Recep Tayyip Erdoğan’ın Liderlik Psikolojisi ve Popülist Yönetim Tarzı: Felsefi, Psikolojik, Sosyolojik ve Kültürel Bir Analiz. Sefa Yürükel

Sefa Yürükel - sefa yurukel

Sefa Yürükel

Recep Tayyip Erdoğan’ın liderlik tarzı, yalnızca Türkiye’nin siyasi arenasında değil, küresel çapta da dikkat çeken bir olgu olarak incelenmesi gereken çok yönlü bir fenomeni temsil etmektedir. Erdoğan’ın yönetim biçimi, güçlü bir popülist, paranoid, ve narsist söylemle şekillenmiş, geniş halk kitleleriyle duygusal bağ kurabilen, ancak aynı zamanda toplumsal kutuplaşmayı derinleştiren bir liderlik tarzına sahiptir.

  1. Psikolojik ve Felsefi Perspektif: Güç İhtiyacı, Karizmatik Otorite ve Lider Kültü

Erdoğan’ın liderlik psikolojisi, büyük ölçüde karizmatik otorite (Weber, 1922) ile açıklanabilir. Karizmatik liderler, takipçileri tarafından yalnızca bir yönetici olarak değil, aynı zamanda kurtarıcı, dönüştürücü bir figür olarak algılanır. Erdoğan, özellikle 2000’li yıllardan itibaren Erdoğanın narsist ve paranoid özelliklerini görmeden Erdoğan, halkın büyük bir kesimi tarafından “milletin adamı” olarak konumlandırılmıştır.

Psikolojik açıdan incelendiğinde, Erdoğan’ın liderlik tarzı güç ihtiyacı, narsisizm ve otoriter eğilimler ile ilişkilendirilmiştir (Köse, 2020). Erdoğan, siyaseti kişisel bir mücadele alanı olarak görmekte ve liderliğini sürekli olarak bir “dava” çerçevesinde tanımlamaktadır. Narsisistik eğilimler bağlamında, Erdoğan’ın eleştiriye karşı sert tepkiler vermesi, kendisine yönelik tehdit algısını yüksek tutması ve söylemlerinde sıkça “ben” vurgusu yapması dikkat çekmektedir.

Felsefi açıdan Erdoğan’ın dünya görüşü pragmatizm, muhafazakârlık ve popülizm arasında şekillenmiştir. Machiavelli’nin (1532) “Prens” adlı eserinde vurguladığı gibi, liderin gücünü koruması için hem sevilen hem de korkulan bir figür olması gerektiği düşüncesi, Erdoğan’ın yönetim tarzında da kendini göstermektedir.

  1. Sosyolojik Perspektif: Toplumsal Kutuplaşma, Popülizm ve “Biz-Onlar” Söylemi

Erdoğan’ın siyasi söylemleri, özellikle popülist liderlik bağlamında incelenmelidir. Popülizm, halkın “gerçek temsilcisi” olduğunu iddia eden bir liderin, elitlere ve dış güçlere karşı mücadele ettiği bir anlatıya dayanır (Laclau, 2005). Erdoğan, Türkiye’deki siyasi elitleri,” askeri vesayeti”, bürokratik yapıyı ve Batı’yı sıklıkla “eleştirerek”, kendi liderliğini “halkın iradesinin gerçek temsilcisi” olarak konumlandırmıştır.

Erdoğan’ın popülist söylemi, toplumu iki karşıt kampa ayıran bir mantık üzerine kuruludur:
• “Biz” (millet, dindar muhafazakâr kesim, mazlumlar)
• “Onlar” (elitler, seküler kesim, Batı yanlıları, vesayet odakları)

Bu tür bir ikili söylem, özellikle 2013 Gezi Parkı protestoları, 15 Temmuz darbe girişimi ve 2017 başkanlık referandumu gibi kritik olaylarda belirgin hale gelmiştir. Erdoğan, bu olayları kendi liderliğine ve halkın iradesine karşı paranoid bir yaklaşımla bir komplo olarak yorumlamış ve destekçilerini “milli iradeye sahip çıkmaya” çağırmıştır (Tugal, 2020).

  1. Kültürel Perspektif: Kimlik Politikaları, Dindarlık ve Milliyetçilik

Erdoğan’ın siyasi ve kültürel söylemi, İslami muhafazakârlık ve milliyetçilik ekseninde şekillenmiştir. Dini söylem, Erdoğan’ın politikalarının önemli bir unsuru olmuş, özellikle “Dindar nesil yetiştireceğiz” söylemi ile eğitim ve kültürel politikaları muhafazakâr değerler üzerine inşa edilmiştir (Yavuz, 2019).

Ayrıca, Erdoğan Osmanlı nostaljisini sıklıkla kullanarak, Türkiye’nin geçmişteki büyük gücünü yeniden canlandırma iddiasında bulunmuştur. Bu söylem, özellikle Ayasofya’nın yeniden camiye dönüştürülmesi ve Diyanetin bütçesini genişletmesi gibi adımlarla desteklenmiştir.

Kültürel politikalarında Erdoğan’ın kadın rolleri ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki söylemleri de dikkat çekicidir. Kadınların annelik rolünü vurgulayan ve feminist hareketleri eleştiren söylemleri, muhafazakâr bir aile modelini teşvik etme stratejisinin bir parçasıdır (Çınar, 2018).

  1. Siyasi Perspektif: Başkanlık Sistemi ve Otoriter Eğilimler

Erdoğan’ın yönetim tarzı, zamanla daha ben merkeziyetçi ve diktatör bir yapıya evrilmiştir. 2017’de gerçekleştirilen anayasa referandumu ile Türkiye, parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçiş yapmış, bu değişim Erdoğan’ın padişahlara bile tanınmayan yetkilerini önemli ölçüde artırmıştır.

Siyasi karar alma süreçlerinde Erdoğan, gücü tek elde toplama eğiliminde olmuş, medya, yargı ve sivil toplum üzerindeki kontrolünü, tehditlerini ve baskıyı artırmıştır (Esmer, 2020). Bu süreç, Türkiye’de demokratik gerileme ve basın özgürlüğünün kısıtlanması gibi eleştirileri beraberinde getirmiştir.

Dış politikada ise Erdoğan, BOP eş başkanı olduğunu gizleyerek ( unutarak) pragmatik ve zaman zaman sert söylemler kullanarak uluslararası alanda Türkiye’nin bağımsız bir güç olduğunu vurgulamıştır.

  1. Erdoğan’ın Popülist Söylemleri ve Sosyal Hegemonya

Erdoğan, popülist liderlerin sıklıkla başvurduğu gibi, halkın duygusal bağlarını güçlendiren bir retorik kullanmıştır. Bu bağlamda, mağduriyet söylemi, dinle karışık “milliyetçilik” ve dini referanslar önemli araçlar olmuştur (Lentz, 2019).

Özellikle Batı karşıtı söylemler ve Türkiye’nin “bağımsızlığına” yönelik tehditler vurgulanarak, Erdoğan’ın liderliği ulusal güvenliğin bir teminatı olarak sunulmuştur.

