Devlet Bahçeli, Türk siyasetinin en dikkat çeken figürlerinden biri. Ancak siyasetteki rolü yalnızca partisi Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ile sınırlı değil; onun geçmişi, bağlantıları ve stratejik hamleleri hakkında birçok tartışmalı iddia gündeme getirilmiştir.
NATO ve Derin Devlet Bağlantıları
Bahçeli’nin gençlik döneminde NATO’nun “Komünizmle Mücadele” kapsamında organize ettiği anti-komünist eğitimlere katıldığı iddiası, onun derin devletle bağlarını sorgulatıyor. NATO’nun Türkiye’deki uzantısı olan “Kontrgerilla” yapısı, soğuk savaş yıllarında milliyetçi gençlik üzerinden etkisini artırmış ve Bahçeli’nin bu süreçte eğitildiği öne sürülmüştür. Bu bağlamda, Alparslan Türkeş’in kendisi hakkında “MİT mensubu” ( ama hangi MİT, Gladyonun MİT içindeki elemanımı? ) demesi, Bahçeli’nin parti içindeki yükselişinin sadece siyasi bir kariyer olmadığını düşündürmektedir.
12 Eylül Öncesi Adana Olayı: Silahlar ve Kaos
Bahçeli’nin adı, 12 Eylül 1980 darbesi öncesi Adana’da bir araçta bulunan silahlarla ilişkilendirildi.Ülkücüler tutuklanırken ve hapise atılırken Bahçeli hep konforlu yaşadı. Bir çeşit dokunulmazlık zırhı her zaman oldu. Adana’da Bahçeli’nin arabasında portakal sandıklarının içindeki silahların yakalanması ile ilgili bu olay, MHP çevrelerinin ülkücü gençliği silahlandırdığı ve derin devlet operasyonlarında bir piyon olarak kullanıldığı iddialarını güçlendirmiştir. Bu dönemde milliyetçi gruplar üzerinden yürütülen kaosun, NATO’nun Türkiye’yi “yönetilebilir krizlerle” baskı altında tutma stratejisine hizmet ettiği açıktır.
2002 Krizi: AKP’nin Önünü Açmak
Bahçeli, 2002 yılında hükümeti erken seçime götürerek Ecevit liderliğindeki DSP-MHP-ANAP koalisyonunun sonlanmasına neden olmuştur. Bu karar, AKP’nin iktidara gelişinin önünü açmış ve Türkiye’de yeni bir dönemin başlamasına zemin hazırlamıştır. Bahçeli’nin bu stratejik hamlesi, onun aslında küresel emperyal sistemin bir parçası olarak hareket ettiği, derin yapıların çıkarlarına uygun bir siyasi zemin yarattığı şeklinde yorumlanmıştır.
Kürt Konusu ve Gezi Olayları
Bahçeli’nin Kürt konusunda dönem dönem tutum değiştirmesi, bu konudaki sistematik çelişkileri yansıtmaktadır. 1999 yılında Abdullah Öcalan’ın idam edilmesini engelleyen süreçte dolaylı rol oynayan Bahçeli, daha sonra PKK’ya karşı sert söylemleriyle ön plana çıkmıştır.
Gezi Parkı olayları sırasında sergilediği ve AKP rejiminden yana tutum ise, muhalefeti bölmek adına sistematik bir strateji olarak değerlendirilebilir.
Mafya Bağlantıları ve Rejim Değişikliği Desteği
Bahçeli’nin, özellikle son dönemde mafya-siyaset ilişkilerinde adının sıklıkla anılması, devletin “karanlık” yüzüyle ve pervazsızca mafya ike kurduğu bağları gözler önüne seriyor. Sedat Peker’in açıklamaları, Bahçeli’nin bu yapılarla ilişkili olduğunu ima ederken, onun rejim değişikliği sürecine AKP ile birlikte destek vermesi, sistem içindeki yerini daha da belirgin kılmaktadır.
Parlamenter sistemin yerini başkanlık sistemine bıraktığı süreçte, Bahçeli’nin AKP’ye verdiği tam destek, Türkiye’nin otoriterleşmesine katkı sunmuştur.
Terörist Abdullah Öcalan İçin “Umut Hakkı” Tartışması
Son olarak, Bahçeli’nin Abdullah Öcalan’ın “umut hakkı” adı altında yeniden gündeme gelmesi, bu konuyu bizzat dile getirmesi, Apo’ nun mecliste konuşmasını istemesi ve bu konudaki onun küresel emperyal sisteme hizmet eden bir aktör olduğunu düşündürüyor. Bahçeli’nin her önemli gündem konusunda bir yandan milliyetçi tabana oynarken, diğer yandan derin yapıların isteklerini yerine getiren bir ara bulucu gibi hareket ettiği görülmektedir.
Akademik Geçmiş ve Sorgulanan Diploma
Bahçeli’nin akademik geçmişi de en az siyasi kariyeri kadar tartışmalıdır. Üniversite kariyeri ve akademik unvanlarına ilişkin gözlemler, onun kapasitesi ve eğitim düzeyi hakkındaki soruları artırmaktadır. Kendisini bir bilim insanı olarak tanımlayan ( DR.) Bahçeli’nin bu alandaki yetersizlikleri, onun daha çok sistemin “bedavacı/ödüllü” bir figürü olduğunu düşündürmektedir.
Sonuç: Sistematik Bir Kontrgerilla Elemanı mı?
Bahçeli’nin geçmişi, bağlantıları ve politikaları incelendiğinde, onun sıradan bir siyasetçi değil, bir Gladyo elemanı olarak BOP’a hizmet eden bir Gladyo görevlisi gibi hareket ettiği yönündeki iddialar dikkat çekmektedir. Türkiye’nin siyasi tarihinde kriz dönemlerinde oynadığı kilit roller, derin yapıların etkisini sürdürmek için bir piyon olarak kullanıldığı algısını güçlendirmektedir. Mafya bağlantıları, NATO geçmişi ve rejim değişikliği desteği, Suriye’yi bölmede oynadığı destekçi rol gibi unsurlar, Bahçeli’nin sadece bir siyasi lider değil, sistemin önemli bir dişlisi olduğunu göstermektedir.
Bu bağlamda sorgulanması gereken bir diğer konu da, Türkiye’deki siyasetçilerin uluslararası ve derin bağlantılarının ne denli etkili olduğu ve bu yapıların Türkiye’nin geleceğine nasıl yön verdiğidir. Bahçeli bu denklemde, üzerinde durulması gereken en kritik isimlerden biridir.
Bir yanıt yazın