İRAN TÜRKLERİ – PROF. DR. ALİ KAFKASYALI ÖN SÖZ
Acaba Türk basını Türk illerine yeteri kadar yer veriyor mu? Türkler, Türk illerini yeteri kadar tanıyor mu? Fazla uzağa gitmeden, komşumuz kadim Türk yurdu İran hakkında Türk aydını neler biliyor? Bugün İran’da bulunan Türk varlığından, Türk kültür, sanat, dil ve edebiyat değerlerinden haberdar mıdır? Türk aydınları adına bu sorulara olumlu cevaplar vermek hayli zor olsa gerek. Hâlbuki dünya basını, Türk devlet ve topluluklarını bütün yönleriyle araştırmakta, incelemekte ve takip etmektedir.
Dünya medeniyetine büyük hizmetleri olan, tarih boyunca yüksek kültür ve medeniyete sahip millî devletler kuran Türk boylarını, Türk ülkelerini yakından tanımadıkça, onları her yönüyle incelemedikçe yapacakları çalışmaların noksan olacağını bilmektedir. Hindistan genel valiliği, İngiltere dışişleri bakanlığı ve Lozan görüşmelerinde İngiliz heyeti başkanlığı görevlerinde bulunan Lord Curzon (1859-1925), “İran” adlı eserinde, Sir Henry Creswicke Rawlinson (1810-1895)’dan iktibas ettiği bir paragraf ile İran’ın niçin incelenmesi ve iyi tanınması gerektiğini şöyle anlatır:
“İran gibi ikinci derecedeki bir şark devletinin siyasî işlerinin İngiliz karieleri için pek ehemmiyetli olacağına intizar edilemez. Fakat şunu hatırlamak faideden hâli olamaz: İran coğrafya ciheti ile Avrupa ile Hindistan arasındaki yolun ortasında öyle bir mevkii haizdir ki şarkın müstakbeldeki tarihinde mühim bir rol oynamaktan güçlükle hâli kalabilir; bu sebeple İran halkının ahvali ve İran hükümetinin mesleği; düşünceli müdekkiklerin nazar-ı dikkatini, şahın idaresindeki memleketlerin dünya haritası üzerinde işgal ettikleri saha veya İran’ın milletler arasında haiz bulunduğu mevki ile hiçbir suretle nispet kabul etmeyecek derecede celb etmek hakkını haizdirler. Fi-l-vâki’ bugünkü İran; Dârâ’nın ve hatta büyük Şah Abbas’ın İran’ı değildir. Lakin iyi veya fena olmak üzere şarktaki Büyük Britanya İmparatorluğu’nun mukadderatına şedit bir surette tesir icra edebilecek olan ve bu sebeple ricali devletimiz tarafından dikkatle, sabırla ve her şeyin farkında olarak müsamahakâr bir mülâhaza ile tetkik edilmeye ihtiyaç arz eden bir memlekettir.”(Curzon 1927: 145).
İngiliz, Rus, Avrupa ve Amerika için bu kadar önemli olan İran’ın Türkiye hatta Türk dünyası için önemi elbette ki daha fazladır. Şu gerçek çok iyi bilinmelidir ki, Türk milletinin tarihteki şanlı yerini alması, Türk devlet ve topluluklarına, öncelikle Kafkasya ve İran Türklüğüne vereceği öneme bağlıdır. Bu inanç ve azimle pek çok doğubilimcinin yaptığı gibi biz de Türk milletinin bekasını temin ve tayin etmede çok önemli bir unsur olduğuna inandığımız, Türk dünyasının karanlıkta kalmış bir bölümünü teşkil eden İran Türklerinin kadim dönemlerden günümüze kadar, coğrafya-tarih ve demografik durumunu, dil ve edebiyatını, basın yayın organlarını, güzel sanatlarını, önemli gün ve bayramlarını inceleyip, edebî, kültürel ve sanat eserlerinden numuneler sunarak tanıtmaya çalıştık.
Bu araştırma altı bölümden meydana gelmektedir. Birinci bölümde İran Türklerinin yaşadığı coğrafya, kadim devirlerden bu güne kadarki tarihlerine kısa bir bakış ve bugünkü durumu incelenmiştir. İkinci bölümde İran Türkçesinin tarihî arka plânı ve bugünkü durumu ile İran Türk edebiyatı ele alınmıştır. Üçüncü bölümde İran Türklerinde gazete, dergiler, radyo ve televizyon konusu işlenmiştir. Dördüncü İran Türklerinde güzel sanatlar: Müzik ve müzik grupları, tiyatro, minyatür, resim, halı ve mimari üzerine çalışılmıştır. İran Türklerinde önemli gün ve bayramlar beşinci bölümü oluşturmuştur. Altıncı bölümde ise İran Türk halk edebiyatı ürünlerinden; makale, hatıra ve denemelerden; şiir, hikâye ve romanlardan örneklere yer verilmiştir. Bu bölümlerde ulaşılan neticeler “Sonuç”ta bir bütün olarak ele alınıp değerlendirilmiştir. Çalışma kaynakça ve dizin ile sona ermektedir.
Çalışmada İran coğrafyasında yaşayıp yazan büyük üstatlar ile onların eserlerine ve yeni edebiyat dünyasına yeni adım atmış genç edebiyatçılara ve eserlerine de yer verilmiştir.
Bu çalışmayı meydana getirirken bana ilgi ve desteğini esirgemeyen İranlı dostlarımdan Seyid Haydar Bayat, Mirali Rızaî, Behruz İmanî; Azerbaycan’dan doktora hocam Prof. Dr. Azad Nebiyev’e; Türkiye’de ise her zaman görüş ve desteklerini aldığım Prof. Dr. Saim Sakaoğlu, Prof. Dr. Tuncer Gülensoy, Prof. Dr. Abdurrahman Güzel, Prof. Dr. Fikret Türkmen, Prof. Dr. Ensar
Aslan, Prof. Dr. Ali Çelik, Prof. dr. Özkul Çobanoğlu, Ahmet Doğan ve Prof. Dr. Salim Cöhce hocalarıma bu arada eşim Rahife Hanım’a teşekkür etmeyi zevkli bir görev addediyorum. Ayrıca ahrete irtihal eden ilmî rehberim Prof. Dr. Azize Caferzâde’ye rahmet ve minnettarlığımı bildiriyorum. Maddî ve manevî yardımlarını daima yanımda hissettiğim merhum Nigâr Halam’a, oğlu merhum Viladimir Abdullayev’e ve Söhrab Abdullayev’e kardeşlere; Bizden önce bu sahada çalışmalar yapan ve değerli eserleri ile ufkumuzu açan büyük âlimlerimiz Mehmet Fuad Köprülü, Faruk Sümer, Bahaeddin Ögel, İbrahim Kafesoğlu, Ahmet Caferoğlu, Muharrem Ergin ve Ali Yavuz Akpınar, Yusuf Gedikli, Fethi Gedikli, Beyefendilere teşekkür etmeyi zevkli bir borç bilirim.
28 Mayıs 2010 DR. ALİ KAFKASYALI / TURHISH FORUM- ABDULLAH TÜRER YENER
Bir yanıt yazın