Ülkede Gelir Dağılımı  Bozuksa  Sosyal Adalet Gerçekleşemez

Türkiye İstatistik Kurumu, toplumun en yüksek gelir elde eden yüzde 20’nin toplam gelirden  sağladığı payın, en düşük gelir elde eden yüzde 20’nin elde ettiği paya oranını 7,7 olarak açıklamıştır.  Gelir dağılımında  sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitlik, 1’e yaklaştıkça gelir dağılımında bozulma söz konusudur.   Bir ülkede gelir dağılımı denildiğinde anlaşılması gereken, ekonomide belirli bir sürede yaratılan gelirlerin, ekonomideki karar birimleri tarafından ne ölçüde dağıldığının bilinmesidir.

Kişisel gelir dağılımında adaleti ölçmek için kullanılan araçlar içinde en yaygın kullanılanı Gini Katsayısı’dır.  Eğer gelir dağılımı tam anlamıyla eşit,  bütün değerler mutlak eşitlik çizgisi üzerinde ise, o zaman Gini katsayısı sıfır olur. Katsayı sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımı eşitliğinin, bire yaklaştıkça gelir dağılımı eşitsizliğinin arttığını gösterir. Ülkeden ülkeye gelir dağılımları farklılık gösterse de,  mutlak anlamda eşit  bir gelir dağılım  söz konusu olmaz.  Kişisel gelir dağılımında adaleti ölçmek için kullanılan araçlar içinde en yaygın kullanılanı Gini Katsayısı dır.  Gelir dağılımı tam anlamıyla eşitse,  o zaman Gini Katsayısı 0  olur.

Türkiye’de 2024 yılı gelir dağılımı istatistikleri, ekonomik eşitsizliği ortaya koymaktadır. TÜİK raporuna göre, en zengin yüzde 20’lik dilim, toplam gelirden yüzde 48,1 oranında pay alırken, en yoksul yüzde 20’lik dilimin aldığı pay  yüzde 6,3’tür.   Bu durumda gelir dağılımı adaletsizliği,  sadece kişilerin  yaşam standartlarını değil, toplumun genel refahını ve sosyal uyumunu da tehdit eder. Böyle bir toplumda  sosyal eşitlikten söz edilemez. Türkiye’de bölgelerarası  eşitsizlikler  çok   farklıdır.

Yıllık ortalama eşdeğer hane halkı kullanılabilir kişi geliri 187.728 TL iken,  bu rakam İstanbul’da 257.891 TL, Van, Muş, Bitlis ve Hakkari’de  91.818 TL’dir. İstanbul ile bu bölgeler arasındaki 3 kata yakın (2.82) fark, ülkenin  önemli sorunlarından biri olup, Batı’ya  yönelik  göçe de zemin hazırlamaktadır. Eğitim  seviyesi ile gelir arasındaki ilişki, eşitsizliğin en önemli nedenlerinden biridir.

Yükseköğretim mezunlarının yıllık ortalama gelirleri 309.721 TL’ye ulaşırken,  okul bitirmemiş  kişilerin yıllık gelirleri  106.478 TL’dir. Türkiye’de eğitimde fırsat eşitsizliği, gelir eşitsizliğini besleyen en önemli  faktörlerden biridir. Bu gerçek, eşitsizliği gidermek için örgün öğretim dışındaki denemelerin katkısının olmadığını  ortaya çıkarmaktadır. Eğitim politikalarının sadece nitelik değil, erişim açısından da iyileştirilmesi gerekmektedir.

Türkiye’de en yüksek eşdeğer hane halkı kullanılabilir kişi gelirine sahip yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay, bir önceki yıla göre 0,6 puan azalarak yüzde 48,1 olmuştur.  Gini Katsayısı, ülkede bir sosyal grup içindeki gelir eşitsizliğini  temsil  eden   istatistiksel dağılım ölçüsüdür. Katsayı,  Corrado Gini tarafından geliştirilmiştir. Katsayı 0 – 1 arasındadır.

Gini katsayısı, bir önceki yıla göre 0,007 puan azalışla 0,413 olmuştur. Sosyal transferler  dışında katsayı 0,476, emekli ve dul yetim maaşı dahil diğer tüm sosyal transfer gelirleri hariç olduğunda  0,423’tür.  Toplumun en yüksek gelir elde eden yüzde 20’sinin elde ettiği payın en düşük gelir elde eden yüzde 20’sinin elde ettiği paya oranı olarak hesaplanan P80/P20 oranı  önceki yıla göre 0,2 puan azalarak 7,7 olurken, gelirden en fazla pay alan yüzde 10’unun elde ettiği gelirin en az pay alan yüzde 10’unun elde ettiği gelire oranı şeklindeki  P90/P10 oranı ise 0,5 puan azalarak 13,3 olmuştur.

Türkiye’de yıllık ortalama eşdeğer hane halkı kullanılabilir kişi geliri önceki yıla göre yüzde 108,3 artarak 90.116 TL’den 187.728 TL’ye  çıkmıştır. Tek kişilik hane halklarının yıllık ortalama eşdeğer hane halkı kullanılabilir kişi geliri 223.859 TL iken, tek çekirdek aileden oluşan hane halklarında  değer 192.110 TL’dir. Toplam gelir içinde en yüksek payı yüzde 48,8 ile  önceki yıla göre 0,3 puan artan maaş ve ücret geliri, daha  sonra yüzde 20,8 ile önceki yıla göre 1,3 puan azalan müteşebbis geliri, üçüncü sırayı ise yüzde 17,8 ile sosyal transfer gelirleri almıştır.   

Toplumun en yüksek gelir elde eden yüzde 20’sinin elde ettiği payın en düşük gelir elde eden  yüzde 20’nin elde ettiği paya oranı şeklinde hesaplanan P80/P20 oranı bir önceki yıla göre 0,2 puan azalarak 7,7, gelirden en fazla pay alan yüzde 10’unun elde ettiği gelirin en az pay alan yüzde 10’nun elde ettiği gelire oranı şeklinde hesaplanan P90/P10 oranı ise 0,5 puan azalarak 13,3 olarak gerçekleşmiştir.

Aşağıda 2014-2024 dönemindeki gelirlerin  yüzde 20’lik dağılımı verilmiştir. Tablodan da görülebileceği gibi ilk yüzde 20’lik   (en düşük) kesimde  gelişme olmazken, (6,1-6,3) son yüzde 20’lik kesimde  önemli bir gelişme yaşanmıştır. (46,5-48,1)

Türkiye İstatistik Kurumu, toplumun en yüksek gelir elde eden yüzde 20'nin toplam gelirden  sağladığı payın, en düşük gelir elde eden yüzde 20'nin elde ettiği paya oranını 7,7 olarak açıklamıştır.  Gelir dağılımında  sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitlik, 1'e yaklaştıkça gelir dağılımında bozulma söz konusudur.   Bir ülkede gelir dağılımı denildiğinde anlaşılması gereken, ekonomide belirli bir sürede yaratılan gelirlerin, ekonomideki karar birimleri tarafından ne ölçüde dağıldığının bilinmesidir. - image 26

Bir ülkede gelir dağılımının yapısı, toplum düzeninin temel unsurlarını derinden etkiler. Gelirlerin toplumun farklı kesimleri arasında adil olmayan dağılımı, sosyal tabakalaşmayı artırarak fırsat eşitsizliğine ve toplumdaki farklı gruplar arasında huzursuzluklara yol açar. Adaletsiz bir gelir dağılımı, alt gelir gruplarındaki  kişilerin ekonomik kalkınmadan faydalanma imkanlarını sınırlar. (S. Rıdvan Karluk, Türkiye Ekonomisi, 13. Baskı, 2014, s.79-103. (https://www.hepsiburada.com/turkiye-ekonomisi-ridvan-karluk-pm-kbeta31858)

Bir dönem DPT’da “halef selef” olduğumuz Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 2024 yılı  istatistiklerinde yer alan göstergeler esas alındığında, Türkiye’de gelir dağılımındaki eşitsizliğin azaldığını açıklamıştır: “Araştırma sonuçlarına göre 2023 yılında en yüksek eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert gelirine sahip yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay bir önceki yıla göre 0,6 puan azalarak yüzde 48,1 olurken en düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun aldığı pay ise 0,2 puan artarak yüzde 6,3 olmuştur.  Tüm göstergeler  gelir dağılımındaki eşitsizliğin azaldığına işaret etmektedir.”

Türkiye İstatistik Kurumu, toplumun en yüksek gelir elde eden yüzde 20'nin toplam gelirden  sağladığı payın, en düşük gelir elde eden yüzde 20'nin elde ettiği paya oranını 7,7 olarak açıklamıştır.  Gelir dağılımında  sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitlik, 1'e yaklaştıkça gelir dağılımında bozulma söz konusudur.   Bir ülkede gelir dağılımı denildiğinde anlaşılması gereken, ekonomide belirli bir sürede yaratılan gelirlerin, ekonomideki karar birimleri tarafından ne ölçüde dağıldığının bilinmesidir. - image 27

Bir toplumda eğitim, gelir adaletsizliğini etkileyen  önemli bir   faktördür. Gelir dağılımındaki  adaletsizlik, toplumun farklı kesimlerinin birbirinden kopmasına, sosyal tabakalar arasındaki uçurumun derinleşmesine yol açar.   Gelir adaletsizliğiyle birlikte, yüksek gelirli kesimler daha fazla sermaye biriktirir, daha iyi eğitim ve sağlık hizmetleri alır. Bazı kesimlerin bu süreçte kaybeden durumda olmasının en önemli nedenlerinden biri, adaletsiz gelir dağılımının fırsat eşitsizliğini beslemesidir.  Türkiye’de hane halkı gelirlerinin bir önceki yıla göre yüzde 106,9 oranında artması  olumlu bir tablo çizse de,  enflasyonun  artıştaki rolü  yok sayılamaz.  

Reel gelir artışının düşük kalması, halkın alım gücünü artırmak yerine, mevcut gelir eşitsizliklerini daha da  çoğaltmaktadır.  Bu eşitsizliklerin giderilmesi için  eğitimde fırsat eşitliği sağlanmalı, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine yönelik kalkınma projeleri  yapılmalı, yüksek gelirli gruplardan daha adil vergi alınmalı, düşük gelirli gruplara yönelik destekler artırılmalı ve sosyal transferlerin kapsamı genişletilmelidir.

2024 yılına ilişkin   gelir dağılımı istatistiklerine göre; en yüksek eşdeğer hane halkı kullanılabilir kişi gelirine sahip yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay bir önceki yıla göre 0.6 puan azalarak yüzde 48.1,  en düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun aldığı pay 0.2 puan artarak yüzde 6.3 olmuştur. Gelir dağılımı eşitsizliği ölçütlerinden olan ve sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitliği, 1’e yaklaştıkça gelir dağılımında bozulmayı ifade eden Gini katsayısı, bir önceki yıla göre 0,007 puan azalış ile 0,413 olarak gerçekleşmiştir.

Türkiye’de en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay, 2024 yılında  bir önceki yıla göre 0,6 puan azalarak yüzde 48,1 olmuştur.  0, gelir dağılımının tamamen eşit olduğu anlamına gelirken, 1  tüm gelirin tek bir kişiye ait olduğunu gösterir.  Gini katsayısı ne kadar yüksek olursa, gelir dağılımı o kadar eşitsizdir.

Milli gelir dünyanın hiçbir ülkesinde  kişilere eşit olarak dağılmaz. Gelirin coğrafi dağılımı,  ülkenin farklı bölgelerinde yaşayan  kişilerin gelirden ne oranda pay  aldıklarını gösterir. Bu gelir dağılımı türü, ülkelerin farklı yörelerindeki kalkınmışlık sevilerinin gösterimi açısından önemlidir. Gelir dağılımındaki bozukluk, ekonomik kalkınmanın önündeki en büyük engellerden biridir.

Ekonomide yapısal reformlar  yapılmadığı sürece, gelir  dağılımında düzelme olmaz. Bu,  sadece ekonomik bir sorun değil, aynı zamanda toplumsal bir yaradır. Gelişme süreci içerisinde toplam refahın artışı ve yaratılan gelirin toplumun tüm kesimin tarafından kullanılması, sosyal adaletin gerçekleşmesi ve toplumsal barışın oluşabilmesi açısından  önemlidir. Gelir dağılımından  daha düşük pay alan kesimlerin ülke nüfusu içerisinde ağırlıkta olması, bu kesimlerin sosyal refah devletinin temel hizmetlerinden sayılan eğitim, sağlık ve beslenmeden daha az faydalanmalarına  yol açar.

Ülkelerin gelişmişlik seviyesi ile paralellik gösteren gelir dağılımı, kaynakların adil, eşit ve dengeli dağılımı gibi faktörlerle toplumsal huzur ve refahı  etkiler.  Bir ülke gelir adaletsizliğini azalttığı ölçüde, daha fazla büyüme sağlayabilir. Gelir adaletsizliği ekonomik büyümeye negatif etki yapar. Gelir dağılımının ülkedeki tüm kesimler üzerinde belli oranlarda adaletliliğinin sağlanması, toplumsal bozuklukların minimal  seviyeye gerilemesine yardımcı olduğu gibi, toplumsal nitelikli gösteri ve olayların da  minimum etki seviyesinde kalmasına katkıda bulunur.

Türkiye İstatistik Kurumu, toplumun en yüksek gelir elde eden yüzde 20'nin toplam gelirden  sağladığı payın, en düşük gelir elde eden yüzde 20'nin elde ettiği paya oranını 7,7 olarak açıklamıştır.  Gelir dağılımında  sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitlik, 1'e yaklaştıkça gelir dağılımında bozulma söz konusudur.   Bir ülkede gelir dağılımı denildiğinde anlaşılması gereken, ekonomide belirli bir sürede yaratılan gelirlerin, ekonomideki karar birimleri tarafından ne ölçüde dağıldığının bilinmesidir. - image 26

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir