27 Aralık1919 tarihinde M. Kemal’in başkanı olduğu Temsil Heyeti Ankara’da Seymen Alayı ile karşılanmıştı!
• Bu kutlu, mutlu olayın 105. yıldönümünde kitaplarda, belgelerde yer almayan adsız vefakar kahramanları saygı ve sevgiyle analım!
• Hem de “Duvar yapıldıktan sonra duvarcı unutulur” diyen Çin atasözüne inat!
27.12.2024 Cuma / Çanakkale
MUTLU 27 ARALIK 1919’UN 105. YILDÖNÜMÜNDE NELERİ ANIMSANMALI?
• Sivas Kongresi’nde(4-11Eylül 919) seçilen Mustafa Kemal’in başkanı olan 15 kişilik Temsil Heyeti üyeleri Ankara’ya ulaşmak amacıyla 18 Aralık’ta yola çıkar.
• Temsil Heyeti üyelerinin Sivas’tan Ankara’ya gidiş hazırlıkları sırasında en büyük sorun para, yolculukta kullanılacak üç araba için yakıt (benzin, yedek(iç,dış) lastiklerdir.
• Sonunda M. Kemal’in onayı ile Mazhar Müfit(Kansu)’in kişisel girişimi ve sorumluluk üstlenmesiyle:
– Mazhar Beyin, Edirne’den tanıdığı Oskar Şmit’in direktörü olduğu Osmanlı Bankası’ndan aldığı bin lira ile para sorunu çözülür.
-Kuvayı Milliye’nin yağmacı, çapulcu olmayıp tamamen vatanı kurtarmak için çalıştıklarını inanan Amerikan Misyoner Okulu Müdiresinden de iki çift iç lâstik ile iki çift dış lâstik ve altı teneke benzin temin edilir.
• Üç otomobilde bulunanlar:
– Birinci otomobilde M. Kemal Paşa, Rauf (Orbay) Bey, Heyet-i Temsiliye istişari üyesi Ahmet Rüstem ve Yaver Yüzbaşı Cevat Abbas (Gürer),
– İkinci otomobilde Temsil Heyeti üyesi Mazhar Müfit (Kansu) ve Hakkı Behiç Beyler’le Sivas Kongresi Delegeleri İbrahim Süreyya (Yiğit) Bey ve kalem müdürleri,
– Üçüncü otomobilde Dr. Binbaşı Refik (Saydam) Bey, Hüsrev (Gerede) Bey ve hizmetliler.
• Önceden karar verildiği gibi Ankara’ya ulaşmak üzere 18 Aralık 1919 günü Sivas’tan yola çıkılır.
•Tehlikelerle dolu çetin kış yolculuğunda Sivas- Kayseri-Mucur-Hacı-Bektaş-Mucur-Kırşehir-Karaman- Beynam Köyü üzerinden, 27 Aralık 1919 Cumartesi öğleden sonra Ankara Dikmen sırtlarında Keklik Pınarı mevkiine varılır .
• Dokuz günlük yolculuk boyunca inceleme ve görüşmeler için Kayseri ve Mucur’da birer gün kalınmış, yedi gün yolda geçmiştir.
• Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara’ya girişini ve heyete tahsis edilen Ziraat Mektebi’ne kadar varışını Mazhar Müfit (*) şöyle betimler:
Yirminci Kolordu Kumandam Ali Fuat Paşa ve Vali Vekili Yahya Galip Bey, Emir Gölü’ne yani Gölbaşı’na kadar gelmişlerdi.
Biz tam, üçü on geçe Kızılyokuştan iniyorduk. Yolda Paşa’ya yetiştiğimizde Paşa, Rauf Bey’le beni otomobiline almıştı. Oradan başlayan karşılamada “yaşa” sesleri, alkışları arasında ilerlemekte idik.
Çankaya ve Dikmen tepelerinden güzel sesli hafızlar ezan ve salat okuyorlardı. Kızılyokuş’ta iki kurban kesildi.
O zaman tamamen boş bir yer olan Yenişehir’de reji memurlarından Salamon Efendi isminde bir zatın ahşap, küçük bir evi vardı. Oraya gelince Seymenler tarafından bir dana kurban edildi.
Karşılama heyeti ve memurlar burada idiler. Paşa otomobilden inerek hepsinin hatırını sordu ve ellerini sıktı.
Daha ileride yedi yüz kadar zeybek kıyafetinde, ellerinde palalarla dizilmiş gençleri gördük. Paşa bunlara “Merhaba” diye selam verdi, cümlesi “sağol” diye karşılık verdiler ve şöyle bir konuşma geçti:
Mustafa Kemal Paşa:-“Arkadaşlar, buraya niçin geldiniz?
Gençler :-“Millet yolunda kanımızı akıtmaya geldik. Ant olsun! Mustafa Kemal Paşa var olunuz.”
Bu sırada binlerce halk da “ yaşa” sesleriyle, alkışlarıyla ortalığı çınlatıyordu.
Alkışlar ve türlü türlü tezahürat ve dualar arasında hükümet meydanına geldik.
Hava güneşli idi, fakat kuru bir soğuk şiddetle ortalığı donduruyordu.
Bize tahsis edilen, şehrin dışındaki Ziraat Mektebine gittik.
***
• Seymenler, 27 Aralık 1919’ tarihini karanlık bir dönemi kapatıp, aydınlık bir geleceğin müjdelediği inancıyla ‘Kızılca Gün’ olarak ilan etmişlerdir.
• Davul, Sancak, Sinsin ve Seymen Alayı sembolleriyle yapılan ‘ Kızılca Gün’ töreni aynı zamanda yeni bir devletin kuruluşunu ve yeni bir önderin seçilişini müjdeleyen gün sayılır.
• Alay eşliğinde Ankara’ya girilmesi Milli Kurtuluş Savaşı’nın en önemli olaylarından biridir.
• Yapılan Oğuz Seymenlik töresinin son büyük alayıdır.
Sonuç olarak:
• 27 Aralık 1919’dan sonra meydana gelen gelişmeler Ankara’nın Milli Mücadele’nin merkezi seçilmesindeki isabeti ortaya koymuştur.
• Artık Ankara, Atatürk’ün Sine-i Millete dönüş düşüncesinin gerçekleştiği ve doruğa ulaştığı yerdir.
• Dolayısıyla Ankara, bir harekatın bedeni ve büyük bir fikrin sembolüdür.
• Ancak başta devlet bankaları, kurumları olmak üzere özel bankaların, hele de Atatürk’ün hissedarı oluğu banka genel müdürlüğünün İstanbul’a kaçması ne hazin bir çelişkidir.
(BU YAZI DERLEMEDİR)
(*)Mazhar Müfit(Kansu(1873-1948):Hürriyet ve İtilaf Hükümetince 3 Mayıs’ta Bitlis Valiliği görevinden azledilen ve tutuklama kararı çıkarılınca 13 Haziran 1919’da Erzurum’a geçer .Erzurum Kongresi(23 Temmuz-7 Ağustos 1919 ) sürecinde Mustafa Kemal Paşa ile dostluklarının başlayacağı ve ölümlerine dek birlikte olacakları dönem başlar. Mustafa Kemal Paşa ile Erzurum’da başlayan dostlukları onun ölümüne kadar sürmüş. Kansu’nun milletvekilliği süresince devam ettirdiği ve her koşulda öne çıkardığı milli ve halkçı anlayışını sürdürmüştür.
Nüktedan bir kişiliğe sahip olan Kansu, aynı zamanda iyi bir hatiptir
12 Kasım 1948 tarihinde halen Ziraat Bankası Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptığı sırada yaşama veda etmiştir. Ölmeden önce Son Telgraf Gazetesinde anılarının büyük bir bölümünü yayımlayarak Türkiye Cumhuriyeti Tarihinin daha iyi anlaşılabilmesine de katkıda bulunmuştur.(Ahmet SEZGİN, Atatürk Ansiklopedisi)
“Anadolu’yu yurt yapan Selçuklunun temelinde onlar vardı…. 27 Aralık 1919’da Dikmen sırtlarında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e “Paşam seni görmeye, bu vatan uğruna ölmeye geldik.” diyerek Cumhuriyetin temelinde onlar vardı.Onlar bir gerçek, onlar bir tarih,…”
Bir yanıt yazın