BOP’un Amaçları, Sonuçları ve Türkiye’nin Rolü Üzerine Bir İnceleme
BOP’un Karanlık Yüzü
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), ABD’nin Ortadoğu’daki stratejik çıkarlarını güvence altına almak ve bölgenin demografik yapısını kendi hedefleri doğrultusunda yeniden şekillendirmek amacıyla tasarladığı emperyal bir projedir. “İsrail’in güvenliğini” sağlama, “Büyük Kürdistan” kurma ve 22 devletin sınırlarının parçalanarak mikro devletçiklerin oluşturulması planı, BOP’un temel hedefleri arasında yer alır. Türkiye ise bu projede, özellikle AKP iktidarıyla birlikte, aktif bir rol üstlenmiş ve bölgedeki dönüşümlere öncülük eden bir taşeron olarak hareket etmiştir. Recep Tayyip Erdoğan’ın “BOP eş başkanlığı” ifadesi, Türkiye’nin bu projedeki rolünü açıkça ortaya koymaktadır.
BOP’un Arka Planı ve Amaçları
• ABD’nin Stratejik Hedefleri:
BOP’un temel hedefleri arasında enerji kaynaklarının kontrolü, İsrail’in güvenliğinin sağlanması ve Ortadoğu’daki mevcut devletlerin sınırlarının değiştirilerek daha küçük ve yönetilebilir devletçiklerin kurulması yer alır. ABD’nin bu planı, sadece askeri müdahalelerle değil, aynı zamanda etnik ve mezhepsel ayrışmaların kışkırtılmasıyla da yürütülmüştür.
• 22 Devletin Parçalanması ve Büyük Kürdistan:
Ralph Peters’in “Kanlı Sınırlar” haritasında Türkiye, İran, Irak ve Suriye’nin parçalanarak bir “Büyük Kürdistan” devletinin kurulması hedeflenmiştir. Bu devletin, Türkiye’nin güneydoğusunu, Irak’ın kuzeyini, İran’ın Batısını ve Suriye’nin kuzeyini kapsayacak şekilde tasarlandığı açıktır. Türkiye’deki iktidarların, bu sürecin yönetilmesinde aktif rol oynadığı ve BOP’un alan inisiyatifini üstlendiği tartışılmaktadır.
Türkiye’nin Rolü: İhanet mi, Stratejik Çıkmaz mı?
• BOP Yöneticisi Olarak Türkiye:
AKP iktidarı, ABD’nin çizdiği BOP haritasında, 22 devlete yönelik sınır ve rejim değişikliklerine zemin hazırlayan bir yönetim olarak değerlendirilmiştir. Bu bağlamda, Türkiye’nin BOP’taki rolü sadece taşeronlukla sınırlı kalmamış, aynı zamanda bölgede bir “inisiyatifçi” pozisyonuna yükselmiştir. Türkiye’nin özellikle Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’deki gelişmelere müdahaleleri, bu sürecin kolaylaştırılmasında etkili olmuştur.
• PYD’nin Güçlenmesi ve Türkiye’nin Yetersiz Müdahaleleri:
Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki terör koridoruna yönelik müdahaleleri (Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı), PYD/YPG’nin yok edilmesi yerine, geçici sınır güvenliği sağlamayı hedeflemiştir. Ancak bu müdahaleler, yok edici bir boyutta olmamış, aksine ABD ve Batılı ülkelerin PYD’ye sağladığı lojistik, eğitim ve diplomatik destekle örgütün güçlenmesine zemin hazırlamıştır. PYD, bugün sadece bir terör örgütü değil, aynı zamanda uluslararası meşruiyet kazanmış bir yapı olarak ortaya çıkmıştır.
• Kuzey Irak ve Barzani Yönetimi:
Türkiye, Irak’ın kuzeyinde Barzani liderliğindeki Kürt yönetimiyle yakın ticari ve siyasi ilişkiler kurarak, bölgede fiili bir Kürt devletinin oluşumuna katkıda bulunmuştur. Özellikle petrol ticareti üzerinden geliştirilen ilişkiler, bu yapının uluslararası alanda güçlenmesine olanak tanımıştır.
Büyük Ortadoğu Projesi ve İsrail’in Güvenliği
• İsrail’in Bölgedeki Hedefleri:
BOP, İsrail’in bölgedeki uzun vadeli güvenlik stratejileriyle birebir örtüşmektedir. İsrail’in bölgedeki tehditleri bertaraf etmek için, etnik ve mezhepsel temellerde bölünmüş zayıf devletler istemesi, BOP’un merkezinde yer alır. Türkiye’deki mevcut iktidarın bu hedefe hizmet eden politikaları, İsrail’in bölgedeki pozisyonunu daha da güçlendirmiştir.
• Türk İktidarının İsrail’e Dolaylı Hizmeti:
AKP döneminde, zaman zaman Mavi Marmara Krizi gibi gerilimler yaşansa da, İsrail ile ticaret hacminin her yıl artması ve Türkiye’nin İsrail’in güvenliğine tehdit oluşturabilecek politikalardan kaçınması dikkat çekicidir. Bu durum, Türkiye’deki iktidarın BOP hedeflerine paralel şekilde hareket ettiği eleştirilerini güçlendirmektedir.
BOP’un Sonuçları: Bölgedeki Kanlı Dönüşüm
• Irak ve Suriye’nin Parçalanması:
Irak’ın kuzeyinde Barzanistan, Suriye’nin kuzeyinde ise PYD/YPG kontrolündeki bölgeler, BOP’un alan uygulamalarının somut sonuçlarıdır. Bu yapılar, bölgedeki mevcut devletlerin parçalanması ve demografik dönüşümün gerçekleşmesi adına birer araç olarak kullanılmıştır.
• Demografik Değişim ve Göç Dalgaları:
Türkiye’nin BOP çu Suriye politikası kapsamında uyguladığı politikası, ülkede büyük bir demografik dönüşümün önünü açmıştır. Türkiye’ye yerleştirilen milyonlarca Suriyeli, hem toplumsal huzursuzluklara hem de BOP’un Türkiye içinde uygulanabilirliğine yönelik endişelere neden olmuştur.
• Türk Milletine Yönelik Tehdit:
BOP’un uzun vadeli hedeflerinden biri, Türk milletini ve Türkiye’nin toprak bütünlüğünü zayıflatmaktır. İktidarların, bu sürece direniş yerine kolaylaştırıcı rol oynaması, Türk milletinin geleceği için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.
Sonuç: Büyük Kürdistan ve Türk Milletinin Uyanışı
ABD’nin patronu olduğu Büyük Ortadoğu Projesi, Türk milletine yönelik büyük bir ihanet planıdır. Türkiye’deki mevcut iktidar, bu ihanetin yöneticisi ve BOP’un sahadaki uygulayıcısı olarak hareket etmektedir. Barzanistan, PYD/YPG ve Suriye’deki demografik değişimler, bu planın başarıya ulaşmasında Türkiye’nin oynadığı rolün birer göstergesidir. Türk milleti, bu gerçekleri görmeli ve bu planlara karşı direnç göstermelidir. Aksi takdirde, “Büyük Kürdistan” gibi yapılar, Türkiye’nin toprak bütünlüğüne yönelik en büyük tehdit olarak karşımıza çıkacaktır.
Demedi demeyin!
Sefa Yürükel
Bir yanıt yazın