Sefa Yürükel
ABD’nin yeni Devlet Başkanı Donald Trump, göçmen politikaları ve Latin Amerika’ya yönelik ekonomik yaptırımlarıyla, daha önceki başkanlık dönemlerinde olduğu gibi, bölge ülkeleriyle sık sık gerilimler yaşamıştı. Ancak, son Trump politikaları ve buna karşı Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro’nun kararlı tutumu, Trump yönetiminin yeni politikalarına karşı açık bir direnişin başlangıcı olarak değerlendiriliyor.
Petro, ABD’den sınır dışı edilen Kolombiyalı göçmenleri taşıyan iki askeri uçağın ülkeye inişine izin vermediğini açıkladı. Bu kararını, “Bir göçmen suçlu değildir ve bir insanın hak ettiği onurla muamele görmelidir” diyerek savunan Petro, ABD’nin göçmen politikalarına açık bir meydan okumada bulundu. Bu durum, iki ülke arasındaki ilişkilerde ciddi bir gerilime yol açtı. (El País, 2025)
Trump ise bu karara karşılık olarak Kolombiya’dan ithal edilen tüm ürünlere %25’lik acil durum tarifesi uygulayacağını ve bir hafta içinde bu oranı %50’ye çıkaracağını duyurdu. Ayrıca Kolombiyalı yetkililere ve müttefiklerine yönelik seyahat yasakları, vize iptalleri ve mali yaptırımlar gibi ek önlemler alacağını belirtti. Bu sert çıkış, yalnızca Kolombiya’da değil, tüm Latin Amerika’da Trump yönetiminin yeni politikalarına karşı tepkileri artırdı.
Latin Amerika’da Trump Yönetimine Karşı Tepkiler
Trump’ın politikalarına karşı tepkiler yalnızca Kolombiya ile sınırlı kalmadı. Daha önce Meksika’da, Trump’ın göçmen politikalarına ve sınır duvarı planlarına karşı geniş çaplı protestolar düzenlenmişti. Göstericiler, Trump’ın politikalarını “küresel bir tehdit” olarak değerlendirirken, Meksika hükümetine ABD’nin müdahaleci politikalarına karşı daha güçlü bir duruş sergileme çağrısında bulunmuşlardı. (BBC News Türkçe, 2017)
Venezuela’da ise Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun destekçileri, Trump yönetiminin Venezuela’ya yönelik söylemlerini ve ekonomik yaptırımlarını protesto etmek için sokaklara dökülmüştü. Maduro, Trump’ın politikalarını “Latin Amerika’nın egemenliğine bir saldırı” olarak nitelendirerek, ABD’ye karşı bölgesel dayanışma çağrısında bulunmuştu. Bu protestolar, Venezuela’nın Trump yönetimine karşı duruşunu güçlendiren bir araç olarak değerlendirildi. (Anadolu Ajansı, 2019)
Brezilya’da ise Trump yönetiminin çevre politikalarına yönelik eleştiriler yoğunlaşmıştı. “Folha de São Paulo” gazetesi, Trump’ın çevre koruma konusundaki ihmalkar tavrını, Latin Amerika’nın doğal kaynaklarını tehdit eden küresel politikaların bir parçası olarak değerlendirdi. Bölgenin akademisyenlerinden Profesör Enrique Morales, Trump’ın politikalarının yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda çevresel krizleri derinleştirdiğini ve Latin Amerika ülkelerinin daha bağımsız bir çevre politikası geliştirmesi gerektiğini savunuyor.
Arjantin’de yayımlanan “Clarín” gazetesi ise Trump’ın ekonomik yaptırımlarının Latin Amerika’da yeni bir “soğuk savaş” başlatabileceğini vurguladı. Gazete, Kolombiya’nın bu adımını yalnızca bir göçmen hakları mücadelesi değil, aynı zamanda ABD’nin ekonomik baskılarına karşı bir direniş sembolü olarak nitelendirdi.
Kolombiya’nın Kararı ve Bölgesel Direniş
Kolombiya’nın son adımı, Trump’ın Latin Amerika’ya yönelik yeni politikalarına karşı direnişin önemli bir halkasını oluşturuyor. Petro’nun uçağın inişine izin vermemesi, sadece göçmen haklarını savunan bir karar değil, aynı zamanda ulusal egemenlik vurgusu taşıyan bir hamle olarak görülüyor. Bu durum, Trump yönetiminin Latin Amerika’daki etkisine karşı bir duruş sergilemek isteyen diğer bölge ülkeleri için de cesaret verici bir örnek teşkil edebilir.
Ekvadorlu akademisyen Dr. Alejandra Fernández, Petro’nun bu kararıyla yalnızca Kolombiya’yı değil, tüm Latin Amerika’yı savunduğunu belirterek, “Bu, Trump yönetiminin bölgedeki ekonomik ve siyasi baskılarına karşı yeni bir dayanışma çağrısıdır” dedi. Benzer şekilde, Şilili yazar ve aktivist Pablo Guzmán, Kolombiya’nın kararını “Latin Amerika’nın ABD’ye boyun eğmeyi reddettiği bir dönüm noktası” olarak nitelendirdi.
Trump’ın ekonomik yaptırımları ve tehditleri, Latin Amerika ülkelerinin bağımsızlıklarını koruma konusundaki kararlılıklarını daha da pekiştirdi. Petro’nun çıkışı, Latin Amerika’da Trump yönetiminin yeni politikalarına karşı artan direnişin yalnızca bir başlangıcı olarak değerlendiriliyor.
Sonuç
Latin Amerika’da Trump yönetiminin yeni politikalarına karşı direniş hareketi, yalnızca ekonomik ve siyasi yaptırımlara karşı bir tepki değil, aynı zamanda insan hakları ve ulusal egemenlik için verilen bir mücadele olarak şekilleniyor. Kolombiya’nın aldığı tutum, bölgenin Trump yönetimine karşı birleşik bir duruş sergileyebileceğini gösteriyor.
Bu gelişmeler, Latin Amerika ülkelerinin ABD’nin müdahaleci politikalarına karşı seslerini yükselttiği ve daha bağımsız bir politika izlemeye başladığı bir dönemin habercisi olabilir. Trump’ın tehditkar yaklaşımı, yalnızca kısa vadeli ekonomik sorunlar yaratmakla kalmayıp, uzun vadede ABD-Latin Amerika ilişkilerinde daha derin kırılmalara yol açabilir.
Kaynakça
• “Trump anuncia aranceles del 25% a Colombia por rechazar el aterrizaje de dos vuelos con migrantes deportados”, El País, 26 Ocak 2025.
• “Meksika’da Trump protestosu”, BBC News Türkçe, 13 Şubat 2017.
• “Venezuela’da Maduro Destekçilerinden Trump Karşıtı Protesto”, Anadolu Ajansı, 11 Ağustos 2019.
• “América Latina se une contra Trump”, Clarín, 28 Ocak 2025.
• “Trump y su impacto en la política migratoria de Colombia”, Folha de São Paulo, 27 Ocak 2025.
• Fernández, Alejandra. El impacto político de las políticas migratorias de Trump en América Latina, Universidad de Quito, 2025.
• Morales, Enrique. La resistencia ambiental frente a las políticas de Trump, Universidad Nacional Autónoma de México, 2025.
Bir yanıt yazın