Türk basınında 18 Ocak tarihinde yer alan bir haber çok önemlidir: “Nijerya BRICS’e, Belarus, Bolivya, Küba, Kazakistan, Malezya, Tayland, Uganda ve Özbekistan’dan sonra ortak ülke statüsü kazanan dokuzuncu ülke oldu.”
BRICS, Güney Kore, Meksika, Türkiye gibi BRICS ülkeleriyle ekonomik “işbirliği” yapma kararı almış ülkeleri kapsamamaktadır.
Avrupa Birliği ülkeleri Türkiye’nin üyeliğini suya yazı yazarak bekletirken, Türkiye BRICS’e yönelip üye olmak için 2024 yılında başvuruda bulunmuştur. Türkiye’nin talebine henüz olumlu yada olumsuz bir cevap verilmezken Nijerya BRICS’e üye olmuştur.
BRICS grubu, yeni ülkelerin katılımıyla genişlemektedir. 1 Ocak 2024 tarihinde Mısır, Etiyopya, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri, ardından gecikmeli olarak Suudi Arabistan gruba katılmıştır. Brezilya Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Nijerya’nın 17 Ocak 2025 itibarıyla BRICS’in dokuzuncu ortağı olduğu açıklanmıştır. Bu konuda yapılan açıklamada, Nijerya’nın BRICS ile uyumlu çıkarlarına ve küresel yönetişimdeki aktif rolüne vurgu yapılmıştır. Nijerya; Belarus, Bolivya, Küba, Kazakistan, Malezya, Tayland, Uganda ve Özbekistan’dan sonra “ortak ülke” statüsü kazanan ülkedir. BRICS, Güney Kore, Meksika, Türkiye gibi ülkeleri kapsamamaktadır.
2009 yılında Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin tarafından kurulan BRICS, 2011 yılında Güney Afrika’nın katılımıyla genişlemiştir. Başlangıçta yatırım ve finansal işbirliği için oluşturulan BRICS, 2024 yılında İran, Mısır, Etiyopya ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni üye olarak kabul etmiş, Ocak 2025 tarihinde de Endonezya tam üyeler arasına katılmıştır.
Ekim ayında Rusya’nın Kazan şehrinde düzenlenen BRICS zirvesinde onaylanan “ortak ülke” statüsü, tam üyelik için bekleyen 30’dan fazla ülkeye alternatif bir seçenek sunmaktadır. Bu statü, ülkelerin BRICS ile daha yakın ekonomik ve diplomatik ilişkiler kurmasına imkan tanımaktadır.
Türkiye, 2024 yılı Eylül ayında BRICS üyeliği için başvuruda bulunmuştur. Ömer Bolat, Kasım ayındaki bir röportajında “Türkiye’nin (BRICS) üyeliğine ilişkin statüsüne gelince, Türkiye’ye ortak üyelik statüsü teklif ettiler” demiştir. Türkiye’nin bu teklifi kabul edip etmediğiyle ilgili henüz bir açıklama yapılmamıştır.
BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika ) terimi, bu ülkeler için kullanılır. BRICS, bu ülkelerin İngilizce isimlerinin baş harflerinden oluşur (Brazil, Russia, India, China, South Africa). 2011 yılında Güney Afrika Cumhuriyeti’nin birliğe katılmasıyla “BRICS” olarak adlandırılmıştır. BRICS ülkeleri, bulundukları bölgelerin bölgesel ilişkileri üzerindeki önemli potansiyeline sahiptir. Beş ülke aynı zamanda G-20 üyesidir. 2009’dan bu yana BRICS ülkeleri yıllık olarak resmi zirvelerde temaslarını sürdürmektedirler.
BRICS üyesi ülkelerin hiçbiri Avrupa Birliği, NATO, OECD ve Avrupa Konseyi üyesi değildir. Bu ülkeler, Türkiye gibi Avrupa Birliği’ne üye olmak için başvurmamıştır. Söz konusu ülkeler batılı bir kuruluşa da üye değildir. Türkiye, Avrupa Konseyi kurucu üyesi olup, Europol’de stratejik ortaktır. Kısaca özetlemek gerekirse, Türkiye, doğuya giden gemide batıya koşan bir ülke değildir. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Alın Bizi Şangay Beşlisi İçine Biz de AB’ye ‘Allahaısmarladık’ Diyelim, Ayrılalım Oradan” derken haklı değildir.
Erdoğan, ŞİÖ 24’ncü “Devlet Başkanları Zirvesi Genişletilmiş Oturumu”na katılmış ve Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev‘e daveti için teşekkür etmiştir: “Bu kapsamda Şanghay İşbirliği Teşkilatı ile diyaloğumuzu daha da güçlendirmeye hazırız. Bölgesel çatışmalar, siyasi istikrarsızlıklar ve yoksulluk tarafından tetiklenen uluslararası göç hareketleri de temel kırılganlıklardan birisi haline geldi.”
Türkiye’nin 2013 yılından buyana sahip olduğu diyalog ortaklığı statüsü sayesinde Şanghay İşbirliği Örgütü’nün, Asya ile önemli diyalog kanallarından biri haline geldiğini açıklayan Erdoğan, “Bilindiği Teşkilat’ın Asya’da çok taraflılık hedefine katkı sağlamaya, güvenlik, enerji ve bağlantısallık başta olmak üzere birçok alanda iş birliğimizi sürdürmeye devam edeceğiz” demiştir.
Erdoğan, geçmişte katıldığı bir televizyon programında AB süreci ve ”Şangay Beşlisi” için Putin’e yaptığı teklif hakkında açıklamalarda bulunarak AB’yi eleştirmiş, ”Türkiye AB sürecini unuttu mu?” şeklindeki soruya ”Çok açık ve samimi söyleyeyim, bizim aslında AB sürecini unutmak, kaybetmek diye bir şey söz konusu değil…Oyalayacağına bizi, açıklasın biz de işimize bakalım. Oturup konuşuyorsunuz bize kalkıp da hakikaten ikna edici bir şey söyleyemiyorlar…geçenlerde sayın Putin’e onu söyledim, ‘bizi Şangay Beşlisi içine alın’ dedim. Alın bizi Şangay Beşlisi içine biz de AB’ye ‘allahaısmarladık’ diyelim, ayrılalım oradan. Bu kadar oyalamanın ne anlamı var?” ifadelerini kullanmış, ”ikisi birbirine alternatif mi?” sorusuna “Şangay Beşlisi daha iyi, çok daha güçlü” demiştir. (Şangay Beşlisi’ne alın AB’yi unutalım, Ocak 26, 2013. https://www.hurriyet.com.tr/gundem/sangay-beslisine-alin-abyi-unutalim-22448548)
2010’lı yılların başından itibaren Şanghay İşbirliği Örgütü’ne ilgi gösteren Erdoğan, Putin ile yaptığı temaslarda Türkiye’nin bu örgüte katılımı konusunu ele almıştır. 2012’de Rus liderle yaptığı görüşmede AB’yi Türkiye’nin tam üyelik yolunu kapatmakla eleştirmiş, Putin’e “Bizi Şanghay Beşlisi’ne alın, biz de AB’yi gözden geçirelim” demiştir. Daha sonra yaptığı açıklamalarda, ŞİÖ üyeliğinin AB’ye bir alternatif olmadığının altını çizerek doğru bir tespitte bulunmuştur. Çünkü; AB üyeliği ile ŞİÖ üyeliği farklı iki kuruluştur. Türkiye hem ŞİÖ üyesi, hem de AB üyesi olamaz.
Türkiye, Nisan 2013’te ŞİÖ ile diyalog ortaklığı anlaşmasını imzalamış ve örgüt ile hukuki ilişkisinin temellerini atmıştır. Dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından imzalanan Anlaşma, 2017’de TBMM’de onaylanarak ve yürürlüğe girmiştir. Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Geng Şuang, Türkiye’nin Şanghay İşbirliği Örgütü’ne üyelik başvurusu yapması durumunda bu başvuruyu değerlendirmekte istekli olduklarını açıklamıştır ama bu mümkün değildir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Avrupa Birliği yerine düşünülebileceğini söylediği ŞİÖ üyeliğiyle ilgili şu açıklamada bulunmuştur: “Şanghay Beşlisi içerisinde Türkiye niye olmasın? Sayın Putin, ‘Bunu değerlendiriyoruz’ gibi bir ifade de kullandı. Temenni ederim ki orada olumlu bir gelişme olması halinde, yani Türkiye’nin Şanghay Beşlisi içerisinde yer alması, bu konuda çok daha rahat hareket etmesini sağlayacaktır diye düşünüyorum.”
Türkiye’nin, dünyanın en güçlü savunma örgütü NATO’ya ve de birçok Avrupa kurumuna tam üye olduğu, AB ile de üyelik müzakeresi yaptığı unutulmamalıdır. Bu durumda Erdoğan’ın geçmişteki çıkışı, daha çok AB’ye olan tepkisinin bir yansıması olarak değerlendirilmelidir. Atatürk’ün Fransız gazeteci Maurice Pernot’a verdiği röportaj, günümüzde de geçerliliğini korumaktadır.
“Memleketimizi çağdaşlaştırmak istiyoruz. Bütün mesaimiz Türkiye’de çağdaş, dolayısıyla Batılı bir hükümet vücuda getirmektir. Medeniyete girmeyi arzu edip de, Batı’ya yönelmemiş millet hangisidir? Bir istikamette yürümek azminde olan ve hareketinin ayağında bağlı zincirlerle müşküle sokulduğunu gören insan ne yapar? Zincirleri kırar, yürür.” (Atatürk’ün Bütün Eserleri, 16. Cilt, s.149) Türkiye, doğuya giden bir gemide batıya koşan bir ülke değildir. Çünkü, tüm batılı kuruluşlara üye olup bazılarının da kurucu üyesidir. (S. Rıdvan Karluk, Uluslararası Kuruluşlar, Beta, 7. Baskı, 2014.)