Emperyalizm, tarihin her döneminde, kendi hegemonyasını pekiştirmek ve zenginlik kaynaklarını kontrol altına almak amacıyla yerel aktörleri, yani av köpeklerini kullanmıştır. Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) bu gerçeğin somut bir örneğidir. BOP, kağıt üzerinde “demokrasi, özgürlük ve istikrar” vaatleriyle süslenmiş olsa da, gerçekte bölgede yıkım, kaos ve sömürünün yolunu açmıştır. Bu süreçte, irili ufaklı siyasi liderlerden terör örgütlerine, hükümetlerden sivil toplum kuruluşlarına kadar birçok yerel unsur, emperyalizmin çıkarları için hizmet eder hale gelmiştir. Ancak bu işbirlikçi aktörlerin kaderi, emperyalizmin ihtiyaçlarına göre şekillenir ve kullanılabilirlikleri sona erdiğinde terk edilmeleri kaçınılmazdır.
Av Köpeklerinin Rolü ve Çıkmazı
Emperyalizmin av köpekleri, kendi halklarını sömürerek ve ülkelerinin kaynaklarını talan ederek efendilerine hizmet ederler. Bu süreçte elde ettikleri gelirleri, kontrolün tamamen emperyalizmin elinde olduğu yabancı bankalarda saklarlar. Ancak, bu gelirler sadece geçici bir güvenlik sağlar; çünkü bu servetlere asıl sahip olan, o hesapları yöneten güçtür. Gün geldiğinde, emperyalizm için değersiz hale gelen işbirlikçiler, hem güçlerinden hem de biriktirdikleri servetten mahrum bırakılır. Av köpeklerinin kaderi bellidir: Kullanılabilirlikleri sona erdiğinde kapı dışarı edilirler.
Bugün Türkiye ve Ortadoğu’da bu rolü üstlenen unsurlar arasında siyasi liderler, hükümet yöneticileri, terör örgütleri ve sivil toplum kuruluşları bulunmaktadır. Bu unsurlar, emperyalizmin çıkarlarına hizmet ederken, ülkelerinin zenginliklerini yağmalamaktan çekinmezler. Ancak bu hırsızlıkların sonuçları yalnızca kendi halklarını yoksullaştırmakla kalmaz; aynı zamanda emperyalizme de bölgede daha fazla hakimiyet sağlar.
Halkların Servetlerini Geri Kazanma Stratejisi
Ortadoğu halklarının çalınan servetlerini geri kazanması, yalnızca bu av köpeklerinin cezalandırılmasıyla değil, aynı zamanda alternatif politikalar üretilmesiyle mümkündür. Bu bağlamda aşağıdaki stratejiler önerilebilir:
1. Uluslararası İttifaklar ve Hukuki Mekanizmalar:
Çalınan servetlerin geri getirilmesi için uluslararası platformlarda güçlü hukuki mekanizmalar oluşturulmalıdır. Bu, hem çalıntı varlıkların iadesi için baskı oluşturacak hem de işbirlikçilerin kaçabileceği güvenli limanları ortadan kaldıracaktır.
2. Kaçış Noktalarına Karşı Önlemler:
Av köpeklerinin kaçabileceği ülkelerle ilişkiler yeniden tanımlanmalıdır. Bu ülkelerle işbirliği yapılarak, çalıntı servetlerin transferi ve saklanması engellenmeli, işbirlikçilerin sığınak bulması zorlaştırılmalıdır.
3. Halkı Bilinçlendirme ve Direniş:
Ortadoğu halklarının kendi kaderlerine sahip çıkması ve işbirlikçileri tanıması için kapsamlı bir bilinçlendirme kampanyası yürütülmelidir. Bu, hem halkın desteğini kazanmaya hem de yeni işbirlikçilerin ortaya çıkmasını engellemeye yardımcı olacaktır.
4. Yeni İktidarların Şeffaflık İlkesi:
Bölgedeki yeni liderlikler, şeffaf ve halk odaklı politikalar benimsemelidir. Bu, hem halkın güvenini artıracak hem de emperyalizmin yeni av köpekleri yaratma girişimlerini zorlaştıracaktır.
Sonuç: Ortadoğu’nun Kendi Geleceğini Belirlemesi
Emperyalizmin av köpekleri, geçici bir güç ve refah karşılığında kendi halklarına ihanet ederler. Ancak bu ihanetin bedeli ağırdır; hem işbirlikçiler için hem de yağmalanan halklar için. Ortadoğu’nun kurtuluşu, emperyalizmin oyunlarına karşı direnmek ve halkların iradesine dayalı bir yönetim anlayışını benimsemekten geçer. Çalınan servetlerin geri kazanılması ve işbirlikçilerin adalet önüne çıkarılması, yalnızca bu direnişin bir parçasıdır. Daha da önemlisi, emperyalizmin oyunlarına karşı kalıcı ve güçlü bir alternatif inşa etmektir.
Ortadoğu halklarının geleceği, kendi tarihlerini yazma cesaretini gösterebilmelerinde saklıdır. Av köpeklerinin dönemi sona erdiğinde, halkların hak ettikleri adaleti geri alabilecekleri bir düzen kurmak mümkündür. Bu düzen, sadece ekonomik kaynakların değil, aynı zamanda onurun ve bağımsızlığın da yeniden kazanılmasını sağlayacaktır.
Bir yanıt yazın