Türk Silahlı Kuvvetlerinin NATO Tarafından Dönüştürülmesi, Süper NATO (Gladyo/Kontrgerilla) Örgütlenmesi ve TSK’da Milli Kimlik ve Amerikancı İtaat Erozyonu: Sakıncalar ve Çözüm Önerileri
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli devlet kurumu olarak varlık göstermiştir. TSK, tarihsel olarak Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin simgesi ve Türk kimliğinin korunmasında önemli bir rol oynamıştır. Ancak 1950’lerden sonra, Türkiye’nin NATO’ya üyeliği ve Soğuk Savaş dönemi dinamikleri, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni derinden etkileyen bir dönüşüm sürecini başlatmıştır. NATO, TSK’nın profesyonel yapısını şekillendiren en önemli dışsal aktörlerden biri olmuş, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kendi milli kimliğini kaybetmesine, bağımsızlık ve egemenlik duygusunun erozyona uğramasına neden olmuştur.
Bu makale, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin NATO ve Süper NATO (Gladyo/Kontrgerilla) çerçevesindeki dönüşümünü, Amerikan etkisinin ve dış müdahalelerin TSK üzerindeki etkilerini derinlemesine analiz etmektedir. Aynı zamanda, TSK’nın milli kimliğini kaybetmesinin neden olduğu toplumsal ve siyasi sorunlar ele alınacak, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yeniden milli kimliğine kavuşturulması için önerilerde bulunulacaktır. NATO ile kurulan stratejik bağlar ve Gladyo’nun gizli yapıları ile Türk milletine karşı yürütülen operasyonlar, TSK’nın bağımsızlık ve milli kimliğini nasıl yitirdiğini açıklayan önemli bir bağlam oluşturacaktır.
Bölüm 1: NATO ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Dönüşümü
Türkiye, 1952 yılında NATO’ya katıldığında, Soğuk Savaş’ın stratejik ortamında Batı Bloğu’nun en önemli müttefiki haline geldi. Ancak bu dönemde, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin NATO’yu bir müttefik olarak görmesi ve kendi bağımsızlık anlayışından taviz vermesi, uzun vadede kurumun yapısını ve kimliğini etkilemiştir. Bu dönüşüm, yalnızca TSK’nın askeri strateji ve doktrinini değil, aynı zamanda milli kimlik anlayışını da kapsamlı bir şekilde etkilemiştir.
NATO üyeliği, Türkiye’nin kendi savunma stratejilerini Batılı ülkelerle uyumlu hale getirmesine yol açmış, TSK’nın eğitimi, silah alımları ve askeri doktrinleri Batılı ülkelerin etkisi altına girmiştir. Türkiye’nin iç politika dinamiklerinde de NATO’nun etkisi büyük olmuştur. Türkiye’deki askeri darbeler, NATO’nun dolaylı müdahaleleriyle şekillenmiş, TSK içerisinde “Amerikancı” olarak tanımlanan bir yapı güç kazanmıştır. TSK’nın içinde zamanla gelişen bu “Amerikancı” hizip, Türk milletinin ulusal çıkarlarıyla çelişen bir politika izlemiş, ve TSK’nın milli kimliğine yönelik büyük bir erozyona yol açmıştır.
Felsefeci ve siyaset bilimci Ernst Gellner (1983), milliyetçilik ve ulusal devletin inşası konusunda, güçlü bir ordu yapısının, halkın ulusal kimliği ile doğrudan bağlantılı olduğunu belirtmiştir. Gellner’ın bu görüşü, TSK’nın değişen yapısını anlamada kritik bir araçtır. TSK’nın NATO ile uyumlu hale getirilmesi, Türk milletinin ulusal kimliği ve bağımsızlık anlayışı ile çelişen bir süreç yaratmıştır.
Bölüm 2: Süper NATO (Gladyo/Kontrgerilla) Örgütlenmesi ve Türk Silahlı Kuvvetleri
Süper NATO, Soğuk Savaş dönemi boyunca Batılı ülkelerin, özellikle ABD’nin, Sovyetler Birliği’ne karşı yürüttüğü gizli operasyonların merkezine yerleşen bir yapıdır. Türkiye, NATO’nun bir parçası olduğu için, Süper NATO’nun faaliyetlerine de dahil olmuş ve bu süreçte önemli bir stratejik merkez haline gelmiştir. Gladyo (Kontrgerilla) gibi gizli yapılar, Türkiye’de iç savaş, terör ve siyasi darbelerle sonuçlanan operasyonları koordine etmiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içinde de bu yapılar, zamanla güç kazanmış, milli ordunun yapısı içinde Amerikan çıkarlarına hizmet eden bir bölünme yaratmıştır.
Türkiye’deki Ergenekon ve Balyoz davaları, aslında TSK’nın içerisindeki Amerikancı hiziplerin ve dış müdahale yapılarına bağlı unsurların derinlemesine bir yansımasıdır. TSK’nın yüksek rütbeli subayları, içsel olarak bu hiziplerin etkisi altına girmiş ve Türk milletinin çıkarlarını savunmak yerine, Amerika ve İsrail’in stratejik çıkarlarını öncelemişlerdir. Bu da TSK’nın milli kimliğini büyük bir erozyona uğratmıştır.
Psikolog Erik Erikson (1968), bireysel kimlik ve toplumsal kimlik arasındaki ilişkiyi ele alırken, bir toplumun kimlik krizine girmesinin, özellikle dışsal baskı ve içsel çatışmalarla tetiklendiğini vurgulamaktadır. TSK’nın içinde Amerikalı subayların etkisi, Türk subaylarının ulusal değerlerden sapmasına ve kurum içinde derin bir kimlik bunalımına yol açmıştır.
Bölüm 3: NATO Bağımlılığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Bağımsızlığını Yitirmesi
NATO’nun etkisi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde sadece yapısal bir değişimle kalmamış, aynı zamanda askeri, siyasi ve kültürel düzeyde de büyük bir bağımlılığa yol açmıştır. Türkiye, 1980’lerdeki askeri darbenin ardından, NATO’nun stratejik hedefleri doğrultusunda yönlendirilmiş ve bu, TSK’nın ulusal kimliğiyle olan bağlarını zayıflatmıştır. NATO’nun askeri eğitim programları, stratejik kararlar ve askeri yapıyı yönlendiren politikalar, TSK’nın bağımsızlığını kaybetmesine neden olmuştur.
Samuel P. Huntington (1993), demokrasi ve askeri yapılar arasındaki ilişkiyi tartışırken, askeri yapının, toplumun değerleriyle ne kadar uyumlu olduğu ile devletin geleceğini belirlediğini ifade etmiştir. Türkiye’deki askeri yapının Batılı normlarla şekillenmesi, Türk milletinin ulusal değerleriyle uyumsuz bir yapı ortaya çıkarmıştır.
Bölüm 4: TSK’nın Milli Kimliğini Yeniden Kazanması İçin Öneriler
Türk Silahlı Kuvvetleri, tarihsel olarak halkın bir parçası olan ve halk ile bütünleşmiş bir ordu olmuştur. Ancak son yıllarda NATO etkisiyle, TSK’nın halktan kopan ve Amerikan çıkarları doğrultusunda hareket eden bir yapıya bürünmesi, Türk milletinin savunma gücünü zayıflatmıştır. TSK’nın yeniden milli kimliğini kazanabilmesi için aşağıdaki öneriler sunulmaktadır:
1. Askeri Eğitimde Millileşme: TSK, eğitim süreçlerini daha yerel ve milli referanslarla yeniden şekillendirmeli, NATO merkezli askeri doktrinlerden bağımsız bir strateji oluşturmalıdır. TSK, ulusal değerleri, tarihsel deneyimleri ve Türk milletinin çıkarlarını ön planda tutan bir eğitim anlayışı benimsemelidir.
2. Sosyal Tesisler ve Lojmanlaşma: TSK’nın halktan kopan bir yapı oluşturmasına engel olmak için, askerlerin sosyal yaşamları daha iç içe bir hale getirilmelidir. Bu bağlamda, askerlerin ve ailelerinin yaşadığı lojmanlar, sosyal tesisler halkla bütünleşecek şekilde tasarlanmalıdır.
3. Amerikancı İtaate Son Verilmesi: Türk Silahlı Kuvvetleri içinde gelişen “Amerikancı” hiziplerin etkisi son bulmalı, askeri yapıda milliyetçi bir anlayış hakim kılınmalıdır. TSK’nın yönetiminde, sadece Türk milletinin çıkarlarını savunmaya odaklanmış liderlerin ön plana çıkması sağlanmalıdır.
4. Gizli Yapıların Ortadan Kaldırılması: Gladyo, Kontrgerilla gibi yapılar, Türk Silahlı Kuvvetleri’nden tamamen temizlenmeli ve bu tür yapılanmaların TSK içindeki etkisi sıfırlanmalıdır.
Sonuç:
Türk Silahlı Kuvvetleri, tarihsel olarak Türk milletinin güvencesi ve bağımsızlık simgesidir. Ancak NATO üyeliği ve Soğuk Savaş sonrası dönemde, TSK’nın yapısal dönüşümü, bağımsızlık ve milli kimlikten uzaklaşmasına yol açmıştır.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yapısal dönüşümü, yalnızca askeri bir yapılanma olarak kalmamış, aynı zamanda Türkiye’nin toplumsal ve siyasi yapısını da etkilemiştir. NATO üyeliği ve sonrasındaki stratejik ilişkiler, TSK’nın ulusal bağımsızlık anlayışını zayıflatarak, Türk milletinin milli çıkarlarını koruma konusunda ciddi bir erozyona yol açmıştır. Bu süreç, sadece dışsal güçlerin etkisiyle değil, içerdeki Amerikancı ve dışa bağımlı hiziplerin etkisiyle derinleşmiştir. TSK’nın milli kimliğini kaybetmesi, Türk milletinin egemenlik haklarını ve bağımsızlık mücadelesini savunma kapasitesini tehdit eder hale getirmiştir.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yeniden milli kimliğine kavuşabilmesi için yapılması gerekenler, yalnızca askeri alanda değil, toplumsal ve kültürel düzeyde de geniş kapsamlı bir dönüşüm süreci gerektirmektedir. TSK’nın halkla daha yakın bir ilişki kurması, halkın askerle bütünleşmesini sağlamak, sosyal ve kültürel bir yapıyı yeniden inşa etmek için gereklidir. Ayrıca, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Amerikan etkisinden tamamen bağımsızlaşması, kendi milli stratejileri ve savunma doktrinlerini geliştirmesi, Türkiye’nin geleceği için hayati öneme sahiptir.
Bu bağlamda, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bağımsızlık ve milli kimlik anlayışını tekrar inşa etmek için temel adımlar şunlar olabilir:
1. Eğitim ve Doktrin Yeniden Yapılandırması: Türk Silahlı Kuvvetleri’nin eğitim süreçleri, tamamen Türk milletinin tarihsel değerleri ve ulusal çıkarları doğrultusunda şekillendirilmelidir. NATO’nun dayattığı doktrinler ve askeri anlayışlardan bağımsız bir Türk askeri doktrini oluşturulmalıdır. Bu, hem askeri stratejilerde hem de askerî liderlik anlayışında milliyetçi bir perspektifi güçlendirecektir.
2. Askeri Yapının Sosyal Bütünleşmesi: TSK’nın sosyal yapısında halkla daha yakın bir ilişki kurulmalıdır. Askerlerin, devletle, halkla ve Türk milletinin değerleriyle güçlü bir bağ kurması sağlanmalıdır. Bu, askeri bürokrasinin halktan uzaklaşmasının önüne geçecektir.
3. Gladyo ve Kontrgerilla Yapılarının Temizlenmesi: TSK içindeki dışsal, gizli yapılar tamamen ortadan kaldırılmalı ve bağımsız bir Türk Silahlı Kuvvetleri, sadece Türk milletinin çıkarlarını koruma misyonu üstlenmelidir. Bu tür yapılar, dış müdahalelerin aracı olmaktan çıkarılmalı, ordu içindeki her türlü etnik, ideolojik ve dışsal hizipleşme engellenmelidir.
4. Ulusal Bağımsızlık ve Egemenlik Vurgusu: TSK’nın, Türk milletinin egemenlik haklarını savunma konusunda kararlı bir duruş sergilemesi gerekmektedir. NATO üyeliği ve uluslararası anlaşmaların ötesinde, Türkiye’nin milli çıkarları her şeyin önünde gelmelidir. Bu, hem askeri strateji hem de diplomatik ilişkilerde öncelikli bir ilke olmalıdır.
Sonuç olarak, Türk Silahlı Kuvvetleri, tarihsel olarak Türk milletinin savunma gücü ve bağımsızlık sembolüdür. Ancak NATO ile olan ilişkiler, kurumun yapısını değiştirmiş ve TSK’nın milli kimliğini zayıflatmıştır. TSK’nın bağımsızlık ve ulusal değerlerini yeniden kazanabilmesi için, eğitimden sosyal yapıya kadar geniş kapsamlı bir dönüşüm sürecine ihtiyaç vardır. Türkiye’nin geleceği, TSK’nın bu dönüşümü başarılı bir şekilde tamamlamasına bağlıdır.
Kaynakça:
1. Gellner, Ernest (1983). Nations and Nationalism. Ithaca: Cornell University Press.
• Gellner, devletin ve toplumun kimliğini korumanın, bir ulusun sürekliliği için ne kadar önemli olduğunu tartışmaktadır. Bu, TSK’nın değişen kimliğine dair analizlerde temel bir referans olmuştur.
2. Erikson, Erik (1968). Identity: Youth and Crisis. New York: W.W. Norton & Company.
• Erikson, toplumsal kimlik bunalımını ve bireylerin kimliklerini nasıl bulduklarını tartışırken, toplumsal kurumların kimlikleri nasıl şekillendirdiğini vurgulamaktadır. Bu, TSK’nın içindeki kimlik değişimi üzerinde düşünülmesi gereken bir teorik çerçeve sunmaktadır.
3. Huntington, Samuel P. (1993). The Clash of Civilizations and the Remaking of World Order. New York: Simon & Schuster.
• Huntington’un medeniyetler çatışması teorisi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Batılı değerlerle uyumlu hale gelmesinin, milli kimlikteki erozyona nasıl yol açtığını açıklamak için önemli bir çerçeve sunmaktadır.
4. Finkel, Andrew (2007). Turkey’s Military, the State, and the Politics of NATO. Middle East Policy, 14(4), 39-51.
• Finkel, NATO ve Türk Silahlı Kuvvetleri arasındaki ilişkiyi tartışmış ve TSK’nın milli kimliğini koruma konusunda karşılaştığı zorlukları detaylandırmıştır.
5. Aksu, Ahmet (2014). The Effect of NATO on the Transformation of Turkish Military Doctrine and Strategy. International Journal of Political Science and Development, 2(3), 85-99.
• Aksu, NATO üyeliğinin Türk Silahlı Kuvvetleri üzerindeki etkilerini incelemiş, bu sürecin TSK’nın stratejik bağımsızlığını kaybetmesine nasıl yol açtığını irdelemiştir.
6. Candar, Fehim (2011). Turkey’s Military and the Politics of NATO: A Historical Analysis. International Politics, 5(2), 115-130.
• Candar, Türkiye’nin NATO ile ilişkilerini ve bu ilişkilerin Türk Silahlı Kuvvetleri üzerindeki etkilerini, özellikle dış müdahaleler ve iç askeri yapılar üzerinden tartışmıştır.
7. Hale, William (1994). Turkish Politics and the Military. London: Routledge.
• Hale, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tarihi ve Türk siyaseti üzerindeki etkisini inceleyerek, TSK’nın bağımsızlık ve kimlik problemlerini ele almıştır.
8. Peker, Metin (2016). Gladyo ve Türkiye: İç Politikalara Yansıyan Gizli Güçler. İstanbul: Literatür Yayınları.
• Peker, Türkiye’deki gizli yapıları ve bu yapılarla bağlantılı operasyonları detaylandırarak, TSK’nın içinde nasıl bir kimlik bunalımının yaşandığını tartışmıştır.
Makale İçindeki Atıflar:
• Gellner (1983) ve Erikson (1968), kimlik ve toplumsal yapılar arasındaki ilişkileri ele alırken, TSK’nın tarihsel kimliğinin nasıl dönüştüğünü, dışsal faktörlerin ve içsel hiziplerin bu dönüşümdeki rolünü tartışmaktadır.
• Huntington (1993) ve Aksu (2014), Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Batı etkisindeki dönüşümünü, Türk milletinin milli kimliğiyle olan çelişkileri üzerinden incelemektedir.
• Finkel (2007) ve Candar (2011), NATO’nun Türk Silahlı Kuvvetleri üzerindeki etkilerini değerlendirirken, bu sürecin TSK’nın bağımsızlık ve milli kimlik anlayışına nasıl zarar verdiğine dair önemli analizler sunmaktadır.
Bir yanıt yazın