Türkiye’nin İslamcı Karanlık Tünelinde Kaybolan Demokrasisi

Türkiye, uzun süredir demokrasi kavramını sadece kâğıt üzerinde yaşatan, halkın iradesini baskı altında tutan ve hukukun üstünlüğünü ayaklar altına alan bir yönetim anlayışıyla karşı karşıya. Recep Tayyip Erdoğan ve AKP yönetimi, yalnızca bir siyasi parti değil, devletin tüm damarlarına sirayet etmiş bir mafya düzeni kurarak, ülkenin kaderini adeta rehin almıştır. Bu düzenin adı: İslamcı otokrasi, ekonomik yağma ve adaletin sistematik çöküşüdür.

BOP’un Türkiye Şubesi

“Yeni Türkiye” adı altında pazarlanan bu rejim, aslında küresel projelerin yerel bir taşeronu olmaktan öteye geçememiştir. Erdoğan liderliğindeki AKP, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) taşeronluğunu yaparken, bir yandan emperyalizmin çıkarlarını gözetmiş, diğer yandan iç siyasette “milli” bir lider gibi davranarak halkı yanıltmıştır. BOP eşbaşkanlığıyla övünen bir liderin, bugün millilik söylemini dilinden düşürmemesi ancak bir aldatmacadır. Bu rejim, yalnızca dışarıya bağımlı değil, içeride de İslamcı ideolojiyle harmanlanmış mafya düzenine dayalı bir sömürü sistemine sahiptir.

Seçim Yanılsaması: İktidarın Oyunu

Seçimle bu rejimi değiştirebileceğini düşünenlere söylenecek tek söz var: Türkiye’de artık seçimler, bir rejim değişikliği aracı değil, rejimin sürdürülebilirliğini sağlayan bir tiyatrodur.
• Seçim yasaları iktidarın çıkarları doğrultusunda defalarca değiştirilmiştir.
• Sandık güvenliği, medya eşitliği ve yargı denetimi tamamen yok edilmiştir.
• Muhalefet partileri, sistemin dayattığı sınırlar içerisinde birer figüran olmaktan öteye gidememiştir.

Muhalefetin büyük kısmı, halkın enerjisini seçim masasına bağlayarak aslında mevcut düzenin ömrünü uzatmaktadır. Bugünkü siyasi muhalefet, Erdoğan rejiminin kurallarını kabullenmiş, onun dilini ve oyununu benimsemiş bir yapıya dönüşmüştür. Erdoğan, muhalefeti de yönetmektedir.

İslamcı Mafya Devleti

Bugün Türkiye’yi yöneten kriminal zihniyet, yalnızca bir siyasi parti değildir; aynı zamanda tarikatlar, mafya örgütleri ve devletin içine çöreklenmiş çıkar gruplarının toplamıdır.
• Tarikatlar, eğitimden adalete kadar devletin tüm kılcal damarlarına nüfuz etmiş durumdadır.
• Mafya liderleri, siyasi aktörlerle kol kola hareket ederek devleti kendi çıkarları için kullanmaktadır.
• Ekonomi, birkaç yandaş şirketin yağmaladığı, halkın ise yoksulluk içinde ezildiği bir sömürü düzenine dönüştürülmüştür.

Bu düzenin başındaki isim, artık bir siyasetçi değil, bir organize suç örgütünün lideri gibi hareket etmektedir. Türkiye’yi “tek adam rejimi”ne mahkûm eden bu sistem, hukukun üstünlüğünü, özgür basını ve bağımsız yargıyı tamamen ortadan kaldırmıştır. Türkiye’yi Erdoğan açık hava hapishanesine döndürmüştür.

Çıkış Yolu: Direniş ve Örgütlenme

Seçimle bu düzenin değişmeyeceği açıktır. Peki, ne yapmalı?
1. Gerçek muhalefet hareketi: Sistemin kurallarını kabul etmeyen, radikal bir değişim talep eden yeni bir muhalefet anlayışı inşa edilmelidir.
2. Halk hareketleri: Demokrasi, halkın sokakta, fabrikada, okulda ve meydanda örgütlenmesiyle kazanılır. Artık sandığa değil, halkın öz gücüne dayanan bir mücadele hattı örülmelidir.
3. Uluslararası dayanışma: Erdoğan rejiminin uluslararası destekleri kesilmeli, bu düzenin dışarıdaki işbirlikçileri teşhir edilmelidir.

Sonuç

Türkiye, bir yol ayrımındadır. Ya bu mafya düzeni, halkın iradesi ve örgütlü gücüyle yerle bir edilecek ya da ülke, daha uzun yıllar karanlık bir tünele mahkûm kalacaktır. Ancak unutulmamalıdır ki, kurtuluşu yalnızca seçimden bekleyenler, sadece hayal kırıklığı yaşayacaktır. Demokrasi, ancak fiili ve görünür örgütlü dirençle kazanılır. Kendini ve milleti kandırarak değil!

Örgütlü Direnmeden Kurtuluş Yok!

Türkiye, uzun süredir demokrasi kavramını sadece kâğıt üzerinde yaşatan, halkın iradesini baskı altında tutan ve hukukun üstünlüğünü ayaklar altına alan bir yönetim anlayışıyla karşı karşıya. Recep Tayyip Erdoğan ve AKP yönetimi, yalnızca bir siyasi parti değil, devletin tüm damarlarına sirayet etmiş bir mafya düzeni kurarak, ülkenin kaderini adeta rehin almıştır. Bu düzenin adı: İslamcı otokrasi, ekonomik yağma ve adaletin sistematik çöküşüdür. - islamcilik demokrasi hayir

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir