Siyaset, Siyasetçi ve Siyasi Birey Davranışlarının Akademik Olarak İncelenmesi: Perspektifler. Sefa Yürükel

Sefa Yürükel - sefa yurukel

Sefa Yürükel

Siyaset, siyasetçi ve siyasi birey davranışlarını incelemek, birden çok akademik disiplini ve bu disiplinlerin kendine özgü bakış açılarını anlamayı gerektirir. Siyasetin toplum ve birey üzerindeki etkisini anlamak için sosyoloji, antropoloji, siyaset bilimi, psikoloji, medya bilimi ve felsefe gibi alanlardan faydalanmak önemlidir. Her bir disiplin, bireylerin siyasi davranışlarını farklı açılardan ele alırken, bu perspektifler birbirini tamamlayarak daha kapsamlı bir anlayış ortaya koyar.

I. Siyaset ve Siyasetçinin Sosyolojik İncelemesi

Sosyoloji, toplumsal yapıları ve bireylerin bu yapılar içindeki rollerini anlamaya yönelik bir bilim dalıdır. Siyasetin sosyolojik boyutunu incelediğimizde, siyaset ve siyasetçilerin toplumla nasıl bir etkileşimde bulunduklarını görmek mümkündür. Auguste Comte, toplumsal düzeni ve toplumun evrimsel gelişimini inceleyerek sosyolojinin temellerini atmıştır. Bu anlayışa göre, siyaset bir toplumun düzenini sağlamak için gereklidir ve siyasetçi, toplumun yapısına göre hareket eder.

Emile Durkheim, toplumsal dayanışma ve normların gücüne dikkat çekerek, bireylerin kolektif bilinciyle siyasal davranışlarını şekillendirdiklerini savunur. Durkheim’in kolektivist yaklaşımı, siyasetçilerin toplumun değerlerine ve normlarına nasıl uyum sağladığını anlamak için kritik bir perspektif sunar. Durkheim’e göre, siyasetçi, toplumsal düzenin korunmasında önemli bir rol oynar ve toplumun ortak değerlerine dayanarak siyasal kararlar alır.

Max Weber ise, siyasetçilerin güç ilişkilerini nasıl yönettiğini ve toplumu nasıl şekillendirdiğini anlamak için “meşruiyet” kavramını geliştirir. Weber’e göre, siyasetçiler, toplumsal meşruiyet temelli liderlik anlayışları ile toplumun normlarını ve değerlerini şekillendirir. Weber’in bürokrasi ve liderlik türleri üzerine yaptığı çalışmalar, siyasetçi davranışlarını toplumsal yapılarla ilişkilendirerek anlamamıza yardımcı olur.

II. Antropolojik Bakış Açısı

Antropoloji, insan kültürlerini, toplumsal yapılarını ve davranışlarını inceleyen bir bilim dalıdır. Siyaset ve siyasetçi davranışlarını antropolojik bir bakış açısıyla incelediğimizde, kültürel normlar, ritüeller ve toplumların tarihi miraslarının siyaseti nasıl şekillendirdiğini görmek mümkündür. Clifford Geertz’in “derinlemesine inceleme” yöntemi, bir toplumun kültürel yapılarını anlamada siyasetçilerin davranışlarını ve kararlarını kültürel bağlamda yorumlamamıza olanak tanır.

Antropolog Victor Turner, toplumsal ritüellerin ve sembollerin toplumsal değişim süreçlerindeki rolüne dikkat çekmiştir. Turner’e göre, siyaset ve toplumsal güç ilişkileri, kültürel ritüellerle şekillenir ve bu ritüeller, siyasetçilerin toplumla kurduğu bağda önemli bir yer tutar. Siyasi davranışların antropolojik analizi, bireylerin politik eylemlerini sadece ideolojik değil, aynı zamanda kültürel bir bağlamda ele alır.

III. Siyaset Bilimi Perspektifi

Siyaset bilimi, siyaset, devlet, yönetim ve güç ilişkilerini inceleyen bir disiplindir. Bu alan, siyasetçilerin davranışlarını, seçim süreçlerini, iktidar ilişkilerini ve devletin işleyişini anlamaya çalışır. Siyaset biliminin önemli düşünürlerinden biri olan Niccolò Machiavelli, “Prens” adlı eserinde iktidar, liderlik ve siyasetçi davranışlarını realist bir bakış açısıyla ele alır. Machiavelli, siyasetçilerin, hedeflerine ulaşmak için her türlü yöntemi kullanabileceğini savunur ve siyasi pragmatizmin temelini atar.

John Locke ve Jean-Jacques Rousseau, toplumsal sözleşme teorilerini geliştirerek siyasetçi-birey ilişkisini, devletin meşruiyetini ve halk egemenliğini tartışmışlardır. Rousseau’nun “Toplum Sözleşmesi” adlı eserinde, bireylerin özgürlüklerini devlete devretmeleri gerektiği fikri, siyasetçinin toplumla olan ilişkisini belirler. Locke ise, birey haklarını savunarak sınırlı devlet anlayışını önerir.

Karl Marx, siyaset ve sınıf mücadelesi üzerine geliştirdiği teorileriyle, siyasetçilerin toplumdaki güç dinamiklerini nasıl şekillendirdiğini açıklar. Marx’a göre, siyasi iktidar, egemen sınıfın çıkarlarını korumak için kullanılan bir araçtır. Siyasetçiler, ekonomik güçle ilişkili olarak toplumu kontrol ederler.

IV. Psikolojik Yön

Psikoloji, bireylerin içsel dünyalarını ve davranışlarını inceleyerek, siyasetçinin kararlarını ve bireylerin politik tutumlarını anlamada önemli bir rol oynar. Sigmund Freud, bireyin bilinçdışı süreçlerini vurgularken, siyasetin psikolojik boyutlarını da ele almıştır. Freud’un psikanalitik teorisine göre, siyasetçiler, toplumun bilinçdışındaki korku, arzu ve travmalarla etkileşime girerek kararlar alırlar.

Erik Erikson’un gelişimsel psikoloji anlayışına göre, bireylerin kimlik gelişimi, siyasetçi ve bireylerin toplumsal davranışlarını etkileyen önemli bir faktördür. Erikson, kimlik krizinin, bireylerin siyasi davranışlarını nasıl etkileyebileceğini gösterir. Bireyler, kimliklerini inşa ederken toplumsal normları ve siyasi ideolojileri de içselleştirirler.

Siyasi psikolojinin önemli bir başka yönü de grup dinamikleridir. Herbert Kelman, “kimlik grupları” ve “toplumsal etkileşim” teorileriyle, bireylerin grup aidiyetleri ve toplumsal kimliklerinin siyasal tutumlarını nasıl şekillendirdiğini açıklar.

V. Medya Bilimi ve Siyaset

Medya, siyasetçi davranışlarını şekillendiren ve siyasi ideolojilerin yayılmasını sağlayan güçlü bir araçtır. Marshall McLuhan’ın “Medya bir mesajdır” söylemi, medyanın siyasal iletişimdeki gücünü ortaya koyar. McLuhan’a göre, medya, toplumu dönüştüren en önemli güçtür ve siyasetçilerin toplumu etkileme biçimlerini de medyanın doğası belirler.

Noam Chomsky’nin medya ve siyaset üzerine yaptığı çalışmalar, medyanın nasıl egemen sınıfların ideolojilerini yaymak için kullanıldığını inceler. Chomsky’ye göre, medya, halkın siyasi düşüncelerini yönlendiren bir araçtır ve siyasetçiler, medyayı toplum üzerinde hegemonya kurmak için kullanır.

VI. Felsefi Perspektif

Felsefe, siyaset ve birey ilişkisini etik, özgürlük, adalet ve güç gibi temel kavramlar üzerinden tartışır. Platon, “Devlet” adlı eserinde, ideal bir devletin nasıl olması gerektiğini ve siyasetçilerin erdemli bir liderlik anlayışına sahip olmaları gerektiğini savunur. Aristoteles ise siyasetçilerin, toplumun ortak iyiliğini gözeterek karar almaları gerektiğini vurgular.

Hegel, siyasal tarih ve devlet üzerine düşünceleriyle, devletin bireyin özgürlüğünü gerçekleştirmede önemli bir rol oynadığını söyler. Hegel’e göre, siyaset, bireylerin özdeşleşmesi gereken bir toplumsal yapıdır ve devlet, özgürlük için gerekli bir araçtır.

John Rawls ise “Adalet Teorisi”nde, toplumsal adaletin nasıl sağlanabileceğine dair fikirler sunar. Rawls’a göre, adaletin sağlanması için siyasetçilerin, tüm bireyler için eşit fırsatlar yaratacak politikalar üretmesi gereklidir.

Sonuç

Siyaset, siyasetçi ve siyasi birey davranışlarının çeşitli akademik disiplinler aracılığıyla incelenmesi, bu kavramların çok boyutlu ve karmaşık doğasını anlamamıza olanak tanır. Sosyoloji, antropoloji, siyaset bilimi, psikoloji, medya bilimi ve felsefe gibi alanlar, siyaseti ve siyasi bireyleri farklı açılardan analiz ederek, toplumsal yapılar, kültürel normlar, güç ilişkileri ve bireysel psikolojik etmenlerin siyasal davranışları nasıl şekillendirdiğini ortaya koyar. Her bir disiplinin katkıları, siyasetin daha derinlemesine anlaşılmasını sağlar.

Kaynakça :

•   Comte, A. (1830). Cours de Philosophie Positive. Pozitif felsefenin temellerini atarak sosyolojinin kurucusu olmuştur.
•   Durkheim, E. (1893). The Division of Labour in Society. Toplumsal dayanışma ve kolektif bilinç üzerine teoriler geliştirmiştir.
•   Weber, M. (1922). Economy and Society. Bürokrasi ve güç ilişkilerini incelemiş, meşruiyet kavramını tanımlamıştır.
•   Geertz, C. (1973). The Interpretation of Cultures. Kültürel analiz yöntemini geliştirerek, siyaset ve kültür ilişkisini incelemiştir.
•   Machiavelli, N. (1532). The Prince. Siyasi iktidarın ve liderliğin gerçekçi bir analizini sunar.
•   Rousseau, J.-J. (1762). The Social Contract. Toplum sözleşmesi teorisini geliştirerek, halk egemenliğini savunmuştur.
•   Locke, J. (1689). Two Treatises of Government. Birey haklarını savunarak, sınırlı devlet anlayışını geliştirmiştir.
•   Marx, K. (1867). Das Kapital. Sınıf mücadelesi teorisi ile siyasal iktidarın ekonomik temellerini tartışmıştır.
•   Freud, S. (1923). The Ego and the Id. Bireysel ve toplumsal davranışları psikolojik bir bakış açısıyla incelemiştir.
•   Erikson, E. H. (1950). Childhood and Society. Kimlik gelişimi ve bireyin toplumsal davranışlarını ele almıştır.
•   Kelman, H. C. (1974). The Role of Social Influence in Political Decision-Making. Grup dinamiklerinin siyasal tutumlar üzerindeki etkisini incelemiştir.
•   McLuhan, M. (1964). Understanding Media: The Extensions of Man. Medyanın toplumu nasıl dönüştürdüğünü tartışan önemli bir eserdir.
•   Chomsky, N. (1988). Manufacturing Consent: The Political Economy of the Mass Media. Medyanın hegemonya yaratmadaki rolünü tartışır.
•   Hegel, G. W. F. (1821). The Philosophy of Right. Devletin bireyin özgürlüğünü nasıl gerçekleştirebileceği üzerine felsefi bir analiz sunar.
•   Rawls, J. (1971). A Theory of Justice. Adaletin sağlanmasında eşit fırsatların yaratılmasının önemini vurgular.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir