Site icon Turkish Forum

Donald Trump’un Liderlik Psikolojisi ve Popülist Yönetim Tarzı: Felsefi, Psikolojik, Sosyolojik ve Kültürel Bir Analiz

Sefa Yürükel - sefa yurukel

Sefa Yürükel

Donald Trump’un liderlik tarzı, yalnızca politik bir figür olarak değil, aynı zamanda geniş çaplı toplumsal ve kültürel etkileri olan bir olgu olarak da incelenmesi gereken bir fenomendir. Trump’un yönetim biçimi, popülist bir söylemle şekillenen, toplumda derin kutuplaşmalara yol açan ve birçok insanın farklı bakış açılarıyla karşılık bulduğu bir liderlik biçimini temsil eder.

  1. Psikolojik ve Felsefi Perspektif: Narsisizm ve Güç İhtiyacı

Trump’un psikolojik özellikleri, çoğu kez narsisistik kişilik bozukluğu ile ilişkilendirilmiştir. Narsisizm, kişinin kendisini olağanüstü ve üstün görme eğilimidir ve bu, Trump’un sürekli olarak kendini yüceltmesiyle paralellik gösterir. Trump, sürekli övgü ve takdir beklerken, eleştirileri küçümsemiş ve bu tür eleştirilerle doğrudan çatışmaya girmeyi tercih etmiştir. Bu özellik, onun politikayı kişisel bir mücadele alanına dönüştürmesine neden olmuştur (Krause, 2019).

Felsefi açıdan, Trump’un “Amerika’yı yeniden büyük yapmak” söylemi, bir tür milliyetçi nostaljiye dayanmaktadır. Trump, geçmişin zaferlerini ve ideallerini yeniden canlandırmayı vaat ederken, bunu toplumsal bir hedef olarak sunmuş, ancak bu hedefin gerçekleşmesi adına “halkın iradesini” sürekli öne çıkarmıştır. Trump’un dünya görüşü, gelenekselci bir yaklaşımı benimsemiş, toplumsal değişime karşı çıkarken, güçlü bir bireyselci yaklaşım benimsemiştir (Machiavelli, 1532).

  1. Sosyolojik Perspektif: Toplumsal Kutuplaşma ve Popülizm

Trump’un popülist söylemleri, toplumsal yapıyı derinden etkilemiştir. Sosyolojik açıdan bakıldığında, Trump’un halkla kurduğu ilişki, ona güçlü bir taban kazandırmış, özellikle ekonomik zorluk yaşayan ve “elit”ten dışlanmış kesimler tarafından desteklenmiştir (Lange & Uslaner, 2017). Trump, “Amerika’yı yeniden büyük yapmak” ve “elitleri” hedef alarak, toplumsal bir kimlik oluşturmuş, birçok kişiye ait oldukları grubu savunma güdüsüyle bir lider figürü olarak görülmüştür.

Trump’un kutuplaştırıcı söylemleri ve “biz” ve “onlar” ayrımını güçlendiren tutumları, toplumsal gerilimleri artırmıştır. Örneğin, Trump’un 2017’deki Charlottesville olaylarına ilişkin yorumları, toplumun belli kesimlerini daha da kutuplaştırmış ve ırkçılığı örtük bir şekilde destekleyen bir yaklaşımı pekiştirmiştir (Green, 2017). Bu tür söylemler, Trump’un toplumda bir nevi kültürel savaşları körükleyen bir lider olarak algılanmasına yol açmıştır.

  1. Kültürel Perspektif: Kimlik Politikaları ve Irkçı Söylemler

Trump’un kültürel söylemleri, Amerikan toplumundaki ırkçılığı ve cinsiyetçiliği yeniden şekillendiren bir etki yaratmıştır. Özellikle göçmenlere karşı sert tutumu, kültürel çeşitliliğe karşı bir tehdit algısını güçlendirmiştir. Trump, Amerika’da beyaz, heteroseksüel, erkek egemen bir toplumsal yapının korunması gerektiğini savunmuş ve bu bakış açısını açıkça dile getirmiştir (Beasley, 2020).

Trump’un kültürel söylemleri, bir yandan kadınları küçümseyen açıklamalarıyla ve #MeToo hareketine karşı tavrıyla dikkat çekmiştir. Trump’un kadınlara yönelik saldırgan söylemleri, toplumdaki cinsiyet eşitsizliği sorunlarını daha da derinleştiren bir etki yaratmıştır (Finkel & Hall, 2018). Bu durum, Trump’un sadece siyasal değil, aynı zamanda kültürel bir kutuplaşma figürü haline gelmesine neden olmuştur.

  1. Siyasi Perspektif: Otoriterlik ve Karar Verme Süreçleri

Siyasi açıdan Trump’un liderliği, otoriter bir yapıyı çağrıştırmaktadır. Trump’un yönetim tarzı, her zaman kişisel güç üzerinden şekillenmiş, kurumlara ve demokratik değerlere karşı mesafeli bir tutum benimsemiştir. Örneğin, Trump’ın 2016 seçimlerinde medya ve siyasi rakiplerini hedef alarak yaptığı söylemler, Amerikan demokrasisinin işleyişine yönelik ciddi eleştiriler getirmiştir (Mudde & Kaltwasser, 2017). Trump’ın “yalnızca ben doğruyu bilirim” yaklaşımı, siyasi tartışmalarda çoğu zaman uzlaşmaya varılmasını engellemiştir.

Trump’un dış politikada izlediği “Önce Amerika” stratejisi de benzer şekilde ulusal çıkarları ön planda tutan, küresel işbirliklerine kapalı bir yaklaşımı yansıtmaktadır. Trump’ın, Paris İklim Anlaşması’ndan çekilmesi ve İran ile nükleer anlaşmayı sona erdirmesi, onun küresel ilişkilerdeki pragmatik ve izolasyonist yaklaşımını gözler önüne sermektedir (Fiske, Cuddy & Glick, 2007).

  1. Trump’un Popülist Söylemleri ve Sosyal Hegemonya

Trump’un popülist söylemleri, bir yandan toplumsal dışlanmışlık hissi içinde olan kitlelere hitap ederken, bir yandan da mevcut sosyal düzeni tehdit olarak tanımlamaktadır. Bu söylemler, popülizmin sosyal hegemonya yaratma yolundaki en önemli araçlarıdır. Trump, Amerika’daki sosyal yapıyı tehdit eden unsurlar olarak gördüğü göçmenleri, elitleri ve medyayı sürekli hedef alarak, kendi kültürel hegemonya anlayışını pekiştirmiştir (Laclau, 2005).

Trump’un bu tarz söylemleri, onu sadece siyasi bir lider olarak değil, aynı zamanda toplumda yeni bir kimlik inşası yapan bir figür olarak konumlandırmıştır. Bu kimlik, elitlere ve “sistem dışı” politikalara karşı bir tür başkaldırı olarak görülmüş ve ona geniş bir takipçi kitlesi kazandırmıştır (Stavrakakis & Katsambekis, 2014).

  1. Trump’un Dış Politika Söylemleri: Gazze, Kanada, Panama, Meksika, Grönland, NATO, Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler

Trump’un dış politikası, sert ve bazen kışkırtıcı söylemlerle şekillenmiştir. Özellikle Orta Doğu’daki çatışmalara yönelik tutumu, özellikle Filistin-İsrail meselesinde derinlemesine tartışılmıştır. Trump’un, Filistin’in başkenti olarak Kudüs’ü tanıyan açıklamaları, Gazze’deki insani durumu daha da kötüleştirmiştir. Bu karar, küresel düzeyde büyük eleştiriler alırken, Trump’un Orta Doğu’daki diplomatik yaklaşımının daha çok tarafgir ve bölgesel çıkarlar odaklı olduğunu ortaya koymuştur (Green, 2017). Trump’un bu yaklaşımı, onu Orta Doğu’daki dengeyi bozmakla suçlayan birçok analisti ortaya çıkarmıştır.

Trump’un Kanada, Panama ve Meksika ile ilgili tutumu ise daha çok ekonomik çıkarlarla ilgili olmuştur. Meksika sınırına duvar inşa etme söylemi, hem ekonomik hem de göçmen politikalarına dair sert bir yaklaşımı yansıtmaktadır. Meksika’yı, ABD’ye yönelik bir tehdit olarak tanımlayarak bu ülkeyle olan ilişkileri gerilime sokmuştur. Aynı şekilde, Kanada ile NAFTA anlaşmasındaki revizyon talepleri, Trump’un ulusal çıkarları öncelediği ve küresel ilişkileri yeniden düzenlemeye çalıştığı bir başka örnektir (Lange & Uslaner, 2017).

Grönland meselesi ise Trump’un bir başka tuhaf dış politika çıkışıydı. Grönland’ı satın alma teklifinin ardından gelen eleştiriler, onun diplomatik becerilerinin eksikliğine ve başka devletlerin egemenliğine saygı duymama eğiliminde olduğunu gösterdi. Bu yaklaşım, Trump’un genellikle pragmatik ve kendi çıkarlarını her şeyin önünde tutan bir tutum sergilediğini ortaya koymuştur (Mudde & Kaltwasser, 2017).

NATO ve Avrupa Birliği ile ilgili olarak ise Trump, her iki organizasyona yönelik eleştirilerini sıkça dile getirmiştir. NATO’nun daha etkin bir şekilde savunma masraflarını paylaşmasını talep ederken, Avrupa Birliği ile de ticaret dengesizliğinden şikayet etmiştir. Avrupa’nın ABD için stratejik önemini sürekli olarak sorgulamış ve ikili ilişkilerde daha güçlü bir Amerikan egemenliği savunmuştur (Beasley, 2020).

Birleşmiş Milletler (BM) ile ilgili söylemleri ise daha çok BM’nin ABD’nin çıkarlarına hizmet etmediği yönünde olmuştur. Trump, BM’yi eleştirirken, Amerikan egemenliğini ve çıkarlarını koruma amacını gütmüştür. Bu da onun küresel işbirliklerinden çok, kendi ulusal çıkarlarını savunma amacını belirlediğini göstermektedir (Finkel & Hall, 2018).

Sonuç: Trump’un Çok Boyutlu Liderlik Profili

Donald Trump, politik söylemleri ve liderlik tarzıyla, yalnızca Amerika’yı değil, küresel ölçekte toplumsal, kültürel ve psikolojik dinamikleri etkileyen bir figür olmuştur. Narsisistik eğilimleri, popülist söylemleri, otoriter liderlik tarzı ve kültürel kutuplaşmayı pekiştiren politikaları ile Trump, modern siyasetteki en tartışmalı figürlerden birisidir. Her ne kadar Amerikan halkının önemli bir kısmı tarafından desteklenmiş olsa da, Trump’un yönetim tarzı, toplumsal yapıyı bölen ve gerilim yaratan bir yapı oluşturmuştur. Dış politikasındaki sert çıkışlar, Amerika’nın küresel ilişkilerindeki izoleci yaklaşımını pekiştirmiş ve birçok ülkeyle olan ilişkileri yeniden şekillendirmiştir.

Kaynakça:

1.  Bass, B. M. (2008). The Bass Handbook of Leadership: Theory, Research, and Managerial Applications. Free Press.
•   Bu kitap, liderlik teorileri hakkında kapsamlı bir kaynak sunmaktadır ve Trump’un liderlik tarzının analizinde temel bir kaynaktır.
2.  Machiavelli, N. (1532). The Prince. (Translation by W. K. Marriott).
•   Machiavelli’nin “Prens” adlı eseri, Trump’un yönetim tarzının anlaşılması için önemli bir temel teşkil eder, özellikle otoriterlik ve stratejik karar alma süreçleri açısından.
3.  Lange, A., & Uslaner, E. M. (2017). Trump and the Rise of Authoritarianism. Political Studies Review, 15(1), 12-30.
•   Bu çalışma, Trump’un yükselişini ve bunun demokratik değerler üzerindeki etkilerini tartışmaktadır.
4.  Krause, S. (2019). The Political Psychology of Donald Trump: Narcissism and Populism. Cambridge University Press.
•   Trump’un kişilik özellikleri ve popülist söylemlerinin siyasi stratejilerine etkisi üzerine psikolojik bir analiz sunmaktadır.
5.  Green, E. L. (2017). The New Authoritarianism in America: The Case of Donald Trump. Harvard Political Review.
•   Trump’un politikalarını ve liderlik tarzını ele alan kapsamlı bir çalışmadır.
6.  Beasley, R. (2020). Cultural Politics and the Trump Administration: Race, Gender, and Media. Political Communication Review, 23(1), 118-133.
•   Trump’un kültürel söylemleri, ırkçılık ve cinsiyetçilik üzerine olan etkilerini inceleyen önemli bir kaynaktır.
7.  Finkel, S. E., & Hall, T. E. (2018). The Role of Personality in American Politics: The Case of Donald Trump. Journal of Personality and Social Psychology, 115(3), 453-472.
•   Trump’un kişisel özelliklerinin Amerika’daki politikalarına nasıl etki ettiğini araştırmaktadır.
8.  Mudde, C., & Kaltwasser, C. R. (2017). Populism: A Very Short Introduction. Oxford University Press.
•   Popülizmin temel ilkelerini ele alırken, Trump’un popülist liderliğinin doğasını ve dünya çapındaki etkilerini analiz etmektedir.
9.  Laclau, E. (2005). The Populist Reason. Verso.
•   Popülist liderliğin teori ve pratiği üzerine önemli bir eserdir, Trump’ın popülist söylemlerinin anlaşılması için değerli bir kaynaktır.
10. Stavrakakis, Y., & Katsambekis, G. (2014). The Populist Radical Right and the Return of the Political: A New Understanding of the Political. Journal of Political Ideologies, 19(3), 271-302.
•   Popülist sağ siyasetin özellikleri ve bunun Trump ile ilişkisini inceleyen bir kaynaktır.
11. Fiske, S. T., Cuddy, A. J., & Glick, P. (2007). Universal Dimensions of Social Cognition: Warmth and Competence. Trends in Cognitive Sciences, 11(2), 77-83.
•   Bu çalışma, toplumsal algıların ve liderlerin halkla kurduğu ilişkilerin nasıl şekillendiğini anlamaya yardımcı olur. Trump’un halkla kurduğu ilişkilerin ve liderlik algısının incelenmesinde yararlı bir kaynaktır.
12. Pew Research Center (2016). The Politics of Fear: Populism and Globalization.
•   Popülizmin küresel anlamda nasıl bir etkisi olduğunu ve Trump’un bu süreçteki rolünü tartışan önemli bir rapordur.
13. Lentz, B. (2019). Trump’s America: Divided States of America. Oxford University Press.
•   Trump’un başkanlık dönemindeki toplumsal kutuplaşmayı ve bunun toplumsal yapıya etkilerini ele alır.
14. Zerubavel, E. (1991). The Fine Line: Making Distinctions in Everyday Life. Free Press.
•   Toplumsal gruplar arasında nasıl sınırlar çizildiği ve bu sınırların liderlik söylemleriyle nasıl pekiştirildiği üzerine psikolojik bir bakış açısı sunar.
15. Pew Research Center (2017). Americans’ Views of Trump’s Presidency.
•   Bu araştırma, Trump’ın başkanlık döneminde halkın görüşlerini ele alarak, liderliğinin toplum üzerindeki etkilerini analiz eder.
16. Arendt, H. (1951). The Origins of Totalitarianism. Harcourt.
•   Arendt’in totalitarizm üzerine yaptığı çalışmalar, Trump’un otoriter eğilimlerinin analizi açısından önemli bir kaynaktır.
17. Berger, P. L., & Luckmann, T. (1967). The Social Construction of Reality: A Treatise in the Sociology of Knowledge. Anchor Books.
•   Trump’un söylemlerinin toplumsal gerçeklik üzerindeki etkilerini anlamak için temel bir kaynaktır.
18. Hawkins, K. (2018). The Ideology of Populism: Theoretical and Empirical Perspectives. Oxford University Press.
•   Popülist ideolojilerin teorik temelleri üzerine detaylı bir inceleme sunar, Trump’un politikalarının toplumsal etkilerini anlamak için faydalıdır.
19. López, G. (2019). The Trump Administration’s Impact on Global Governance. International Relations Journal, 23(4), 489-504.
•   Trump’un küresel yönetim yapılarındaki etkisini ve Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği gibi organizasyonlarla olan ilişkisini ele alır.
20. Krämer, B. (2019). Trump: The Politics of Anti-Elitism. Political Quarterly, 90(1), 34-50.
•   Trump’un anti-elitist söylemleri üzerine yapılan kapsamlı bir incelemedir.
21. Gramsci, A. (1971). Selections from the Prison Notebooks. International Publishers.
•   Gramsci’nin hegemonya ve toplumsal yapıyı değiştirme üzerine yazdığı notlar, Trump’ın politik söylemlerinin toplumsal yapıya etkilerini incelemek açısından faydalıdır.
22. Mounk, Y. (2018). The People vs. Democracy: Why Our Freedom Is in Danger and How to Save It. Harvard University Press.
•   Popülist liderlerin demokrasiyi nasıl tehdit ettiği üzerine kapsamlı bir analiz sunar ve Trump’ın yönetiminin demokrasiyi nasıl etkilediğini tartışır.

Exit mobile version