Toplumlar arasında dinî inançlar ve kültürel pratikler üzerine yapılan tartışmalar, bireylerin yaşam tarzlarını sorgulama fırsatı sunar. “Müslüman noel kutlamaz ama noel kutlayan ülkelere kaçar” ifadesi, bu tartışmaların merkezinde yer alan paradoksal bir durumu ifade ediyor.
Şeriatçı Baskı ve Kaçış Motivasyonu
Şeriat, İslam hukuku anlamına gelir ve dini kuralların devlet yönetimine dahil edilmesini savunur. Ancak şeriatla yönetilen toplumlarda bireysel özgürlüklerin baskılanması, özellikle kadın hakları, ifade özgürlüğü ve dini hoşgörü alanlarında ciddi sorunlara yol açar. Bu durum, birçok insanın yaşadığı topraklardan göç etmeyi düşünmesine neden olur.
Dikkat çekici olan, bu göçlerin sıklıkla seküler ve demokratik değerlere sahip Batı ülkelerine yönelmesidir. İronik bir şekilde, şeriatçı zihniyete sahip bireyler dahi, “gayrimüslim” olarak adlandırdıkları bu ülkelerde daha güvenli ve rahat bir yaşam sürmeyi tercih edebilir. Bu, sadece ekonomik fırsatlar ya da eğitim olanakları ile açıklanamayacak kadar derin bir paradoks taşır.
Noel ve Seküler Kültür
Noel, Hristiyan inancında önemli bir dini bayram olmasına rağmen, modern dünyada büyük ölçüde seküler bir kültürel etkinlik hâline gelmiştir. Hediyeleşme, aile toplantıları, ışıklandırmalar gibi gelenekler, dini içerikten ziyade toplumsal bir kutlama haline dönüşmüştür. Şeriat yanlısı ideolojiler bu tür kutlamaları “dinsizlik” olarak yaftalasa da, şeriat baskısından kaçanların yöneldiği ülkelerde bu kutlamalar genellikle özgürlük, çeşitlilik ve hoşgörünün simgesi olarak görülür.
Bu noktada, asıl mesele Noel’in kutlanıp kutlanmaması değil, bu kutlamaların gerçekleştiği toplumların sunduğu özgürlükçü atmosferdir. Şeriatçı baskılardan kaçan bireyler, bu atmosferde kendi kimliklerini özgürce ifade etme fırsatı bulur.
Şeriatçıların Olmadığı Her Yer Cennet mi?
“Şeriatçıların olmadığı her yer cennettir” ifadesi, yaşanan sosyal gerçeklikler dikkate alındığında abartılı görünmekle birlikte, baskıcı bir rejimden özgür bir topluma geçişin getirdiği rahatlığı ifade eder. Baskıcı bir rejimin olmadığı ülkelerde bireyler, sadece dini inanışlarını değil, aynı zamanda kişisel özgürlüklerini de yaşayabilirler. Bu özgürlükler, dini pratiklerin zorunlu olmaktan çıkıp kişisel tercihlere dayandığı bir ortam yaratır.
Sonuç
Müslümanların seküler toplumlara yönelimi, dini baskı ve sosyal adaletsizlik gibi yapısal sorunlara bir tepki olarak değerlendirilebilir. Bu yönelim, “Noel kutlamayanların Noel kutlayan ülkelere kaçışı” şeklinde basitleştirilse de, aslında bireysel özgürlük ve insan haklarının önemini ortaya koyar. Şeriatçı zihniyetin etkisiz olduğu toplumlar, yalnızca Noel’in değil, insan onurunun ve özgürlüğünün kutlandığı yerlerdir. Bu nedenle, mesele Noel’i kutlamak ya da kutlamamak değil; özgürlük, hoşgörü ve insan haklarının ön planda olduğu bir yaşam arayışıdır.
Bir yanıt yazın