SAYIN PROF.DR. PELİN GÜNDEŞ BAKIR hanımefendinin ifşaatı; yirmiiki yılın üzerindeki zamanda, aklı selim şahsiyetlerin beyanlarını teyit ettiği bir gerçek. Açıklama; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının AB hukukundan doğan haklarının bizzat T.C. Bürokrasisi tarafından gasp edilmesine onay verildiğini tevsik ediyor. AB Konseyinde mevcut hakların sağlanması için mücadele veren şahsiyetlerin, mobbing marifetiyle pasifize edildiği somut kanıtlandı. Saygıdeğer hocamıza açıklamaları için teşekkür ederim.
Kalın sağlıcakla
Rehan Gündoğmuş
AKP’den ihraç edilen eski Kayseri Milletvekili Prof. Dr. Pelin Gündeş Bakır‘dan çarpıcı iddialar geldi.
24. Dönem Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Üyesi de olan Bakır, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ‘ın çağrısı üzerine açıklamalarda bulundu.
Özdağ, dün Twitter hesabından Bakır’a şöyle seslenmişti:
“Pelin Hanım, Türk Milletine korkmadan iki olayı anlatmak zorundasınız. Suriyelilerin gelmeye başladığı dönemde bayan Davutoğlu AK Partili kadın milletvekilleri ile konuşmasında ne söyledi? Geri kabul anlaşması sırasında kim sizi neden genel kurulda üzerinize yürüyerek tehdit etti?”
Bunun üzerine Bakır, sosyal medya hesabından şu açıklamada bulundu:
1/ Ümit Bey ben korkmam. 2011’de Akparti’nin Suriyeliler politikasına karşı çıktığımı, bu politikanın yanlış olduğunu ve sığınmacıların milyonları bulacağını Kızılcahamam kampında Sn. Cumhurbaşkanı, parti yöneticileri ve 1000’i aşkın Milletvekili ve teşkilat mensubu önünde söyledim.
2/ AB Uyum Komisyonu üyesi olduğum 2013’te Geri Kabul Anlaşması’na sert muhalefet ettim. Bu anlaşmanın Genel Kurula gelmesini engellemek için bütün gücümle tek başıma mücadele ettim. Ancak tüm çabama rağmen Genel Kurula geldi. Ben de Genel Kurulu terk ettim.
3/ Hatta Akparti’nin yanlış göçmen politikasına dair eleştirilerim ve Türk’üm dediğim için Akp beni partiden kesin olarak ihraç etti. Benden intikam almak için eşime yüzlerce kumpas kuruldu. Yandaş basın deli saçması iftira kampanyaları başlattı. Ben yine de yolumdan dönmedim!
4/ Geri kabul anlaşması’nın engellenmesi için Genel Kurul’da Dışişleri Komisyon Başkanı Volkan Bozkır’a gittim. Çünkü AB Uyum Komisyonundan çıkıp Dışişleri Komisyonuna girecekti teklif. Bir hanıma söylenmeyecek sözler şahsıma sarf edildi.
5/ Sayın Davutoğlu’na bu anlaşmada anlaşma imzalandığı takdirde AB üye ülkelerinden vize serbestiyeti alacağımız söylenmiş. Ancak anlaşmayı okudum ben komisyon toplantısından önce. Böyle bir madde yoktu. Dolayısıyla o dönemin Başbakanına da yalan ve yanlış bilgi verilmiş.
6/ O dönemin Başbakanına bu yalan ve yanlış bilgileri kimin verdiğini bilmiyorum. Ancak bu yalan ve yanlış bilgilere dayanarak Sayın Davutoğlu 2014 Haziranında vize serbestisi alıyoruz diye açıklamalar yaptı. Oysa anlaşmada böyle bir madde olmayınca hukuken bağlayıcılık olmuyor!
7/ Vize serbestisi diyalog süreci diye bir şeyden bahsetmişler. Normal vatandaşlarımızın anlayabileceği şekilde söylersem: o sizinle diyalogda kalalım demek manasına gelir. Bir hukukçu olarak söylemek isterim ki bu tip diyalog süreçleri tarafları bağlamaz.
8/ Zaten vize serbestisi diyalog süreci ile ilgili anlaşma metninde madde de yoktu. Bayan Davutoğlu’na gelince…Yurtdışı komisyon görevlerim olduğu için yurt dışında oluyordum genelde. Her davete katılamıyordum. Bir tek davete katıldığımı hatırlıyorum. O da 2015’te zannediyorum.
9/ Orada Bayan Davutoğlu değil de bazı kadın milletvekillerinin “inşallah bizim çocuklarımız bu sığınmacılarla evlenecek!” dediklerini hatırlıyorum. Bu çok ağrıma gitti! İçime oturdu! Çok canım yandı! 2014-2015 gibiydi. Aradan 8 yıl geçmiş. Hafızamda bir tek bu var.
10/ Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi üyesiydim. 4 ayda bir Strazburg’da Genel Kurul olurdu. Genel Kurullara girmeden önce tüm raporları okurdum. Türkiye’nin aleyhine maddeleri tespit ederdim. Bunların çıkarılması, yerine lehimize madde koyulması için önergeler hazırlardım.
11/ Türkiye’nin lehine olan bu önergeleri Genel Kurulda oylamaya sunmam Mevlüt Çavuşoğlu tarafından sürekli engellenmeye çalışılıyordu. Nursuna Memecan ve Mevlüt Çavuşoğlu beni hep bir köşeye çekip “Türkiye’yi savunan önerge vermeyeceksin.” Şeklinde ifadelerde bulundular.
12/ Ağır mobbing yapıldı 4 yıl boyunca. Daha sonraki yıllarda bu ağır psikolojik şiddet nedeniyle bazı sağlık sorunları da yaşadım ama iyileştim çok şükür Allah’ın yardımıyla. Ancak Avrupa Konseyi Genel Kurullarda Mevlüt Çavuşoğlu şahsıma uygulan mobbingin dozunu kaçırdı.
13/ Mevlüt Çavuşoğlu artık Avrupa Konseyinde ben önergeleri Table Office’e götürürken yolumu kesiyor, “kapasitesiz, saygısız, şerefsizlik vb” gibi ağır ifadeleri şahsıma kullanıyordu. Hiç aldırış etmeden Türkiye’yi savunan önergeleri yine de oylamaya koydurttum.
14/ Çözüm sürecine de karşı çıktım. Genel Kurul’a “pkklı teröristler, pkklı aktivist olarak değiştirilsin” diye önerge geldi. Bu sayede pkk, AB terör örgütleri listesinden çıkartılacaktı. Ben buna şiddetle direndim. Oylamada hayır oyu verdim. Çavuşoğlu ise çekimser oy kullandı.
15/ Bir akp kadın milletvekili evet oyu kullandı buna. Yani pkklılar terörist değilmiş, aktivistmiş bunlara göre. Oylamadan çıkışta da yine mutat olduğu gibi “çözüm sürecine karşı çıktın. Seni Tayyip Erdoğan’a şikayet edeceğiz” diye üstüme sözlü saldırıldı.
16/ Çavuşoğlu beni Tayyip Bey’e şikayet etmeye başladı. Tayyip Bey beni dinlemedi hiç. Eşime de “grup disiplinine uymuyormuş” demiş. Tamam da hangi grup disiplini? Pkklı teröristlerin aktivist yapılmasına sessiz kalmak eğer grup disipliniyse kimse kusura bakmasın! Ben buna uymam!
17/Türk Milleti’ni, Devletimizi yurt dışında savunmamak, Milletimize ihanet, Avrupalıların tüm taarruzlarına sessiz kalmak, karşı önerge hazırlamamak eğer grup disipliniyse, evet ben o grubun disiplinine uymadım! Damarlarımda taşıdığım Türk kanı böyle bir disipline uymama manidir…
Bir yanıt yazın