İnsanlığın büyük çoğunluğu için hayat bir mücadeledir, bazıları için de huzur yerine acı ve üzüntülerle doludur. Dünya nüfusunun kontrolsüz şekilde artması ve doğadaki dengelerin hızlanarak bozulması (örneğin, küresel ısınmanın meydana getirdiği ve şiddeti gittikçe artan sel, kasırga gibi afetler) gelecek kuşaklar için hayatın daha da zorlaşacağını göstermektedir.
Bazı durumlarda ölüm huzura kavuşmanın tek yolu olarak insanın karşısına dikilebilmektedir. Ölüm korkusunu hafifletmek ve yenmek amacıyla (tamamen hayal ürünü olan) “öbür dünya” icat edilmiş ve “huri kızları”, şarap, süt ırmakları gibi ödüllerle cazip hale getirilmek istenmiştir. Allah yoluna, “yüce dinimizi” (!) yaymak uğruna savaşıp ölenler, şehitlik mertebesine yükseltilerek cennetin nimetlerinden en çok yararlanma hakkına kavuşturulmuşlardır.
Doğa ve biyoloji yasalarının belirlediği normal yaşam süresini yeterli bulmayan insan, aç gözlülüğü, doymak bilmezliği yüzünden “öbür dünya” inancının tutsağı, bu yanılgıdan (zaaftan) yararlanmasını bilen “gözü açıkların”, kurnazların, şarlatanların kulu, kölesi olmuştur. Tarih boyunca en kanlı ve uzun savaşlar din ve mezhep ayrılıklarından kaynaklanmıştır.
Gelişen bilim ve teknoloji daha korkunç, daha yıkıcı silahların üretilmesini mümkün kılmıştır. Arap ve Müslüman nüfusun kat kat fazlalığına rağmen, İsrail çevresindeki bütün ülkeleri perişan edip (Amerika’nın da desteğiyle) dize getirebilmiştir. Hamas’ın (çılgınca bir saldırı ile) Ortadoğuda cehennemin kapılarını açmasını İsrail bir fırsat olarak değerlendirmiş, Tevrattaki “kutsal” masallardan, Tanrı emirlerinden ilham alarak, İslam dininin cahil bıraktığı Filistin halkına orantısız şiddette soykırım uygulamıştır ve saldırılarını her yönde daha da yoğunlaştırmaktadır. Ortadoğuda İsraile karşı direnen, dik durabilen (ve bir ölçüde laikliğe saygılı gibi görünen) tek ülke durumundaki Suriye rejimi de radikal İslamcılar tarafından çökertilmiştir.
Bu durum sadece Esadın despotik diktatörlüğü ile, muhaliflerine karşı uyguladığı baskı ve işkencelerle izah edilemez. İç savaş çıkmadan önce, Suriye’nin bazı bölgelerini etkileyen yoğun ve uzun süreli kuraklık yüzünden köylerden göçen halk (islamiyetin de desteklediği doğurganlığın çok yüksek olduğu) şehir ve kasabalara sığınarak demografik dengelerin bozulmasına, işsizlik ve açlığın artmasına sebep olmuştu. İçine sürüklendiği kaostan, siyasal İslamcıların, çeşitli terör örgütlerinin baskı ve diktatörlüğünden zavallı komşumuzun (demokrasi ve laiklik olmadan) kurtulması çok zor, belki de imkansız gibi görünmektedir.
Böylece Ortadoğu, “HUZUR İSLAMDADIR” sözünün geçersizliğini günümüzde en iyi kanıtlayan bölge durumundadır. Belki Afganistanla kıyaslanabilir.
Bu gerçek dünyada huzuru, mutluluğu çocuklarımızın yakalayabilmesi, yaşantımıza yön veren kuralları, etkenleri en başta okulda doğru ve bilimsel şekilde öğrenmelerine bağlıdır. Bu da ancak öğretmenlerin gerekli donanıma, akılcı bakış açısına sahip olmasıyla mümkündür.
Hayal ürünü “öbür” dünyaya öncelik veren, körpe beyinlere “kutsal” masallar aşılayan din adamlarının okullara sokulması ülkemizin geleceğine (bekasına) yapılabilecek en büyük kötülüktür ve toplumu huzura değil, daha büyük sürtüşmelere, hatta (Sıvas, Madımaktaki gibi) çatışmalara sürükleyebilecektir.
95 Yıllık yaşımla ve bunun sunduğu hayat tecrübesiyle şunu söylemek isterim ki, ben huzuru, mutluluğu (inançta değil) bilimde, akılcılıkta, sanatta (kısacası inançsızlıkta) bulmayı başarmış bir şanslı sayılırım.
Dünyanın en gelişmişi sayılan İskandinav ülkelerinde halkın büyük çoğunluğu inançsızdır. Yaklaşan Yeni Yıl ile ilgili öncelikli dileğim de, sevgili vatandaşlarımın din baskısından kendilerini kurtararak (yani laikliği önemseyerek) bilimi benimseyip özgürce düşünme, irdeleme, yanlışları cesurca eleştirme olanaklarını, yeteneklerini geliştirmesidir.
SİYASAL İSLAMIN BOYUNDURUĞUNDAN KURTULMA VE YÜCE ATATÜRKÜN AYDINLANMA YOLUNA DÖNME ÜMİDİ İLE, GÜZEL TÜRKİYEMİZDE NİCE MUTLU, SAĞLIKLI YILLARA !!
23.12.2024 Kemal Rastgeldi
NOT: Bu yazı eğitim sisteminin dinselleştirilmesi karşısında duyduğum derin endişenin ve tepkinin bir yansımasıdır.
Bir yanıt yazın