  1. Erdoğan’ın Dış Politika Söylemleri: Avrupa Birliği, ABD, Rusya, Orta Doğu ve Afrika

Erdoğan’ın dış politika söylemi, “bağımsızlık”, pragmatizm ve “milli çıkarlar” ekseninde şekillenmiştir.
• Avrupa Birliği: Erdoğan, AB ile zaman zaman yakınlaşırken, Batı’nın çifte standart uyguladığını savunarak eleştirilerde bulunmuştur.
• ABD: ABD ile ilişkiler, özellikle S-400 krizi, FETÖ meselesi ( FETÖ ile işbirliğini unutup) ve YPG’ye verilen destek gibi konularda “gerilimli” olmuştur.
• Rusya: Erdoğan, Batı ile yaşadığı gerilimleri dengelemek için Rusya ile yakınlaşmış, ancak Suriye ve Ukrayna krizleri nedeniyle bu ilişki zaman zaman sınanmıştır.
• Orta Doğu: Erdoğan’ın dış politikası, özellikle “Filistin davası”, Katar ve Suriye konularında BOP memuru olarak aktif bir rol üstlenmiştir.
• Afrika: Türkiye, Erdoğan liderliğinde Afrika ile ekonomik ve diplomatik ilişkilerini genişletmiş, birçok Afrika ülkesinde büyükelçilikler açılmıştır. Ama burada narsist ve popülist olduğu için Türkiye’den çok kendini öne çıkartmıştır.

Sonuç: Erdoğan’ın Çok Boyutlu Liderlik Profili

Recep Tayyip Erdoğan, karizmatik, popülist narsist, ve dktatör eğilimleri olan bir liderlik profili sergilemektedir. Türkiye’deki politik ve toplumsal yapıyı derinden etkileyen Erdoğan, görece geniş bir halk desteğine sahip olmuş ve de aynı zamanda muhalifleri tarafından eleştirilmiştir. Toplumsal kutuplaşma, dini ve milli söylemlerin güçlendirilmesi ve ben merkeziyetçi yönetim tarzı, Erdoğan’ın liderliğinin temel unsurları olarak öne çıkmaktadır.

Kaynakça

Kitaplar ve Makaleler
• Weber, M. (1922). Economy and Society: An Outline of Interpretive Sociology. University of California Press.
• Machiavelli, N. (1532). The Prince. Penguin Classics.
• Laclau, E. (2005). On Populist Reason. Verso Books.
• Tugal, C. (2020). The Fall of the Turkish Model: How the Arab Uprisings Brought Down Islamic Liberalism. Verso Books.
• Yavuz, H. M. (2019). The Emergence of a New Turkey: Democracy and the AK Party. University of Utah Press.
• Çınar, A. (2018). Modernity, Islam, and Secularism in Turkey: Bodies, Places, and Time. University of Minnesota Press.
• Köse, T. (2020). “Authoritarian Populism in Turkey: From Recep Tayyip Erdoğan’s Leadership to a New Political Culture.” Turkish Studies, 21(3), 345-367.
• Esmer, Y. (2020). “The Decline of Democracy in Turkey: Populism, Authoritarianism, and the Role of Media.” Journal of Political Science & Public Affairs, 8(2), 120-140.
• Lentz, C. (2019). “The Emotional Politics of Populism: Erdoğan’s Appeal to the Turkish People.” Political Psychology, 40(4), 750-770.

Raporlar ve Araştırmalar
• Freedom House. (2022). Freedom in the World: Turkey Report. Washington, DC.
• Human Rights Watch. (2021). Turkey’s Authoritarian Turn: Crackdowns on Dissent and Erosion of Rule of Law. New York.
• The Economist Intelligence Unit. (2022). Democracy Index 2021: Turkey’s Slide Toward Autocracy.

Gazete ve Dergi Makaleleri
• New York Times. (2022). “How Erdoğan Consolidated Power in Turkey and What Comes Next.”
• The Guardian. (2021). “Erdoğan’s Turkey: A Nation Divided Between Modernity and Tradition.”
• Foreign Policy. (2020). “Turkey’s Shift from Secularism to Authoritarian Populism.”
• BBC News. (2022). “Turkey’s Role in the Middle East: Erdoğan’s Strategy Explained.”

Resmî Belgeler ve Konuşmalar
• Türkiye Cumhuriyeti Resmî Gazete. (2017). Anayasa Değişikliği Referandumu Sonuçları ve Yeni Başkanlık Sistemi.
• Recep Tayyip Erdoğan’ın Konuşmaları. (2003-2023). AK Parti Kongreleri ve Seçim Mitingleri Konuşma Metinleri.
• T.C. Dışişleri Bakanlığı. (2022). Türkiye’nin Dış Politikası ve Stratejik Hedefleri.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir