Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Yarısı Bizden Kampanyası”na 2024 – 2027 yıllarını kapsayan dönemde bütçeden 611 milyar TL kaynak ayırdıklarını belirtirken enflasyonu, 2025 yılında yüzde 20’li, 2026’da yüzde 10’lu seviyelere çekmek olduğunu açıklamıştır. Hayat pahalılığının en önemli nedeninin “yüksek kiralar” olduğunu belirten Şimşek, konut arzının daha da arttırılacağını açıklamıştır: ”Yarısı Bizden Kampanyası’na 2024 ila 2027 yıllarını kapsayan dönemde bütçeden 611 milyar lira kaynak ayırdık. İmkanımız olsa konut üretimine ayırdığımız payı 3’e – 5’e katlamak isteriz. Hedefimiz 2025’te enflasyonu yüzde 20’li, 2026’da yüzde 10’lu seviyelere çekmek.”
Enflasyonu “çift” haneli rakamlardan “tek” haneli rakamlara indirmek (44.38 den yüzde 9’a) çok daha zordur. DPT’da AET Genel Müdürlüğü’nden “halef selef” olduğumuz Cumhurbaşkanı Yardımcısı sayın Cevdet Yılmaz, Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı Aralık 2024 dönemi enflasyon verilerine ilişkin sosyal medya hesabından değerlendirmede bulunmuş, dezenflasyon sürecini tesis etmeye devam ettiklerini açıklamıştır: “Tüketici fiyatlarındaki aylık yükseliş aralık ayında yüzde 1,03 olarak gerçekleşmiştir. Uyguladığımız politikalar sayesinde 2024 yıl sonu enflasyonu geçen yıla göre 20,4 puan azalarak, yüzde 44,4 seviyesinde gerçekleşmiştir. Dezenflasyon sürecini başlattığımız 2024 yılı Haziran ayından itibaren ise yıllık enflasyondaki düşüş 31,1 puana ulaşmıştır.“
TCMB Başkanı Fatih Karahan Londra’da ‘Türkiye’de Enflasyon Görünümü’ başlıklı sunumda, kurumsal enflasyon beklentilerinde de olumlu yönde gelişmeler görüldüğünü, kur korumalı mevduat hesaplarında düşüşün devam ettiğini, bu hesapların sınırlı bir bölümünün dövize döndüğünü açıklamıştır: “Türkiye’s annual inflation rate dipped to 44.38 percent in December 2024, posting the seventh consecutive decline since June 2024.”
Enflasyon, bir ülkedeki mal ve hizmet fiyatlarının genel düzeyinde sürekli artış anlamına gelir. Türkiye, uzun yıllardır enflasyon sorunu ile karşı karşıya olan bir ülkedir. Enflasyonu yüzde 75’ten yüzde 40’a düşürmek kolay, yüzde 40’tan yüzde 20’ye düşürmek zor, yüzde 20’den tek haneye düşürmek ise çok daha zordur.
Türkiye’de enflasyon, 1970’ler ve 1980’ler boyunca düşük bir seviyede olmuştur. 1990’ların başından sonra enflasyon artmış ve çift haneli rakamlara ulaşmıştır. Kişiler, gelirlerinin artış hızının giderlerinin artış hızından daha düşük olması durumunda hayat pahalılığından etkilenir. Fiyat artışı, belirli bir mal veya hizmetin fiyatının artışını, hayat pahalılığı ise, insanların temel ihtiyaçlarını karşılamak için harcamalarının artışı sonucu yaşadıkları mali zorlukları açıklar. Türkiye, uzun yıllar enflasyon sorunu ile yaşayan bir ülkedir. Bu sorunun temelinde; ekonomik, yapısal ve siyasi nedenler yer almaktadır. S. Rıdvan Karluk, Türkiye Ekonomisi, 13. Baskı, s.473-506.
OECD üyesi ülkeler arasında Türkiye, enflasyon şampiyonudur. 1985-1990 yılları arasında OECD Büyükelçiliğimizde DPT Müşaviri olarak görev yaptım. O dönemde de Türkiye enflasyon şampiyonu olduğu için OECD ülkelerinin enflasyon oranları şişmesin diye Türkiye’ye ilişkin rakamlar ortalamaya sokulmayarak ayrıca verilirdi.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile TCMB Başkanı Fatih Karahan’ın Londra’daki Konferans’ta yaptıkları sunumlar önemlidir. Şimşek, para politikasının gecikmeli etkisinin enflasyondaki göstergesinin bu yıl da devam edeceğini belirtmiş, bütçe açığının milli gelire oranının yüzde 3 seviyesine indireceklerini açıklamıştır.
1982 yılında Eskişehir’de doğan Fatih Karahan, “Türkiye’de Enflasyon Görünümü” konulu sunumunda,enflasyonun düşüşünü sürdürdüğünü belirtmiş, hizmet enflasyonunda da azalış sağlandığını, geriye dönük endeksleme kapsamındaki kalemlerin hizmet enflasyonunun yüksek seviyelerde kalmasına yol açtığını, temel enflasyon trendinin düştüğünü, hane halkı enflasyon beklentilerinde de iyileşmelerin başladığını, Kur Korumalı Mevduat hesaplarında azalmanın devam ettiğini, bu hesapların sınırlı bir bölümünün dövize döndüğünü açıklamıştır.
Mehmet Şimşek, “MÜSİAD 2024 Yılı Değerlendirmesi ve 2025 Yılı Beklentileri” programında yaşam pahalılığının en önemli nedenlerinden birinin yüksek kiralar olduğunu, bu sorunun para politikasıyla çözülemeyeceğini açıklarken doğru bir tespitte bulunmuştur. Dezenflasyon sürecinin başladığını belirten Şimşek, hedeflerinin bu yıl enflasyonu yüzde 20 civarına çekmek, bir sonraki yıl yüzde 10’lar seviyesine indirmek ve ardından tek haneli rakamlara düşürmek olduğunu vurgulamış, hayat pahalılığının en önemli nedenin yüksek kiralar olduğunu açıklamıştır.
“Hedefimiz enflasyonu bu sene yüzde 20 civarına çekmek, bir sonraki sene de yüzde 10’lar civarına ve daha sonra tek haneye çekmek. 2025 önceliklerimiz dezenflasyonu artık daha hissedilebilir düzeyde hızlandırıp yapısal dönüşümün hızlandırılması.”
Enflasyonun yüksek seviyelerde devam etmesi durumunda tüketicilerin harcamaları azalabilir ve tasarruf yapmaya teşvik edilebilirler. Bu durum işletmelerin gelirlerini düşürebilir ve yatırımları olumsuz yönde etkileyebilir. Aynı zamanda enflasyon, sabit gelire sahip olan kesimleri de olumsuz etkileyerek sosyal adaletsizliğe yol açabilir. Enflasyonun kontrol altında tutulması ekonomik istikrarın sağlanması için çok önemlidir.
Yüksek enflasyon; işsizliğin artmasına, reel ücretlerin düşmesine, ithalat maliyetlerinin artmasıyla birlikte dış ticaret dengesinin bozulmasına yol açar. Bu nedenle enflasyonla mücadele etmek, ekonomik istikrarın sağlanması ve sürdürülebilir büyümenin desteklenmesi açısından önemlidir. Ekonomik istikrarın sağlanması, işsizlik oranlarının kontrol altında tutulması ve gelir dağılımının adaletli bir şekilde düzenlenmesi, enflasyonla mücadelede önemli faktörlerdir.
Enflasyonla mücadelede birden fazla yöntemin bir arada kullanılması ve bu konuda kararlılıkla hareket edilmesi gerekir. Dengeli ve sürdürülebilir politikaların benimsenmesi, enflasyonla mücadelede başarılı olunmasını sağlayabilir ama günümüzde enflasyonla mücadelede başarı sağlanmış mıdır? Bu sorumun cevabını siz değerli okurlarıma bırakıyorum.
Bir yanıt yazın