Fildişi Sahili (Côte d’Ivoire), Batı Afrika’nın önemli ülkelerinden biri olarak zengin doğal kaynaklara, etnik çeşitliliğe ve karmaşık bir tarihsel arka plana sahiptir. Ancak, ülke, 2000’li yıllardan itibaren iç savaşlar, etnik çatışmalar ve şiddet olaylarıyla gündeme gelmiştir. Özellikle 2010-2011 yıllarında Laurent Gbagbo ve Alassane Ouattara liderliğindeki siyasi kriz sırasında yaşanan olaylar, kitlesel şiddet ve insan hakları ihlalleriyle derinleşmiş ve soykırım tartışmalarını gündeme getirmiştir.
Tarihsel Arka Plan
Fildişi Sahili’nin modern tarihi, 19. yüzyılda Fransız sömürgesi haline gelmesiyle başlar. 1960 yılında bağımsızlık kazanan ülke, uzun yıllar boyunca Félix Houphouët-Boigny’nin liderliğinde siyasi istikrarını korumuştur. Ancak, Houphouët-Boigny’nin 1993’teki ölümüyle birlikte ülkede siyasi ve etnik temelli çatışmalar başlamıştır.
Ülke, 60’tan fazla etnik gruba ev sahipliği yapmaktadır. Kuzeyde Müslüman nüfusun yoğun olduğu Dioula grubu, güneyde ise Hristiyan ve animist nüfusun yoğun olduğu Baoulé ve Bété grupları yer alır. Bu etnik ve dini çeşitlilik, başlangıçta ülkenin zenginliği olarak görülse de, siyasi liderlerin bu farklılıkları manipüle etmesi sonucu derin bir bölünmeye yol açmıştır.
2000 yılında Laurent Gbagbo’nun başkan seçilmesiyle, özellikle kuzeydeki Müslüman Dioula topluluğu kendisini dışlanmış hissetmiş ve ülke kuzey-güney ayrışmasına sürüklenmiştir. Bu ayrışma, 2002’de başlayan iç savaşla zirveye ulaşmıştır. 2010’daki seçimler ise ülkenin modern tarihinde en kanlı dönemlerden birine neden olmuş ve soykırım tartışmalarını alevlendirmiştir.
Soykırımın Tanımı ve Fildişi Sahili Bağlamı
Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi’ne göre soykırım, belirli bir etnik, ulusal, ırksal veya dini gruba karşı, bu grubu kısmen ya da tamamen yok etme amacıyla gerçekleştirilen eylemleri içerir. Fildişi Sahili’nde, özellikle 2010-2011 yılları arasında gerçekleşen çatışmalar sırasında bu tanıma uygun kitlesel öldürmeler ve ciddi insan hakları ihlalleri yaşanmıştır.
Bu dönemde, Laurent Gbagbo’nun seçim yenilgisini kabul etmemesi, ülkede siyasi ve etnik temelli bir krize dönüşmüş ve şiddet olaylarını tetiklemiştir. Gbagbo’nun destekçileri, genellikle güneydeki Hristiyan gruplardan oluşurken, Alassane Ouattara’nın destekçileri ise kuzeydeki Müslüman topluluklardan gelmiştir. Bu etnik ve dini bölünme, seçim sonrası şiddet olaylarında sivillere yönelik saldırılar ve kitlesel öldürmelerle derinleşmiştir.
Soykırımı Tetikleyen Nedenler
Fildişi Sahili’ndeki şiddet olaylarının ve olası soykırımın ardındaki nedenler, birkaç temel faktöre dayanmaktadır:
1. Etnik ve Dini Ayrışma
Kuzey ve güney arasında tarihsel olarak var olan dini ve etnik ayrışma, siyasi liderler tarafından manipüle edilmiştir. Gbagbo, güneydeki Hristiyan çoğunluğu mobilize ederek kuzeydeki Müslüman topluluğa karşı bir kampanya yürütmüştür. Bu ayrımcı politika, özellikle kuzeydeki Dioula topluluğuna yönelik şiddeti artırmıştır (Adebajo, 2011).
2. Toprak ve Vatandaşlık Sorunları
Fildişi Sahili’nde toprak mülkiyeti ve vatandaşlık sorunları, özellikle kuzeydeki göçmen kökenli topluluklarla güneydeki yerleşik halk arasında uzun süredir devam eden bir gerilim kaynağıdır. Kuzeydeki topluluklar, vatandaşlık haklarından mahrum bırakılmış ve bu durum, etnik temelli dışlanmayı derinleştirmiştir.
3. Siyasi İktidar Mücadelesi
2010 seçimleri, ülkedeki siyasi ayrışmayı derinleştiren bir dönüm noktası olmuştur. Alassane Ouattara’nın seçimleri kazandığı uluslararası toplum tarafından kabul edilse de, Gbagbo iktidarı bırakmayı reddetmiş ve ülkeyi iç savaşa sürüklemiştir. Bu süreçte her iki taraf da sivillere yönelik saldırılar gerçekleştirmiştir.
4. Uluslararası Müdahalelerin Yetersizliği
Uluslararası toplumun, Fildişi Sahili’ndeki çatışmaları önlemekte yetersiz kalması, krizin daha da derinleşmesine neden olmuştur. Özellikle Birleşmiş Milletler’in ülkedeki şiddeti engellemek için yeterince etkili adımlar atmaması, sivillerin kitlesel şiddete maruz kalmasına zemin hazırlamıştır (Bellamy, 2012).
Sorumlular
Fildişi Sahili’ndeki olayların sorumluluğu, büyük ölçüde siyasi liderlere ve milis gruplarına atfedilmektedir.
Laurent Gbagbo
Gbagbo, seçimleri kaybetmesine rağmen iktidarı bırakmayı reddetmiş ve destekçilerini şiddet eylemlerine teşvik etmiştir. Özellikle güneydeki Hristiyan toplulukları mobilize ederek, kuzeydeki Müslüman topluluklara karşı kitlesel saldırılar düzenlemiştir.
Alassane Ouattara
Ouattara ve destekçileri, Gbagbo’ya karşı yürüttükleri mücadelede, özellikle Duékoué gibi bölgelerde Hristiyan sivillere yönelik misilleme saldırıları gerçekleştirmiştir. Bu saldırılar, etnik temelli şiddeti daha da derinleştirmiştir (Cook, 2012).
Milis Grupları
Her iki liderin destekçileri tarafından kurulan milis grupları, sivillere yönelik şiddet eylemlerinde başrol oynamıştır. Bu gruplar, toplu öldürmeler, tecavüz ve zorla yerinden etmeler gibi insan hakları ihlallerine neden olmuştur.
Uzman Görüşleri ve Literatür Taraması
Fildişi Sahili’ndeki olaylar, akademik çevrelerde soykırım tanımına uygun olup olmadığı konusunda tartışılmaktadır.
Bellamy (2012), Fildişi Sahili’ndeki olayları “hedefli kitlesel şiddet” olarak tanımlamakta ve bu şiddetin etnik ve dini grupları sistematik olarak hedef aldığını öne sürmektedir. Bellamy’e göre, uluslararası toplumun müdahalede yetersiz kalması, şiddetin kontrolsüz bir şekilde yayılmasına neden olmuştur.
Adebajo (2011) ise, çatışmaların temelinde etnik ayrışmadan ziyade siyasi güç mücadelesinin olduğunu savunmaktadır. Ona göre, her iki taraf da etnik ve dini kimlikleri, siyasi kazanım elde etmek için araçsallaştırmıştır.
Cook (2012), özellikle Duékoué’de yaşanan kitlesel öldürmeleri “soykırım olarak değerlendirilebilecek insanlık suçları” olarak tanımlamaktadır. Cook’a göre, bu olaylar, etnik temelli şiddetin en açık örneklerinden biridir.
Sonuç
Fildişi Sahili’nde yaşanan olaylar, etnik ve dini temelli bir ayrışmanın yanı sıra, siyasi iktidar mücadelesinin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Özellikle 2010-2011 yılları arasında yaşanan seçim krizi sırasında, ülke tarihindeki en kanlı dönemlerden biri yaşanmıştır. Laurent Gbagbo ve Alassane Ouattara gibi liderlerin, etnik kimlikleri manipüle ederek halkı bölmesi, çatışmaların temel nedenlerinden biridir. Bu olaylar, uluslararası toplumun daha etkili müdahalelerde bulunması gerektiğini göstermektedir. Fildişi Sahili’ndeki bu süreç, modern Afrika tarihinde soykırım tartışmalarına konu olan önemli bir örnek olarak değerlendirilmektedir.
Kaynakça
1. Adebajo, A. (2011). The Curse of Berlin: Africa After the Cold War. London: Hurst Publishers.
2. Bellamy, A. J. (2012). Mass Atrocities and the Responsibility to Protect: Restoring Human Protection in Failed States. Oxford: Oxford University Press.
3. Cook, N. (2012). Côte d’Ivoire’s Post-Election Crisis. Congressional Research Service Report.
4. Straus, S. (2016). Making and Unmaking Nations: War, Leadership, and Genocide in Modern Africa. Ithaca: Cornell University Press.
5. United Nations (2011). Report of the International Commission of Inquiry on Côte d’Ivoire. United Nations.
Bir yanıt yazın