Tarihte Milletlerin ve İmparatorlukların, Kavimlerin, Dillerin, Gelenek ve Göreneklerin Yok Oluşu: Bu Bağlamda ki BOP Sürecinin Türkiye’de Türk Kimliği, Türk Devleti ve Türk Milleti Üzerindeki Etkileri
Türk milleti, tarihsel olarak büyük bir medeniyetin, devletlerin, kavimlerin, dillerin ve geleneklerin doğduğu ve şekillendiği bir coğrafyada yaşamaktadır. Türklerin oluşturduğu devletler, imparatorluklar ve kültürel miras, tarih boyunca büyük bir etkiye sahip olmuştur. Ancak son yüzyılda, özellikle 21. yüzyılın başından itibaren, Türk milleti ve Türk devleti, hem içsel hem de dışsal faktörlerin etkisiyle bir dönüşüm sürecine girmiştir. Bu dönüşüm, Türk kimliğinin, Türk devletinin ve Türk milletinin varlıklarını tehdit eden ciddi bir erozyona yol açmaktadır. Bu sürecin başlıca sebeplerinden biri, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) çerçevesinde şekillenen küresel güç dinamikleri ve Türk milletinin bu dinamiklere karşı verdiği tepkilerin analizidir. Türk milletinin ve devletinin karşılaştığı bu tehlike, yalnızca bir siyasal mesele değil, aynı zamanda kültürel, toplumsal, psikolojik ve askeri boyutlarıyla da derinlemesine incelenmesi gereken bir sorundur.
1: Milletlerin, İmparatorlukların ve Kavimlerin Yok Oluşu: Tarihsel Perspektif
Tarihsel olarak, milletlerin ve imparatorlukların yok oluşu, birçok faktörün etkileşimiyle gerçekleşmiştir. Bu faktörler arasında içsel zayıflıklar, dışsal tehditler, kültürel erozyon ve dilsel, etnik kimliklerin kaybolması gibi unsurlar yer almaktadır. Arkeologlar ve etnografik araştırmalar, kaybolan medeniyetlerin izlerini takip ederek, kültürel çözülmenin genellikle bu unsurların birleşiminden kaynaklandığını göstermektedir. Örneğin, Romalılar, Persler, Osmanlılar gibi büyük imparatorlukların çöküşü, yalnızca askeri yenilgilerle değil, aynı zamanda toplumsal yapılarındaki ve kültürlerindeki çözülmelerle de ilişkilidir.
Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü, Türk milletinin tarihsel kimliğini ve devlet yapısını doğrudan etkilemiştir. Osmanlı’nın yıkılmasından sonra Türk milleti, milliyetçilik akımlarının etkisiyle yeni bir ulus devlet anlayışına yönelmiştir. Ancak, 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra başlayan küresel değişimler, Türk milletinin kimlik krizine girmesine yol açmıştır. Özellikle, Türk kimliğinin geleneksel kavramları ve devletin milliyetçi anlayışları, globalleşme ve çok kültürlülük akımları ile çatışmaya girmiştir.
Etnologların gözlemleri, kültürlerin ve dillerin kaybolmasının, genellikle sosyal yapılarının bozulması ve dışsal baskıların artmasıyla bağlantılı olduğunu ortaya koymaktadır. Türk milleti de tarihsel olarak dışsal tehditlere karşı büyük bir direncin simgesiyken, günümüzde bir erozyon sürecine girmektedir. Türk kültürünün ve kimliğinin zayıflaması, aslında bir milletin ve kavmin varlığını tehdit eden bir durumdur. Felsefeci, Jean-Paul Sartre’ın da belirttiği gibi, “Bir toplum, kendi kimliğini kaybettiğinde, kendi varlığını kaybeder” (Sartre, 1943).
2: BOP ve Türk Milleti Üzerindeki Etkileri
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), 21. yüzyılın başlarından itibaren Orta Doğu, Kuzey Afrika ve çevresindeki coğrafyada şekillenen yeni bir strateji olarak ortaya çıkmıştır. BOP, aslında yalnızca Orta Doğu’yu yeniden yapılandırmayı değil, aynı zamanda bölgedeki milli, etnik ve dini yapıları hedef almayı amaçlayan bir projedir. Türkiye, bu projenin tam merkezinde yer almakta ve bu durum, Türk milletinin kimlik kriziyle daha da derinleşmiştir.
Siyonizm ve emperyalist güçler, Türk milletinin tarihi toprakları üzerindeki etkiyi artırmaya çalışırken, Türk kimliğini de sistematik olarak hedef almışlardır. Bu bağlamda, Erdoğan ve Bahçeli yönetiminin dış politikadaki tutumu ve içteki söylemde kalan milliyetçi söylemler bile, BOP’un küresel hedefleriyle çelişkili bir hal almıştır. Türkiye’nin bölgesel gücünü koruma mücadelesi, Türk kimliğinin korunduğu bir ulusal strateji olmaktan çıkmış, son 25 yıldır dış güçlerin etkisiyle şekillenen bir siyasetle sonuçlanmıştır.
BOP’un bir parçası olarak, Türkiye’nin Kürt meselesi ve Suriye’nin kuzeyindeki Kürt yapılanmaları da önemli bir rol oynamaktadır. Türkiye, bugün kü iktidar tarafından bu süreçte güya bir yandan bölgesel çıkarlarını korumaya çalışırken, diğer yandan etnik kimlikleri öbe çıkararak ve bunu artırarak Türk milletinin kültürel ve toplumsal yapısını zayıflatmaktadır. Türk kimliği, yerel ve küresel güçlerin baskılarıyla değişime uğramakta, bu da Türk devletinin ve milletinin varlığını tehdit eden bir süreci başlatmaktadır.
3: Çok Kutuplu Dünya Düzeni ve Türk Kimliği
Çok kutuplu dünya düzeni, son yıllarda küresel güçler arasındaki etkileşimi daha karmaşık bir hale getirmiştir. Bu düzenin ortaya çıkışı, Türkiye gibi tarihsel olarak güçlü devletlerin küresel düzeydeki pozisyonlarını yeniden değerlendirmelerine yol açmıştır. Türk milleti, Batı’nın ve Doğu’nun baskılarından etkilenen, stratejik konumu itibariyle kilit bir oyuncu olma çabasında olsa da, çok kutuplu dünya düzeninin siyasi ve kültürel etkileriyle karşı karşıya kalmaktadır.
Sosyologlar, çok kutuplu dünya düzeninin milletlerin kimlik krizlerine neden olduğunu ve toplumsal yapıları çözümlediğini belirtmektedir. Bu düzenin içinde yer alan Türkiye, Batı ile olan ilişkilerinin yanı sıra Orta Doğu’daki denklemleri de dikkate alarak, Türk kimliğinin korunması ve geliştirilmesi adına zorlu bir mücadele vermektedir. Ancak, bu mücadelenin içinde Türk milletinin geleneksel değerlerinin zayıflaması, eğitimde yozlaşma, kültürel çözülme ve etnik kimliklerin öne çıkarılması, son 25 yıldır dinci yapıların ve kültürlerin gelişmesi ve baskın olması gibi sorunlar da ortaya çıkmaktadır.
4: Türk Devleti ve Milleti Üzerindeki Sosyo-Psikolojik Etkiler
Türk milletinin karşılaştığı bu sosyo-psikolojik dönüşüm, yalnızca dışsal tehditlerden değil, aynı zamanda içsel çözülmeden de kaynaklanmaktadır. Psikologlar, kimlik krizinin özellikle genç nesillerde derin bir etki yarattığını ve bu durumun toplumsal huzursuzlukları artırdığını vurgulamaktadır. Türk milletinin geleneksel değerleriyle bağları zayıfladıkça, kimlik bunalımları da artmakta, kültürel erozyon hızlanmaktadır.
Sosyologlar, Türk milletinin karşılaştığı bu kriz durumunda, toplumun öz benlik duygusunu yeniden inşa etmesi gerektiğine işaret etmektedir. Ancak, bu yeniden inşa süreci, devletin ve toplumun bireysel haklar ve özgürlükler arasında nasıl bir denge kuracağına bağlıdır. Türk milletinin kimliği, yalnızca devletin düzenlediği politikalarıyla değil, aynı zamanda toplumsal kabul ve kültürel etkileşimle de şekillenecektir.
Sonuç ve Değerlendirme
Türk milleti ve Türk devleti, tarihsel olarak büyük bir medeniyetin parçası olmuştur. Ancak, modern dönemde karşılaşılan içsel ve dışsal tehditler, bu kimliği ve varlığı ciddi şekilde tehdit etmektedir. Türk milleti, yalnızca askeri ve siyasal anlamda değil, kültürel, sosyal ve psikolojik anlamda da bir erozyon sürecine girmektedir. Bu süreç, küresel güç dinamiklerinin etkisi altında şekillenmekte, özellikle BOP ve çok kutuplu dünya düzeninin Türkiye üzerindeki etkileri, Türk kimliğinin korunmasını daha da zorlaştırmaktadır.
Süreçler içinde, Türk milletinin ve devletinin karşılaştığı bu tehditleri ele alırken, tarihsel perspektiflerden günümüzün stratejik ve sosyo-politik bağlamlarına kadar geniş bir yelpazede tartışılmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü ve sonrası Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla başlayan, ancak özellikle 20. yüzyılın sonları ve 21. yüzyılda derinleşen küresel etkileşimlerle daha karmaşık hale gelen süreç, Türk milletinin kimlik krizine yol açmıştır. Türk kimliğinin yozlaşması, kültürel değerlerin zayıflaması ve etnik kimlikler arasındaki gerilimlerin artması, bugün Türkiye’de yaşanan önemli toplumsal sorunlar arasında yer almaktadır.
Türk milletinin bu dönüşüm sürecine karşı direnç geliştirebilmesi için, ulusal kimliğin yeniden inşası ve güçlü bir içerik ve şekilde tanımlanması, eğitimle bunun topluma yayılması, toplumsal yapıların güçlendirilmesi ve dışsal baskılara karşı stratejik bir tutum sergilenmesi gerekmektedir. Küresel dinamiklerin etkisiyle değişen güç ilişkilerinin farkında olarak, Türkiye’nin iç ve dış politikalarındaki Atatürk’ün fikirlerinin çerçevesinde, devletin kuruluşunda inşa ettiği dengeyi yeniden kurması gerekmektedir. Bu bağlamda, Türk milletinin ve devletinin tarihsel mirasını yeniden keşfetmesi, kültürel bir uyanışa ve toplumun öz benlik duygusunun yeniden inşa edilmesine olanak tanıyacaktır.
Kaynakça:
1. Sartre, Jean-Paul (1943). Being and Nothingness. New York: Washington Square Press.
• Sartre, toplumların kimliklerini kaybettikleri takdirde varlıklarının da tehlikeye gireceğini belirtmiştir, bu görüş, Türk milletinin kimlik erozyonu üzerine yapılan tartışmalarla uyumludur.
2. Kirişci, Kemal (2017). Turkey and the Kurdish Question: The Search for Identity and Unity. London: Palgrave Macmillan.
• Kirişci, Türkiye’deki Kürt meselesi üzerine geniş bir inceleme yapmış, bu sorunun küresel bir dinamik haline geldiğini ve Türk kimliği üzerindeki etkilerini ele almıştır.
3. Barkey, Henri J. (2008). The Turkish-Kurdish Conflict: The Politics of Identity and State Formation. International Journal of Middle East Studies, 40(4), 536-558.
• Barkey, Türkiye’nin içindeki etnik çatışmaların dış politikadaki etkilerini ve bu çatışmaların Türk devletinin geleceğini nasıl şekillendirdiğini analiz etmektedir.
4. Heper, Metin (2013). State and Society in Turkey. London: Routledge.
• Heper, Türk devletinin toplumsal yapısı ve Türk kimliğini koruma çabalarının nasıl şekillendiğini, dışsal ve içsel faktörlerle birlikte tartışmaktadır.
5. Zürcher, Erik J. (2004). Turkey: A Modern History. London: I.B. Tauris.
• Zürcher, Türkiye’nin modern tarihini ele alırken, Türk milletinin karşılaştığı kimlik krizlerini ve dışsal tehditleri detaylandırmıştır.
6. Huntington, Samuel P. (1996). The Clash of Civilizations and the Remaking of World Order. New York: Simon & Schuster.
• Huntington, dünya üzerindeki medeniyetlerin çatışmasını analiz etmiş, Türk milletinin Batı ve Doğu arasındaki çatışmalarda nasıl bir kimlik krizi yaşadığını tartışmıştır.
7. Özdalga, Elisabeth (2007). The Turkish Political System: A Study of the Emergence of Secularism and Democracy in Turkey. New York: Palgrave Macmillan.
• Özdalga, Türkiye’nin sekülerlik ve demokrasi anlayışını tartışırken, bunun Türk kimliği üzerinde nasıl bir etki yarattığını incelemiştir.
8. Mango, Andrew (2017). Atatürk: The Biography of the Founder of Modern Turkey. New York: The Overlook Press.
• Mango, Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ideolojisini nasıl şekillendirdiğini ve bunun Türk milletinin kimliğini nasıl oluşturduğunu ele almıştır.
9. Gellner, Ernest (1983). Nations and Nationalism. Ithaca: Cornell University Press.
• Gellner, ulusal kimliklerin inşasını ve milliyetçilik akımlarının toplumlar üzerindeki etkilerini incelemiş, bu süreçlerin toplumsal yapıları nasıl dönüştürdüğünü tartışmıştır.
10. Fukuyama, Francis (1992). The End of History and the Last Man. New York: Free Press.
• Fukuyama, tarihsel süreçlerin sonlanmasını ve modern devletlerin kimlik oluşturma süreçlerini analiz etmiştir. Türk milletinin bu süreçte yaşadığı kimlik krizi, Fukuyama’nın tezleriyle de örtüşmektedir.
Makale İçindeki Atıflar:
• Sartre’ın (1943) “Bir toplum, kendi kimliğini kaybettiğinde, kendi varlığını kaybeder” görüşü, Türk milletinin karşılaştığı kimlik erozyonu ve bu erozyonun toplumsal etkileri üzerine yapılan tartışmalarla doğrudan ilişkilidir.
• Kirişci (2017) ve Barkey (2008), Türk milletinin Kürt sorunu ve etnik kimlikler arasındaki gerilimlere dair analizler yaparak, bu durumun Türk kimliği üzerindeki baskıları nasıl artırdığını göstermektedir.
• Heper (2013) ve Zürcher (2004), Türk devletinin toplumsal yapısındaki dönüşümü ve kimlik krizini anlamak için değerli veriler sunmuş, Türk milletinin ulusal kimliğinin küresel dinamiklerle nasıl şekillendiğine dair önemli tartışmalar yapmıştır.
Bir yanıt yazın