Suriye’deki Zulüm, HTŞ ve Bölgeyi Tehdit Eden Ateş

Suriye, emperyalizmin taşeronları ve bölgedeki işbirlikçilerin elinde bir ateş çemberine dönüştürülmüş durumda. Aleviler, Hristiyanlar, Dürziler ve laiklere yönelik sistematik soykırım girişimleri, tarihin en karanlık sayfalarına eklenmeye adaydır. Başta Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) olmak üzere, radikal İslamcı grupların yürüttüğü bu vahşet, yalnızca Suriye’yi değil, tüm bölgeyi tehdit ediyor. Bu gruplar, Türkiye’nin iktidarındaki İslamcı kanatların açık veya örtülü desteğiyle varlıklarını sürdürmekte, emperyalizmin “Büyük Ortadoğu Projesi”nin (BOP) kanlı taşeronu olarak hareket etmektedir. - terorizm nisan ates

Suriye, emperyalizmin taşeronları ve bölgedeki işbirlikçilerin elinde bir ateş çemberine dönüştürülmüş durumda. Aleviler, Hristiyanlar, Dürziler ve laiklere yönelik sistematik soykırım girişimleri, tarihin en karanlık sayfalarına eklenmeye adaydır. Başta Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) olmak üzere, radikal İslamcı grupların yürüttüğü bu vahşet, yalnızca Suriye’yi değil, tüm bölgeyi tehdit ediyor. Bu gruplar, Türkiye’nin iktidarındaki İslamcı kanatların açık veya örtülü desteğiyle varlıklarını sürdürmekte, emperyalizmin “Büyük Ortadoğu Projesi”nin (BOP) kanlı taşeronu olarak hareket etmektedir.

Bu grupların Suriye’deki hedefi açıkça bellidir: mezhepçi, gerici, radikal bir İslam devleti kurmak. Ancak bu çaba, sadece Suriye’yi değil, Türkiye’yi, Lübnan’ı, Irak’ı ve İran’ı da mezhep çatışmaları ve etnik ayrışmanın pençesine çekme tehlikesini beraberinde getirmektedir. Bu tehlike, sadece sınır ötesi bir sorun değil, aynı zamanda Türkiye için ciddi bir güvenlik ve toplumsal huzur meselesidir.

BOP’un Av Köpekleri ve İnsanlık Suçları

ABD, İsrail ve İngiltere gibi küresel güçlerin desteklediği bu proje, bölge halklarını birbirine düşman ederek, Ortadoğu’yu parçalamayı ve yönetmeyi hedefliyor. HTŞ gibi radikal örgütler, bu amaca hizmet eden taşeronlar ve av köpekleri olarak işlev görüyor. Yapılan yüz karasılık ve Türkiye ye sıçrayacak olan ise, Türkiye’de ki iktidarın desteklediği bu BOP tetikçilerinin bölgede insanlığa karşı işlediği suçlar: soykırım, etnik temizlik, savaş suçları ve dini ayrımcılıktır.

Suriye’deki laiklik yanlıları, Aleviler, Hristiyanlar ve Dürziler, bu suçların birinci dereceden mağdurlarıdır. Bu kesimlerin yok edilmesine yönelik planlar, aslında bölgedeki tüm halkların ortak kaderini tehdit ediyor. Mezhepçilik üzerinden yaratılan bu kaos, Türkiye’yi de içine çekecek bir yangını büyütme potansiyeline sahip.

Türkiye’nin Sorumluluğu ve Direnişin Zorunluluğu

Türkiye’deki mevcut iktidarın izlediği dış politika ve HTŞ’ye verdiği doğrudan destek, HTŞ nin uyguladığı bu vahşeti doğrudan destekler niteliktedir. HTŞ gibi gruplarla kurulan ilişkiler, “stratejik ortaklık” adı altında meşrulaştırılmak isteniyor. Ancak bu politika, yalnızca Suriye’deki zulmü değil, aynı zamanda Türkiye’nin geleceğini de tehdit ediyor. Bölgedeki mezhep çatışmalarını körükleyen her adım, Türkiye’yi de istikrarsızlığa sürükleyecektir.

Hiçbir vicdanlı insan, bu zulme ve gerici bir İslam devleti kurma hayaline göz yumamaz. Türk milleti, bu ateşe karşı durmak ve bölgedeki çatışmanın Türkiye’ye yayılmasını engellemekle yükümlüdür. Emperyalizmin maşaları ve onların yerel işbirlikçilerine karşı örgütlü bir direniş, hem insanlık görevi hem de ulusal bir sorumluluktur.

HTŞ ve Türkiye’nin BOP Şubesi ile Mücadele

Bu mücadele, yalnızca Suriye’nin geleceği için değil, Türkiye’nin laik, demokratik yapısını koruması için de elzemdir. HTŞ ve türevleri, bölgede emperyalizmin “karanlık ordusu” olarak faaliyet göstermektedir. Türkiye’deki BOP şubesi işlevi gören unsurlar ise, bu projeye destek vererek ülkenin kaderini karanlığa mahkûm etmeye çalışmaktadır.

Türk milleti, bu gerici projeye karşı sessiz kalamaz. Bölgedeki tüm vicdanlı halklarla dayanışma içerisinde, emperyalizmin oyunlarını boşa çıkarmalıdır. HTŞ ve benzeri yapılara verilen her türlü destek kesilmeli, Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve halkların özgürlük mücadelesine saygı gösterilmelidir.

Sonuç: Bölgeyi Yakacak Ateşi Söndürmek

Suriye’de yakılan bu mezhepçi ateş, sadece Suriye’yi değil, tüm bölgeyi ve Türkiye’yi de yakacak bir felakete dönüşebilir. Bu yüzden Türkiye, BOP’un işbirlikçisi olan unsurları; Uzun, Kalın, Güler, Bahçeli ve Fidan’ı reddetmeli, Suriye ve bölge halklarının özgürlük mücadelesine destek vermelidir.

Mezhepçilik, gericilik ve emperyalist projelere karşı örgütlü bir direniş, sadece bir siyasi sorumluluk değil, aynı zamanda insanlık onurunun bir gereğidir. Türk milleti, bu ateşi bölgeye yayılmadan söndürmek için gerekli iradeyi ve kararlılığı göstermelidir. Unutulmamalıdır ki, tarih, bu dönemde sessiz kalanları affetmeyecek ve mücadele edenleri yazacaktır.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir