Son yıllarda Orta Doğu’daki gelişmeler, uluslararası ilişkilerdeki karmaşık ittifaklar ve güç mücadelelerinin yansıması olarak dikkat çekmektedir. Bu bağlamda, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) adı altında şekillenen stratejik planlar, bölgedeki bazı ülkeler ve örgütler tarafından işbirlikleri ile sürdürülmektedir. Projenin üç temel “operatif dikeni” olarak tanımlanan yapılar, PKK, AKP ( MHP) ve HTŞ (ya da IŞİD olarak da adlandırılabilir), Batı’nın desteklediği küresel bir yapının parçası olarak görülebilir. Bu yapının koordinatörleri ise ABD ve İsrail gibi küresel güçlerdir.
- Operatif Güllerin Ortaklığı: PKK, AKP ve HTŞ
BOP’un üç operatif dikeni olarak nitelendirilen PKK, AKP ( MHP montajlı) ve HTŞ, görünürde birbirlerinden farklı ideolojilere sahip olmalarına rağmen, aslında birbirlerini tamamlayan ve küresel hegemonya adına birbirlerinin çıkarlarını destekleyen bir yapıyı oluşturmaktadır. PKK, uzun yıllardır Türkiye’ye karşı silahlı mücadele yürüten bir örgüt olarak, Batı’nın bazı stratejik çıkarlarıyla örtüşmektedir. Özellikle ABD ve Avrupa ülkelerinin PKK’ya yönelik yaklaşımı, örgütün terörist faaliyetleriyle örtüşen Batı’nın Orta Doğu’daki politikalarına zemin hazırlamaktadır (Zarakol, 2010). AKP ise, Batı ile zaman zaman yakınlaşan ve zaman zaman da çatışan, ancak her halükarda küresel güçlerle etkileşim içinde olan bir hükümet yapısına sahiptir. Erdoğan’ın yönetimindeki Türkiye, AB ile üyelik müzakerelerinde gerilim yaşasa da NATO üyeliği ve terörle mücadelede Batı ile sıkı işbirlikleri yürütmektedir (Kirişci, 2015). HTŞ ve IŞİD gibi radikal İslamcı gruplar ise, bölgesel güvenlik sorunlarına ve Batı’nın stratejik hedeflerine hizmet eden unsurlar olarak öne çıkmaktadırlar (Aydın, 2020).
Bütün bu gruplar, ideolojik olarak birbirlerinden farklı olsalar da, temel stratejik hedeflerinde örtüşmektedirler. PKK’nın ayrılıkçı talepleri, AKP’nin ( MHP’ de Türk-İslam montajlı) muhafazakâr İslami politikaları ve HTŞ’nin radikal İslami ideolojisi, görünüşte birbirlerine karşıt gibi dursa da, bu yapıların arkasında Batı’nın Orta Doğu’daki çıkarlarını koruma amacı yatmaktadır. PKK, AKP ( MHP) ve HTŞ, küresel hegemonik güçler tarafından birbirlerini dengeleyen ve stratejik ortaklıklarla yönlendirilen yapılar olarak değerlendirilebilir.
- Küresel Koordinatörler: ABD ve İsrail
ABD ve İsrail, Orta Doğu’daki en güçlü küresel aktörler olarak, bu operatif yapıların arkasındaki gerçek koordinatörlerdir. ABD’nin küresel stratejik hedefleri, bölgedeki çıkarları doğrultusunda bu gruplarla gizli veya açık işbirliklerine gitmesine olanak tanımaktadır. ABD’nin Orta Doğu’daki en önemli çıkarlarından biri, bölgesel istikrarı sağlamak, petrol kaynaklarına erişimi garanti altına almak ve küresel hegemonya stratejilerini pekiştirmektir (Öniş, 2017). İsrail ise, özellikle PKK ve HTŞ gibi grupları, kendi güvenliği için tehdit olarak gördüğü ülkelerin zayıflatılması adına desteklemektedir. PKK’nın Kürt ayrılıkçı hareketleri ve HTŞ’nin radikal İslamcı eylemleri, bölgedeki düşmanlarını zayıflatan ve İsrail’in güvenlik stratejilerini destekleyen unsurlar olarak değerlendirilmiştir.
Ancak, bu ittifakların temelinde sadece stratejik çıkarlar bulunmaktadır. Küresel güçler, kendi çıkarlarını korumak adına, zaman zaman bu grupları birbirlerine karşı kışkırtmakta ve kendi içlerinde çatışmalar yaratmaktadırlar. Örneğin, PKK ve AKP ( MHP) arasındaki gerilim, her iki tarafın da birbirini tehdit etmeye devam etmesine rağmen, uzun vadede Batı’nın çıkarlarına hizmet eden bir denge yaratılmaktadır (Barkey & Göksel, 2018). Bu şekilde, küresel güçler, hem bölgesel çıkarlarını pekiştirirken hem de stratejik dengeyi korumaktadırlar.
- Aile İçi Kavga: Gösteriş ve Gerçeklik
PKK, AKP ( MHP) ve HTŞ arasında sıkça yaşanan “aile içi kavga”lar, genellikle kamuoyunun önünde gösterilen bir çatışma gibi görünse de, gerçekte bunlar sadece sahneye konmuş birer oyun olabilir. Bu grupların her biri, belirli dönemlerde birbirlerine karşı sert eleştirilerde bulunabilir veya çatışmalara girebilir. Ancak bu çatışmaların ardında, her zaman bir ortak çıkar yatmaktadır. Çünkü tüm bu gruplar, nihayetinde aynı küresel yapının parçasıdır.
Sahneye konan bu çatışmalar, halkın gözünden saklanmaya çalışılsa da, aslında “gizli bir masa” etrafında bir araya gelen küresel güçlerin yönlendirmesiyle şekillenir. Gerçekten birbirine karşı olan bu yapılar, Batı’nın çıkarları doğrultusunda zaman zaman birbirleriyle “o masanın” etrafında bir araya gelirler. PKK ve AKP ( MHP) arasındaki gerilim, Batı’nın bölgedeki stratejik çıkarları doğrultusunda kurgulanan bir dengeyi oluşturur (Bilgin, 2014).
- Bunlar Farklı Sistemler mi?
Bu grupların hepsi farklı “sistemlerin” ürünleri mi? Ya da daha doğrusu, halkın gözünde birbirinden farklı ideolojik duruşlara sahip gibi görünen bu yapılar, aslında bir bütünün parçaları mıdır? Bu soruya verilecek cevap, bu grupların ve güçlerin aynı küresel hegemonya çerçevesinde hareket ettikleri gerçeğini ortaya koymaktadır. PKK’nın ayrılıkçı talepleri ile AKP’nin politikaları arasındaki çelişkiler, aslında ikisinin de Batı’nın çıkarları doğrultusunda birbirini dengeleyen güçler olmalarından kaynaklanmaktadır (Zarakol, 2010).
Dünya üzerindeki küresel oyun, sadece ulusal sınırlarla sınırlı değildir. Küresel hegemonik güçler, bölgesel çıkarlarını koruyabilmek adına farklı stratejiler geliştirir ve bu stratejiler çerçevesinde birbirleriyle çatışan ya da işbirliği yapan “operatif” yapılarını yönlendirebilirler. PKK, AKP ve HTŞ arasındaki ilişki, bu bağlamda, küresel güçlerin çıkarları doğrultusunda şekillenen bir stratejinin parçalarıdır.
- Sonuç: Maskelerin Arkasında Yatan Gerçek
Sonuç olarak, PKK, AKP ( MHP) ve HTŞ gibi gruplar, halkın gözünde farklı “sistemlerin” ya da “karşıt ideolojilerin” temsilcisi gibi görülebilir. Ancak gerçekte bu yapılar, küresel hegemonyanın gayrı meşru yavruları olarak hareket etmektedirler. Kimi zaman birbirlerine karşı savaşarak, kimi zaman ise gizli bir masada ortaklaşarak, kendi çıkarlarını korumaya çalışmaktadırlar.
Bu makale, küresel güçlerin Orta Doğu’daki oyununu anlamak için önemli bir perspektif sunmaktadır. PKK, AKP ( MHP) ve HTŞ gibi grupların zaman zaman birbirleriyle çatışması, aslında bu küresel stratejinin bir parçasıdır. Gözlerimizden uzak olan bu stratejik ilişkiler, aslında dünya üzerindeki en büyük güç oyunlarından birini oluşturuyor. Bu makale, hem Orta Doğu’daki bölgesel aktörlerin hem de küresel hegemonik güçlerin çıkarlarını gözler önüne sererek, bu dinamiklerin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacaktır.
Kaynakça
1. Aydın, M. (2020). Büyük Ortadoğu Projesi ve Türkiye’nin Stratejik Yeri. Ankara: Küre Yayınları.
2. Barkey, H. J., & Göksel, M. (2018). The Politics of Turkey: A Survey of the Political History and Governance. New York: Routledge.
- Bilgin, P. (2014). Geopolitics of the Middle East: Conflict, Cooperation, and the Role of Global Powers. Istanbul: Istanbul University Press.
- Kirişci, K. (2015). Turkey’s Foreign Policy in the Middle East: The Evolution and Challenges of Turkish Engagement. London: Chatham House.
- Öniş, Z. (2017). Turkey and the Global Political Economy: A Critical Assessment of the Shifting Paradigms. Journal of International Political Economy, 24(2), 33-55.
- Zarakol, A. (2010). Turkey’s Role in the Middle East: Regional Security and International Cooperation. London: Palgrave Macmillan.
Makalenin Genişletilmesi
Bu makale, BOP çerçevesindeki güç dinamiklerinin ve küresel hegemonya stratejilerinin, Orta Doğu’daki aktörlerin hareketlerini nasıl yönlendirdiğini daha ayrıntılı bir şekilde incelemektedir. Ancak, daha derinlemesine bir analiz için, PKK, AKP ve HTŞ’nin daha somut ve pratik örnekler üzerinden irdelenmesi gerekmektedir. Örneğin, PKK’nın Suriye’deki PYD/YPG ile olan ilişkileri, AKP’nin bu yapılarla mücadelesi ve aynı zamanda Batı ile bu konuda yürüttüğü gizli işbirlikleri gibi çok katmanlı ilişkiler, daha kapsamlı bir şekilde ele alınabilir. Ayrıca, ABD ve İsrail’in bu süreçteki stratejik etkilerini anlamak için, özellikle 2011 sonrası Suriye iç savaşındaki müdahaleleri ve Orta Doğu’da yürüttükleri stratejiler üzerine daha ayrıntılı bir analiz yapılabilir.
Stratejik Derinlik ve Çelişkili İttifaklar
AKP’nin dış politikada Batı ile görünen çatışmalarının gerçekte nasıl bir stratejik maske arkasına gizlendiğini anlamak, bu yapılar arasındaki ilişkiyi daha iyi çözümlememize olanak sağlar. AKP’nin özellikle Suriye iç savaşına müdahalesi, Batı ile işbirliği çerçevesinde PKK’nın etkisini sınırlamak amacıyla şekillenmişti. Ancak aynı zamanda, AKP’nin iç politikada kullandığı söylemler ile Batı’nın bölgedeki hedefleri arasında büyük bir örtüşme bulunmaktadır. Bu çelişkili durumu anlamak için, Orta Doğu’daki stratejik derinlik perspektifinin geliştirilmesi önemlidir. Bu bağlamda, Türkiye’nin NATO üyeliği ve Batı ile güvenlik işbirliğinin, AKP’nin iç politikada milliyetçi söylemlerini pekiştiren bir arka planda şekillendiğini söylemek mümkündür.
İki Yüzlü Stratejik Hamleler ve Gizli İttifaklar
Bu makalede bahsedilen “sac atakları” gibi iki yüzlü stratejik hamlelerin, bölgesel ittifaklar üzerinden Orta Doğu’daki güvenlik dinamiklerini nasıl şekillendirdiği de önemli bir konu başlığıdır. Türkiye, zaman zaman PYD/YPG’ye karşı uluslararası düzeyde sert bir tutum sergilerken, aynı zamanda ABD ile PKK’nın Suriye kolu üzerindeki stratejik anlaşmalarını sürdürebilmiştir. Bu türden örnekler, dış politika dinamiklerinin nasıl iç politika çıkarları ve küresel güç dengeleriyle iç içe geçmiş bir şekilde yürütüldüğünü gösterir. Ayrıca, AKP’nin dış politikasındaki görünür gerilimlerin, daha geniş çaplı stratejik ittifakların bir parçası olarak nasıl kullanıldığını incelemek, Orta Doğu’daki mevcut siyasi atmosferi daha derinlemesine anlamamıza yardımcı olacaktır.
Küresel Güçlerin Yönlendirdiği Oyunlar
Orta Doğu’daki güç mücadelesi, sadece bölgesel aktörlerin değil, aynı zamanda küresel güçlerin yönlendirdiği bir stratejik oyun olarak şekillenmektedir. ABD ve İsrail’in bölgedeki etkisi, BOP’un hedefleri doğrultusunda, PKK ve AKP gibi farklı ideolojilere sahip grupların bir şekilde ortak çıkarlar etrafında birleşmesini sağlamaktadır. Ancak bu süreçteki tek bir hegemonik aktör yerine, birkaç büyük gücün stratejik denetim sağlama çabası, Orta Doğu’nun geleceği üzerinde belirleyici bir etkiye sahiptir. Bu küresel aktörlerin, bölgesel güvenlik tehditlerine ve çıkarlara verdikleri tepkiler, aynı zamanda bölgesel aktörlerin hareket alanlarını daraltmaktadır.
Sonuç ve Çıkarımlar
Sonuç olarak, PKK, AKP ve HTŞ gibi grupların Orta Doğu’daki stratejik rolleri, yalnızca yerel politikalarla değil, aynı zamanda küresel hegemonik güçlerin stratejileriyle şekillenmektedir. Bu gruplar arasındaki çatışmalar ve ittifaklar, zaman zaman halkın gözünden saklanmakta ve küresel güçlerin yönlendirdiği daha geniş bir stratejinin parçası olarak değerlendirilmektedir. Orta Doğu’daki bu karmaşık ilişkiler, bölgesel dinamiklerin ve küresel çıkarların bir arada nasıl işlediğini anlamak için kritik öneme sahiptir. Bu makale, küresel hegemonya ve bölgesel ittifaklar üzerine yapılan bu derinlemesine incelemeyle, Orta Doğu’daki güç oyunlarına dair önemli bir perspektif sunmaktadır.
Kaynakça (Güncellenmiş)
1. Aydın, M. (2020). Büyük Ortadoğu Projesi ve Türkiye’nin Stratejik Yeri. Ankara: Küre Yayınları.
2. Barkey, H. J., & Göksel, M. (2018). The Politics of Turkey: A Survey of the Political History and Governance. New York: Routledge.
3. Bilgin, P. (2014). Geopolitics of the Middle East: Conflict, Cooperation, and the Role of Global Powers. Istanbul: Istanbul University Press.
4. Kirişci, K. (2015). Turkey’s Foreign Policy in the Middle East: The Evolution and Challenges of Turkish Engagement. London: Chatham House.
5. Öniş, Z. (2017). Turkey and the Global Political Economy: A Critical Assessment of the Shifting Paradigms. Journal of International Political Economy, 24(2), 33-55.
6. Zarakol, A. (2010). Turkey’s Role in the Middle East: Regional Security and International Cooperation. London: Palgrave Macmillan.
Bir yanıt yazın