İlahiyat profesörü Filiz’in, İstanbul Valiliği’nin ‘cuma namazı’ genelgesine ait değerlendirmesi…
Bir gazetenin ve AA haberine göre:
· İstanbul Valiliği’nin kamu kurumlarına gönderilen 27 Ocak tarihli ‘cuma namazı’ genelgesinde:
– Genelgenin ruhu, dini inanç hürriyetinin gereği olarak ibadet etmeye gitmenin engellenmemesini, mesai kaybına neden olmamak ifadesi; tıpkı idari izinlerde olduğu gibi yeterli sayıda personel bulundurularak işlerin aksamamasının sağlanmasını ifade etmektedir.
– Bu kapsamda, Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğünün 2016/1 sayılı Genelgesi’nin yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda uygulanması hususunda bilgilerini ve gereğini önemle rica ederim denilmekte.
· Anılan genelge 1. Ordu Komutanlığı’yla birlikte birçok kamu kurumuna da gönderilmiş.
Meseleye ilişkin olarak ilahiyat profesörü Şahin Filiz :
· Bu tür genelgeler bölücü ve gerici hilafet devleti propagandalarına cesaret verecek laiklik karşıtı uygulama olduğu,
· Uygulamanın tüm çalışanları İslam dinine mensup olarak kategorize ettiğini ve bunun laiklik ilkesine aykırı olduğu,
· Genelgenin, doğrudan her çalışanı İslam dini mensubu ve her İslam dini mensubunu cuma namazlarını eda etmek talebinde bulunan insanlar olarak belirlemekte olduğu,
· Bu yaklaşımın, başka din ve inançtan olan görevlileri nazarı itibara almamakta olduğu,
· Her hafta cumaya gidecek olanların iş yükünü farklı inançtakilere hem de Müslüman olduğu halde cumaya gitmeyenlere yüklemeye yol açacağını,
· Bu ise devletin işleyiş felsefesine aykırı olduğu değerlendirmesinde bulunmuş.
Mustafa Kemal Atatürk din oyunu aktörlerine ilişkin değerlendirmesi şöyledir:
· Bunca yüzyıllarda olduğu gibi, bugün de, milletlerin bilgisizliğinden ve bağnazlığından yararlanarak bin bir türlü siyasî ve kişisel amaç ve çıkar sağlamak için, dini âlet ve araç olarak kullanmak girişiminde bulunanların, içeride ve dışarıda varlığı, bizi bu konuda söz söylemekten, ne yazık ki, henüz uzak bulundurmuyor.
· İnsanlıkta, din hakkındaki bilgi ve anlayış, her türlü hurafelerden sıyrılarak gerçek bilim ve tekniğin ışıklarıyla arınmış ve mükemmel oluncaya kadar, din oyunu aktörlerine, her yerde tesadüf olunacaktır. 1927 (Nutuk II, s. 708)
( BU YAZI DERLEMEDİR)
Bir yanıt yazın