Gana, Batı Afrika’nın tarih boyunca zengin kaynakları ve kültürel çeşitliliği ile bilinen bir bölgesidir. Ancak bu zenginlik, 19. ve 20. yüzyıllarda Avrupa sömürge güçlerinin bölgedeki politikalarını ve ekonomik sömürüsünü derinleştirmiştir. Gana’da yaşanan kitlesel şiddet ve soykırım vakaları, sömürgecilik sonrası dönemde de devam eden etnik ve politik çatışmaların bir sonucu olarak tarihe kazınmıştır.
Tarihsel Arka Plan
Gana, sömürgecilik öncesinde güçlü bir bölgesel güç olan Ashanti Krallığı’na ev sahipliği yapmıştır. Ashanti Krallığı, 17. ve 18. yüzyıllarda Batı Afrika’nın ekonomik ve askeri olarak en güçlü devletlerinden biriydi (Wilks, 1975). Ancak 19. yüzyılda İngilizlerin bölgeye yönelik sömürgeci genişleme politikaları, Ashanti Krallığı ile İngilizler arasında bir dizi kanlı çatışmaya yol açmıştır. Bu süreçte Gana’nın altın kaynakları ve stratejik limanları, İngiltere’nin başlıca hedeflerinden biri haline gelmiştir.
1901’de İngilizler, Ashanti Krallığı’nı tamamen ilhak ederek Gana’yı “Altın Sahili” adı altında bir sömürgeye dönüştürmüştür. Bu durum, yerel halkın ekonomik kaynaklarının sömürülmesine ve kültürel kimliklerinin yok sayılmasına yol açmıştır. Ancak Gana’da kitlesel şiddet ve soykırımın zeminini hazırlayan olaylar, sömürge sonrası dönemde ortaya çıkmıştır. Özellikle 1957’de Gana’nın bağımsızlığını kazanmasının ardından yaşanan etnik ve politik çatışmalar, soykırımı doğuran temel dinamikleri şekillendirmiştir.
Soykırımın Sebepleri
1. Etnik Çatışmalar
Gana’nın çok etnikli yapısı, bağımsızlık sonrası dönemde politik istikrarsızlıkların başlıca nedenlerinden biri olmuştur. Ülkenin kuzeyinde yaşayan Dagomba ve Gonja gibi gruplar ile güneydeki Ashanti ve Ewe halkları arasında derin siyasi ve kültürel ayrılıklar mevcuttu (Agyeman-Duah, 2008). Bu ayrışma, bağımsızlık sonrası dönemde politik liderlerin etnik temelli iktidar arayışlarıyla daha da derinleşmiştir. Özellikle Ashanti bölgesinin ekonomik gücü ve altın madenleri üzerindeki hakimiyeti, diğer etnik gruplar arasında kıskançlık ve düşmanlık doğurmuştur.
2. Siyasi İktidar Mücadeleleri
1957’de Gana’nın bağımsızlığını kazanmasının ardından, Kwame Nkrumah liderliğinde kurulan sosyalist hükümet, tüm ülkeyi birleştirme amacıyla bir dizi reform başlatmıştır. Ancak bu reformlar, Ashanti halkı gibi özerklik talep eden etnik gruplar tarafından büyük bir tehdit olarak algılanmıştır. 1966’da Nkrumah hükümetinin askeri bir darbeyle devrilmesi, ülkedeki politik istikrarsızlıkları artırmış ve bu durum, belirli etnik grupların hedef alınmasına yol açmıştır (Boahen, 1987).
3. Kaynakların Kontrolü
Gana’nın sahip olduğu zengin altın ve boksit kaynakları, hem sömürge döneminde hem de bağımsızlık sonrası dönemde etnik gruplar arasında çatışmaların merkezinde yer almıştır. Özellikle Ashanti bölgesindeki altın madenlerinin kontrolü, 20. yüzyılın sonlarına doğru yaşanan kitlesel şiddetin başlıca nedenlerinden biri olmuştur.
Sorumlular
Yerel Politik Liderler
Gana’da yaşanan kitlesel şiddet ve soykırımın birincil sorumluları, bağımsızlık sonrası dönemdeki politik liderlerdir. Özellikle darbeler ve otoriter yönetimler, belirli etnik grupları hedef alarak siyasi çıkarlarını pekiştirmeye çalışmıştır. 1980’lerde Jerry Rawlings liderliğindeki askeri rejim, Ashanti ve Ewe gruplarına yönelik şiddet eylemlerini teşvik etmiştir (Gyimah-Boadi, 1994).
Sömürgeci Güçler
Gana’daki etnik çatışmaların ve soykırımın kökleri, büyük ölçüde sömürgeci güçlerin “böl ve yönet” politikalarına dayanmaktadır. İngilizler, Ashanti gibi güçlü etnik grupları zayıflatmak için diğer etnik gruplarla işbirliği yapmış ve bu durum, etnik gruplar arasında kalıcı bir düşmanlık yaratmıştır.
Uluslararası Toplumun İhmali
Soykırım sürecinde uluslararası toplumun sessiz kalması, kitlesel şiddetin boyutlarının büyümesine katkıda bulunmuştur. Özellikle 1980’lerdeki insan hakları ihlalleri, uluslararası gözlemciler tarafından yeterince raporlanmamış ve müdahale edilmemiştir.
Kullanılan Metodlar
1. Fiziksel Şiddet ve Toplu Katliamlar
Gana’da etnik gruplar arasındaki çatışmalarda, köylerin yakılması, toplu infazlar ve kadınlara yönelik cinsel şiddet gibi yöntemler sıklıkla kullanılmıştır. 1994 yılında Kuzey Gana’da yaşanan Konkomba-Nanumba çatışmaları sırasında yüzlerce insan öldürülmüş ve binlercesi yerinden edilmiştir (Tsikata, 1999).
2. Açlık ve Ekonomik Baskı
Bazı etnik gruplar, hükümet tarafından uygulanan ekonomik yaptırımlarla hedef alınmıştır. Özellikle Ashanti bölgesindeki altın madenlerinin millileştirilmesi, bu bölgedeki halkın ekonomik olarak izole edilmesine yol açmıştır.
3. Propaganda ve Ayrımcılık
Etnik gruplar arasındaki düşmanlık, hükümet destekli medya ve propagandayla derinleştirilmiştir. Özellikle darbe dönemlerinde, belirli etnik gruplar “devlet düşmanı” olarak hedef gösterilmiştir.
Uluslararası Hukuk ve Gana Soykırımı
Gana’da yaşanan şiddet olayları, Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi’nin (1948) tanımladığı suçların bir kısmını karşılamaktadır. Ancak bu olaylar, uluslararası toplum tarafından soykırım olarak tanınmamış ve yeterince araştırılmamıştır. Bu durum, Afrika’daki insan hakları ihlallerine yönelik küresel duyarsızlığı bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Sonuç
Gana Soykırımı, sömürgecilik sonrası dönemde etnik ve politik çatışmaların yol açtığı bir trajedi olarak, Afrika’nın tarihine damga vuran olaylardan biridir. Bu olaylar, sömürgeci politikaların uzun vadeli etkilerinin yanı sıra yerel liderlerin yanlış politikalarının sonuçlarını da gözler önüne sermektedir. Soykırımın uluslararası alanda tanınması ve bu konuda daha fazla akademik araştırma yapılması, hem Gana halkının geçmişle yüzleşmesi hem de gelecekte benzer olayların önlenmesi açısından kritik öneme sahiptir.
Kaynakça
• Agyeman-Duah, Baffour. Ghana: Governance in the Fourth Republic. Accra: Freedom Publications, 2008.
• Boahen, Adu. African Perspectives on Colonialism. Baltimore: Johns Hopkins University Press, 1987.
• Gyimah-Boadi, Emmanuel. “The Rawlings Factor in Ghanaian Politics.” The Journal of Modern African Studies 32, no. 1 (1994): 37-59.
• Tsikata, Dzodzi. “Conflict and Displacement in Northern Ghana: The Konkomba-Nanumba Rivalry.” African Journal of Conflict Resolution, 1999.
• Wilks, Ivor. Asante in the Nineteenth Century: The Structure and Evolution of a Political Order. Cambridge: Cambridge University Press, 1975.
• United Nations. Convention on the Prevention and Punishment of the Crime of Genocide. New York: United Nations, 1948.
Bir yanıt yazın