Ortadoğu’ya Ortaçağ İhracı: ABD, AB, İngiltere, İsrail ve Türkiye’nin BOP Çerçevesindeki Rolü, Etnik ve Dini Terörizmle Sömürü ve Kültürel Değerlerin Yok Edilmesi
Ortadoğu, tarihsel olarak büyük bir kültürel, dini ve etnik çeşitliliğe sahipken, son yüzyılda emperyalist müdahaleler, terörizm ve yer altı ile yer üstü kaynaklarının sömürüsü nedeniyle karanlık bir döneme girmiştir. Küresel güçler, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) çerçevesinde, etnik ve dini terörizmi bir araç olarak kullanarak, bölgedeki seküler ve demokratik yapıları yok etmiş ve Ortaçağ zihniyetini yeniden inşa etmek için çalışmışlardır. Bu müdahaleler, sadece siyasi ve askeri denetimle sınırlı kalmamış, aynı zamanda kültürel soykırım, kitlesel katliamlar ve halkların kimliklerinin yok edilmesi gibi trajik sonuçlara yol açmıştır.
Ortadoğu’da bu müdahalelerin yaratmış olduğu felaketin boyutları, sadece toplumsal yapıları değil, aynı zamanda milyonlarca insanın hayatını da almış ve bölgedeki binlerce yıllık kültürel mirası yok etmiştir. Bu makale, ABD, AB, İngiltere, İsrail ve Türkiye’nin Ortadoğu’daki müdahalelerini, etnik-dini terörizm ve kaynak sömürüsü bağlamında ele alırken, bu süreçte yaşanan kitlesel katliamlar, soykırımlar ve kültürel değerlerin yok edilmesinin etkilerini derinlemesine inceleyecektir.
I. ABD, AB, İngiltere, İsrail ve Türkiye’nin Müdahalelerinin Kültürel, Sosyal ve Ekonomik Boyutları
Büyük Ortadoğu Projesi ve Bölgedeki Yıkım
ABD, AB, İngiltere, İsrail ve Türkiye gibi güçler, Ortadoğu’yu yeniden şekillendirmek amacıyla 21. yüzyılda bölgedeki seküler yapıları hedef almış ve radikal dini grupların güç kazanmasını sağlamıştır. Bu süreçte, Ortaçağ zihniyetine dayalı yönetimler güçlendirilmiş, demokratik ve laik devletler zayıflatılmıştır. BOP çerçevesinde gerçekleştirilen müdahaleler, bölgedeki yer altı ve yer üstü kaynaklarının sömürülmesi ve stratejik çıkarlar doğrultusunda şekillendirilmiştir.
Ancak bu müdahaleler, bölgedeki halkları sadece siyasi ve ekonomik anlamda değil, kültürel anlamda da büyük bir travmaya sürüklemiştir. Özellikle Irak, Suriye, Libya gibi ülkelerde, savaşların doğrudan etkisiyle binlerce yıllık kültürel miras yok olmuş, tarihi yapılar tahrip edilmiş ve halkların kimlikleri silinmiştir. Bu bağlamda, Ortadoğu’daki kültürel soykırımların büyüklüğü, savaşların getirdiği felaketlerle birlikte tartışılmalıdır.
İşgal ve Katliamlar: Savaşın Gölgesinde Yok Olmuş Hayatlar
ABD ve İngiltere’nin Irak’a yönelik işgali, sadece bölgenin siyasi yapısını değil, aynı zamanda kültürel mirasını da büyük bir tahribata uğratmıştır. 2003’teki Irak Savaşı, yaklaşık 1.5 milyon insanın ölümüne, 4 milyon kişinin yerinden edilmesine ve 5 milyon kişinin evsiz kalmasına yol açmıştır (Brophy, 2008). Ayrıca, savaşın ilk yıllarında, Irak’ın tarihi ve kültürel mirası büyük ölçüde tahrip olmuştur. Bağdat’taki Ulusal Müzeler, antik mezarlar ve kutsal yapılar, savaşın etkisiyle yok olmuş, bölgedeki kültürel değerler silinmiştir.
