2025 sonrası dönemde, küresel siyasetteki dinamikler köklü bir değişim sürecine girecek ve neoliberalizmin gerilemesiyle birlikte onun yavrusu olan siyasal İslam’ın etkisi önemli ölçüde azalacaktır. Bu bağlamda, özellikle Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan ve İran’da Ali Khamenei gibi liderlerin iktidarlarının sonlanması, yerini daha ulusalcı çizgideki liderlere ve ideolojilere bırakacaktır. Neoliberalizmin küresel etkisinin zayıflaması ve devletçi, milliyetçi politikaların yeniden ön plana çıkması, ulus devletlerin güçlenmesine ve siyasal İslam’ın çözülmesine yol açacaktır.
- Siyasal İslam’ın Yıkılışı: Erdoğan ve Hamaney’in Dönüşümü
1.1. Neoliberalizmin Çöküşü ve Siyasal İslam’a Etkisi
1980’lerden itibaren, siyasal İslam, neoliberalizmin küresel egemenliği ile paralel bir biçimde yükseldi. Ancak 2025 sonrası, neoliberalizmin gerilemesiyle birlikte, siyasal İslam’ın Batı destekli stratejik ittifakları zayıflayacak ve bu ideolojik hareket, kendi içsel sorunları ve bölgesel çatışmalarla yüzleşmek zorunda kalacaktır. Siyasal İslam’ın ideolojik temeli, neoliberalizmin sunduğu ekonomik ve siyasi desteğe dayanıyordu; fakat küresel ekonomik krizin etkisiyle neoliberalizmin bu desteği çekmesi, siyasal İslam’ın sürdürülebilirliğini zorlaştıracaktır (Stiglitz, 2012).
1.2. Erdoğan ve Hamaney’in Yıkılması: Ulusalcı Çizgiye Dönüş
Recep Tayyip Erdoğan ve Ali Hamaney’in , siyasal İslam’ın güçlü liderlerinden ikisi olarak, neoliberalizmin son yıllarında küresel siyasi arenada önemli roller oynamışlardır. Ancak bu liderlerin yerini, artık neoliberalizme karşı olan ve ulusalcı ideolojilerle hareket eden liderler alacaktır. Erdoğan, Türkiye’deki ekonomik kriz ve artan toplumsal gerilimlerle başa çıkamazken, siyasal İslam’ın küresel etkisinin azaldığı bir dönemde, iktidarda daha fazla kalamayacak ve yerini daha milliyetçi ve devletçi bir çizgiye takın liderlere bırakacaktır. Bu, Türkiye’nin bölgesel politikalarında da daha bağımsız ve ulusal çıkarlarını ön plana çıkaran bir yönelim anlamına gelecektir.
İran’da da Ali Hamaney, kendi siyasal islamınada zemin sunan neoliberalizmin küresel sisteminden uzaklaşarak, daha otoriter ve izole bir dış politika izleyecek ve içte de daha milliyetçi bir söylem geliştirecektir. Neoliberalizmin çöküşü, İran’ın küresel ekonomik sistemiyle olan bağlarını koparacak ve Hamaney’in siyasal islamcı ideolojik zemini daha çok içsel milliyetçi ve devletçi bir duruşla şekillenecektir.
Kaynaklar:
• Stiglitz, Joseph E. (2012). The Price of Inequality: How Today’s Divided Society Endangers Our Future. W.W. Norton & Company.
• Özbudun, Ergun. (2020). Erdoğan’s Turkey: Politics, Justice and Development. Palgrave Macmillan.
- Ulus Devletçiliğin Yükselişi ve Yeni Liderlik
2.1. Neoliberalizmin Gerilemesi ve Ulusalcı Liderlerin Yükselişi
2025 sonrası dönemde, neoliberalizmin gerilemesi ve devlet müdahalesinin yeniden gündeme gelmesi, ulusalcı ideolojilerin küresel siyasette daha fazla ağırlık kazanmasına yol açacaktır. Ulus devletler, yeniden egemenliklerini güçlendirirken, daha devletçi ve milliyetçi politikalarla küresel siyasetteki yerlerini pekiştireceklerdir. Bu bağlamda, neoliberalizmin sona ermesiyle birlikte, özellikle Orta Doğu ve Asya gibi bölgelere odaklanan yeni liderler, daha ulusalcı bir çizgi izleyerek kendi ülkelerinin egemenlik ve bağımsızlık hedeflerini ön plana çıkaracaktır.
Erdoğan ve Hamaney’in yerini alacak liderler, daha çok ulusal egemenlik ve milliyetçi ideolojilere dayalı politikalarla ülkelerinin geleceğini şekillendireceklerdir. Bu, hem içte hem de dışta daha bağımsız bir siyasetin kurulmasına olanak tanıyacaktır. Örneğin, Türkiye’deki yeni liderler, Erdoğan’ın ulusal düzeydeki etkisinin zayıflamasının ve bitişinin ardından, daha yerel ve ulusal odaklı bir dış politika izleyeceklerdir. Aynı şekilde, İran’da da Hamaney sonrası dönemde, daha milliyetçi ve devletçi bir İran stratejisi ortaya çıkacaktır.
2.2. Bölgesel Güç Dengesinin Yeniden Şekillenmesi
Ulus devletlerin güçlenmesi, bölgesel güç dengelerinin yeniden şekillenmesine neden olacaktır. Bu süreçte, milliyetçi ve ulusalcı akımlar, siyasal İslam’ın yerine geçerek, yeni ittifaklar ve stratejiler geliştirecektir. Ama bu arada yeni gelişmelerde olacaktır. Özellikle Orta Doğu’da, Kürtlerin özerklik ve bağımsızlık talepleri ve İran’daki Azerbaycan milliyetçiliği gibi ayrılıkçı hareketler, ulus devletlerin sınırlarını sorgulayan ve devlet egemenliğini tehdit eden hareketler olarak ön plana çıkacaktır. Bu durum, siyasal İslam’ın eski ittifakları ve egemenlik anlayışıyla çelişecek, etnik grupları kullanımları sone erecek ve bu durum ulus devletlerin daha bağımsız bir şekilde hareket etmelerini sağlayacaktır (Smith, 1991).
Kaynaklar:
• Smith, Anthony D. (1991). National Identity. University of Nevada Press.
- Ulusalcı Liderlerin Yükselmesi: Erdoğan ve Khamenei’nin Mirası
3.1. Yeni İdeolojik Çizgiler ve Siyasal İslam’ın Gerilemesi
2025 sonrasında, Neoliberal süreçlerden nemalanan ve onun bir ürünü olan Siyasal İslam’ın küresel etkisi azaldıkça, Erdoğan ve Hamaney gibi liderler de ideolojik anlamda gerileyeceklerdir. Neoliberalizmin çöküşü, siyasal İslam’ın küresel düzeydeki destek ağlarını zayıflatacak ve bu ideolojinin temsilcileri olan Erdoğan ve Hamaney, yerlerini daha ulusalcı ve devletçi liderlere bırakacaklardır. Türkiye ve İran gibi ülkelerde, siyasal İslam’ın yerine, ulusalcı söylemler ve milliyetçi stratejiler öne çıkacaktır.
3.2. Yeni Küresel İttifaklar ve Ulus Devletlerin Güçlenmesi
Ortadoğu’da ki Ulus devletler, siyasal İslam’ın gerilemesiyle ve kaybetmesiyle birlikte küresel siyasette daha bağımsız aktörler haline geleceklerdir. Yeni ittifaklar, ulusal çıkarların ve bağımsızlık hedeflerinin ön plana çıkmasıyla şekillenecek, neoliberalizmin küresel egemenliği sona erecektir. Bu süreçte, ulus devletlerin egemenlik talepleri ve milliyetçi stratejileri, bölgesel ve küresel düzeydeki yeni ittifakların temelini oluşturacaktır (Ikenberry, 2018). Siyasal İslam’ın gerilemesi ve kaybetmesi, yeni güç dengelerinin ve stratejilerin ortaya çıkmasına yol açacaktır.
Kaynaklar:
• Ikenberry, G. John. (2018). Liberal Leviathan: The Origins, Crisis, and Transformation of the American World Order. Princeton University Press.
2025 Sonrası Yeni Küresel Dönem
2025 sonrasında, neoliberalizmin çöküşü ve ondan beslenen siyasal İslam’ın gerilemesi ve ulus devletçiliğin güç kazanması, küresel siyaseti yeniden şekillendirecektir. Erdoğan ve Hamaney gibi siyasal İslam’ın temsilcilerinin iktidarları sonlanacak ve yerini ulusalcı çizgideki liderlere ve ideolojilere bırakacaktır. Bu süreç, Orta Doğu’dan Asya’ya kadar geniş bir coğrafyada milliyetçi ve devletçi politikaların yükselişine, yeni ittifakların kurulmasına ve küresel egemenlik anlayışının yeniden şekillenmesine yol açacaktır.
Bu anlamda Siyasal İslam’ın küresel etkisi azalacak, ulus devletler ve milliyetçi liderler, yeni jeopolitik düzenin şekillenmesinde belirleyici aktörler haline gelecektir. 2025 sonrası dönemde, küresel siyasetin güç dinamikleri, daha fazla yerel ve ulusal odaklı stratejilere dayalı olacaktır. Bu, özellikle bölgesel aktörlerin kendi ulusal çıkarları doğrultusunda yeni ittifaklar kurmalarına, eski ideolojik ittifaklardan ise uzaklaşmalarına yol açacaktır. Ortadoğu’daki Siyasal İslam’ın bölgesel etkisinin zayıflaması ve kaybı, bu hareketin öncülerini içsel ve bölgesel sorunlarla baş başa bırakacak, onların srdından gelen liderleri daha milliyetçi ve devletçi bir yönelime itecektir.
Yeni Dünya Düzeninde Milliyetçilik ve Ulus Devletçilik: Küresel Egemenlik Anlayışının Değişimi
Ulus devletlerin yükselmesi, küresel düzeydeki eski hegemonik yapıları sarsacaktır. 2025 sonrası dünya, çok kutuplu bir yapıya bürünecek ve bu yeni düzen, ulusal egemenliklerin ön plana çıktığı bir dönemi işaret edecektir. Ulus devletçilik, sadece Orta Doğu’yu değil, dünya çapında birçok bölgeyi etkileyecektir. Avrupa’daki milliyetçi hareketler, Asya’daki yerel kalkınma stratejileri ve Orta Doğu’daki ayrılıkçı hareketler, bu dönüşümün izlerini taşıyacaktır. Neoliberalizmin gerileyip kaybetmesiyle birlikte onun yavrusu olan Siyasal İslam’ın bölgesel ve küresel etkisinin zayıflaması, bölgesel güçlerin yeniden şekillenen dengelerde daha güçlü bir yer edinmesine olanak tanıyacaktır (Huntington, 1996).
Neoliberalizmin Gerilemesiyle Siyasal İslam’ın Küresel Rolünün Sona Ermesi ve Yeni İdeolojik Çizgiler
Erdoğan ve Hamaney gibi liderlerin siyasal İslam’ı bir ideolojik güç olarak kullandığı dönemde, neoliberalizmin küresel egemenliği ile desteklenen bu hareketlerin geleceği, giderek belirsizleşecektir. Ve neoliberalizmin gerilemesi, siyasal İslam’ın yerini daha devletçi, ulusalcı ve milliyetçi çizgideki ideolojilere bırakmadına yol açacsktır. Bu değişim, sadece Orta Doğu’yu değil, küresel siyasetin her alanını etkileyecek, siyasal İslam’ın eski ittifaklarının yerini yerel ve ulusal stratejiler alacaktır.
Yeni dönemde, siyasal İslam’ın eski temsilcileri olan Erdoğan ve Hamaney gibi liderlerin ideolojik güçleri süreç
İçinde azaldıkça, onların yerine gelecek olan yeni
liderler ülkelerinin iç politikalarına daha fazla odaklanacaklardır. Bu durum, küresel egemenlik anlayışının çözülmesi ve ulusal egemenliklerin yeniden güç kazanmasıyla paralel bir şekilde ilerleyecektir. Bu yeni liderlerin, küresel neoliberalizme karşı daha milliyetçi ve devletçi stratejiler izlemesi, aynı zamanda bölgesel ve küresel ölçekteki stratejik ittifakların da değişmesine neden olacaktır (Harvey, 2005).
Sonuç: Yeni Jeopolitik Dönemde Ulus Devletlerin Egemenliği
2025 sonrası dönemde, siyasal İslam’ın gerilemesi ve neoliberalizmin çöküşü, küresel jeopolitik yapıyı önemli ölçüde dönüştürecektir. Siyasal İslam’ın bölgesel ve küresel etkisinin azalması, ulusalcı ideolojilerin güç kazanmasına ve ulus devletlerin yeniden güçlenmesine yol açacaktır. Erdoğan ve Hamaney gibi liderler, neoliberalizmin çöküşüyle birlikte bir etkşleşim ve sonuç
olarak ideolojik anlamda zayıflayacak ve ulusalcı çizgideki yeni liderlerin yükselişi ile birlikte, küresel güç dengeleri daha milliyetçi ve devletçi bir hale gelecektir.
Bu süreç, aynı zamanda ulus devletlerin yeniden egemenlik kazanması, küresel düzeydeki stratejik ittifakların yeniden şekillenmesi ve bölgesel güçlerin daha bağımsız politikalar izlemesi ile sonuçlanacaktır. Bu yeni küresel düzende, siyasal İslam’ın rolü giderek küçülecek ve bitecek ve yerini milliyetçi, devletçi ideolojiler alacaktır. Ulus devletlerin güç kazanması, dünya siyasetinde daha fazla yerel odaklı stratejilerin ön plana çıkmasına yol açacak, küresel hegemonya arayışları ise yerini çok kutuplu bir düzene bırakacaktır.
Kaynaklar:
• Huntington, Samuel P. (1996). The Clash of Civilizations and the Remaking of World Order. Simon & Schuster.
• Harvey, David. (2005). A Brief History of Neoliberalism. Oxford University Press.
• Stiglitz, Joseph E. (2012). The Price of Inequality: How Today’s Divided Society Endangers Our Future. W.W. Norton & Company.
• Ikenberry, G. John. (2018). Liberal Leviathan: The Origins, Crisis, and Transformation of the American World Order. Princeton University Press.
• Özbudun, Ergun. (2020). Erdoğan’s Turkey: Politics, Justice and Development. Palgrave Macmillan.
• Smith, Anthony D. (1991). National Identity. University of Nevada Press.
Bir yanıt yazın