Türkiye Cumhuriyeti, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliği ve vizyonu ile “tam bağımsızlık” ve “milletin egemenliği” ilkeleri üzerine kurulmuştur. Atatürk, “en büyük eserim” dediği Cumhuriyet’i ve Cumhuriyet Halk Partisi’ni bu vizyonun teminatı olarak tasarlamış, milletin çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmasını hedeflemiştir. Ancak bugün, Atatürk’ün bu mirasının tahrip edildiğini, ilke ve devrimlerinin siyasi ve ideolojik deformasyona uğradığını görmekteyiz. Türkiye, emperyalist projelere eklemlenmiş ve bu projelerin birer şubesi haline gelmiş siyasi yapılar tarafından yönetilmektedir.
BOP çu CHP, MHP ve AKP’nin günümüzde üstlendikleri roller, Türkiye’yi uluslararası sistemin bir parçası haline getirerek bağımsızlık ruhundan koparmıştır. Bu partiler, ulusal çıkarlar yerine dış mihrakların çıkarlarını gözeten bir anlayışla hareket etmekte, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) gibi emperyalist planların taşeronluğunu yapmaktadır. Bu yapıların hiçbirinden Türkiye’nin geleceği için bir çözüm veya umut beklemek mümkün değildir. Gerçek anlamda bağımsızlıkçı, devrimci, halkçı ve Atatürkçü bir yaklaşım, ancak bu sistemden tamamen koparak yeni bir yol inşa etmekle mümkündür.
Atatürk’ün Yolunda Yeni Bir Yapılanma Zorunluluğu
Atatürk’ün fikir ve düşüncelerini anlamış, onun “akıl ve bilim” rehberliğini benimsemiş bireyler olarak, bugün milletçe yapmamız gereken şey, geçmiş tecrübelerden ders alarak yeni bir yol haritası belirlemektir. Bu yol, tam bağımsızlık, halk egemenliği ve devrimci bir vizyon temelinde şekillenmelidir.
Atatürkçü bir yapılanma, şu prensiplere dayanmalıdır:
1. Bağımsızlık Ruhu: Her türlü dış müdahaleye karşı çıkan, ulusal egemenliği ve tam bağımsızlığı savunan bir duruş.
2. Halkçılık: Sınıf farklarını gözetmeyen, milletin refahını ve mutluluğunu temel alan bir yönetim anlayışı.
3. Devrimcilik: Sadece mevcut sistemi eleştirmekle kalmayıp, onu değiştirmek ve ileriye taşımak için aktif mücadele eden bir karakter.
4. Bilim ve Akıl: Her türlü karar ve eylemde, bilimin ve aklın rehberliğini esas almak.
5. Milli Birlik: Türk milletini, etnik ve dini ayrımları aşarak ortak bir hedefte birleştiren bir çatı oluşturmak.
Heyet-i Temsiliye: Yeni Bir Atatürkçü Hareket
Bugün yapılması gereken, Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nda kurduğu Heyet-i Temsiliye ruhunu yeniden canlandırmaktır. Bu hareket; milletin en bilinçli, en cesur ve en fedakâr evlatlarını bir araya getirecek bir örgütlenme modeli olmalıdır. Atatürkçü ilkeler doğrultusunda şekillenen bu yapı, siyasi, ekonomik ve kültürel bağımsızlığı sağlamak için etkin bir mücadele yürütmelidir.
Bu yapılanmanın ana hedefleri şunlar olmalıdır:
1. Türkiye’nin siyasi bağımsızlığını yeniden tesis etmek.
2. Ekonomik bağımsızlık için yerli ve milli üretimi önceleyen politikalar geliştirmek.
3. Eğitim ve kültür alanlarında, Atatürk’ün laik ve çağdaş anlayışını yeniden hakim kılmak.
4. Türk milletinin ortak değerlerini ve milli kimliğini koruyarak, toplumsal birlikteliği güçlendirmek.
Sonuç: Eylem Zamanı
Atatürk’ün “en büyük eserim” dediği Cumhuriyet, bugün tarihinin en büyük sınavlarından birini vermektedir. Bu sınavdan başarıyla çıkmak, yalnızca geçmişteki tecrübeleri hatırlamakla değil, aynı zamanda yeni bir vizyon ve iradeyle hareket etmekle mümkün olacaktır. Artık eylem zamanı gelmiştir. Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük ideallerini benimseyen herkes, ortak bir amaç etrafında birleşmeli ve yeni bir yol inşa etmelidir. Bu yol, yalnızca Atatürk’ün devrimci ilkelerini rehber edinmiş bir hareketle başarıya ulaşabilir.
Yeni bir Türkiye, ancak Atatürk’ün çizdiği yol haritasını yeniden keşfederek ve uygulayarak mümkün olacaktır. Şimdi, geçmişin ışığında, geleceği inşa etme zamanıdır.
Bir yanıt yazın