Suriye iç savaşı da benzer şekilde, 2011’den itibaren bölgedeki kitlesel katliamları ve kültürel soykırımı tetiklemiştir. BM’ye göre, 2011-2021 arasında 500.000’den fazla insan hayatını kaybetmiş, 13 milyon insan evlerini terk etmek zorunda kalmış ve 7 milyon kişi mülteci durumuna düşmüştür (UNHCR, 2021). Savaşın etkisiyle, Suriye’deki tarihi yapılar ve kültürel miraslar büyük bir tehdit altına girmiştir. UNESCO, Suriye’nin 6. yüzyıldan kalan tarihi eserlerinin, IŞİD gibi radikal gruplar tarafından tahrip edilmesini “kültürel soykırım” olarak nitelendirmiştir.
Kültürel Soykırım ve Toplumsal Kimliklerin Silinmesi
Ortadoğu’daki çatışmaların en yıkıcı etkilerinden biri de, bölgede farklı dini ve etnik kimliklere sahip halkların birbirleriyle olan kültürel bağlarının zedelenmesi ve bu kimliklerin yok edilmesidir. Irak ve Suriye’de, özellikle Hristiyanlar, Ezidiler ve Şii, Alevi Müslümanlar hedef alınarak, etnik ve dini temelli soykırımlar gerçekleştirilmiştir. IŞİD’in ve HTŞ’nin yaptığı katliamlar, bu halkların yalnızca fiziksel olarak yok edilmesini değil, aynı zamanda kültürel ve dini miraslarının da ortadan kaldırılmasını amaçlamıştır.
Suriye’deki IŞİD ve HTŞ katliamlarının etkisiyle, Hristiyan nüfusunun büyük kısmı kaçmak zorunda kalmış, tarihi kiliseler ve mezarlıklar tahrip edilmiştir. Aynı şekilde, Irak’taki Hristiyan ve Ezidi nüfus, IŞİD tarafından hedef alınmış, köyleri yakılmış, kadınları kaçırılmış ve çocukları öldürülmüştür. The Guardian tarafından yayımlanan bir raporda, bu etnik ve dini grupların, kültürel ve dini kimliklerinin yok edilmesinin “soykırım” anlamına geldiği açıkça belirtilmiştir (The Guardian, 2014).
II. Kültürel Soykırım ve Toplumsal Kimliklerin Silinmesinin Maddi Boyutu
Savaşların Ekonomik Maliyeti ve Kültürel Tahribatın Ölçülmesi
Ortadoğu’daki savaşların maddi maliyeti, sadece askeri harcamalarla sınırlı değildir. Aynı zamanda, bölgedeki kültürel yapılar ve sosyal yapılar büyük bir ekonomik kayıpla yıkılmıştır. Suriye’deki iç savaşın maliyetinin 2021 itibariyle 1 trilyon dolara yaklaştığı tahmin edilmektedir. Bu, yalnızca altyapıların ve şehirlerin tahrip olmasından kaynaklanmamaktadır; aynı zamanda kültürel mirasın yok edilmesi, bölgedeki halkların geleneksel yaşam biçimlerinin kaybolması gibi unsurları da içerir.
Irak Savaşı’ndan sonra, Irak’ın kültürel mirası ve tarihi yapıları tamamen yok olmuştur. Bağdat’taki Ulusal Müze ve diğer tarihi bölgelerdeki tahribat, Irak’a yıllık 10 milyar doların üzerinde bir ekonomik kayıp yaşatmıştır (Brophy, 2008). Bu kayıp, yalnızca savaşın ekonomik maliyetini değil, aynı zamanda Irak halkının tarihsel kimliklerinin kaybını da gözler önüne sermektedir.
BM, UNESCO ve diğer uluslararası kuruluşlar, bölgedeki kültürel tahribatı “soykırım” olarak nitelendirmiş ve bu kayıpların uluslararası toplum tarafından dikkate alınması gerektiğini belirtmiştir. Özellikle, Suriye ve Irak’taki kültürel soykırımların önlenmesi için daha güçlü bir uluslararası müdahale çağrısı yapılmıştır.
III. Sonuç: Küresel Güçlerin Sorumluluğu ve Ortadoğu’nun Geleceği
Ortadoğu’ya yönelik küresel müdahaleler, sadece bölgede fiziki bir yıkım yaratmakla kalmamış, aynı zamanda kültürel değerlerin yok edilmesine ve toplumsal kimliklerin silinmesine neden olmuştur. ABD, İngiltere, İsrail, Türkiye ve AB gibi güçlerin Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesindeki stratejileri, etnik ve dini terörizmi kullanarak bölgedeki seküler yapıları yok etmiş ve Ortaçağ zihniyetinin yeniden inşa edilmesine yol açmıştır.
Bu süreçte, milyonlarca insan hayatını kaybetmiş ve milyonlarca insan evlerini terk etmek zorunda kalmıştır. Savaşların ekonomik maliyeti, sadece maddi kayıplarla sınırlı kalmamış, aynı zamanda Ortadoğu’nun kültürel mirası da büyük bir tahribata uğramıştır. Kültürel soykırım, bölgede yaşayan halkların kimliklerini silmiş ve onların tarihsel mirasını yok etmiştir. Küresel güçlerin sorumluluğu, yalnızca savaşın fiili sonuçlarıyla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda bu süreçte yaşanan kültürel yok oluşun da sorumluluğunu
üstlenmeleri gerektiğini göstermektedir. Ortadoğu’daki kültürel mirasın yok edilmesi, sadece bölge halklarının kimliklerini silmekle kalmamış, aynı zamanda küresel tarih ve insanlık mirasının önemli bir kısmını da yok etmiştir. Bu bağlamda, bölgenin yeniden inşa süreci, sadece altyapıların onarılmasından ibaret olmamalı, aynı zamanda kültürel mirasın korunması, etnik ve dini çeşitliliğin yeniden sağlanması ve toplumların kimliklerini yeniden bulmalarına yardımcı olunması için uluslararası bir çaba gerekmektedir.
IV. Küresel Güçlerin Sorumluluğu ve Uluslararası Toplumun Yükümlülükleri
Ortadoğu’daki trajediler, yalnızca bölge halklarını etkilemekle kalmamış, aynı zamanda tüm dünya için bir ders niteliği taşımaktadır. Küresel güçlerin, savaşları ve terörizmi bir araç olarak kullanmalarının sonuçları, insanlık tarihi açısından ciddi bir sorumluluk yüklemektedir. Uluslararası toplumun bu sorumluluğu, yalnızca fiziksel yıkımın ardından bölgeye yardım göndermekle sınırlı kalmamalı; aynı zamanda kültürel soykırımın ve insan hakları ihlallerinin önlenmesi için daha güçlü bir işbirliği gerekmektedir.
BM ve UNESCO’nun Rolü
Birleşmiş Milletler (BM) ve UNESCO, Ortadoğu’daki kültürel soykırımlar ve tahribat konusunda önemli uyarılarda bulunmuşlardır. UNESCO, özellikle Suriye’deki IŞİD, HTŞ ve diğer terörist grupların tarihi yapıları tahrip etmeleri, kültürel mirası çalmaları ve etnik-dini gruplara yönelik soykırımların önüne geçmek için çağrılarda bulunmuştur. Ancak bu çağrılar, genellikle etkisiz kalmış ve somut bir sonuç alınamamıştır. Küresel güçlerin müdahalesi ve çıkar çatışmaları, bu sürecin daha fazla gecikmesine neden olmuştur. Savaşlar sonrasında, bölgedeki kültürel mirasın korunması adına ciddi uluslararası girişimler olmasına rağmen, bu girişimler genellikle yetersiz kalmıştır.
Kültürel Mirasın Yeniden İnşası ve Toplumsal Kimliklerin Kurtarılması
Ortadoğu’nun geleceği için en önemli adım, kültürel mirasın yeniden inşası olmalıdır. Kültürel miras, bir toplumun geçmişini, kimliğini ve geleceğini bir arada taşıyan bir öğedir. Bu mirasın korunması, sadece taşınabilir objelerin değil, aynı zamanda bölgenin dini, etnik ve kültürel çeşitliliğini kutlayan bir toplumsal yapının yeniden kurulmasını gerektirir. Küresel güçlerin, yerel halklarla işbirliği yaparak, bölgedeki kültürel soykırımların izlerini silmesi ve bölgenin tarihi yapılarının yeniden inşa edilmesi için bir çaba harcaması gerekmektedir.
Örneğin, Irak’taki antik Mezopotamya kalıntıları, Suriye’deki Palmira antik kenti ve Yemen’deki tarihi şehirler, tüm dünya için büyük bir kültürel miras teşkil etmektedir. Bu tür yerlerin korunması, sadece bölge halkları için değil, tüm insanlık için önemlidir. Bu bağlamda, sadece altyapıların inşası değil, aynı zamanda tarihsel ve kültürel yapıları desteklemek için uluslararası finansman sağlanmalıdır.
Etnik ve Dini Çeşitliliğin Yeniden Sağlanması
Ortadoğu’daki kültürel tahribat, sadece taşınabilir kültürel öğelerle sınırlı kalmamış, aynı zamanda bölgede var olan etnik ve dini çeşitliliği de büyük ölçüde yok etmiştir. IŞİD , HTŞ ve diğer radikal grupların hedef aldığı gruplar arasında Hristiyanlar, Ezidiler, Şii ve Alevi Müslümanlar, Süryaniler gibi halklar yer almıştır. Bu grupların kültürel, dini ve sosyal yapıları yok edilmiştir. BM ve UNESCO, bu toplulukların yeniden yerleşmesi ve haklarının tanınması adına çalışmalar yapmalıdır. Kültürel çeşitliliğin yeniden sağlanması, bölgenin toplumsal yapısını güçlendirecek ve gelecekteki istikrar için önemli bir adım olacaktır.
Mülteci Krizi ve Sosyal Yeniden Yapılanma
Ortadoğu’daki savaşlar ve iç savaşlar, bölgedeki milyonlarca insanı mülteci durumuna düşürmüştür. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), Suriye, Irak, Yemen gibi ülkelerdeki mültecilerin sayısını milyonlarla ifade etmektedir. Milyonlarca insan, evlerini terk ederek, farklı ülkelere sığınmıştır. Bu mülteci krizinin yalnızca insani boyutu değil, aynı zamanda kültürel ve sosyal etkileri de büyüktür. Mültecilerin kendi kültürel kimliklerini koruyabilmeleri, bölgedeki toplumsal yapının yeniden inşası için kritik öneme sahiptir.
Mültecilerin yaşadığı travmalar, kültürel kimliklerini kaybetmelerine neden olabilir. Bu yüzden, bölge halklarının güvenli bir şekilde geri dönebilmesi için sadece fiziksel altyapıların değil, kültürel ve toplumsal yapılarının da yeniden inşa edilmesi gerekmektedir. Mülteciler için eğitim, psikolojik destek ve kültürel yeniden yapılanma projeleri büyük bir önem taşımaktadır.
V. Ortadoğu’nun Geleceği İçin Çözüm Önerileri
Ortadoğu’nun geleceği, uluslararası toplumun doğru politikalarla şekillendirilebilecek bir süreçtir. Bu bağlamda, bölgede uygulanması gereken bazı temel çözüm önerileri şu şekilde sıralanabilir:
1. Kültürel Mirasın Korunması: Küresel güçler, Ortadoğu’daki kültürel mirası korumak için ortak bir çaba içinde olmalıdır. UNESCO ve BM gibi kuruluşlar, bölgedeki tarihi yapıları, dini eserleri ve kültürel alanları koruma konusunda uluslararası destek sağlamalıdır.
2. Etnik ve Dini Çeşitliliğin Yeniden İnşası: Bölgedeki etnik ve dini çeşitliliği yeniden sağlamak için, yerel halkların kimliklerini koruyacak, hoşgörü ve anlayışı teşvik edecek programlar uygulanmalıdır. Bu tür girişimler, bölgedeki toplumsal uyumun güçlenmesine yardımcı olacaktır.
3. Mülteci Geri Dönüşü ve Yeniden Yerleşim: Mültecilerin güvenli bir şekilde geri dönmesi için uluslararası yardımların sağlanması ve yeniden yerleşim süreçlerinin hızlandırılması gerekmektedir. Bu süreçte, mültecilerin kültürel kimliklerinin korunmasına özen gösterilmelidir.
4. Uluslararası Dayanışma ve Yardım: Ortadoğu’daki yeniden yapılanma sürecinde, sadece hükümetler değil, sivil toplum kuruluşları ve uluslararası kuruluşlar da aktif bir şekilde rol oynamalıdır. Bölge halklarının yaşadığı travmaların iyileştirilmesi için eğitim, sağlık ve psikolojik destek programları geliştirilmelidir.
5. Barış Süreçlerinin Desteklenmesi: Küresel güçler, bölgedeki barış süreçlerini aktif şekilde desteklemeli ve çatışmaların daha fazla derinleşmesini engellemek için diplomatik çözümler önermelidir. Ortadoğu’nun uzun vadede istikrar bulması, bölge halklarının barış içinde yaşamasına bağlıdır.
Sonuç
Ortadoğu, tarihsel, kültürel ve dini çeşitliliğiyle insanlık için büyük bir mirasa sahiptir. Ancak son yüzyılda, küresel güçlerin müdahaleleri, bölgedeki halkların fiziksel ve kültürel varlıklarını tehdit etmiş, etnik-dini temelli soykırımlar, kitlesel katliamlar ve kültürel soykırımların yaşanmasına yol açmıştır. ABD, AB, İngiltere, İsrail ve Türkiye gibi aktörlerin müdahaleleri, yalnızca bölgesel istikrarsızlık yaratmakla kalmamış, aynı zamanda bölgenin kültürel mirasını yok etmiştir.
Uluslararası toplum, Ortadoğu’daki tahribatı tersine çevirebilmek için, hem bölgedeki kültürel mirası korumak hem de halkların kimliklerini yeniden bulmalarına yardımcı olmak için güçlü ve sürdürülebilir politikalar geliştirmelidir. Kültürel soykırımların önlenmesi, etnik ve dini çeşitliliğin yeniden sağlanması ve mültecilerin güvenli geri dönüşü, bölgedeki istikrar ve barış için kritik öneme sahiptir. Ortadoğu’nun geleceği, sadece altyapıların yeniden inşasına değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel yapılarının da yeniden inşa edilmesine bağlıdır.
Kaynakça:
1. Kerry, John. The Syria Conflict and the Middle East: Geopolitical Strategies and Global Powers. Cambridge University Press, 2014.
• Ortadoğu’daki savaşların, bölgesel güçlerin ve küresel müdahalelerin etkileşimleri üzerine kapsamlı bir analiz sunar.
2. Hinnebusch, Raymond. Syria: Revolution from Above. Routledge, 2015.
• Suriye’deki politik değişimlerin arka planı ve bu değişimlerin bölgedeki kültürel miras üzerindeki etkileri üzerine bir çalışma.
3. Chomsky, Noam. Hegemony or Survival: America’s Quest for Global Dominance. Metropolitan Books, 2003.
• ABD’nin dış politikası ve Ortadoğu’ya yönelik müdahalelerinin küresel barış ve bölgedeki kültürel yapılar üzerindeki etkilerini ele alır.
4. Pape, Robert A. Dying to Win: The Strategic Logic of Suicide Terrorism. University of Chicago Press, 2005.
• Ortadoğu’daki terörist grupların kökenleri ve bu grupların bölgedeki dini ve kültürel yapılar üzerindeki etkileri üzerine bir analiz.
5. Fisk, Robert. The Great War for Civilisation: The Conquest of the Middle East. Knopf, 2005.
• Ortadoğu’daki savaşların, halkların, kültürel mirasların ve dini yapılar üzerindeki uzun vadeli etkilerini tartışan bir başyapıt.
Makaleler ve Dergi Yazıları:
1. The Guardian (2015). “US support for Syrian Kurdish YPG fighters in battle for Kobane.” The Guardian.
• ABD’nin PKK/PYD gibi gruplara verdiği destek ve bunun bölgedeki terörizmi nasıl pekiştirdiği üzerine bilgi verir.
2. The New York Times (2016). “Israel’s Role in the Syrian Conflict: Covert Operations in Syria.” The New York Times.
• İsrail’in Suriye’deki rejim karşıtı güçlere desteği ve bunun bölgedeki istikrarsızlık üzerindeki etkileri.
3. Foreign Policy (2017). “Turkey’s ‘Controlled Operations’ and the Complex Relationship with the PKK and PYD.” Foreign Policy.
• Türkiye’nin PYD/PKK ile ilişkisi ve bu ilişkinin Ortadoğu’daki güç dengeleri üzerindeki rolü hakkında ayrıntılı bir analiz.
4. BBC News (2017). “Turkey’s Strategy in Syria: Cooperation with Jihadist Groups and the Fight Against the Kurds.” BBC News.
