Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Türkiye’nin en köklü ve saygın kurumlarından biridir. 1923’te Cumhuriyet’in kurulmasından bu yana, Türkiye Cumhuriyeti’nin savunma gücü olmanın yanı sıra, ülkenin iç ve dış güvenliğini sağlamak adına büyük bir sorumluluk taşıyan TSK, aynı zamanda Türkiye’nin siyasi, sosyal ve kültürel yapısının şekillenmesinde de önemli bir rol oynamıştır. Ancak son yıllarda yaşanan gelişmeler, özellikle Recep Tayyip Erdoğan’ın askeriye üzerindeki yaptırımları, TSK’nın tarihî ve Atatürkçü kimliğini tehdit etmektedir.
TSK’nın Tarihi ve Atatürkçü Kimliği
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tarihî kökleri Mete Han’a kadar uzanır.
Osmanlı’nın yıkılmasıyla birlikte TSK’nın asıl yapısal dönüşümü ve misyonu Cumhuriyet’in ilanıyla gerçekleşmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde kurulan Cumhuriyet, yalnızca siyasi bir devrim değil, aynı zamanda askeri bir devrimdir.
Atatürk, TSK’yı modernleştirerek, Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesindeki temel dayanağı haline getirmiştir.
TSK, Atatürkçü düşüncelerin savunucusu olarak, Cumhuriyet’in temel ilkelerine sadık kalarak, laiklik, çağdaşlık ve milliyetçilik gibi değerleri her zaman ön planda tutmuştur.
Atatürkçü askeri personel, sadece Türk Silahlı Kuvvetleri’nde değil, aynı zamanda Türk milletinin tümünde Cumhuriyetin kazanımlarını koruma görevini üstlenmiştir.
Bu askerler, her zaman halkın egemenliğini, özgürlüğünü ve devletin bağımsızlığını savunmuş, ülkenin huzur ve güvenliğini sağlamışlardır.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bu karakteri, sadece geçmişteki başarılarıyla değil, aynı zamanda bugünün TSK’sının da hala bu değerlere sadık kalarak görevini yerine getirdiği somut bir gerçektir.
Erdoğan’ın Askeriye Üzerindeki Yaptırımları ve Tehlikeleri
Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidara gelmesinin ardından, Türk Silahlı Kuvvetleri üzerindeki sivil otorite daha belirgin hale gelmiş, ancak bu etki zaman içinde askeriye ile olan ilişkiyi daha da derinleştirmiştir.
Erdoğan, özellikle 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sonrasında, askeriye ile ilişkileri yeniden yapılandırmak ve kontrol altına almak adına bir dizi adım atmıştır.
Bu adımlar arasında, askeri okullara müdahale, askeri personelin siyasi görüşleri üzerinden yapılan tasfiyeler ve TSK içindeki Atatürkçü kadroların dışlanması ve dinci özellikle Süleymancı ve Nakşici kadroların personel içine yerleştirilmesi önemli yer tutmaktadır.
Erdoğan’ın askeriye üzerindeki etkisi, yalnızca yapısal bir değişiklik değil, aynı zamanda askeriye içinde bir ideolojik dönüşüm yaratma amacını taşımaktadır.
Erdoğan’ın yaptırımlarının, TSK’nın tarihinde ve yapısında derin izler bırakması, kurumun tarihi sorumluluklarından sapmasına neden olabilecek bir riskte taşımaktadır .
Türk Silahlı Kuvvetleri, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in teminatıdır.
Ancak, son yıllarda Erdoğan’a yakın bazı subayların yükseltilmesi, TSK’nın profesyonel ve Atatürkçü kimliğinin zayıflamasına yol açabilir.
Bu durum, Türkiye’nin askeri gücünü sadece dış tehditlere karşı değil, aynı zamanda iç tehditlere karşı da savunmasız hale getirebilir.
Teğmenime Dokunma Şiarı: Askeri Onur ve Cumhuriyetin Savunulması
“Teğmenime dokunma” şiarı, sadece askerin onurunu korumanın bir simgesi değil, aynı zamanda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tarihi misyonunu da temsil eden bir ifadedir.
TSK, her bireyiyle, vatanını savunma konusunda bir bütün olarak hareket etmektedir. Ancak, son yıllarda yapılan kadro değişiklikleri ve ideolojik müdahaleler, askerin bireysel ve kurumsal onurunu tehlikeye atmaktadır.
Erdoğan’ın askeriye üzerindeki müdahaleleri, TSK’nın profesyonelliğini ve tarafsızlığını zayıflatmaktadır. Bu durum, hem iç hem de dış güvenlik açısından büyük bir tehlike arz etmektedir. Özellikle, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Atatürkçü ve laik değerlerle şekillenen yapısının zayıflaması, kurumun ulusal güvenlik görevini yerine getirebilme kapasitesini etkileyebilir.
Sonuç: TSK’nın Onuru ve Atatürkçü Personelinin Korunması
Türk Silahlı Kuvvetleri, tarih boyunca Türk milletinin bağımsızlığının ve güvenliğinin simgesi olmuştur. Ancak son yıllarda, Erdoğan’ın askeriye üzerindeki etkisi, TSK’nın Atatürkçü kimliğini tehdit etmektedir. Bu tehdit, sadece askeri bir yapıyı değil, aynı zamanda Cumhuriyetin temel değerlerini savunma misyonunu da tehlikeye atmaktadır.
“Teğmenime dokunma” şiarı, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin her seviyesindeki askerin onurunu koruma sorumluluğunu simgelemektedir. Bu şiar, sadece askeriye içinde değil, tüm toplumda yayılmalı ve Türkiye’nin güvenliği, bağımsızlığı ve Cumhuriyetin kazanımları her zaman ön planda tutulmalıdır. TSK, Atatürk’ün mirasına sadık kalarak, her zaman Türk milletinin güvenliğini ve bağımsızlığını savunmalıdır. Erdoğan’ın askeriye üzerindeki etkisinin azaltılması, TSK’nın gücünü ve moralini koruyarak, Türkiye’nin ulusal güvenliğini teminat altına alacaktır.
Bir yanıt yazın