8 sektörde faaliyet gösteren, 10 bin kişiye istihdam sağlayan Şahinler Holding’in yeni yatırımlarını açıkladığı yıl sonu zirvesinde Nobel Ödüllü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Daron Acemoğlu bir sunum yaptı…
Tekstil, hazır giyim, inşaat-gayrimenkul, serbest bölge işletmeciliği, catering, spor, ambalaj ve turizm sektöründe faaliyet gösteren Şahinler Holding‘in Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Şahin‘in “Sıfırdan Zirveye” isimli kitabının lansmanı Antalya’da gerçekleşti. Kemal Şahin‘in hayat hikayesini kaleme aldığı kitabın lansmanı öncesinde Massachusetts Teknoloji Enstitüsü‘nden (MIT) Nobel Ödüllü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Daron Acemoğlu da bir sunum yaptı.
Şahinler Holding olarak, gelecek dönemde tekstil, turizm ve ambalaj sektörlerinde yeni yatırımları devreye alacaklarını söyleyen Kemal Şahin, “Elazığ’da ve Mısır’da tekstil fabrikası yatırımlarımız var. Turizmde de Kapadokya’da yeni bir otel yatırımı için çalışmalarımız sürüyor. Ambalaj sektöründe de yeni fabrika için çalışıyoruz.” diye konuştu.
Toplamda 10 bin kişiye istihdam sağlayan Şahinler Holding‘in yeni hedefleri hakkında bilgiler paylaşan Kemal Şahin, toplam 8 sektörde faaliyet gösterdiklerini, tekstil, turizm ve ambalaj sektöründe yeni fabrika yatırımları için hazırlıklarını tamamladıklarını söyledi. Türkiye’de Elazığ’da 1000 kişiye istihdam sağlayacak tekstil fabrikası ile daha uygun maliyetli üretim yaparak, daha uygun fiyatlı ürün arayan Avrupalı alıcılara ürünlerini sunacaklarını açıklayan Kemal Şahin, “Trakya’daki fabrikamızdan da vazgeçmiyoruz. Üretime ve satışa devam edecek. Diğer taraftan mevcut ekonomik konjonktürden dolayı Türkiye’deki tekstil üreticileri yurt dışına özellikle Mısır’a yöneliyor. Biz de Mısır’da üretime başladık. Mısır’da 60 milyon dolar ciro hedeflediğimiz bir yatırım söz konusu. Buradan da dünyaya ürün satmaya devam edeceğiz. Yıllık üretim kapasitesi de 20 milyon adet olacak. 3 bin kişiye istihdam sağlayacak. Yurt içinde de yurt dışında da yatırım yapıyoruz. Şirket olarak yumurtaları farklı sepetlere koyuyoruz. Firmalarımızın da bunu yapması gerekiyor.” dedi.
Kapadokya’ya yeni otel yatırımı
Tekstil dışında gayrimenkulden yenilenebilir enerjiye faaliyette oldukları tüm sektörlerde yatırım fırsatlarını değerlendirdiklerini dile getiren Kemal Şahin, “Temiz enerji ile aslında sürdürülebilirliğe büyük hizmet ediyoruz. Bu alana toplamda 6,2 milyon dolar yatırım gerçekleştirdik. Toplam GES kurulumumuz 8,8 mw. 13 milyon kwh üretim söz konusu. 2025 hedefimiz de 21 milyon kwh üretim. Tüm bu yatırımlarla da 5 bin 200 tonluk karbondioksit salınımını azalttık. Turizm sektöründe de yatırımlarımız devam ediyor. Toplamda 5 otel ile hizmet veriyoruz. Altıncı otel için de hazırlığımız devam ediyor. Kapadokya’da yeni bir otel yatırımı için hazırlıklarımız var. Turizm tarafında potansiyel çok yüksek. 4 bin yatak kapasitesine sahibiz. 12 ay hizmet veriyoruz. Sadece turizm sektöründe 2 bin kişiye istihdam sağlıyoruz.” diye konuştu. Diğer bir yatırım yaptıkları alanın da ambalaj sektörü olduğunu belirten Kemal Şahin, geri dönüşümlü köpük tabak, çatal-bıçak ve streç film üretimi gerçekleştireceklerini, üretimin 10 bin metrekarelik kapalı alanda yapılacağını, aylık üretim kapasitesinin de 350 ton olacağını söyledi.
Türkiye’deki yaşanan ekonomik gelişmeler hakkında da değerlendirmelerde bulunan Kemal Şahin, “Birçok yerde işten çıkarmalar var. Asgari ücret konusu da tartışılıyor. Yüksek bir zam verilirse şirketler zorlanacak, düşük verilirse insanlar sıkıntıya düşecek. Bu durumda da teşvik verilerek yüksek zam yapılması doğru olacaktır. İhracat yapan firmaların da çok sıkılmaması gerekiyor. Enflasyonu kışkırtmayacak projeler geliştirilerek ilerlenmesi şart.” dedi.
Dünyayı ve Türkiye’yi etkileyecek akımlar
“21’inci Yüzyılın Fırsatları ve Zorlukları” başlıklı bir sunum gerçekleştiren Daron Acemoğlu, yapay zeka, yaşlanan nüfus, iklim değişikliği ve küresel değişimlerin dünyayı ve Türkiye’yi etkileyecek ana akımlar olduğunu söyledi. Bu fırsatların kullanılması isteniyorsa en önemli kaynağın insan kaynağı olduğunu dile getiren Daron Acemoğlu, “Türkiye insan kaynağına ciddi yatırım yapmalı ve teknolojiyi doğru kullanmalı. Ancak teknolojinin doğru kullanılması çok daha karmaşık bir olay. Tüm bu akımlar yeni fırsatlar yaratırken, bir yandan da bazı riskleri de beraberinde getiriyor. Fırsatların kökeninde yatan şeyler de yeni mal ve hizmet sağlamak ve yeni yöntemler geliştirmek.” dedi.
Yaptığı sunumda Türkiye’nin ekonomik, kurumsal, teknolojik ve eğitimsel durumunu ele alan Daron Acemoğlu, ekonomik ve yapısal reformlar üzerine değerlendirmelerinde Türkiye’nin verimlilik sorununa değinirken verimlilik artmadan ücretlerin ve refahın yükselmesinin zor olduğunun altını çizdi. Enflasyonun düşürülmesi için üretkenliğin artırılması gerektiğini, kısa vadeli çözümlerin sürdürülebilir olmadığını vurguladı. Makroekonomik durumun geçmişe kıyasla biraz iyileştiği ama yapısal sorunların devam ettiğini ifade etti.
1 trilyon dolarlık yapay zeka yatırımı
Yapay zekaya yapılan yatırımların 1 trilyon doları geçtiğine vurgu yapan Daron Acemoğlu, sözlerini; “Dünyada yapay zeka konusunda korkunç bir heyecan var. Korkunç hızlı gelişmeler var. Ben de dahil olmak üzere yapay zeka konusunda çalışan herkesin beklemediği bir hızla gelişim yaşanıyor. Asıl gelişim de son 4 yılda oldu. Sermaye ağırlıklı, enerji ağırlıklı hesaplama gücü yapay zeka sistemi, bundan 15 yıl önce düşünülmeyecek bir sistemdi. Şu anda aya gönderilen ‘Apollo’ aracından 1 milyar kere daha fazla hesaplama gücü kullanılıyor yapay zekada. Ancak yapay zekayı geçmişteki otomasyon gibi insanların yerine koymamalıyız. ‘İktidar ve Teknoloji’ kitabında da bunu vurguladık. Endüstriyel devrimlerle birlikte otomasyonun devreye girmesiyle üretkenlik arttı. Ancak ücret düşüklüğüne ve işsizliğe yol açtı. 1980’den bu yana farklı demografik grupların reel ücretlerine baktık. ABD’deki 1980’den bu yana oluşan eşitsizlik patlamasının yüzde 60-70’i otomasyon ile açıklanıyor. Dijital teknolojiler otomasyon için kullanılınca paylaşılan büyüme sistemi çöküyor. Eşitsizliğin arttığı, büyük kesimin fayda göremediği bir sistem oldu. Dijital teknolojiler, insan verimliliğini artırmak için kullanılmadı. Eğer böyle olsaydı ücretler de artardı.” şeklinde sürdürdü.
Sunumun devamında Daron Acemoğlu, yapay zekanın doğru kullanımının işçilerin becerilerini geliştirmek ve üretkenliği artırmak için kritik olduğunu, aksi takdirde gelir eşitsizliğinin daha da artabileceğine dikkat çekti. Teknolojinin demokratikleşmesi gerektiğini, özellikle gelişmekte olan ülkelerin bu alanda iş birliği yapması gerektiğinin savunulduğunu söylerken Türkiye’nin teknolojiyi doğru kullanarak hem ihracatını artırabileceğini hem de küresel rekabet gücünü yükseltebileceğini belirtti.
Yapay zeka sahiplerini zengin edecek
Yapay zekada da benzer bir durum yaşandığını vurgulayan Daron Acemoğlu; “Yapay zeka da otomasyona doğru gidiyor. Bunun emarelerini görüyoruz. Yapay zekayı kullanan şirketlere baktık. 2010 başında şirketlerde neredeyse hiç yapay zeka kullanılmıyordu. 2014-2015 gibi ise patlama yaşandı. Yapay zekayı otomasyon için kullanan şirketlere bakıldığında daha az eleman aldıkları görülüyor. Dünya şu anda yapay zekayı otomasyon için kullanıyor. Burada otomasyon dönemindeki gibi bir sıkıntı yaşanabilir. Yapay zekanın her şeyi daha iyi yapabileceğine, makinelerin verimliliğini daha çok artıracağını düşünüyoruz. İnsanlar buna adapte olamıyor. Ancak insanların hızlı problem çözme ve hızlı hizmet vermesini hala yapay zeka nasıl yapacak bilinmiyor. Bu yüzden yapay zekayı doğru kullanmalıyız. Yapay zeka doğru kullanılmazsa otomasyonda olduğu gibi eşitsizlik artacak. Yapay zeka sahiplerini daha da zenginleştirecek. Veriler birkaç kişinin elinde toplanacak. Farklı nitelikleri olan insanlar için yapay zeka geliştirilirse eşitlik artabilir. Ancak buraya doğru gitmiyoruz.” ifadelerini kullandı.
Avrupa ve Amerika’daki ekonomik gelişmelerin etkisi altında olan Türkiye’nin Hindistan, Bangladeş ve Çin gibi ülkelerin ekonomik ve sosyal dönüşüm süreçlerinden alınabilecek derslere dikkat çeken Daron Acemoğlu, bir hukuk devleti olarak Türkiye’deki yolsuzluğun önlenmesi ve kurumsal şeffaflığın hem ekonomik hem de toplumsal gelişim için kritik unsurlar olduğunu belirtirken şirketlerin ve devletin daha etkili bir şekilde teknolojiyi ve insan kaynaklarını desteklemesi gerektiğini vurguladı.
Daron Acemoğlu, Türkiye’de en başarılı gençlerin ise lise düzeyinden sonra hemen kaçmaya başladığını çünkü burada özgürlük olmadığını, burada teknoloji olmadığını, burada fırsat olmadığını düşündüklerini belirtti. Bu yüzden eğitim sisteminde köklü reformlar gerektiğine de değinen Acemoğlu iş gücüne yönelik sürekli eğitimin önemine vurgu yaparken gençlerin yurt dışına göçünün, Türkiye’nin potansiyelini zayıflattığı, bu nedenle özgürlükçü ve fırsat sağlayan bir ortamın oluşturulması için daha fazla gecikmeden adımlar atılması ve Türkiye’nin gençlere daha fazla yatırım yapması gerektiğini, onları destekleyen ve gelişimlerini teşvik eden bir sistem oluşturulmasının şart olduğu ifade etti.
Sonuç olarak Daron Acemoğlu‘nun sunumunda; kurumsal iyileşme, eğitim reformları, teknoloji yatırımları ve demokratikleşme temel çözüm yolları olarak öne çıkarken Almanya’nın savaş sonrası büyüme modeli ile Türkiye’nin de benzer bir sistem inşa edebileceğini, yapılması gereken öncelikli şeylerin ise kurumları kuvvetlendirmek, teknolojiye daha fazla destek vermek, eğitim sistemini değiştirmek olduğunu, eğer şirketlere daha fazla belirlilik yaratıp onların teknolojiye ve insan kaynaklarına yardım edici bir şekilde yatırım yapmalarını desteklenirse Türkiye’nin potansiyelinin çok fazla olduğu belirtildi.
Daron Acemoğlu‘nun sunumunda ve söylemlerinde dikkat çeken başlıklar da şöyle oldu:
- Dünya değişiyor, teknolojiler değişiyor, hizmetler değişiyor.
- Avrupa’nın iyi durumda olması aslında Türkiye için iyi bir şey.
- Türkiye’de asgari ücret neredeyse %50’yi etkiliyor.
- Türkiye’de yüksek enflasyon bir problem ama aslında bu bir semptom.
- Orta Doğu çok karışık bir bölge ve bence ne yazık ki şu anda fırsatlardan çok belirsizlikler yaratıyor.
- Dünyada en önemli şeylerden bir tanesi “barış” ve dünyada barış Orta Doğu’dan başlıyor. Orta Doğu’da barış olmadığı sürece dünyada barış olmayacaktır.
- Suriye’de bir pencere mi açıldı yoksa bir kaos mu başlayacak, emin değilim.
- Türkiye şu anda tüketimi azaltmadan enflasyon azaltmaya çalışıyor, dolayısıyla bu şekilde enflasyonu tek haneli rakamlara düşürmek mümkün olmayacaktır.
- Nüfus konusunda, teknolojiye doğru koşma konusunda, iklim değişikliğine adaptasyon konusunda Türkiye yakın zamanda bir adım atmazsa stratejik açıdan çok şey kaybedeceği açıktır.
- Hiçbir ülkede bir sansür devleti yaratamazsınız.
- Türkiye’deki kurumların ciddi şekilde iyileştirilmesi gerekiyor.
- Yapay zekayı sürekli otomasyon için kullanırsak; sürekli Google’un, OpenAI’nin, Microsoft’un, Antropi’nin elinde olursak onlar zengin olacak, işçiler zengin olmayacak.
- Gelişmekte olan ülkelerin kendi aralarında bir konsorsiyum kurup yapay zeka konusuna önem vermeleri, kendi seslerini ve perspektiflerini duyurmaları lazım.
- Demokrasiyi, sağlıklı özgürlüğü bir tek anayasa yazarak yapamıyorsunuz.
Sıfırdan Zirveye
Kemal Şahin‘in “Sıfırdan Zirveye” adlı kitabı, girişimcilik ve başarı hikayelerini sevenler için ilham verici bir eser. Şahin, iş dünyasında sıfırdan başlayarak büyük bir başarıya ulaşan bir girişimci. Bu kitapta, zorlu geçen çocukluk ve gençlik yıllarından, Almanya’da mühendislik eğitimi alırken kurduğu ilk işine ve sonunda uluslararası bir marka haline gelme sürecine kadar tüm hikayesini anlatıyor.
Kitapta öne çıkan temalar:
- Zorluklarla Mücadele: Şahin, kıt kaynaklara rağmen azimle çalışarak kendini geliştirmiş ve engelleri aşmayı başarmıştır.
- Girişimcilik: Almanya’da öğrenci iken başladığı küçük çaplı girişimlerin nasıl büyüyerek Avrupa’nın önde gelen tekstil markalarından biri haline geldiği üzerinde durur.
- Risk ve Cesaret: İş hayatında aldığı büyük riskler ve bunları yönetme şekli, girişimcilere rehber olabilecek nitelikte.
- Globalleşme ve İnovasyon: Şahin, yalnızca Türkiye’de değil, dünya çapında başarı elde etmek için inovasyona ve kaliteli üretime nasıl odaklandığını paylaşır.
- Kültürel Farklılıklar ve Adaptasyon: Farklı ülkelerde iş yapmanın zorluklarına ve kültürel adaptasyonun önemine vurgu yapar.
Kitap kimler için?
- Girişimcilik ruhuna sahip olanlar,
- İş dünyasında ilham arayanlar,
- Zorluklara rağmen başarıyı hedefleyen herkes.
Kemal Şahin‘in “Sıfırdan Zirveye” kitabı, yalnızca bir başarı hikayesi değil, aynı zamanda derslerle dolu bir rehber niteliğinde.