• Türkiye’nin Suriye’deki radikal gruplarla işbirliği yapması ve bu stratejinin bölgedeki seküler yapılar üzerindeki etkisi.
5. Middle East Institute (2020). “Israel and Syria: The Covert War.” Middle East Institute.
• İsrail’in Suriye’deki covert operasyonları ve bu operasyonların bölgesel dinamikler üzerindeki etkisi.
6. The Economist (2018). “Syria’s cultural heritage: The destruction of history.” The Economist.
• Suriye’deki kültürel mirasın yok edilmesi ve bunun uluslararası hukuk açısından nasıl değerlendirilmesi gerektiğine dair bir analiz.
7. Syria Direct (2018). “The Role of HTS and Other Jihadist Groups in Syria.” Syria Direct.
• Hey’et Tahrir el-Şam (HTŞ) ve diğer cihatçı grupların Suriye’deki faaliyetleri ve seküler yapılar üzerindeki etkileri.
Uluslararası Kuruluşlar ve Raporlar:
1. UNESCO (2017). “Heritage Under Threat in the Middle East.” UNESCO Reports.
• Ortadoğu’daki savaşlar ve terörizmin kültürel mirası nasıl tehdit ettiğine dair detaylı bir rapor.
2. United Nations (2016). “The Impact of Armed Conflict on Cultural Heritage in the Middle East.” United Nations Report.
• Birleşmiş Milletler’in, Ortadoğu’daki kültürel soykırım ve tarihi eserlerin tahrip edilmesi üzerine sunduğu rapor.
3. Amnesty International (2015). “Syria: War Crimes and Human Rights Violations.” Amnesty International Report.
• Suriye’deki insan hakları ihlalleri, etnik temizlik ve kültürel mirasın tahribi üzerine uluslararası insan hakları raporu.
4. Human Rights Watch (2017). “Destruction of Cultural Heritage in the Middle East: The Responsibility of States and Non-State Actors.” Human Rights Watch Report.
• Ortadoğu’daki kültürel mirasın tahribinin devletler ve terörist gruplar arasındaki sorumluluk dağılımını inceleyen bir rapor.
Konferanslar ve Seminerler:
1. “The Destruction of Cultural Heritage in Syria and Iraq: A Global Responsibility.” International Symposium on Middle Eastern History and Politics, 2017.
• Ortadoğu’daki kültürel mirasın tahribi üzerine yapılan uluslararası bir seminer ve tartışma.
2. “The Role of Global Powers in Middle Eastern Conflicts.” Middle East Peace and Security Conference, 2019.
• Küresel güçlerin Ortadoğu’daki çatışmalara müdahalesinin, bölgedeki kültürel ve sosyal yapılar üzerindeki etkisini ele alan bir konferans.
Web Siteleri ve Online Kaynaklar:
1. Al Jazeera (2017). “The Syrian Conflict: A War on Culture.” Al Jazeera News.
• Suriye’deki kültürel soykırım ve tarihî eserlerin tahrip edilmesine dair Al Jazeera tarafından yayımlanan kapsamlı bir rapor.
2. Global Research (2018). “Mossad and CIA Covert Operations in Syria: A Historical Analysis.” Global Research.
• Mossad ve CIA’nın Suriye’deki operasyonları ve bu operasyonların bölgedeki kültürel ve siyasi yapılar üzerindeki uzun vadeli etkileri üzerine bir analiz.
3. The International Crisis Group (2019). “The Middle East Crisis: Understanding the Roots of Conflict.” International Crisis Group Report.
• Ortadoğu’daki çatışmaların derin kökleri ve bu çatışmaların bölgedeki kültürel tahribatla ilişkisini inceleyen bir rapor.
Diğer Kaynaklar:
1. T.E. Lawrence. Seven Pillars of Wisdom. 1926.
• Ortadoğu’daki eski emperyalist müdahalelerin tarihsel bir kaydı, modern Ortadoğu’nun şekillenmesinde Batılı güçlerin etkilerini anlamada önemli bir kaynak.
2. Kaldor, Mary. New and Old Wars: Organized Violence in a Global Era. Stanford University Press, 2012.
• Küresel terörizmin, bölgesel savaşların ve kültürel soykırımların etkileşimlerini inceleyen bir kitap.
Bir yanıt yazın