Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarken, Türk milletine bir hedef göstermiştir: bağımsızlık, özgürlük, çağdaşlık ve milli egemenlik. Bu hedeflerin siyasi temeli olan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Atatürk’ün liderliğinde bu idealleri hayata geçirmiştir. Ancak bugün geldiğimiz noktada, CHP’nin bu ideallere ihanet ettiği ve Atatürk’ün çizgisinden uzaklaştığı bir gerçektir. Bu durum, emperyalizmin hedeflerine hizmet eden bir anlayışın, Cumhuriyet’i temsil iddiasıyla Türkiye’yi derinden etkilediğini ortaya koymaktadır.
CHP’nin Atatürk’ün İlkelerinden Uzaklaşması
Atatürk’ün altı oku – milliyetçilik, halkçılık, laiklik, cumhuriyetçilik, devletçilik ve inkılapçılık – Türkiye’nin çağdaşlaşma projesinin temelini oluşturur. Ancak bugün CHP, Atatürk’ün bu ilkelerinin ruhuna aykırı bir şekilde hareket etmektedir:
1. Milliyetçilik İlkesi: Atatürk’ün milliyetçiliği, Türk milletini birleştiren ve dış müdahalelere karşı koruyan bir anlayışa dayanır. Ancak CHP, bu birleştirici ruhu terk ederek, kimlik siyaseti ve emperyal güçlerin dayattığı bölücü politikalara zemin hazırlamaktadır.
2. Laiklik İlkesi: Atatürk’ün laiklik anlayışı, dinin siyasete alet edilmemesi ve özgürlüklerin korunması üzerine kuruluydu. Bugün CHP, bu anlayışı kullanarak, milletin dini hassasiyetlerini görmezden gelen ve halkla bağını koparan bir duruş sergilemektedir.
3. Devletçilik İlkesi: Atatürk, devletin ekonomide dengeleyici bir rol üstlenmesini savunurken, CHP serbest piyasa ekonomisinin kontrolsüz etkilerine teslim olmuş, halkın ekonomik sorunlarına çözüm üretememiştir.
Emperyalizmin Sinsi Planları ve CHP’nin Rolü
Bugün CHP’nin, emperyalizmin yerli işbirlikçiliğini yaptığına dair eleştiriler artmaktadır. Özellikle Atatürk’ün “Tam bağımsızlık” ilkesine karşı işlenen bu ihanet, partinin bir temsil organı olmaktan ziyade, uluslararası güçlerin sözcüsü haline geldiğini göstermektedir. Atatürk, “Efendiler, tam bağımsızlık denildiği zaman, elbette siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, kültürel ve buna benzer her konuda tam bağımsızlık ve tam serbestlik kasdolunur” derken, bağımsızlığın bütün boyutlarına işaret etmiştir. CHP ise bu sözün ruhuna aykırı hareket ederek dış dayatmalara boyun eğmektedir.
Atatürkçü Bir Yeniden Yapılanma Zorunluluğu
Türk milleti, Atatürk’ün bağımsızlık mücadelesindeki heyecan ve iradesine yeniden sarılmalıdır. Bunun için, şu üç temel adım atılmalıdır:
1. Heyet-i Temsiliye Ruhunun Yeniden Dirilişi
Atatürk’ün liderliğindeki Heyet-i Temsiliye, bağımsızlık mücadelesinin örgütlenme modelidir. Bugün, halkın içinde kök salan, milletin değerlerini temsil eden bir yapılanma zaruridir. Bu model, halkı birebir dinleyen, ihtiyaçlarına cevap veren ve halkın çıkarlarını her şeyin üstünde tutan bir anlayışı esas almalıdır.
2. Cumhuriyetçi, Anti-Emperyalist Bir Örgütlenme
Yeni bir Cumhuriyetçi yapılanma, Atatürk’ün anti-emperyalist duruşunu benimsemeli, altı okun ruhunu yeniden hayata geçirmelidir. Bu örgütlenme; sosyoloji, psikoloji, antropoloji ve siyaset bilimi gibi disiplinlerin rehberliğinde, halkın gerçek ihtiyaçlarına yönelik politikalar geliştirmelidir.
3. Atatürk’ün İlkelerine Sıkı Bağlılık
Yeni yapının temel ilkesi, Atatürk’ün bağımsızlık ve millet egemenliği ideallerine sadık kalmaktır. Atatürk, “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir” diyerek, halkın iradesinin her şeyin üstünde olduğunu belirtmiştir. Bugün halkın iradesini temsil etmeyen hiçbir yapı, Türk milletinin ihtiyaçlarına cevap veremez.
Sonuç
CHP’nin mevcut hali, Atatürk’ün mirasına, Türk milletine ve Cumhuriyet’e ihanettir. Ancak bu ihanet, Türk milletinin Atatürk’ün yolundan yürüyerek yeniden ayağa kalkmasına engel olamaz. Bugün, Türk milletine düşen görev, emperyalizmin oyunlarını bozan, halkı birleştiren, bağımsız ve güçlü bir Türkiye için mücadele eden yeni bir Cumhuriyetçi yapılanma kurmaktır.
Atatürk’ün dediği gibi: “Bütün ümidim gençliktedir.” Bugün, gençlik ve millet, yeniden ayağa kalkmalı, Cumhuriyet’in ikinci büyük dirilişini gerçekleştirmelidir. Bu, bir milletin yeniden şahlanışının ve bağımsızlık iradesinin zaferi olacaktır.