Devletin Gölgesinde: Terörizm ve Mafya Kartellerinin Gayrı Meşru Çocukluğu Üzerine Eleştirel Bir İnceleme

Terörizm ve mafya kartellerinin, bağımsız, özden kaynaklanan olaylar olarak değil, devletlerin – bölgesel ve küresel güçlerin – güç mücadeleleri içerisinde araçsallaştırılmış stratejilerinin yan ürünü olarak ortaya çıktığı bilinmektedir . Hiçbir dini veya etnik temelli örgüt ya da organize suç yapısı, kendi başına karar alıp faaliyet gösteren aktörler değildir. Aksine, bu yapılar, devletlerin gayrı meşru politikalarının, güç dengesi arayışlarının ve dış politika stratejilerinin bir yansıması olarak, ABD, Avrupa, Latin Amerika, Afrika, Balkanlar, Ortadoğu ve Asya gibi farklı bölgelerde kendini göstermiştir. - avcilik tufek silah

Terörizm ve mafya kartellerinin, bağımsız, özden kaynaklanan olaylar olarak değil, devletlerin – bölgesel ve küresel güçlerin – güç mücadeleleri içerisinde araçsallaştırılmış stratejilerinin yan ürünü olarak ortaya çıktığı bilinmektedir . Hiçbir dini veya etnik temelli örgüt ya da organize suç yapısı, kendi başına karar alıp faaliyet gösteren aktörler değildir. Aksine, bu yapılar, devletlerin gayrı meşru politikalarının, güç dengesi arayışlarının ve dış politika stratejilerinin bir yansıması olarak, ABD, Avrupa, Latin Amerika, Afrika, Balkanlar, Ortadoğu ve Asya gibi farklı bölgelerde kendini göstermiştir.

  1. Günümüzde terörizm ve organize suç unsurları, uluslararası güvenlik ve siyasi istikrar üzerinde derin etkiler bırakmaktadır. Geleneksel anlamda, bu fenomenlerin yerel dinamiklerle açıklanması yaygın olmakla birlikte, son yıllarda artan akademik tartışmalar, bu aktörlerin devletlerin gayrı meşru stratejileri, güç dengeleri ve dış politika araçları çerçevesinde şekillendiğini öne sürmektedir (Cronin, 2002; Gerges, 2005). Devletlerin, gizli operasyonlar, proxy savaşları ve “paralel devlet” uygulamaları yoluyla terörist gruplara ve mafya yapılarının faaliyetlerine zemin hazırlaması, bu aktörlerin “tek başına” var olamayacak kadar karmaşık ve çok katmanlı yapılar olduğunu göstermektedir.
  2. Teorik Çerçeve: Devlet Gücü ve Gayrı Meşru Faaliyetler
    Devlet teorisi literatüründe, ulusal güvenlik ve dış politika stratejileri kapsamında devletlerin resmi olmayan araçlara başvurma eğilimleri uzun zamandır tartışılmıştır. Bu bağlamda, terör örgütleri ve mafya kartelleri, “gayrı meşru çocuk” olarak nitelendirilmekte; yani devletlerin doğrudan ya da dolaylı müdahaleleriyle şekillenen, resmi kurumların dışında kalan ama kendi çıkarlarına hizmet eden aktörler olarak görülmektedir (Albrecht, 2013). Devletin, siyasi amaçlar doğrultusunda kendi kontrolü dışında faaliyet gösteren grupları desteklemesi, hem iç hem de dış politikalarda esneklik sağlamakta, uluslararası arenada güç dengesinin yeniden yapılandırılmasına olanak tanımaktadır.
  3. Bölgesel ve Küresel Örnekler Üzerinden İnceleme

3.1. ABD ve Soğuk Savaş Dönemi
ABD’nin Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği karşısında kullandığı dolaylı stratejiler, terörist grupların ve silahlı militan örgütlerin desteklenmesiyle somutlaşmıştır. Afganistan’daki Mujahideen’e yapılan destek, sadece bölgesel bir direniş hareketi olarak değil, aynı zamanda Sovyet etkisini zayıflatmaya yönelik stratejik bir araç olarak değerlendirilmiştir (Gerges, 2005). Benzer şekilde, Orta Amerika’da, özellikle Nicaragua’da Contras olarak bilinen gruplara verilen destek, ABD’nin jeopolitik hedeflerinin bir yansıması olarak terörizmin devlet dışı aktörler üzerinden uygulanabileceğini göstermektedir.

3.2. Avrupa: Gizli Operasyonlar ve Gladio Ağı
Avrupa’daki “Gladio” operasyonları, NATO’nun soğuk savaş dönemi gizli operasyonlarının somut örneklerindendir. İtalyan, Fransız ve diğer Batı Avrupa devletlerinin, iç güvenliği sağlama amacıyla kurduğu gizli organizasyonlar, gerektiğinde şiddet eylemlerine başvurarak siyasi istikrarsızlığı manipüle edebilme kapasitesini ortaya koymuştur (Laqueur, 2001). Bu yapıların, devletlerin resmi organlarından bağımsız olarak hareket etmeleri, terörist eylemlerle mafya benzeri yapılar arasında keskin bir çizginin olmadığını gözler önüne sermektedir.

3.3. Latin Amerika: Mafya Kartelleri ve Devlet İşbirliği
Latin Amerika’da organize suç yapılarının, özellikle Kolombiya ve Meksika örneklerinde, devletle karmaşık ilişkiler içerisinde olduğu gözlemlenmektedir. Pablo Escobar’ın Medellin Karteli ve benzeri yapılar, sadece ekonomik kazanç amacı güderek hareket etmemiş; aynı zamanda yerel siyasi arenada belirli güç dengelerini etkileyecek şekilde devlet kurumlarıyla işbirlikleri geliştirmiştir (McChesney, 2004). Bu işbirlikleri, devletin resmi gücünün dışında kalan, ancak devlet çıkarlarıyla örtüşen gayrı meşru güçlerin varlığını açıkça ortaya koymaktadır.

3.4. Afrika: Bölgesel Çatışmalar ve Proxy Savaşlar
Afrika kıtasında, özellikle Sahra Altı bölgesinde, devletlerin dış müdahaleleri ve bölgesel güç mücadeleleri terör örgütlerinin ve mafya yapılarının varlığını güçlendirmiştir. Somali, Nijer veya Mali gibi ülkelerde ortaya çıkan çatışmalarda, dış aktörlerin desteklediği silahlı gruplar, yerel istikrarsızlığı derinleştirirken, aynı zamanda bölgesel güç dengelerinin yeniden şekillenmesinde etkili olmuştur (De Waal, 2007). Bu durum, devletin gayrı meşru araçları kullanarak bölgesel çıkarlarını koruma çabasıyla açıklanabilir.

3.5. Balkanlar: Post-Devlet Çöküşü ve Organize Suçun Yayılması
1990’ların sonrasında Yugoslavya’nın dağılması, Balkanlar’da devlet kontrolünün zayıflamasına ve organize suç yapılarının güçlenmesine zemin hazırlamıştır. Yeni kurulan devletlerin siyasi istikrarsızlığı, yeraltı ekonomilerinin ve mafya yapılarının ortaya çıkışını tetiklemiştir. Bu süreçte, bölgesel aktörlerin – bazen devlet kurumları aracılığıyla – organize suç yapılarının desteklenmesi, güç boşluklarını doldurmak ve siyasi etki alanlarını genişletmek amacıyla kullanılmıştır (Tilly, 2004).

3.6. Ortadoğu: Devlet Destekli Terör ve Proxy Savaşları
Ortadoğu, terörizmin devlet politikalarıyla doğrudan örüntüleştiği bir bölgedir. İran, Suudi Arabistan, Türkiye ve diğer bölgesel aktörler, özellikle Suriye, Lübnan ve Filistin gibi alanlarda proxy savaşlar yürüterek terör örgütleri üzerinden güç dengelerini sağlamlaştırmaya çalışmışlardır. HTŞ, PKK gibi yapılar, devletlerin doğrudan müdahale edemeyeceği durumlarda, bölgesel çıkarları gerçekleştirmek için kullanılmıştır (Cronin, 2002; Gerges, 2005). Bu durum, terör örgütlerinin kendi ideolojik gerekçelerinin ötesinde, devletler arası güç mücadelelerinin stratejik araçları haline geldiğini göstermektedir.

3.7. Asya: Güç Dengeleri ve Terörün Siyasallaşması
Asya’da, özellikle Güney Asya ve Güneydoğu Asya bölgelerinde, devlet politikaları ile terörizmin birbirine karıştığı örnekler gözlemlenmektedir. Pakistan’ın, Keşmir sorunu kapsamında bazı silahlı gruplara verdiği destek, bölgesel güç dengelerinin bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Ayrıca, Endonezya, Filipinler ve Myanmar gibi ülkelerde, etnik çatışmaların ve devlet dışı aktörlerin desteklenmesinin, bölgesel politikaları şekillendirmede rol oynadığı görülmektedir. Bu örnekler, devletlerin gayrı meşru çocukları olarak nitelendirilen terörist yapıları, ulusal ve bölgesel stratejik çıkarlar doğrultusunda nasıl araçsallaştırdığını ortaya koymaktadır (Albrecht, 2013).

  1. Tartışma
    Yukarıda incelenen örnek olaylar, terörizm ve organize suç yapılarının, çoğunlukla devletlerin gayrı meşru politikaları ve güç mücadelesi dinamikleri içerisinde şekillendiğini göstermektedir. Her ne kadar bu aktörler, ideolojik veya ekonomik gerekçelerle meşrulaştırılmaya çalışılsa da, arka planda devletlerin stratejik hesaplarının belirleyici olduğu gerçeği göz ardı edilemez. Bu durum, devletlerin “resmi” gücünü aşan, gayrı meşru araçları devreye sokma eğilimlerinin uluslararası güvenlik ortamında nasıl kalıcı izler bıraktığını ortaya koymaktadır. Eleştirmenler, bu yaklaşımın, terörizmin ve organize suçun “kendiliğinden” geliştiği söylemini sorgularken, devlet dışı aktörlerin aynı zamanda devletlerin iç ve dış politikasında ne kadar merkezi bir rol oynadığını vurgulamaktadır (McChesney, 2004; Cronin, 2002).

Ayrıca, bu stratejilerin meşruiyet tartışmaları da önem arz etmektedir. Devletler, uluslararası hukuk ve normlar çerçevesinde hareket etmediklerinde, terörist ve mafya yapıları gibi gayrı meşru aktörleri desteklemeleri, hem bölgesel hem de küresel ölçekte uzun vadeli istikrarsızlık riskini artırmaktadır. Akademik çevrelerde bu konuda yapılan eleştiriler, devletlerin bu tür stratejik araçlara olan bağımlılıklarının, nihayetinde demokratik hesap verebilirlik ve hukukun üstünlüğü ilkeleriyle çatıştığını göstermektedir.

  1. Sonuç
    Terörizm ve mafya kartelleri, yüzeyde bağımsız ve ideolojik temelli aktörler gibi görünse de, derin analizler devletlerin gayrı meşru stratejilerinin, bölgesel ve küresel güç mücadelelerinin bir yan ürünü olduğunu ortaya koymaktadır. ABD, Avrupa, Latin Amerika, Afrika, Balkanlar, Ortadoğu ve Asya’daki örnek olaylar, bu aktörlerin varoluşunun ve işleyiş biçimlerinin, devletlerin hem resmi hem de gayrı resmi politikalarıyla yakından ilişkili olduğunu göstermektedir. Bu durum, uluslararası ilişkilerde güç mücadelesinin, bazen en karanlık yüzünü – terörizmin ve organize suçun – ortaya çıkarabileceğini göstermekte, aynı zamanda mevcut güvenlik paradigmasının yeniden değerlendirilmesini gerektirmektedir.

Kaynakça
 • Albrecht, C. (2013). Terrorism and State Power: A Theoretical Approach. International Affairs Review, 15(2), 45–67.
 • Cronin, A. K. (2002). How Terrorism Ends: Understanding the Decline and Demise of Terrorist Campaigns. Princeton University Press.
 • De Waal, A. (2007). The Real Politics of the Horn of Africa. Oxford University Press.
 • Gerges, F. A. (2005). The Far Enemy: Why Jihad Went Global. Cambridge University Press.
 • Laqueur, W. (2001). The New Terrorism: Fanaticism and the Arms of Mass Destruction. Oxford University Press.
 • McChesney, R. W. (2004). Mafia, State, and the Politics of Organized Crime. Foreign Affairs, 83(5), 125–140.
 • Tilly, C. (2004). Social Movements, 1768–2004. Paradigm Publishers.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir