Antalya turizmin başkenti. Her geçen yıl daha çok turist ağırlıyor. Yapılan açıklamalarda Antalya’da turist sayısı artıyor. Havaalanının ise yetersiz kaldığı söyleniyor. Antalya’nın yıl ortalaması nüfusu ise 3.7 milyonun üzerinde bulunuyor.
2024 yılının 11 aylık döneminde Antalya’ya gelen ziyaretçi sayısı yüzde 8 oranında artarak 16,6 milyona ulaştı. Bu da 2 milyon 365 bin nüfusa sahip kentin, nüfusunun 7 katından fazla ziyaretçi ağırladığı anlamına geliyor.
Büyük bir kitle destinasyonu olan Antalya’da, başta arıtma olmak üzere, mevcut alt yapı bu trafiği kaldırmakta zorlanıyor. Kentteki trafik adeta çileye dönüşürken, denizdeki kirlenme de başlıca tartışma konularından biri.
Başta Antalya olmak üzere, her yıl milyonlarca turiste hizmet veren turizm şehirleri, İller Bankası’ndan yerleşik nüfuslarına göre ödenek alıyor. Örneğin yıl genelinde ortalama nüfusu 3 milyon 750 bin olan Antalya, 2 milyon 365 bin nüfusa göre ödenek alıyor. Aynı durum Bodrum’dan Didim’e ve Alanya’ya kadar tüm turizm merkezleri için geçerli.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, yapımını Bakanlığın üstlendiği Antalya’daki arıtma tesisi için “Hatta öyle bir seviyeye geldi ki maalesef bazı büyük şehirlerde biz arıtma alt yapılarını bile yapar duruma geldik. Bakın bu Kültür ve Turizm Bakanlığının işi değil. Dünyanın hiçbir yerinde Kültür ve Turizm Bakanlıkları arıtma alt yapısı yapmaz biz mecburen bunların yapmadıkları işleri yapmakla yükümlü olduğumuz için bu çalışmalara da el atmaya başladık.” diyerek Antalya Büyükşehir Beledi Başkanı Muhittin Böcek‘i hedef almıştı.
Ona yanıt veren Muhitin Böcek ise “Sayın Bakanım, ülkemizin turizm gelirinin %40’nı sağlayan Antalya’mızda, faydalandırılmadığımız konaklama vergilerinin bir kısmıyla bile Kemer-Çamyuva Arıtma Tesisleri yapılabilecekken; İşbirliği Protokolü ile Antalya Büyükşehir Belediyemizin 27 yıllık Kemer atık su gelirlerini vererek tesisimizi yaptırdığımızı vatandaşlarımıza hatırlatmayı borç biliyoruz.” ifadelerini kullanarak tesisin finansmanının aslında belediye tarafından karşılandığını hatırlatmıştı.
Öte yandan, Türkiye’deki konaklama tesislerinden toplanan konaklama vergisi, dünyadaki örneklerinin aksine, yerel idarelere değil merkezi bütçeye aktarılıyor. Yani her yıl milyonlarca turiste hizmet veren Türkiye’deki turizm şehirleri o turizmin yarattığı katma değerden hiçbir pay alamıyor ve kısıtlı bütçelerle milyonlara hizmet vermeye çalışıyor. Dünyadaki yaygın örnekte yerel idareler bu gelirlerle bir yandan kitle turizminin kentte yarattığı tahribatı gideriyor, bir yandan alt tapı yatırımı yapıyor ve bir yandan da kentin tanıtımına katkıda bulunuyor.
Gazete Duvar’dan Ceren Deniz’in haberine göre, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin C plaka zorunluluğu ve ihale fiyatlarındaki artış, turizm taşımacılığı yapan esnafın tepkisine neden oldu. Bugünkü ihalede bin araçtan sadece 317’sine başvuru yapılırken, esnaf fiyatların astronomik olduğunu belirterek düzenlemenin revize edilmesini talep etti.
Temmuz ayında yapılan ilk ihalede 575 bin TL’den satılan C plakaların fiyatı, bugün yapılan ihalede 1 milyon 980 bin TL’ye çıktı. Esnaf, plaka fiyatlarının artmasının taşımacılık sektörünü zora sokacağını ifade ederken, turizmde milyonlarca ziyaretçinin taşınmasının nasıl sağlanacağı konusunda endişelerini dile getirdi.
Taşımacılık sektöründeki temsilciler, plaka fiyatlarının kısa sürede 3 ila 5 milyon TL arasında satışa çıkarılmasını, rant için bir fırsat olarak değerlendirdi. Esnaf, bu durumun sektöre zarar verdiğini ve plaka dağıtım sürecinin adil hale getirilmesini talep ediyor.
Sektör temsilcisi Sefa Çıracı, “C plakaların esnafın ihtiyacını karşılayacak sayı ve fiyatta satılmasını istiyoruz. Mevcut sistem plaka ağalarını besliyor, bu durum taşımacılık sektörünün sürdürülebilirliğini tehdit ediyor” dedi.
Bir yanıt yazın