Emperyalizm, küresel siyasi ve ekonomik düzenin şekillendirilmesinde merkezi bir rol oynamaktadır. Ancak bu düzen, sadece devletler arası ilişkilerle değil, aynı zamanda “gayrı meşru” olarak tanımlanabilecek, silahlı örgütler ve siyasal partiler gibi aktörlerin kullanımıyla da şekillendirilir. Bu yazıda, özellikle AKP, Hüda Par, PKK, IŞİD, El Nusra, El Kaide, El Şabab ve HTŞ gibi örgütlerin ve bu örgütlerle bağlantılı siyasal hareketlerin emperyalist güçler tarafından nasıl yönlendirildiği, desteklendiği ve bu yapılar üzerinden bölgesel hegemonya kurulmaya çalışıldığı tartışılacaktır.
- Emperyalizm ve Güç Politikası: Bir Tanım
Emperyalizm, tarihsel olarak bir devletin ya da bir grubun, diğer bölgelere, halklara ve kaynaklara hükmetmek amacıyla uyguladığı sistematik politikaları ifade eder. Bu politikalarda askeri, ekonomik ve kültürel araçlar sıklıkla bir arada kullanılır. Bu bağlamda, 20. yüzyıldan itibaren emperyalist güçler, yalnızca devletler üzerinden değil, aynı zamanda yerel isyan hareketleri, terörist gruplar ve silahlı örgütler aracılığıyla da bölgesel etki kurma yolunu seçmişlerdir.
- Emperyalizmin Gayrı Meşru Çocukları: Terörist Gruplar ve Siyasi Partiler
AKP, Hüda Par, PKK, IŞİD, El Nusra, El Kaide, El Şebab, HTŞ ve benzeri yapılar, çoğunlukla emperyalist güçlerin stratejik çıkarları doğrultusunda şekillenmiş ve desteklenmiş gruplardır.
Bu gruplar, özellikle Orta Doğu ve Kuzey Afrika gibi jeopolitik açıdan önemli bölgelerde, emperyalist ülkelerin çıkarlarını korumak için kullanılmaktadır.
Örneğin, ABD’nin CIA’ya ait belgeler ve diğer istihbarat kaynakları, bu gruplara sağlanan silah, eğitim ve lojistik desteği göstermektedir.
- Emperyalist Güçlerin Yöntemleri: Silahlandırma, Eğitim ve Lojistik Destek
Bu gruplara sağlanan destek yalnızca finansal değil, aynı zamanda askeri, lojistik ve istihbarat bazlıdır. CIA, MI6, Mossad gibi büyük istihbarat servisleri, bu gruplara eğitim vererek ve silah sağlayarak, bölgelerdeki kontrolü ellerinde tutan yerel yönetimlere karşı etkin bir direniş oluşturmuşlardır.
Bu destek, sadece askeri eylemlerle sınırlı kalmaz; aynı zamanda militan devşirme, uyuşturucu ve petrol kaçakçılığı gibi karanlık işlerle de güçlendirilir.
- Bölgesel Hegemonya ve Gelişen Çatışmalar
Bu tür grupların oluşturulmasındaki bir diğer amaç, bölgesel hegemonya kurmaktır. Emperyalist güçler, yerel çatışmaları kışkırtarak, bu bölgeleri daha da istikrarsız hale getirir ve bölgedeki devletlerin bağımsızlıklarını kaybetmelerine neden olur. AKP’nin bir yanda Suriye’ye müdahalesi, diğer yanda PKK’nın Kürt bölgelerinde etkinliği gibi gelişmeler, ABD, İsrail ve İngiltere’nin emperyalist stratejilerinin başarısını göstermektedir. - Gayrı Meşru Örgütleri Destekleyen Devletlerin İşbirliği
Bunlar yalnızca emperyalist güçler tarafından değil, aynı zamanda BOP’un bölgesel güçleri tarafından da desteklenmişlerdir. Türkiye, Ürdün, Pakistan, Suudi Arabistan, Fas, Katar gibi ülkelerin istihbarat servislerindeki BOP şubeleri, ABD, İsrail ve İngiltere’nin çıkarlarına hizmet eden birer “yardımcı” olarak hareket etmişlerdir. Bu ülkeler, bölgesel güç dengelerini değiştirmek ve kendi siyasi çıkarlarını korumak amacıyla, bu tür yapıları desteklemişlerdir.
- Sosyal Bilim Perspektifinden: Hegemonya ve Kültürel Manipülasyon
Sosyolojik ve antropolojik perspektiflerden bakıldığında, bu tür grupların ortaya çıkması, yalnızca siyasal değil, aynı zamanda kültürel ve toplumsal bir süreçtir. Karl Marx’ın hegemonya ve sınıf mücadelesi anlayışı, bu grupların nasıl kullanılan ve manipüle edilen araçlar olduğunu anlamamıza yardımcı olabilir. Emperyalizm, yalnızca ekonomik çıkarları değil, aynı zamanda toplumsal yapıyı da dönüştürmeyi amaçlamaktadır. Bu süreçte, yerel halkların ideolojik olarak manipüle edilmesi, milliyetçilik, dini dogmalar veya özgürlük mücadelesi gibi kavramlar üzerinden sağlanmaktadır. - Psikolojik Etkiler: Bireysel ve Toplumsal Düzeyde Manipülasyon
Psikolojik bir düzeyde ise, bireylerin bu tür gruplara katılmasının arkasında çeşitli motivasyonlar yatmaktadır. İdeolojik bağlılıklar, kimlik arayışı, travmatik geçmişler ve sosyal adaletsizlik gibi faktörler, bireyleri bu gruplara katılmaya yönlendirebilir. Felsefi anlamda ise, bu grupların varlığı, “adalet” ve “özgürlük” gibi kavramların, aslında hegemonik güçler tarafından nasıl dönüştürüldüğünü gösterir.
Sonuç
Emperyalizmin gayrı meşru çocukları olan bu örgütler, sadece bölgesel değil, küresel ölçekte de önemli etkilere sahiptir. Bu örgütlerin ve siyasal hareketlerin ardında, yalnızca yerel değil, küresel güçlerin stratejik hesapları yatmaktadır. Emperyalist güçler, bu grupları kullanarak hem yerel yönetimlerin hem de bölgesel güçlerin kontrolünü ele geçirirken, aynı zamanda kendi hegemonik düzenlerini inşa etmeye çalışmaktadırlar. Sosyal bilimler perspektifinden bakıldığında, bu durum, sadece siyasal bir mücadele değil, aynı zamanda toplumsal ve psikolojik bir savaş olarak da değerlendirilebilir.
Kaynakça
1. Chomsky, Noam. Hegemony or Survival: America’s Quest for Global Dominance. Metropolitan Books, 2003.
2. Foucault, Michel. Discipline and Punish: The Birth of the Prison. Vintage Books, 1995.
3. Hardt, Michael ve Negri, Antonio. Empire. Harvard University Press, 2000.
4. Huntington, Samuel. The Clash of Civilizations and the Remaking of World Order. Simon & Schuster, 1996.
5. Žižek, Slavoj. Violence: Six Sideways Reflections. Picador, 2008.
6. Mann, Michael. The Sources of Social Power: Volume 1, A History of Power from the Beginning to A.D. 1760. Cambridge University Press, 1986.
7. Said, Edward. Orientalism. Pantheon Books, 1978
Bir yanıt yazın