2025 Türkiye’sinde Milli İhtilalin Zorunluluğu: Emperyalizm, BOP ve Yıkım Şubesinden Kurtuluşun Yolu

Türkiye, 2025 yılının ortasına doğru geldiğinde büyük bir kararın eşiğine gelmiş olacaktır. Sadece coğrafi sınırları değil, aynı zamanda kimliği, bağımsızlığı ve milli egemenliği tehdit altındadır. Son yıllarda uygulanan dış politikalar, Türkiye’nin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında Batılı güçlerin stratejik çıkarlarına hizmet etmiş, ülkenin egemenliğini zayıflatmıştır. Bu süreç, Türkiye’nin iç politikası ve ulusal kimliği açısından büyük bir tehlike oluşturmuştur. Şu anki yönetimin izlediği politikalar ve dışa bağımlı yaklaşım, Türkiye’yi Suriye ve Irak’ın yaşadığı siyasi çöküşün eşiğine getirmiştir. Ancak, Türk milletinin tarihsel direnci ve Atatürk’ün Cumhuriyet’ini kurarken belirlediği ilkeler, Türk devletinin ve milletinin bu tehdidi bertaraf etmesi için hala bir umut ışığı sunmaktadır.

  1. BOP’un Türkiye Üzerindeki Yıkıcı Etkisi ve Mevcut Durum

BOP: Türkiye’nin Bağımsızlığını Tehdit Eden Bir Proje

Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), Batılı güçlerin Orta Doğu’yu yeniden şekillendirmeye yönelik stratejik bir girişimidir. Bu proje, başta ABD olmak üzere Batı dünyasının çıkarları doğrultusunda şekillenmiş ve Türkiye, bu projeye dahil edilmiştir. Ancak, Türkiye’nin bu projeye dahil edilmesi, ülkenin bağımsızlığını tehlikeye atmış ve Türk milletinin milli egemenliğini zayıflatmıştır. Erdoğan-Bahçeli yönetiminin BOP’a hizmet eden politikaları, Türkiye’nin iç ve dış politikalarını Batılı güçlerin çıkarlarına göre şekillendirmiştir. Bu durum, Türkiye’nin milli çıkarlarını ve bağımsızlığını savunmak için gerekli olan direnç ve güçten uzaklaşmasına neden olmuştur.

Türkiye’nin dış politikasındaki bu sapmalar, ülkenin bölgedeki stratejik gücünü kaybetmesine, iç politikadaki istikrarsızlığa ve dışa bağımlılığa yol açmıştır. Türkiye, Suriye ve Irak gibi ülkelerle aynı kaderi paylaşma noktasına gelmiş, ulusal egemenliği tehdit altında bir ülke haline gelmiştir. Eğer bu durum devam ederse, Türkiye’nin Suriye ve Irak’tan farkı kalmayacak, ülke yıkım sürecine sürüklenecektir.

Erdoğan ve Bahçeli’nin İhanetleri ve Yönetimi: BOP’a Hizmet Eden İktidar

Erdoğan ve Bahçeli’nin iktidarı, Türkiye’yi BOP çerçevesinde Batılı güçlerin çıkarlarına teslim etmiş ve milli egemenliği zayıflatmıştır. Bu iktidar, Türk milletinin çıkarlarını savunmak bir yana, Batılı ülkelerin çıkarlarına hizmet eden bir yönetim anlayışını benimsemiştir. Suriye ve Irak’taki “Kürt hareketlerine” yapılan destek ve Batı ile yapılan stratejik anlaşmalar, Türkiye’nin bölgesel güvenliğini tehdit eden unsurlardır.

Erdoğan ve Bahçeli, aynı zamanda Türkiye’yi dışa bağımlı bir yapıya dönüştürmüş, Türkiye’nin kendi çıkarlarını savunmak yerine, Batılı güçlerin stratejik hedeflerine hizmet etmeye başlamıştır. Bu süreçte, Türk milletinin tarihi direnci ve bağımsızlık ruhu ve mücadelesi iktidar tarafından iğdiş edilerek zayıflamış, ülke adeta bir dış güçler vasalına dönüşmüştür.

  1. Türkiye’nin Kurtuluşu: İhtilalci Bir Mücadele ile BOP’un Türkiye Şubesini Yıkmak

İhtilalin Zorunluluğu

Türkiye’nin kurtuluşu, mevcut yönetimin bugünkü yozlaşmış sistemde demokratik yollarla değişmesi ile mümkün değildir. Erdoğan ve Bahçeli’nin iktidarları, Türk milletinin iradesini yok sayan, dışa bağımlı ve BOP’a hizmet eden bir yapıyı temsil etmektedir. Bu yapıyı değiştirmek için, Türk milletinin tarihsel direncini ve milli iradesini harekete geçirmesi gerekmektedir.

Türk milletinin özgürlüğü, bugün sadece seçimle sağlanacak bir değişimle mümkün olamaz. Türkiye’nin mevcut merkezi sistemindeki kokuşmuş kadrolar, Türk milletinin bağımsızlık ve egemenlik mücadelesini savunmaktan uzaktır. Bu nedenle, Türkiye’nin kurtuluşu, ancak bir ihtilal ile gerçekleşebilir. İhtilal, sadece devrimci bir hareket değil, aynı zamanda milletin ve hem devlet içindeki hemde devletin dışındaki milli kadroların birleşmesiyle gerçekleşecek bir direniş hareketidir.

Devletin ve Milletin Birleşmesi: Silahlı Milli Devlet Güçleriyle İhtilale Yürümek

Türk milletinin ihtilali, devlet içindeki milli ve Atatürkçü kadroların, yani güvenlik, askeri ve istihbarat birimlerinde yer alan milli Atatürkçü devrimci güçlerin birleşmesiyle gerçekleşebilir. Bu birleşim, Türk milletinin ulusal çıkarlarını savunmaya yönelik güçlü bir adım olacaktır. Türk milleti ve milli devlete sadık silahlı güçler, kendilerini savunmak ve milli egemenliğini yeniden tesis etmek için harekete geçtiğinde, devletin askeri gücü de bu direnişe katılacak ve devletin tüm unsurları bir araya gelerek ihtilalci bir sürece liderlik edecektir.

Bu süreç, Türkiye’nin BOP ve Batılı güçlerin etkisinden kurtulmasını sağlayacak, Türk milletinin bağımsızlığını yeniden kazanmasının önünü açacaktır. Devletin güvenlik ve askeri kadrolarındaki milli unsurların birleşmesi, Türkiye’nin geleceği için kritik bir adımdır. Bu hareket, Türkiye’nin yıkım sürecinden çıkıp yeniden büyümesini sağlayacak bir kurtuluş mücadelesi olacaktır.

  1. İç Düşman ve Dış Müdahale ile Mücadele

İç Düşman ve Destekçileri ile Tasfiye

Türkiye’nin kurtuluşu için, yalnızca dış tehditlere karşı mücadele etmek yeterli değildir. İç düşmanlar ve onların destekçilerine karşı mücadelede bu mücadelenin bir parçası olmalıdır. Türkiye’deki BOP yanlısı, dış güçlerin çıkarlarına hizmet eden ve Türk milletinin çıkarlarını hiçe sayan unsurlar tasfiye edilmelidir. Bu tasfiye, sadece iç tehditleri ortadan kaldırmakla kalmayacak, aynı zamanda Türkiye’nin dış müdahale karşısındaki direncini artıracaktır.

İç düşmanlarla mücadele, silahlı gücün ve milli kadroların birleşmesiyle mümkün olacaktır. Bu süreç, milletin desteği ile güçlenecek ve Türk milletinin egemenliğini yeniden kurmasını sağlayacaktır. İçteki düşmanlar ortadan kalktığında, dış müdahale de engellenebilecek ve Türkiye’nin geleceği yeniden Türk milletinin elinde şekillenecektir.

  1. Türkiye’nin Geleceği İçin Zorunlu. Milli İhtilal

Türkiye’nin geleceği, ancak devlet ve millet içindeki Atatürkçü kadroların ve devletin silahlı güçlerinin birleşerek BOP’a hizmet eden mevcut yapıyı ortadan kaldırmasıyla güvence altına alınabilir. Bu, bir sıradan demokratik dönüşüm değil, tam anlamıyla bir ihtilaldir. Türk milletinin kurtuluşu için, tarihi direncini ve ulusal bağımsızlık mücadelesini yeniden ortaya koyması gerekmektedir. Türkiye, ancak milli irade ve milli devletin silahlı güçlerinin birleşmesiyle dışa bağımlı bir yapıyı ortadan kaldırarak bağımsızlığını yeniden kazanabilir. 2025 yılında Türk milleti uyanmalı, içteki ve dıştaki düşmanlara karşı birleşmiş bir güç olarak Türkiye’yi yeniden diriltmelidir. Aksi takdirde, Türkiye, Suriye ve Irak’ın yaşadığı yıkım sürecine sürüklenecektir. Türkiye’nin kurtuluşu için tek yol, tarihi bir devrimci milli devlet-millet ihtilaldir.

Atatürk’ün İhtilalci sözleride bu anlamda, özellikle bu süreçte titizlikle rehber alınmalıdır

“Egemenlik, kayıtsız şartsız millete aittir.” (Mustafa Kemal Atatürk, 1920)
“İçte ve dışta düşmanlarımıza karşı, yalnızca bir hedefim vardır; o da Türkmilletinin bağımsızlığı ve hürriyetidir.” (Mustafa Kemal Atatürk, 1923)
“Cumhuriyet, bilhassa Türk milletinin karakterine ve adetlerine en uygun idare şeklidir.” (Mustafa Kemal Atatürk, 1923)
“Ya istiklal, ya ölüm!” (Mustafa Kemal Atatürk, 1919)
“Türk milletinin bağımsızlığı için gerekirse her türlü fedakarlığı yapmaktan çekinmemeliyiz.” (Mustafa Kemal Atatürk, 1921)

Sonuç Olarak: Türkiye’nin Kurtuluşu ve Milli İhtilalci Bir Uyanış

2025 yılı, Türk milletinin kaderinin yeniden şekilleneceği bir yıl olabilir. Mevcut yönetim ve izlediği dışa bağımlı politikalar, Türkiye’yi ulusal bağımsızlık ve egemenlik açısından ciddi bir tehdit ve yıkım altına sokmuştur. ABD-İsrail’in patronu olduğu Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) Türkiye üzerindeki yıkıcı etkileri, ülkenin iç politik yapısını zayıflatmış ve dış müdahale için fırsatlar yaratmıştır. Türk milletinin özgürlüğü ve bağımsızlığı için tarihi bir milli mücadele gerekmektedir.

Bu kurtuluş mücadelesinin yolu, sadece demokratik ve reformist yöntemlerle , hain BOP görevlisi iktidar tarafından manipüle edilen sandık ve seçimle değil, ancak silahlı milli, devrimci- ihtilalci bir hareketle açılabilir. Atatürk’ün “Ya istiklal, ya ölüm!” sözünü rehber edinerek, devlet içindeki milli kadrolar ve Türk milletinin milli birleşik gücüyle, mevcut BOP yapısını ve buna hizmet eden kadroları devirmesi gerekmektedir. Bu harekette, devletin askeri ve güvenlik güçlerinin, milletin ve milli kadroların el birliğiyle bir araya gelmesi kritik önem taşımaktadır. Silahlı güçlerin ve milli kadroların birleşmesi, Türkiye’yi sadece içteki düşmanlardan temizlemekle kalmayacak, aynı zamanda dış müdahalelere karşı güçlü bir direniş oluşturacaktır.

Kısaca, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesi, Suriye ve Irak’tan farklı bir yıkım sürecine sürüklenmemek adına önemli bir dönüm noktasındadır. Eğer 2025’te Türk milleti uyanıp, milli iradeye sahip çıkarak kendi kaderini eline almazsa, Türkiye de aynı siyasi çöküşü yaşayabilir.
Ya da Atatürk’ün Cumhuriyet’in temellerine bağlı bir kurtuluş anlayışıyla, Türkiye yeniden ayağa kalkabilir.

Kaynakça
1. Atatürk, Mustafa Kemal. Nutuk. TTK Yayınları, 1993.
2. Kara, S. (2020). Büyük Ortadoğu Projesi ve Türkiye’nin Stratejik Hamleleri. Yedinci Gün Yayınları.
3. Aydın, M. (2019). Türkiye’nin Dış Politikasında Çelişkiler ve Geleceği. Nobel Akademik Yayıncılık.
4. Gunter, M. M. (2014). The Kurds: A Modern History. Zed Books.
5. Lynch, M. (2016). The New Arab Wars: Uprisings and Anarchy in the Middle East. PublicAffairs.

Türkiye, 2025 yılının ortasına doğru geldiğinde büyük bir kararın eşiğine gelmiş olacaktır. Sadece coğrafi sınırları değil, aynı zamanda kimliği, bağımsızlığı ve milli egemenliği tehdit altındadır. Son yıllarda uygulanan dış politikalar, Türkiye’nin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında Batılı güçlerin stratejik çıkarlarına hizmet etmiş, ülkenin egemenliğini zayıflatmıştır. Bu süreç, Türkiye’nin iç politikası ve ulusal kimliği açısından büyük bir tehlike oluşturmuştur. Şu anki yönetimin izlediği politikalar ve dışa bağımlı yaklaşım, Türkiye’yi Suriye ve Irak’ın yaşadığı siyasi çöküşün eşiğine getirmiştir. Ancak, Türk milletinin tarihsel direnci ve Atatürk’ün Cumhuriyet’ini kurarken belirlediği ilkeler, Türk devletinin ve milletinin bu tehdidi bertaraf etmesi için hala bir umut ışığı sunmaktadır. - sefa yurukel

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir