Türkiye’deki Parti Yönetimi ve Demokrasi Sorunu: Şirketleşen Partiler Üzerine Bir İnceleme. Sefa Yürükel

Sefa Yürükel - sefa yurukel

Sefa Yürükel

Türkiye’deki siyasi partiler, özellikle AKP, CHP ve MHP ( irili ufaklı partilerin hepsi aşağı yukarı böyle) , giderek daha fazla liderlerin şahsi yönetimlerine dönüşen ve parti içi demokrasiden uzaklaşan yapılarına bürünmüş durumdadır. Bu durum, Türkiye’deki siyasi kültür ve demokrasi anlayışı üzerinde olumsuz etkiler yaratmakta; partilerin, parti içi demokrasi yerine, liderlerin şahsi şirketleri gibi yönetilmesi, ülke yönetiminde de aynı biçimde bir tek adam rejiminin güçlenmesine yol açmaktadır.

Türkiye’deki siyasal ortam, 21. yüzyılın başlarından itibaren hızlı bir şekilde değişmiş, siyasi partiler giderek daha fazla lider odaklı bir yapıya evrilmiştir. Özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), günümüzde daha fazla liderlerin şahsi yönetim anlayışlarına bürünmüş ve bu partilerdeki karar alma süreçleri büyük ölçüde merkezi hale gelmiştir. Bu durumu ele alırken, Türkiye’deki parti içi demokrasinin zayıflaması, siyasi şeffaflık eksiklikleri ve lider sultası gibi olgulara dikkat çekmek gerekmektedir.

Lider Sultası ve Şirketleşen Parti Yapıları

Siyasi partilerin demokratik yapılarından saparak şirket gibi yönetilmesi, özellikle tek adam yönetimi ve liderin tüm kararları belirlemesi, Türkiye’deki siyasal partilerdeki en temel sorunlardan biridir. Bu yapılar, parti içindeki farklı görüşlerin ve eleştirilerin önüne geçerek, bir tür “şirket CEO’su” gibi hareket eden liderlerin mutlak egemenliğini pekiştirmektedir (Kalaycıoğlu, 2020). AKP, CHP ve MHP’nin parti içi hiyerarşileri, bu şirketleşme anlayışının en belirgin örnekleri arasında yer almaktadır.

AKP’nin, kurucusu Recep Tayyip Erdoğan’ın tek liderliği altında şekillenen yapısı, parti içindeki tüm yetkilerin merkezi hale gelmesine yol açmıştır. Erdoğan’ın parti yönetimi üzerindeki egemenliği, bu yapının şirket benzeri bir modelle işlediğini gösteren bir örnektir. CHP ve MHP’de de benzer bir durum söz konusudur. Kemal Kılıçdaroğlu, Özel ve Devlet Bahçeli’nin liderliklerinde, parti içindeki demokratik süreçler büyük ölçüde ortadan kalkmış, liderlerin kişisel kararları çoğunlukla belirleyici olmuştur (Günay, 2018).

Demokrasi ve Şirketleşme İlişkisi

Şirketleşen partilerdeki lider odaklı yönetim, yalnızca parti içi demokrasiyi zayıflatmakla kalmaz, aynı zamanda halkın iradesine dayalı bir yönetim anlayışını da tehlikeye atar. Partilerdeki liderlerin kişisel çıkarları ve egoları, toplumsal çıkarları arka planda bırakmaktadır. Hükümet’in devleti (iktidar ) ve partilerin belediyeleri anti demokratik anlamda birer şirket gibi yönetme şekli bile bu somut duruma en önemli örnektir. ve Bu durum, halkın taleplerine duyarlı ve demokratik kararlar almak yerine, “şirket CEO’su” gibi hareket eden liderlerin egemenliğine neden olur (Öztürk, 2019). Böyle bir yönetim anlayışı, demokrasiyi değil, bir tür otoriter yönetimi pekiştirir.

Türkiye’deki Demokratik Kriz ve Çözüm Önerileri

Bu noktada, Türkiye’deki parti yönetimlerinin demokratikleşmesi için ciddi bir dönüşüm gerekmektedir. Parti içi demokrasi, üyelerin aktif katılımı, şeffaflık ve hesap verebilirlik gibi ilkeler, demokratik bir yapının sağlanmasında kritik öneme sahiptir. Bu bağlamda, Türkiye’deki siyasi partilerin halkın iradesine dayalı bir yönetim anlayışına kavuşabilmesi için öncelikle parti içi demokrasinin güçlendirilmesi ve ön seçim sisteminin partide ilke olarak oturtulması , lider sultasının kırılması ve karar alma süreçlerinin daha şeffaf hale getirilmesi gerekmektedir (Yılmaz, 2021).

Alternatif bir çözüm olarak, daha katılımcı, şeffaf ve demokratik bir yapı kurmak amacıyla yeni ve farklı bir siyasi hareketin ön plana çıkması gerektiği de açıktır. Bu hareket, mevcut parti yapılarının dışına çıkarak, halkın taleplerine daha yakın ve etkili çözümler sunabilecek bir demokratik yapıyı benimsemelidir.

Sonuç

Türkiye’deki mevcut siyasi partilerin yönetim biçimi, büyük ölçüde lider odaklı ve şirketleşmiş bir yapıya bürünmüştür. Bu durum, demokratik bir toplumun gelişmesi için ciddi bir engel teşkil etmektedir. Partilerin liderlerinin “şirket şefleri” gibi hareket etmeleri, halkın çıkarlarının göz ardı edilmesine ve demokratik değerlerin zedelenmesine yol açmaktadır. Bu noktada, Türkiye’nin geleceği için, halkın gerçek ihtiyaçlarını karşılayacak, katılımcı ve şeffaf bir siyasi yapının kurulması zaruridir.

Kaynakça
• Kalaycıoğlu, E. (2020). Türkiye’de Siyasi Partiler ve Liderlik Modeli. Ankara Üniversitesi Yayınları.
• Günay, R. (2018). Parti içi Demokrasi ve Lider Odaklılık: Türkiye Örneği. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları.
• Öztürk, A. (2019). Şirketleşen Parti Yapıları ve Demokrasi Sorunları. Ekin Yayınevi.
• Yılmaz, S. (2021). Demokratik Değişim ve Parti Yönetimi: Türkiye’de Bir İnceleme. Yeditepe Üniversitesi Yayınları.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir