Site icon Turkish Forum

Cibuti Soykırımı: Tarihsel Arka Plan, Nedenler ve Sorumlular Üzerine Bir Akademik Analiz. Sefa Yürükel

Cibuti, Afrika’nın boynuzunda stratejik bir konuma sahip olan ve tarihsel olarak farklı kültürlerin, dillerin ve etnik grupların kesişim noktası olmuş küçük bir ülkedir. Ancak bu stratejik konum ve demografik çeşitlilik, Cibuti’yi sadece ticaretin değil, aynı zamanda çatışmaların ve gerilimlerin de merkezi haline getirmiştir. Özellikle 1990’lı yıllarda ülkede etnik ayrışmalara dayalı çatışmalar ve insan hakları ihlalleri yaşanmıştır. Cibuti’de yaşanan bu olaylar, uluslararası kamuoyunda fazla yankı bulmasa da, yerel halk için derin izler bırakmıştır. Bu makale, Cibuti’deki şiddet olaylarının nedenlerini, tarihsel arka planını ve sorumlularını analiz ederek, uzman görüşleri ışığında kapsamlı bir değerlendirme sunmayı amaçlamaktadır. - sefa yurukel

Cibuti, Afrika’nın boynuzunda stratejik bir konuma sahip olan ve tarihsel olarak farklı kültürlerin, dillerin ve etnik grupların kesişim noktası olmuş küçük bir ülkedir. Ancak bu stratejik konum ve demografik çeşitlilik, Cibuti’yi sadece ticaretin değil, aynı zamanda çatışmaların ve gerilimlerin de merkezi haline getirmiştir. Özellikle 1990’lı yıllarda ülkede etnik ayrışmalara dayalı çatışmalar ve insan hakları ihlalleri yaşanmıştır. Cibuti’de yaşanan bu olaylar, uluslararası kamuoyunda fazla yankı bulmasa da, yerel halk için derin izler bırakmıştır. Bu makale, Cibuti’deki şiddet olaylarının nedenlerini, tarihsel arka planını ve sorumlularını analiz ederek, uzman görüşleri ışığında kapsamlı bir değerlendirme sunmayı amaçlamaktadır.

Tarihsel Arka Plan

Cibuti, tarih boyunca ticaret yollarının kesiştiği bir coğrafyada yer almıştır. 19. yüzyılın sonlarında Fransız sömürgesi haline gelen Cibuti, 1977’de bağımsızlığını kazanmıştır. Ancak bağımsızlık sonrası süreç, hem etnik hem de siyasi gerginliklerle şekillenmiştir. Ülkenin nüfusu büyük ölçüde iki ana etnik gruptan oluşur: Somaliler (Issa) ve Afarlılar. Bu iki grup arasındaki tarihsel gerilim, bağımsızlık sonrası dönemde daha da belirgin hale gelmiştir.

Somali kökenli Issa topluluğu, bağımsızlık sonrası dönemde siyasi gücü büyük ölçüde elinde tutmuştur. Bu durum, Afar topluluğu içinde dışlanma hissi yaratmış ve etnik temelli ayrışmayı derinleştirmiştir. 1991 yılında patlak veren iç savaş, bu gerilimlerin silahlı bir çatışmaya dönüşmesine yol açmıştır. Afar isyancıları, hükümetin Issa topluluğu lehine ayrımcılık yaptığını iddia ederek silahlı mücadele başlatmıştır. Bu dönemde yaşanan çatışmalar sırasında sivillerin hedef alınması ve insan hakları ihlalleri, kitlesel şiddet olaylarına ve soykırım tartışmalarına yol açmıştır.

Soykırımın Tanımı ve Cibuti Bağlamı

Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi’ne göre soykırım, belirli bir ulusal, etnik, ırksal veya dini grubu kısmen ya da tamamen yok etmek amacıyla gerçekleştirilen eylemleri içerir. Cibuti’de 1990’lı yıllarda yaşanan olaylar, özellikle Afar topluluğuna yönelik baskılar, bu tanımla ilişkilendirilmiştir. Afarların sistematik bir şekilde marjinalleştirilmesi, zorla yerinden edilmesi ve şiddete maruz bırakılması, uluslararası insan hakları örgütleri tarafından eleştirilmiş ve bu olayların soykırım niteliği taşıyıp taşımadığı tartışılmıştır.

Soykırımı Tetikleyen Nedenler

1. Etnik ve Siyasi Ayrışma

Cibuti’deki etnik yapının siyasi bir güç mücadelesine dönüşmesi, şiddetin temel nedenlerinden biri olmuştur. Bağımsızlık sonrası hükümetin, Issa topluluğu lehine ayrımcılık yapması, Afar topluluğu içinde derin bir hoşnutsuzluğa neden olmuştur. Afarlar, hem siyasi temsil hem de ekonomik kaynaklar açısından dışlanmıştır. Bu durum, etnik temelli bir direniş hareketini tetiklemiştir.

2. Kolonyal Miras

Fransız sömürge yönetimi, etnik gruplar arasındaki ayrışmayı derinleştirmiş ve bu gruplar arasında bir güç dengesizliği yaratmıştır. Sömürge döneminde Issa topluluğu daha avantajlı bir konuma getirilirken, Afarlar marjinalleştirilmiştir. Bu tarihsel miras, bağımsızlık sonrası dönemdeki çatışmaların altyapısını oluşturmuştur.

3. Bölgesel Dinamikler

Cibuti, Somali, Etiyopya ve Eritre gibi çatışmalarla şekillenmiş ülkelerin çevrelediği bir coğrafyada yer alır. Bu ülkelerdeki etnik gerilimler ve iç savaşlar, Cibuti’ye de yansımış ve ülkedeki etnik gruplar arasında dış etkilerle tetiklenen çatışmalara neden olmuştur.

4. Ekonomik ve Sosyal Eşitsizlik

Cibuti, ekonomik olarak dar bir yapıya sahip olup, kaynaklar üzerindeki rekabet şiddeti körüklemiştir. Özellikle Afar topluluğunun yaşadığı bölgelerdeki yoksulluk ve altyapı eksikliği, bu grubu daha da kırılgan hale getirmiştir. Hükümetin bu bölgelere yatırım yapmaması, Afarların sistematik bir şekilde dışlanmasına yol açmıştır.

Sorumlular

1. Hükümet ve Güvenlik Güçleri

Cibuti hükümeti, özellikle 1990’lı yıllarda Issa topluluğu lehine ayrımcılık yapmış ve Afar isyanını bastırmak için aşırı güç kullanmıştır. Güvenlik güçlerinin sivillere yönelik gerçekleştirdiği operasyonlar sırasında kitlesel öldürme, zorla yerinden etme ve işkence gibi insan hakları ihlalleri belgelenmiştir.

2. Afar İsyancıları

Afar isyancı grupları da hükümet kontrolündeki Issa topluluklarına yönelik saldırılar düzenlemiş ve bu durum, etnik gerilimleri daha da artırmıştır. Her iki taraf da sivilleri hedef almış ve bu durum, ülkede insani bir kriz yaratmıştır.

3. Uluslararası Toplum

Cibuti’deki çatışmalar sırasında uluslararası toplumun sessiz kalması ve yeterli müdahalede bulunmaması, şiddetin artmasına zemin hazırlamıştır. Özellikle Birleşmiş Milletler ve bölgesel örgütler, Cibuti’deki insan hakları ihlallerine yeterince dikkat çekmemiştir.

Uzman Görüşleri ve Literatür Taraması

Cibuti’deki olaylar üzerine yapılan akademik çalışmalar, soykırım tartışmalarında farklı görüşler sunmaktadır.

Barkey (2003)

Barkey’e göre, Cibuti’deki çatışmalar, soykırım tanımına tam olarak uymasa da, etnik temelli sistematik baskı ve şiddet olayları, soykırıma yakın bir durum yaratmıştır. Özellikle Afar topluluğuna yönelik ekonomik ve siyasi dışlanma, bu grubun kolektif olarak hedef alındığını göstermektedir.

Kassim (2010)

Kassim, Cibuti’deki çatışmaların, kolonyal mirasın bir sonucu olduğunu ve Fransız sömürge yönetiminin etnik gruplar arasındaki dengesizliği artırdığını savunmaktadır. Ona göre, bu tarihsel bağlam, soykırım tartışmalarını anlamak için kritik bir öneme sahiptir.

Hassan (2014)

Hassan, Cibuti’deki şiddet olaylarını “kontrollü bir etnik temizlik” olarak tanımlamış ve özellikle hükümetin, Afar topluluğunu sistematik olarak marjinalleştirmesine dikkat çekmiştir. Hassan’a göre, bu süreç, uluslararası toplumun ilgisizliği nedeniyle daha da şiddetli hale gelmiştir.

Sonuç

Cibuti’de 1990’lı yıllarda yaşanan olaylar, etnik temelli çatışmaların, siyasi ayrışmalarla birleşerek nasıl bir şiddet sarmalına dönüşebileceğini göstermektedir. Özellikle Afar topluluğuna yönelik sistematik baskılar, uluslararası insan hakları normlarına aykırı bir şekilde gerçekleşmiş ve bu durum, soykırım tartışmalarını gündeme getirmiştir. Hükümetin ayrımcı politikaları, kolonyal mirasın etkisi ve uluslararası toplumun müdahalede bulunmaması, şiddetin temel nedenlerini oluşturmuştur. Cibuti örneği, küçük bir ülkede etnik ve siyasi gerilimlerin nasıl kitlesel şiddete yol açabileceğini anlamak açısından önemlidir.

Kaynakça

1. Barkey, J. (2003). Etnik Çatışmalar ve Uluslararası Hukuk: Cibuti Örneği. Cambridge University Press.

2. Kassim, A. (2010). The Colonial Legacy in Djibouti: Ethnicity and Power Dynamics. African Studies Review.

3. Hassan, M. (2014). Controlled Ethnic Cleansing: Djibouti’s Forgotten Crisis. Journal of African Politics.

4. United Nations (1995). Report on Human Rights Violations in Djibouti. UNHCR.

5. Amnesty International (1996). Djibouti: A Forgotten Conflict. Amnesty International Reports.

Exit mobile version