskısında yer alan haberde, şu anki yetkinin Alman ordusu için salt savunma amaçlı bir görev öngördüğünü, Türkiye’nin askerî bir operasyona aktif bir şekilde katılması durumunda bu yetkinin temelde geçerliliğini yitireceğini kaydetti.
Hükümet sözcüsü, Patriotların çekilmesi yönünde artan talepler karşısında bir açıklama yaptı. Steffen Seibert, Alman ordusunun Türkiye’deki ‘salt savunma amaçlı görevinde’ bir değişiklik olmadığını belirtti. Savunma Bakanı Thomas de Maiziere de, Türkiye’deki Alman Patriot füzelerinin şu an için Suriye krizinde kullanılmasının söz konusu olmadığını kaydetti. Füze sistemlerinin kullanımının salt savunma amaçlı olduğunu ve NATO partneri Türkiye’nin korunmasına yönelik olduğunu belirten De Maiziere, ‘Suriye’deki durum çok ciddi. Bu nedenle -şöyle olursa ne olur- gibi spekülasyonlara yer yok’ diye konuştu. Savunma Bakanlığı sözcüsü de Türkiye’nin Suriye krizine askerî müdahalesinin Alman ordusu açısından ne tür sonuçlar doğurabileceği’ yönündeki tartışmaları ‘hipotez’ olarak nitelendirdi”.
Türkiye’de Patriot bataryası bulunan diğer bir “NATO müttefikimiz” Hollanda haberlerini ise Türkiye Gazetesi’nden alıyoruz;
“Hollanda Meclisi, Suriye’ye bir askeri operasyon kararı alınmadan tüm gerekli araştırmaların tamamlanması çağrısında bulundu.
Irak’ın işgaline neden olan ‘yanlış istihbarat’ sürecini hatırlatan vekiller, sadece Amerika’nın sunumlarına güvenerek harekete geçilemeyeceğini ifade ediyor. Partilerin çoğu hükümetin tutumuna destek verirken, paylaşılan bir diğer görüş kimyasal silah kullanımının karşılıksız kalamayacağı şeklinde. PVV ve SP ise Türkiye’nin artık savaşta ‘taraf’ olduğunu iddia ederek, savunma maksatlı gönderilen Patriot savunma sitemlerinin Hollanda’ya geri getirilmesi gerektiğini düşünüyor”.
Aj/angelina Jolie’nin, Rasmussen’in, Alman Savunma Bakanı ile partilerinin ve Hollanda Partilerinin düşünceleri ile söylediklerini okuduktan sonra olaya Bozdağ’la aynı pencereden bakmadıkları gibi bir izlenim edindim.
Bence kendileri vakit geçirmeden “NATO müttefiklerimiz” nezdinde bir bilgilendirme/ilgilendirme/ortam oluşturma turuna çıkmalı. İkna edene kadar da başlarının etini yemeli.
Görünen köy kılavuz istemiyor ve pek istikbal vaat etmiyor.
Başlıktaki gibi her şey karmakarışık..4 Eylül 2013
57’İNCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