KIBRIS’TA TÜRK SOYKIRIMI: TARİHSEL ARKA PLAN, SORUMLULAR VE SONUÇLAR. Sefa Yürükel

Kıbrıs, tarih boyunca farklı medeniyetlerin egemenliği altına girmiş ve çeşitli etnik grupların bir arada yaşamını sürdürdüğü bir ada olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’nun 1571 yılında Kıbrıs’ı fethetmesinin ardından, ada nüfusu büyük ölçüde Türkler ve Yunanlılardan oluşmuştur. Ancak 19. yüzyılın sonlarına doğru ve 20. yüzyılın başlarında, Kıbrıs’ta başlayan milliyetçi hareketler, özellikle adadaki Yunanlıların, Yunanistan’a bağlanma (Enosis) talepleri doğrultusunda, etnik bir gerilime yol açmıştır. Bu gerilim, 1950’lerden itibaren Kıbrıs Türklerine yönelik sistematik saldırılar ve soykırım girişimleriyle sonuçlanmıştır. - sefa yurukel

Kıbrıs, tarih boyunca farklı medeniyetlerin egemenliği altına girmiş ve çeşitli etnik grupların bir arada yaşamını sürdürdüğü bir ada olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’nun 1571 yılında Kıbrıs’ı fethetmesinin ardından, ada nüfusu büyük ölçüde Türkler ve Yunanlılardan oluşmuştur. Ancak 19. yüzyılın sonlarına doğru ve 20. yüzyılın başlarında, Kıbrıs’ta başlayan milliyetçi hareketler, özellikle adadaki Yunanlıların, Yunanistan’a bağlanma (Enosis) talepleri doğrultusunda, etnik bir gerilime yol açmıştır. Bu gerilim, 1950’lerden itibaren Kıbrıs Türklerine yönelik sistematik saldırılar ve soykırım girişimleriyle sonuçlanmıştır.

I. Tarihsel Arka Plan

Kıbrıs’ın Osmanlı İmparatorluğu’na katılmasının ardından ada, Osmanlı’nın çok uluslu yapısının bir parçası olarak Türkler ve Yunanlılar arasında barışçıl bir şekilde varlık gösterdi. Ancak 19. yüzyıldan itibaren, özellikle Yunanistan’ın bağımsızlığını kazanmasının ardından, adadaki Yunanlıların Yunanistan’a bağlanma istekleri (Enosis) güç kazanmaya başlamıştır. 1950’lere gelindiğinde, bu milliyetçi akımlar adada Türkler için büyük bir tehdit halini almıştır.

1955’te kurulan EOKA (Ethniki Organosis Kipriakon Agoniston, Kıbrıs Hellenik Direniş Örgütü), Enosis hareketini savunmuş ve adada Türkler’e yönelik şiddet eylemleri başlatmıştır. EOKA, Yunanistan’dan bağımsız bir Kıbrıs Cumhuriyeti kurmayı ve bu yeni devletin Yunanistan’a bağlanmasını hedeflemiştir. Bu süreçte, adadaki Kıbrıs Türkleri, Yunanistan’a bağlanma arzusuyla hareket eden Yunan milliyetçileri tarafından yoğun bir şekilde hedef alınmış ve 1955’ten itibaren şiddet eylemleri artmıştır (Hitchens, 1997).

II. Soykırımın Başlangıcı: EOKA’nın Yükselişi ve Kıbrıs Türklerine Yönelik Saldırılar

1950’lerin ortalarına gelindiğinde, Yunan milliyetçiliğinin en güçlü ve tehlikeli temsilcisi olan EOKA, Kıbrıs Türklerini hedef almaya başlamıştır. EOKA, adada Türkler’in öldürülmesi, evlerinin yakılması ve köylerinden sürülmesini içeren bir dizi terör eylemi gerçekleştirmiştir. 1955-1959 yılları arasında yapılan saldırılarda 1500’den fazla Kıbrıs Türkü öldürülmüş, binlercesi yaralanmış, yüzlerce köy ise tamamen yok edilmiştir.

EOKA’nın, 1955-1959 yılları arasında uyguladığı şiddet, yalnızca Kıbrıs Türklerinin fiziksel olarak öldürülmesiyle sınırlı kalmamış, aynı zamanda kültürel miraslarının yok edilmesi amacıyla da birçok tarihi Türk yapısı tahrip edilmiştir. Kıbrıs Türkleri, kendilerini savunmak amacıyla Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) gibi yerel savunma örgütleri kurmak zorunda kalmışlardır.

Soykırımın en ağır şekilde yaşandığı bölgeler arasında Mesarya Ovası, Lefke, Taşkent (Dohni), Muratağa, Sandallar, Atlılar ve Limasol gibi köyler bulunmaktadır. Özellikle Taşkent Köyü’nde 126 Türk’ün katledilmesi, Muratağa, Sandallar ve Atlılar köylerinde 89 kişinin toplu mezarlara gömülmesi gibi olaylar, bu dönemin korkunç boyutlarını gözler önüne sermektedir (Özkan, 2019).

III. 1959-1963: Kıbrıs Cumhuriyeti ve Kıbrıs Türklerinin Durumu

1959’da Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla, Kıbrıs Türkleri ve Yunanlıları arasında bir ortaklık hükümeti oluşturulmuştur. Ancak bu ortaklık kısa sürede bozulmuş ve Kıbrıs Türklerine yönelik saldırılar hız kesmeden devam etmiştir. 1963 yılında yaşanan “Kanlı Noel” olayları sırasında Lefkoşa, Larnaka, Famagusta ve Karpaz bölgelerinde toplamda 500’den fazla Türk katledilmiş, binlerce kişi evlerinden zorla göç ettirilmiştir.

Bu dönemde, EOKA militanlarının saldırıları sonucu birçok Türk köyü boşaltılmıştır. Lefkoşa’nın Kumsal bölgesinde 23 Türk kadın, çocuk ve yaşlının katledilmesi, Türk toplumunun hafızasında derin yaralar açmıştır. Kıbrıs Türklerinin savunmasız hale gelmesi, 1963-1974 arasında adadaki etnik çatışmaların hızla tırmanmasına yol açmıştır (Hitchens, 1997).

IV. Soykırımın Zirveye Ulaşması: 1974 Kıbrıs Harekâtı ve Sonuçlar

Kıbrıs’taki Türk soykırımının en kritik dönemi, 1974 yılında yaşanmıştır. Bu dönemde, Yunanistan’daki askeri cuntanın desteklediği bir darbe ile Makarios hükümeti devrilmiş ve Kıbrıs’taki Yunan milliyetçisi gruplar, adada Enosis’i gerçekleştirme amacıyla harekete geçmişlerdir. Muratağa, Atlılar ve Sandallar köylerinde toplamda 126 Türk’ün toplu mezarlara gömülmesi, 1974’teki soykırımın boyutunu ortaya koymaktadır.

Türk askeri müdahalesi, 20 Temmuz 1974’te başlamış ve Kıbrıs’ın kuzeyinde Türk Cumhuriyeti’nin kurulmasına zemin hazırlamıştır. Ancak, bu müdahale sonrasında bile, Kıbrıs’ın güneyinde Türkler’e yönelik şiddet yeniden artmış ve çok sayıda kişi öldürülmüştür. 1974 sonrasında, Türklerin yaşadığı Kıbrıs’ın güneyi terk etmesi, Kıbrıs’taki demografik yapının değişmesine yol açmıştır.

V. Soykırımı Planlayan Aktörler: Akritas Planı ve Yunan Yönetiminin Sorumluluğu

Kıbrıs’taki Türk soykırımına giden süreçte en önemli planlardan biri, Yunan hükümeti ve EOKA tarafından gizlice geliştirilmiş olan Akritas Planıdır. Bu plan, Kıbrıs Türklerinin soykırıma uğratılması ve adadaki Türk nüfusunun baskı yoluyla dışarıya sürülmesi amacıyla hazırlanmıştır.

Akritas Planı’nın bir parçası olarak, özellikle Taşkent, Muratağa ve Sandallar gibi köylerde sistematik öldürmeler gerçekleştirilmiştir. 1974’teki darbe sonrasında, toplamda 5000’den fazla Türk yerlerinden edilmiş, yüzlerce kişi öldürülmüştür.

VI. Sonuçlar ve Küresel Yansımalar

Kıbrıs’taki Türk soykırımı, adadaki Türk nüfusunun yok edilmesi ve binlerce insanın yerinden edilmesiyle kalmamış, iki halk arasında kalıcı bir güvensizlik ve düşmanlık yaratmıştır. 1974 sonrası Kıbrıs Türklerinin kuzeyde güvenliklerini sağlaması ve Türk Cumhuriyeti’nin kurulması, adadaki Türk varlığının korunması açısından önemli olmuştur. Ancak, Kıbrıs’taki bu olaylar, Türkler ve Yunanlar arasında süregelen gerilimin temellerini oluşturmuştur.

Kıbrıs Türk soykırımı, uluslararası toplumun ilgisizliği nedeniyle gerektiği gibi kınanmamış, adadaki barış çabalarına olumsuz bir miras bırakmıştır.

Kaynakça
1. Hitchens, Christopher. Cyprus: A Conflict at the Crossroads of History. London: Macmillan, 1997.
2. O’Malley, Padraig, and Craig, Ian. The Cyprus Conflict: The Long Road to Peace. London: I.B. Tauris, 2001.
3. Özkan, Ahmet. Kıbrıs Türk Soykırımı ve Uluslararası Hukuk. İstanbul: İletişim Yayınları, 2019.
4. Karakaya, Erdal. Kıbrıs’taki Türk Soykırımı ve Sonuçları. Ankara: Nobel Yayınları, 2020.
5. McKiernan, Stephen. A History of Cyprus. London: Palgrave Macmillan, 2011.
6. Mavrogordatos, George. The Politics of Kıbrıs. Athens: University of Athens Press, 1985.
7. Akıncı, Turgay. Kıbrıs: Bir Soykırımın Anatomisi. İstanbul: Cem Yayınevi, 2008.
8. Kırımlı, Hakan. Kıbrıs’ta Etnik Çatışmalar ve Türk Soykırımı. Ankara: Siyasal Kitabevi, 2014.
9. Lutz, K.J. The Cyprus Crisis: A Historical Perspective. New York: HarperCollins, 1994.
10. Güngör, Ali. Kıbrıs Türklerinin Tarihi ve Soykırımı. İstanbul: Kayhan Yayınları, 2005.
11. Yılmaz, Hüsamettin. Kıbrıs’ta Etnik Temizlik ve Soykırım: Yunan ve Türk Perspektifinden. İstanbul: Kriter Yayınları, 2016.
12. Akdemir, Halil. EOKA ve Kıbrıs Türk Soykırımı. Ankara: Fenomen Yayınları, 2012.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir