NE VERSEN YERİM ABİ…
Bu nasıl kafadır, nasıl akıldır, mantıktır, zekadır anlamak mümkün değil…
Sorun sağlık sorunu…
Üç beş kişinin de değil; neredeyse 85 milyonu ilgilendiren bir sorun…
2014 yılından beri takip ediyorum…
Bu ülkeden yurt dışına gönderilen (ihraç edilen) tarım ürünlerinin yüzde doksanı “gıda ve insan sağlığına uygun değil”
Zehirli ve kanserojen madde taşıyor vs denilerek iade ediliyor…
Dediğim gibi;
Bir kere değil iki üç beş kere değil; yüzde doksan beşi iade ediliyor…
***
Sonrası ise tam bir cinayet, katliam…
Yurt dışından yukarıdaki gerekçelerle iade edilen “tarım ürünleri” hatta “gıda ürünleri” yasalar ve yönetmelikler gereği “imha edilmek” zorunda…
Bizde “imha edilmiyor”
İç piyasaya yani halkımızın yemesi, kullanması için piyasaya sürüyorlar…
Yiyoruz da…
Bugüne kadar ne kadar geldi ne kadarı imha edildi ne kadarını yedik belli değil…
Sır gibi saklanıyor…
Ne verirseniz yerler, ne verirsen yerim abi, repliği gibi bir süreç yaşanıyor…
***
Hemşehrim, araştırmacı, korkusuz gazeteci Sevgili Murat Ağırel’ in haberine göre “iade edilen” bazı tarım ürünleri imha edilmemesi için başka bir ülkeye gönderilmiş…
Buradaki “ihracatçı” firma tarafından da iade edilen ürünler yurt dışından “ithal edilmiş” gibi yapılarak geri getirilmiş ve “iç piyasaya” sürülmüş…
Aklın vicdanın alacağı şeyler mi bunlar, bunun adı hata yanlışlık, hata değildir…
Düpedüz cinayettir…
Normal, çağdaş bir ülkede olsa bunlar, “halk” yeri göğü inletir, ülkeyi yönetenlerin koltukları sallanır…
İstifaları istenir…
Bazı ülkelerde sorumlular “harakiri” bile yaparlar…
***
Bakın geçen gün Tunus’a gönderilen 2500 ton patates “zehirli” oldukları gerekçesiyle iade edilmiş…
Tekrar depoya konulmuş…
Büyük ihtimalle “iç piyasaya” sürülmek üzereyken, Murat Ağırel haberleştirip bakanlığa imha edilip edilmediğini sorunca;
Sağlığa zararlı bu 2.500 ton yemeklik patatesin bakanlık talimatıyla “imha edildiği” söylenmiş…
Şimdi düşünün;
Murat Ağırel bu iğrenç olayı ortaya çıkarmasaydı ne olacaktı? O zehirli hastalıklı yemeklik patatesler piyasaya sürülecekti…
Çoğumuz, çoluk çocuk afiyetle, suyuna bandıra bandır belki de yiyecektik…
***
Niye kardeşim niye?
Bu cennet vatanda bu güzelim ülkede neden “insan hayatının” beş kuruşluk değeri yok…
Geçtik vatandaştan…
Devlet…
Devlet kurumları, yargı yandaş ve yalaka firmalara karşı neden bu kadar müsamahalı?..
Neden sessiz?
Neden duyarsız ve neden sorumsuzluk sahibi değilmiş gibi davranıyor?..
Ülke itibarı…
Ticaret ahlakı, kimliği, kişiliği, kültürü bu kadar mı önemsiz?
***
Neyse!
***
AKPMHP yönetime geldiğinden beri, “yandaşların” dışında kendisini gerçek vatandaş gibi gören, insanca insan gibi yaşadığını söyleyen kaç kişi var ülkede?
Gidin bir pazara…
Ruh gibi, hayalet gibi dolaşıyor millet, etiketlere bile bakamıyor…
Milli paramız pul olmuş…
O yüzden daha düne kadar kiloyla, kasayla aldığımız ürünleri taneyle alır olmuşuz…
Sorun yandaşlara…
Eskiden bunlarda yoktu, şimdi er şey varmış, diye alay edip, kestirip atıyor…
Aslında nefesi de kokuyor…
Yani amiyane tabirle “yiğitliğe bok sürdürmüyor…”
***
Bu yazıyı hazırlarken köprü ve otoyol geçişlerine en az % 43 zam yapılmış…
Hayırlı olsun…
Şu gerçeği bir türlü anlatamadık; bu ücretleri sadece “köprü ve otoyolları” kullananlar ödemiyor, hepimiz ödüyoruz…
Ödeyeceğiz…
Acı gerçekte şu; bu ücretlerin tamamı “devletin kasasına” girmiyor, çoğu “yandaş firmaların” kasasına giriyor…
Yüklenici firma tarafından “Dolar Euro” olarak yurt dışına gönderiliyor…
***
Şimdi AKMHP ve RTE köprü, otoyol, tünel, havaalanı vesaire yaptı diye sevinebilirseniz…
Oy verebilirsiniz…
Devir düzülenin düzene aşık olduğu, keyif aldığı devir…
Erdoğan ÖZGENÇ
İstanbul 13.01.2025 04.44
Bir yanıt yazın