Yasadışı uygulamalara karşı ne yapmalı? 

Türkiye, siyasi, ekonomik ve toplumsal göstergeleri bakımından en olumsuz alanlarda dünya sıralamasında zirvede bulunuyor. Bu veriler, Türkiye’nin tek kişiye dayalı politikalarla ne denli yanlış yönetildiğinin en açık kanıtlarıdır. - hukuk adalet dava durusma kanun

Türkiye, siyasi, ekonomik ve toplumsal göstergeleri bakımından en olumsuz alanlarda dünya sıralamasında zirvede bulunuyor. Bu veriler, Türkiye’nin tek kişiye dayalı politikalarla ne denli yanlış yönetildiğinin en açık kanıtlarıdır.

Nedir bu veriler, birlikte bakalım:

En geniş halk kesiminin yaşam koşullarını doğrudan ve en önemli ölçüde etkileyen fiyat artışlarında (enflasyonda) Türkiye dünyada ilk dört ülke arasında yer almaktadır.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, gıda fiyatları dünyada 2024’te yıllık yüzde 6.7 artarken Türkiye’deki artış yıllık yüzde 43.6 olarak gerçekleşti. 

Gençlerin işsizlik oranlarında Türkiye dünyada yine ilk dört ülke arasında bulunmaktadır. 

Türkiye OECD ülkeleri içinde en yüksek işsizliğe sahip dördüncü ülkedir. Türkiye’de geniş tanımlı işsizlik oranı AB ortalamasının 2 ve ABD ortalamasının ise 3.4 katı düzeyindedir.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 2023 Yolsuzluk Algı Endeksi’ne göre, Türkiye’nin kamu yolsuzluklarındaki yeri 1995 de 180 ülke arasında 29. sıradayken özellikle cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtiği 2018’den bu yana hızla düşerek 2024’te 115. sıraya gerilemiştir. 

YARGININ DURUMU

Uluslararası Demokrasi ve Seçim Yardımı Enstitüsü’nün (International IDEA) 2023 Demokrasinin Küresel Durumu raporuna göre Türkiye 173 ülke içinde hukukun bağımsızlığı alanında 148. sırada yer alıyor.

En üst yargı organı olan Anayasa Mahkeme kararlarına karşın milletvekili seçilen Can Atalay’ın hapiste tutulması; yine Anayasa Mahkemesi kararlarına ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına karşın Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ın yıllardır hapiste bulunmaları Türkiye’de yargı bağımsızlığına uyulmadığının en açık kantlarıdır. 

31 Mart 2024’te Türkiye’de yapılan yerel seçimlerde, belediye başkan adayı olmalarında hiçbir yasal engel görülmeyen DEM Partili Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediye başkanları, keyfi kararlarla görevlerinden alınarak yerlerine bu illerin valileri kayyum olarak atandı. 

Anlaşılıyor ki sıra CHP’li belediye başkanlarına geldi. Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, terör örgütü PKK ile bağlantısı olduğu iddiasıyla tutuklandı. Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat yolsuzluk iddiasıyla görevden alınarak tutuklandı. CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı Cem Aydın sosyal medya hesabından yaptığı bir açıklama nedeniyle sorgulandı ve yurtdışı yasağı ve polis denetimi kararıyla serbest bırakıldı. 

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ il başkanları toplantısında yaptığı açıklama nedeniyle, cumhurbaşkanına hakaret suçundan gözaltına alındı.

ARTIK BİR SİYASET ARACI

“Modern Hukuk ve Yargının Siyasallaşması Panelinde” konuşan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, canlı yayındaki konuşmasından kısa bir süre sonra, İstanbul Cumhuriyet başsavcısının ailesinin tehdit edildiği iddiasıyla, hakkında soruşturma başlatıldı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na atanan Akın Gürlek, daha önce bakan yardımcılığı görevinde bulunduğundan, yasaya aykırı olarak bu göreve getirilmiştir.

Bu yasadışı uygulamaların en belirgini de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na ilişkin yıllardır süre gelen “ahmaklık” davasıdır. Bu davadan İmamoğlu’na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verildi. Siyasi yasak da içeren bu ceza, istinaf ve Yargıtay tarafından da onanırsa geçerli olacaktır. Ayrıca Beylikdüzü Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde “ihaleye fesat karıştırma” iddiasıyla, İmamoğlu’na karşı 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası istemiyle 2022’den günümüze süregelen bir dava devam ediyor.

Türkiye’de yargı hiçbir dönemde, siyasilerden gelen talimatlarla bu denli siyasetin aracı olarak kullanılmamıştır.

CHP NE YAPMALI?

Bu durumda CHP nasıl bir politika izlemelidir? Türkiye’deki gelişmeleri çok yakından ve ilgiyle izleyen bir siyaset bilimci olarak ilgili siyasilerden büyük özveri gerektiren şu öneride bulunmak isterim: CHP daha fazla zaman kaybetmeksizin, gelecek seçimlerde cumhurbaşkanı adayının kim olacağını ivedi olarak kesinleştirmelidir. 

Bu yazıda belirttiğimiz süregelen davaların Ekrem İmamoğlu’nun adaylığını engellemek amacı taşıdığı çok açıktır. Yapılan kamuoyu yoklamaları göstermektedir ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı CHP adayı olacak ve seçimi kazanabilecek kişi olarak Ekrem İmamoğlu öne çıkmaktadır. Cumhurbaşkanlığı seçimini İmamoğlu’nun kazanması durumunda, tek kişiye dayalı otoriter sistemin beş yıllık sürede sonlandırılarak yeniden parlamenter demokratik sisteme geçilmesi sağlanmalıdır. Bu ikinci aşamada İmamoğlu başbakan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş cumhurbaşkanlığına aday olabilir ve büyük bir olasılıkla da seçilebilir.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir